Ayetler

A'râf Suresi 158. ayet, Hz. Muhammed'in peygamberliğinin evrensel olduğunu vurgular. A'râf Suresi 159. ayet hakkında ise bilgi bulunamamıştır. Kur'an ayetlerinin doğru anlaşılması için bir din görevlisine veya ilgili kaynaklara başvurulması önerilir.

Mâide Suresi 101. ve 102. ayetler, müminlere bazı konularda soru sormayı yasaklar. 101. ayet şöyle der: "Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde sizi sıkıntıya sokacak hususlarda soru sormayın. Kur’an indirilirken böyle sorular sorarsanız size açıklanır. Allah onlardan sizi muaf tutmuştur. Allah çok bağışlayıcıdır, halîmdir". 102. ayet ise şu şekildedir: "Bu tür soruları sizden önce de bir topluluk sormuş, fakat sonunda bunları inkâr eder olmuşlardı". Bu ayetlerin nüzûl sebebi olarak, haccın farz olduğunu bildiren ayet indiğinde, bir sahabinin "Her yıl mı, ey Allah’ın resulü?" diye sorması gösterilmiştir. Bu ayetlerde, dinin tamamlanması veya eksik kalmasının vahyin geldiği esnadaki sorulara bağlanmadığı, dini yükümlülükler konusunda ısrarcı ve gereksiz sorulardan kaçınılması gerektiği mesajı verilir.

Mutaffifin Suresi 13. ayet, Kur'an'ı ve Peygamber'i inkâr eden, günah işleyen ve imânî hususlarda haddi aşan kişiler hakkında bahseder. Bu ayet, bu tür davranışların yanlışlığını ve bu kişilerin ahirette karşılaşacakları cezayı vurgular.

"Kitap verdiklerinin yoluna ilet" ifadesi, Kuran'da geçen ve "Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil" şeklinde ifade edilen bir duanın bir parçasıdır. Bu dua, insanların sahip oldukları maddi ve manevi nimetleri israf etmeden, adaletle, yardımlaşmayla ve hayır işleri yaparak değerlendirmeleri gerektiğini anlatır. "Kendilerine nimet verdiklerinin yolu", peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerin yolu olarak yorumlanır.

"Ya Musa, sağ elindeki nedir?" ifadesi, Taha Suresi'nin 17. ayetinde geçen bir sorudur. Bu sorunun amacı, Hz. Musa'nın dikkatini elindeki asa üzerinde toplamak ve onu asada ortaya çıkacak mucizeye hazırlamaktır. Hz. Musa, bu soruya "O benim asamdır" yanıtını vermiştir. Ayetin tamamı şu şekildedir: > "Allah: ‘Şu sağ elindeki de ne ey Mûsâ?’ diye sordu’."

"Son 274" ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir. Örneğin, "Kurtlar Vadisi Pusu" dizisinde 274. bölüm, