CezaMuhakemesi

Evet, davacı avukat, sanıkla görüşebilir. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 149. maddesine göre, soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında avukatın, şüpheli veya sanıkla görüşme ve hukuki yardımda bulunma hakkı engellenemez ve kısıtlanamaz.

Etkin pişmanlık, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 168. maddesinde düzenlenen ve suç tamamlandıktan sonra failin pişmanlık göstererek mağdurun zararını gidermesi durumunda cezada indirim yapılmasını öngören bir hükümdür. CMK 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 171. maddesi ise, soruşturma aşamasında koşulların gerçekleşmesi durumunda Cumhuriyet savcısının "Kovuşturmaya Yer Olmadığı" kararı verebileceğini belirtir.

CMK 225 maddesi, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun bir hükmüdür ve "Hükümün Konusu ve Suçu Değerlendirmede Mahkemenin Yetkisi" başlığını taşır. Bu maddeye göre: 1. Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. 2. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.

Gizli tanıklık, ceza muhakemesinde delil olarak kabul edilir. Gizli tanık beyanı, somut, objektif ve başka delillerle desteklenmesi durumunda hükme esas alınabilir. Ayrıca, gizli tanıklığın kötüye kullanılması durumunda, yapılan tanıklığın ceza ve tazminat davasına konu olabileceği unutulmamalıdır.

Şüphelinin itirafı, delil olarak kabul edilebilir ancak bazı koşullara bağlıdır. Türk ceza hukuku sistemine göre, bir ceza davasının kapatılmasının ardından dosyanın yeniden açılabilmesi için yeni delillerin ortaya çıkması gerekmektedir. İtirafın delil olarak geçerli sayılabilmesi için: - Usulüne uygun olarak kaydedilmiş olması ve şüphelinin haklarının korunarak elde edilmiş olması gerekmektedir. - İtirafın, olayın aydınlatılmasına önemli katkıda bulunması ve suçun işlendiğine dair diğer kanıtlarla desteklenmesi gerekmektedir. - Yargı mercileri, itirafın ve diğer delillerin güvenilirliğini ve yeterliliğini tespit etmekle yükümlüdür.

Veli Özer Özbek'in "Pratik Çalışma Kitabı - II Ceza Muhakemesi Hukuku" kitabı 559 sayfadan oluşmaktadır.

Muhafaza altına almak hukukta, kanunen yetkili merci önüne çıkarılması gereken kişilerin teslim alınana kadar özgürlüklerinin kısıtlanması anlamına gelir. Bu terim ayrıca şu bağlamlarda da kullanılabilir: Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre: Delil olabilecek veya müsadereye tabi olan eşya veya kazançların, kişinin rızası olsun ya da olmasın, geçici olarak alıkonulması. İcra ve İflas Kanunu'na göre: Borçlunun mallarının haczedilmesi ve icra dairesi veya yediemin tarafından teslim alınması.

CMK 311/1-e maddesi, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda düzenlenen hükümlünün lehine yargılamanın yenilenmesi nedenleri arasında yer alır ve şu şekildedir: "Yeni olaylar veya yeni delillerin ortaya çıkması". Bu nedenin gerçekleşmesi için, olay veya delilin daha önce mahkemeye sunulmamış olması ve yeni olması gerekmektedir.

CMK madde 149 ve 150 ceza muhakemesi ile ilgili önemli düzenlemeleri içermektedir: CMK madde 149 yağma suçunun nitelikli hallerini düzenler ve şu durumları kapsar: - Silahla yağma. - Birden fazla kişi tarafından birlikte yağma. - Konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde yağma (yol kesmek suretiyle). - Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı yağma. - Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin korkutucu gücünden yararlanılarak yağma. - Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla yağma. - Gece vaktinde yağma. Bu hallerde fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası öngörülür. CMK madde 150 ise daha az cezayı gerektiren halleri düzenler ve şu durumları içerir: - Kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması durumunda, sadece tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. - Yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek cezada üçte birden yarıya kadar indirim yapılabilir.

Derhal uygulama ilkesi, ceza muhakemesi kurallarının yürürlüğe girdiği andan itibaren devam etmekte olan ve ileride gerçekleştirilecek işlemler bakımından hüküm ifade etmesi anlamına gelir.

