Demokrasi

Atatürk, "Vatandaş için Medeni Bilgiler" adlı yurttaşlık bilgisi kitabında aşağıdaki konuları ele almıştır: Yurttaşlık: Kitapta yurttaşlık, medeniyet, devlet, egemenlik, demokrasi, cumhuriyet, anayasa, özgürlük, iş bölümü ve hoşgörü gibi kavramlar işlenmiştir. Devlet Yapısı: Farklı devlet yapıları ve bu yapılara yönelik tehditler incelenmiştir. Vatandaşın Görevleri: Yurttaşların devletin yasalarını anlama ve onlara uyma gerekliliği, ülkenin güvenliği ve savunması için sorumlulukları ele alınmıştır. Devletin Görevleri: Devletin, eğitim, sağlık, sosyal yardım, bayındırlık ve ekonomik işler gibi alanlarda üstlendiği sorumluluklar açıklanmıştır. Kitap, 1930 yılında Afet İnan'ın adıyla basılmış, ancak büyük ölçüde Atatürk’ün düzeltmelerini içermesi ve birçok bölümü kendi el yazısıyla kaleme almış olması nedeniyle literatürde "Atatürk’ün yazdığı kitap" olarak da ifade edilir.

Toplumu ilgilendiren kararlarda halkın söz sahibi olduğu yönetim şekline "katılımcı demokrasi" denir.

Elektronik demokrasi ve katılımcı demokrasi kavramları benzer ancak aynı şeyler değildir. Elektronik demokrasi, bilgi ve iletişim teknolojilerinin (BİT) demokratik süreçleri ve kurumları geliştirmek için kullanılmasını ifade eder. Katılımcı demokrasi ise, halkın seçim dışındaki yollarla yönetime katılması, iktidarın karar ve eylemlerini etkilemesi anlamına gelir. Dolayısıyla, elektronik demokrasi, katılımcı demokrasinin bir aracı olarak görülebilir.

Friedrich Naumann Vakfı, özgürlük, liberal demokrasi, insan hakları ve piyasa ekonomisi gibi ilkeleri yaymak amacıyla çalışmalar yapan bir sivil toplum kuruluşudur. Vakfın başlıca faaliyetleri şunlardır: Civic eğitim: Seminerler, konferanslar ve yayınlar aracılığıyla liberal değerlerin ve ilkelerin tanıtılması. Uluslararası siyasi diyalog: Çeşitli liberal konular üzerine tartışma forumları düzenlenmesi. Siyasi danışmanlık: Siyasi adaylara, liberal siyasi partilere ve diğer demokratik örgütlere danışmanlık hizmeti verilmesi. İnsan hakları desteği: İnsan hakları savunucularını ve sivil toplum kuruluşlarını desteklemek, dijital alanda bilgi akışını sağlamak. Vakıf, Avrupa, Afrika, Amerika ve Asya'da ofisleri bulunan geniş bir ağa sahiptir.

SMİ kısaltması iki farklı siyasi görüşü ifade edebilir: 1. Siyasi Menecment İnstitutu (SMİ), Azerbaycan'da demokratik yönetim ve siyasi teknolojiler üzerine eğitim veren bir kurumdur. 2. Faşizm, Mussolini'nin siyasi görüşü olarak da bilinir.

Resmi kurum ve sivil toplum kuruluşlarının ortak özellikleri şunlardır: 1. Kamu Yararı: Her ikisi de kamu yararı için çalışır ve toplumun refahını artırmayı hedefler. 2. Demokratik Değerler: Demokratik değerlere bağlı olup, katılımcılığı teşvik eder ve insan haklarına saygı duyar. 3. Kaynak Yönetimi: Her ikisi de kaynaklara erişim konusunda benzer zorluklarla karşılaşabilir ve bu kaynakları etkin bir şekilde yönetmeye çalışır. 4. Toplumsal Değişim: Toplumsal değişimi teşvik eder ve iyileştirilmesi gereken alanları belirler. 5. Yasal Kuruluşlar: Yasalara uygun olarak çalışırlar ve yasal bir statüye sahiptirler.

Habermas ve Foucault'nun tartışması, demokrasi ve sivil toplum kavramlarının farklı yorumlanmasından kaynaklanmaktadır. Habermas, sivil toplumu, demokrasinin filizlenebileceği bir alan ve iletişimsel mantığın merkezi olarak görür. Foucault ise sivil toplumun iktidardan azade bir alan olmadığını, aksine iktidar mücadelesinin kalbinde yer alan dinamik ve çelişkili bir alan olduğunu savunur.

