Bilinç

Beden ve bilinç arasındaki ilişki, birbirini tamamlayan ve etkileyen bir bütündür. Beden bilinci, fiziksel bedenimize yönelik farkındalığımızdır ve düşüncelerimizin, inançlarımızın ve zihinsel süreçlerimizin farkında olmayı içerir. Bilinç ise, hem bedeni hem de dış dünyayı algılamamızı ve anlamamızı sağlar. Bu nedenle, beden ve bilinç arasındaki etkileşim, bireyin sağlığı, duygusal dengesi ve yaşam kalitesi üzerinde doğrudan etkili olabilir.

Merleau-Ponty'de yönelimsellik, bilincin daima bir şeyin bilinci olması anlamına gelen Husserl'in fenomenolojisinin temel kavramıdır. Bu kavram, insanın dünya ile ilişkisini algısal ve bedensel bir bakış açısıyla betimlemek için kullanılır. Ayrıca, yönelimsellik, öznenin dış dünyayla etkileşiminde alışkanlık ve deneyim gibi unsurları da içerir ve bilinç-beden bütünlüğünün bir ifadesi olarak kabul edilir.

Kısa süreli, yüzeysel ve geçici bilinç kaybına bayılma denir.

Şuurlu insan, bilinçli ve farkında olan insan anlamına gelir.

Psişe, psikolojide insan zihninin, bilincinin ve bilinç dışının tamamını ifade eden bir kavramdır. Bu terim, psikoloji ve felsefede antik dönemlerden beri kullanılmakta olup, insan doğasını bilimsel açıdan anlamak için temel kavramlardan birini oluşturur.

Buzdağı teorisi, farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabilir: 1. Psikoloji Alanında: Sigmund Freud'un topografik kuramında, insan zihnini buz dağına benzeterek açıkladığı bir kavramdır. 2. Girişimcilik Alanında: Yatırım kararı verirken dikkate alınması gereken, fazla düşünülmeyen, görülmeyen ve bilinmeyen faktörlerin varlığını ifade eder. 3. Edebiyat Alanında: Ernest Hemingway'in yazı stilini tanımlamak için kullandığı bir teoridir.