DilveAnlatım

"Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!" atasözü, iki yüzlü insanları veya çelişkili davranışlar sergileyenleri anlatmak için kullanılır. Bu atasözünün hikayesi hakkında spesifik bir olay veya olay dizisi bulunmamaktadır.

Az ve öz söz söyleme sanatı, "icaz" olarak adlandırılır.

Nietzsche, aforizma yazmanın birkaç nedenini öne sürmüştür: 1. Felsefi sistemlerin reddi: Nietzsche, sistematik felsefeye karşıdır ve aforizmaları, geleneksel sistemlere ve değerlere yapılan bir saldırı olarak kullanmıştır. 2. Fikirlerin etkili iletimi: Aforizmalar, uzun akıl yürütmelerden ziyade kesin ve güvenilir savları daha etkili bir şekilde iletmeyi sağlar. 3. Okuyucunun motivasyonu: Aforizmalar ve fragmentler, okuyucunun zihnini motive eder çünkü kendi içlerinde ilgi çekici yanları vardır. 4. Sağlık durumu: Sağlığının kötü olması nedeniyle uzun uzun yazmak yerine, düşüncelerini daha kısa ve öz bir şekilde ifade etmeyi tercih etmiştir.

"Beyaz giyer kış gününde" atasözü ile ilgili cümleler şunlardır: 1. Maddi durumu iyi iken mevsimine göre giyimine özen gösteren kişi, yoksullaşınca mevsime, modaya uygun olmayan şeyler giyer. 2. Toplumda saygın bir yeri olan kişi, eski durumunu yitirince herkes tarafından yadırganan işler yapmaya başlar.

Göstergebilim, iletişim amacıyla kullanılan her türlü gösterge dizgesinin yapısını ve işleyişini inceleyen bilim dalıdır. Temel kavramları: 1. Gösterge: Bir başka şeyi temsil eden veya imleyen şey. 2. Gösteren ve Gösterilen: Gösterge, gösteren (duyularla algılanabilir somut özellik) ve gösterilen (akıl, bilgi ve deneyimlerle anlaşılan soyut özellik) olmak üzere iki düzlemden oluşur. 3. Dizge: Göstergelerin bir anlam kazanması için diğer öğelerle ilişkisi ve bu öğeler arasındaki bağıntılar. 4. Yananlam ve Düzanlam: Bir göstergenin başka bir anlam amacıyla kullanılması (yananlam) ve mantıksal, değişmez ve nesnel anlamı (düzanlam). 5. Semiyotik Üçlük: Görüntüsel gösterge, belirti ve simge arasındaki ilişki.

"Boğaz kırk boğumdur" atasözü, bir sözü söylemeden önce iyice düşünmek gerektiğini ifade eder.

Pathos (Yunanca: πάθος, "tecrübe, tutku") retorikte konuşmayı inanılır kılan duygu yüklü bir konuşma biçimidir. Bu terim, konuşmacının dinleyicilerin duygularını harekete geçirerek onları ikna etmeye çalıştığı bir yöntemi ifade eder.

"Eke kadın" ifadesi, genellikle kötü niyetli, kıskanç, kavgacı ve dedikoducu bir kadını tanımlamak için kullanılan bir deyimdir.

Hapşıran kişiye "çok yaşa" denmesinin nedeni, nezaket ve iyi dileklerin bir ifadesi olmasıdır. Bu gelenek, tarih boyunca hastalıkların başlangıcı olarak kabul edilen hapşırık sırasında kişinin sağlığını temenni etmek amacıyla ortaya çıkmıştır.

Evet, "Ç" harfi ile başlayan birkaç atasözü vardır: 1. "Çalma elin kapısını, çalarlar kapını". 2. "Çanakta balın olsun, Yemen'den arı gelir". 3. "Çatal kazık yere batmaz".

"Kesip atmak" ile ilgili bir atasözü "Yaş kesen baş keser" şeklindedir.

Atasözleri ve özdeyişler, kısaca şu şekilde özetlenebilir: Atasözleri, halkın ortak ürünü olan, halkın olaylar ve durumlar karşısında edindiği tecrübe ve gözleme dayalı, öğüt verici nitelikte özlü, kısa, çarpıcı kalıplaşmış cümlelerdir. Özdeyişler (vecizeler) ise bir düşünceyi, bir duyguyu, bir ilkeyi kısa ve kesin bir biçimde anlatan, genellikle kim tarafından söylendiği bilinen özlü sözlerdir.

11. sınıf dil ve anlatım dersinde aşağıdaki konular işlenmektedir: 1. Metinlerin Sınıflandırılması. 2. Öğretici Metinler: - Mektup; - Günlük (Günce); - Anı (Hatıra); - Biyografi (Hayat Hikayesi), Otobiyografi; - Gezi Yazısı (Seyahatname); - Sohbet (Söyleşi); - Haber Yazıları; - Fıkra; - Deneme; - Makale; - Eleştiri (Tenkit). 3. Sözlü Anlatım: - Röportaj; - Mülakat (Görüşme); - Söylev (Hitabet, Nutuk).

"Büyük lokma yemek kilo aldırır, büyük söz söylemek insanın kendine ve başkalarına zarar verir" ifadesi bir atasözü değildir. Ancak, "büyük lokma ye, büyük söz söyleme" şeklinde bir atasözü vardır. Anlamı: Bu atasözü, kişinin kendi kapasitesini ve imkanlarını aşan sözler söylememesi gerektiğini öğütler.

“Gülme komşuna, gelir başına” atasözü, başkalarının kötü durumlarıyla alay etmemeyi ve gün gelir aynı durumların kişinin de başına gelebileceğini anlatmak için kullanılır. Örnek cümle: “Onun üzüntüsünden mutlu olman hiç hoş değil, gülme komşuna gelir başına”.

"Aslan yatağından belli olur" atasözü mecaz anlamlıdır.

Atasözleri üzerine dinleme metni, atasözlerinin anlamı, ortaya çıkışı, kalıplaşmış ve değiştirilemez oluşu gibi konuları anlatmaktadır. Metinde ayrıca şu bilgiler de yer almaktadır: - Atasözünün sözlük anlamı: Ataların uzun denemelere ve gözlemlere dayanan yargılarını içeren, genel kural, öğüt olarak verilen kısa, özlü söz. - Atasözlerinin kullanım alanları: Öğüt vermek, örnek göstermek, düşüncelerimize delil bulmak, duygu ve düşüncelerimizi en kısa yoldan belirtmek için kullanılır. - Atasözlerinin eğitimdeki yeri: Dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerinin geliştirilmesinde önemli bir rol oynar.

"Bir gözün gördüğü, bir göze hayır etmez" atasözü, görmeyen göze ilişkin bir atasözüdür.

"Elinden ve dilinden emin olmak" ifadesi, bir kişinin söz ve davranışlarıyla çevresine zarar vermekten kaçınmasını, aksine iyilik ve güven ortamı oluşturmasını ifade eder. Bu deyim iki ana anlamı kapsar: 1. Elinden emin olmak: Fiziksel olarak kimseye zarar vermemek, zorbalık, haksızlık veya kötü davranışlardan uzak durmak. 2. Dilinden emin olmak: Dedikodu, iftira, yalan veya kaba sözlerden kaçınmak, sözleriyle başkalarını incitmemek.

Okul öncesi dönemde noktalama işaretleri 60-72 ay yaş grubundaki çocuklara öğretilmeye başlanır.