Daron Acemoğlu'nun okunması önerilen bazı kitapları şunlardır: 1. "Ulusların Düşüşü: Güç, Zenginlik ve Yoksulluğun Kökenleri" (James A. Robinson ile birlikte). 2. "Diktatörlük ve Demokrasinin Ekonomik Kökenleri" (James A. Robinson ile birlikte). 3. "Dar Koridor: Devletler, Toplumlar ve Özgürlüğün Kaderi" (James A. Robinson ile birlikte). 4. "Yapay Zekayı Yeniden Tasarlamak". 5. "İktidar ve Teknoloji" (Simon Johnson ile birlikte).

Gelecek Partisi'nin amacı, insana, zamana ve mekâna hakkıyla hitap eden kapsayıcı bir yenilenmeyi başlatmaktır. Partinin diğer hedefleri arasında şunlar yer almaktadır: - İnsan hakları ve özgürlüklerinin siyasetin odağında olması. - Demokratik hukuk devleti ilkelerinin hayata geçirilmesi. - Toplumsal düzenin temeli olan adaletin tüm yönleriyle sağlanması. - Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması ve girişim özgürlüğünün teminat altına alınması. - Çok boyutlu barış diplomasisi ile Türkiye'nin uluslararası alanda onurlu bir yer edinmesi.

Hatay Valiliği, 21 Ağustos 2016 tarihinde olağanüstü hal (OHAL) ilan etti çünkü Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini ve temel hak ile hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketleri yaşanmaktaydı.

"Ölümsüz Karanfiller" filmi, demokrasi ve terör konusunda yazdığı bir kitapla tanınan bir profesörün otomobiline yerleştirilen uzaktan kumandalı bombanın patlaması sonucu öldürülmesini konu alır. Olayın failleri olarak bir grup tiyatrocu genç tutuklanır ve içlerinden biri profesörün eski öğrencisidir. Film, Bosna, Çeçenistan, Irak ve Filistin gibi dünya gündemini meşgul eden olaylara da göndermeler yaparak, Müslümanların dramlarını ele alır.

"Pro demokrat" ifadesi, "demokrasi yanlısı" anlamına gelir.

Atatürk'ün altı ilkesinden cumhuriyetçilik, halkçılık ve milliyetçilik ilkeleriyle yakından ilgilidir. Halkçılık ilkesiyle ilişkilidir çünkü cumhuriyetçilik, halkın kendi kendini yönettiği bir devlet düzenini öngörür. Milliyetçilik ilkesiyle ilişkilidir çünkü Atatürk, milli egemenlik ve halkçılık kavramlarıyla bağlantılı olan cumhuriyetçiliği, Türk siyasal hayatında demokrasiye yöneliş ve hazırlanışın bir işareti olarak görmüştür. Ayrıca, devrimcilik ve devletçilik ilkeleri de cumhuriyetçilikle uyumludur; çünkü bu ilkeler, çağdaş bir Türkiye yaratma hedefiyle seçilmiştir.

Sokrates'in demokrasiyi sevmeme nedenleri şunlardır: 1. Çoğunluk Yönetiminin Bilgisizliği: Sokrates, çoğunluk yönetiminin bilgi eksikliği nedeniyle yanlış kararlar alabileceğini düşünüyordu. 2. Demagog Potansiyeli: Sokrates, demokrasinin demagogların (seçmenleri manipüle eden liderler) ortaya çıkmasına yol açabileceğinden endişeliydi. 3. Sözleşmeye Dayalı Devlet Anlayışı: Sokrates, devletin ve yasalarının bir sözleşmeye dayandığını ve bu sözleşmenin sadece bilgi sahibi olan uzmanlara yönetim hakkı vermesi gerektiğini savunuyordu.

