Borç

Zamanaşımı ve hak düşürücü süre arasındaki temel farklar şunlardır: 1. Zamanaşımı: Alacak hakkının belirli bir süre içinde kullanılmaması durumunda, borçlunun borcunu ödemekten kaçınabilmesini sağlar. 2. Hak Düşürücü Süre: Hakkın dava edilebilirliği de dahil olmak üzere, hakkın kendisinin ortadan kalktığı süredir. Özetle, zamanaşımı hakkın varlığını korurken, hak düşürücü süre hakkın kendisini yok eder.

İlamlı icrada icra emrinin iptalini borçlu talep edebilir. Bu talep, icra mahkemesine başvurularak yapılır ve mahkeme tarafından değerlendirilir.

Tecil tarihi geçerse, borç normal tahsilat sürecine girer ve bu durumda haciz, e-haciz, banka blokesi gibi işlemler uygulanabilir.

Sermaye artırımında takasta borç, şirketin sermaye borcunu, pay sahiplerine veya alacaklılarına olan mevcut bir borç ile takas etmesi anlamına gelir. Bu işlem, şirketin yeni çıkarılan tahviller veya benzeri borçlanma araçları nedeniyle, değiştirme veya alım haklarını kullanan kişilere yeni payları edinme hakkı sağlaması durumunda gerçekleşir.

Evet, yurt dışında yaşayan bir kişiye icra gelebilir. Borçlunun yerleşim yerinin yurtdışı olması, ödeme emri göndermeye veya icra takibi yapmaya engel teşkil etmez. Uluslararası icra takibi yöntemleri şunlardır: 1. Avrupa Ödeme Emri: Avrupa Birliği üyesi ülkelerde, tanıma veya tenfize gerek duyulmaksızın doğrudan icra edilebilir. 2. Yabancı mahkeme kararı: Alacak bir ilama dayanıyorsa, bu ilamı yetkili yurtdışı mahkemesinde tanıtmak ve icra yoluna başvurmak gereklidir. Bu süreçte, o ülke ile Türkiye'nin devletlerarası bir tanıma ve tenfiz anlaşmasına imza atmış olması önemlidir.

Borçlu sıfatının değiştirilmesi iki ana yolla mümkündür: 1. Borcun Nakli: Borçlunun borcunu bir başkasına devrederek kendisinden kurtulması ve borcu devralan kişinin alacaklıya karşı borçlu hale gelmesi. 2. Alacaklı ve Borçlu Sıfatlarının Birleşmesi: Miras gibi hukuki işlemler veya borçların devri yoluyla alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide toplanması.

Yüksek faiz döneminde kaybedenler genellikle şunlardır: 1. Borçlular: Yüksek faiz oranları, borçların maliyetini artırır ve geri ödemeleri zorlaştırır. 2. Sabit gelirliler ve emekliler: Gelirlerini enflasyon kadar artıramayan bu gruplar, yüksek faiz ortamından olumsuz etkilenir. 3. Çiftçiler: Maliyetleri yükselen ve bunu fiyatlarına tam olarak yansıtamayan çiftçiler kayıp yaşar. 4. Tasarruf sahipleri: Düşük faiz oranlarıyla tatmin olamayan tasarrufçular, yüksek faizlerde daha az getiri elde ederler.

İcra dosyasında 90 günden sonra borç ödenmezse, yasal takip süreci başlatılır. Bu süreçte: 1. Borçluya ihtarname gönderilir ve borcun belirli bir süre içinde ödenmesi istenir. 2. Eğer bu süre içinde de ödeme yapılmazsa, icra takibi başlatılır ve alacaklı, alacağını haciz yoluyla tahsil edebilir. 3. Kredi sicili olumsuz etkilenir ve bireyin finansal destek alması zorlaşır. Yasal takip süreci, borcun tamamının ödenmesiyle birlikte sona erer.

Normal koşullarda kredi borcunu ödememek tek başına hapis cezası sebebi değildir. Ancak, borçla ilgili icra takibi başlatıldığında ve borç yapılandırılmasına rağmen ödeme yapılmazsa, mahkeme kararıyla borçluya disiplin hapsi verilebilir. Ayrıca, çek veya senet gibi belgelerle alınan kredilerde ödeme yapılmazsa, dolandırıcılık suçu kapsamında cezai yaptırımlar uygulanabilir.