CMK (Ceza Muhakemesi Kanunu) sürümlerini karşılaştırmak için aşağıdaki yöntemler kullanılabilir: 1. Yasal Değişiklikleri İncelemek: CMK'nın farklı sürümlerinde yapılan değişiklikler, kanunun temel ilkeleri, düzenlemeleri ve uygulama alanlarında görülebilir. 2. İçtihatları Değerlendirmek: Yargıtay kararları, CMK hükümlerinin nasıl yorumlanacağı ve uygulanacağı konusunda yol gösterici olabilir. Farklı sürümlerde içtihatların nasıl şekillendiğini incelemek, kanunun yorumlanmasındaki evrimi anlamak açısından önemlidir. 3. Uluslararası Standartları Gözden Geçirmek: CMK'nın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası insan hakları belgelerindeki standartlarla uyumunu kontrol etmek, farklı sürümlerin karşılaştırılmasında yardımcı olabilir.

5320 sayılı kanunun 13/1 maddesi, Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince soruşturma ve kovuşturma makamlarının istemi üzerine baro tarafından görevlendirilen müdafi ve vekile, Adalet Bakanlığı bütçesinde bu amaçla yer alan ödenekten, yürürlükteki avukatlık asgari ücret tarifesindeki ilgili miktarlar kadar ödeme yapılmasını öngörmektedir.

CMK'da 3 yıl dava zamanaşımı süresi, suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

Teknik ve fiziki takip terimleri, ceza muhakemesinde farklı anlamlar taşır: 1. Teknik Takip: İletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme gibi yöntemleri kapsar. 2. Fiziki Takip: Kişinin kamuya açık alanlardaki faaliyetlerini izleyerek deliller ve suç faillerine ulaşmaya çalışmayı ifade eder.

CMK 252/2 maddesi, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) basit yargılama usulü ile ilgili düzenlemelerini içerir. Bu maddeye göre, basit yargılama usulü sonucu verilen karara itiraz edilmesi halinde, hükmü veren mahkeme duruşma açarak genel hükümlere göre yargılamaya devam eder.

CMK avukatı mazeretli olduğunda, görevi aksar ve bu durum için ücret ödenmez. Ayrıca, avukatın mazeretsiz olarak görev kabul etmemesi veya görevi bırakması durumunda, yaptığı ödemeleri iade etmesi gerekir.

CMK madde 211, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Duruşmada Okunmasıyla Yetinilebilecek Belgeler" başlıklı maddesidir. Bu madde şu şekildedir: > (1) a) Tanık veya sanığın suç ortağı ölmüş veya akıl hastalığına tutulmuş olur veya bulunduğu yer öğrenilemezse, b) Tanık veya sanığın suç ortağının duruşmada hazır bulunması, hastalık, malûllük veya giderilmesi olanağı bulunmayan başka bir nedenle belli olmayan bir süre için olanaklı değilse, c) İfadesinin önem derecesi itibarıyla tanığın duruşmada hazır bulunması gerekli sayılmıyorsa, bu kişilerin dinlenmesi yerine, daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanaklar ile kendilerinin yazmış olduğu belgeler okunabilir. > (2) Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanık veya müdafii birinci fıkrada belirtilenlerin dışında kalan tutanakların okunmasına birlikte rıza gösterebilirler.

CMK m. 53, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 53. maddesi anlamına gelir ve bu madde tanığın görevlerinin önemini anlatır. Özetle, CMK m. 53'te şu konular yer alır: 1. Tanığa, dinlenmeden önce gerçeği söylemesinin önemi anlatılır. 2. Gerçeği söylememesi halinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı açıklanır. 3. Tanığın, doğruyu söyleyeceği hususunda yemin edeceği belirtilir. 4. Duruşmada, mahkeme başkanı veya hakimin açık izni olmadan mahkeme salonunu terk edemeyeceği ifade edilir.

CMK 160. madde, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Soruşturma İşlemleri başlıklı ikinci bölümünün bir parçasıdır. Bu maddeye göre, Cumhuriyet savcısı, bir suçun işlendiğini öğrendiğinde aşağıdaki görevleri yerine getirir: 1. Kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. 2. Emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına alır. 3. Şüphelinin haklarını korur.

5320 sayılı kanunun 8/1 maddesi, bölge adliye mahkemeleri göreve başlayana dek temyiz yoluna başvurulmuş kararlar hakkında CMUK'un (Ceza Muhakemesi Kanunu) temyize ilişkin hükümlerinin uygulanmasını öngörür.