Toplumsal gelişmenin unsurları şunlardır: 1. Ekonomik Büyüme: Bir ülkenin zenginliğinin zaman içerisinde artması, mal ve hizmet üretiminin yükselmesi. 2. Orta Tabakanın Genişlemesi: Alt tabakadaki insanların yukarıya geçişlerinin kolaylaşması, orta tabakanın sayıca fazla olması ve refah düzeyinin yüksek olması. 3. Hukukun Üstünlüğü ve Demokrasi: Toplumun yönetim biçiminin demokratik olması, hukukun üstünlüğü ilkesinin benimsenmesi ve insan haklarına dayanması. 4. Eğitim ve Sağlık Hizmetleri: Eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimin artması, sosyal adaletin sağlanması. 5. Teknolojik Gelişmeler: Bilimsel keşifler ve teknolojik ilerlemelerin toplumsal yapıda değişikliklere yol açması.

Demokratik uygarlık teorisi, demokratik toplumun ve devletin nasıl olması gerektiğine dair bir anlayışı ifade eder. Bu teori, aşağıdaki temel ilkeleri içerir: 1. Halkın Egemenliği: Yönetimin halkın elinde olması ve halkın devlet yönetiminde söz sahibi olması. 2. Eşitlik: Tüm bireylerin eşit haklara sahip olması ve eşit oy hakkına sahip olması. 3. Katılımcılık: Halkın seçimler, referandumlar ve diğer katılım araçlarıyla yönetim süreçlerine dahil olması. 4. Çoğulculuk: Farklı kimliklerin, kültürlerin ve ideolojilerin özgürce ifade edilebilmesi ve örgütlenmesi. 5. Öz Savunma ve Özerklik: Toplumun kendini savunma ve ekonomik, hukuki, sosyal ve kültürel alanlarda özerklik kurumlarıyla yönetmesi. Bu teori, kapitalist modernitenin aksine, demokratik moderniteyi ve demokratik ulus modelini savunur.

Demokrasi dışı siyaset, halkın kendi kendini yönetme hakkının olmadığı ve kararların azınlık tarafından alındığı bir yönetim biçimidir. Bu tür siyaset genellikle şu rejimlerle ilişkilendirilir: - Diktatörlük: Tek bir kişinin tüm yetkileri elinde bulundurduğu yönetim. - Oligarşi: Az sayıda kişinin tüm yetkileri elinde bulundurduğu yönetim. - Monarşi: Bir kral veya kraliçenin tüm yetkileri elinde bulundurduğu yönetim. - Tek parti sistemi: Tek bir partinin tüm yetkileri elinde bulundurduğu yönetim. Demokrasi dışı siyasetin bazı sonuçları: - Halkın yönetime katılımının olmaması. - İnsan haklarının ve özgürlüklerin ihlali. - Yolsuzluk ve rüşvetin yaygınlaşması. - Ekonomik ve sosyal sorunların artması. - Savaş ve çatışmaların yaşanması.

AB Anayasası'nın Türkiye'yi nasıl etkileyebileceğine dair bazı görüşler şöyledir: Ekonomik sistem. Karar alma mekanizmaları. İnsan hakları ve özgürlükler. Yetki devri. AB Anayasası'nın yürürlüğe girip girmeyeceği belirsizdir; şu anda geçerliliğini koruyan AB'yi kuran mevcut andlaşmalardır.

Diktatörlük ve demokrasinin ekonomik kökenleri konusunda iki ana yaklaşım bulunmaktadır: 1. Kalkınma ve Demokrasi İlişkisi: 19. yüzyılda siyaset bilimciler, kapitalist gelişme yoluyla yaşanacak toplumsal dönüşümün, bu dönüşümü yaşayan toplumlara demokrasiyi de beraberinde getireceğini düşünüyorlardı. 2. Kurumsal Yaklaşım: Daron Acemoğlu ve James Robinson'un çalışmalarında, toplumların diktatörlükten demokrasiye yönelmesinde ve demokrasinin yerleşmesinde kurumların önemi vurgulanır.

Demokraside olmayan bazı unsurlar şunlardır: 1. Monarşi ve Oligarşi: Demokraside halkın egemenliği söz konusudur, bir kişinin veya grubun yönetimi değil. 2. Sınırsız Güç: Yöneticilerin sınırsız yetkilere sahip olması demokraside kabul edilmez; güç ve yetkiler hukuk kuralları ile sınırlandırılmalıdır. 3. Çoğunluk Despotizmi: Demokraside çoğunluk iradesinin keyfi olarak kullanılması değil, halkın genel iradesine saygı gösterilmesi esastır. 4. Eşitsizlik: Demokraside tüm vatandaşların eşit haklara sahip olması ve ayrım yapılmadan yönetilmesi gerekir.