Haciz hali, devletin, bireye ait bir alacağı veya bir kamu alacağını tahsil etmek amacıyla, borçlunun maddi değeri olan bazı mallarına el koyması ve bazı durumlarda borçlunun bu mallarda tasarruf yetkisini kısıtlaması işlemidir. Haciz işleminin temel amacı, borçludan alacağı tahsil ederek alacaklının mağduriyetini gidermektir.

Kredi kartında 57 limit ifadesi, banka tarafından kartın tamamen kapatılması anlamına gelir. 57 limit hatasını çözmek için, bankanızın şubeleri veya müşteri hizmetleri ile iletişime geçerek kart borcunuzu ödemeniz ve kartı tekrar kullanıma açtırmanız gerekmektedir.

Evet, idari takipten sonra yasal takip başlar. Bankalara olan borcun ödenmemesi durumunda, idari takip süreci başlatılır ve bu süreçte borç yapılandırılmak üzere ek süre tanınır.

Borçlu ve alacaklı arasında sözleşme yapılması için aşağıdaki adımlar izlenmelidir: 1. Anlaşmanın Yazılı Olması: Sözleşmenin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması gereklidir. 2. Tarafların Rızası: Her iki tarafın da anlaşmaya rıza göstermesi şarttır. 3. Sözleşmenin Unsurları: Sözleşmede tarafların isimleri, borç miktarı, ödeme planı ve diğer detaylar açıkça belirtilmelidir. 4. İcra Dairesine Bildirim: Yapılan anlaşmanın icra dairesine bildirilmesi önemlidir, aksi takdirde icra takibi devam edebilir. Ek olarak, kefalet sözleşmesi de bir güvence sağlayabilir: Bu sözleşmede, üçüncü bir kişi (kefil), borçlunun borcunu ödememesi durumunda borcun ödenmesini taahhüt eder.

Senet imzalamak, bir borç ilişkisinin yazılı hale getirildiğini ve borçlunun belirli bir tarihte senette belirtilen tutarı alacaklıya ödemeyi taahhüt ettiğini gösterir. Bu nedenle, senet imzalamak, borçlunun ödeme güvencesini sağlar ve hukuki süreçlerde delil niteliği taşır.

Kasa avansı, hukuk dilinde ödünç verenin, bir miktar para veya misli eşyanın mülkiyetini ödünç alana geçirme ve ödünç alanın da sözkonusu miktarı geri verme borcu altına girdikleri sözleşme anlamına gelir. Ayrıca, çalışanların maaş dönemi bitmeden önce işverenden aldıkları avans ödemesi olarak da tanımlanabilir; bu ödeme bir borç olarak kabul edilir ve geri ödenmesi gerekir.

Kısıtlı kişilerin borçlanmaları mümkün değildir. Türk Medeni Kanunu'nun 9. maddesine göre, fiil ehliyetine sahip olmayan kısıtlı kişiler, borç altına giremezler.

SGK borcu yoktur yazısı, başvurunun yapıldığı ayın sonuna kadar geçerlidir.

Çek icra takibinde yetkili icra dairesi üç farklı yerde olabilir: 1. Borçlunun ikametgahının bulunduğu yerdeki icra dairesi. 2. Çekin ödeme yerinin bulunduğu icra dairesi. 3. Çekin keşide edildiği yerdeki icra dairesi.

İzmir'in SGK borcunun yüksek olmasının başlıca nedenleri şunlardır: 1. Birikmiş Borçlar: İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin SGK prim borçları, yıllar içinde birikmiş ve önemli bir finansal yük oluşturmuştur. 2. Enflasyon ve Ekonomik Zorluklar: Yükselen enflasyon ve ekonomik sıkıntılar, belediyenin mali kaynaklarını azaltmış ve borçların ödenmesini zorlaştırmıştır. 3. Ödeme Planlarının Yapılandırılması: Belediyenin bazı borçlarını yapılandırma anlaşmaları yapmasına rağmen, tüm borçlar için düzenli ödeme planları oluşturulamaması da borcun yüksek kalmasına katkıda bulunmuştur.

İyiniyetli dördüncü kişi, borçlunun mal kaçırma amacıyla yaptığı tasarrufu bilmesi durumunda tasarrufun iptali davası açabilir. Bu dava, İcra ve İflas Kanunu'nun 284. maddesi gereğince, tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren en fazla beş yıl içinde açılmalıdır.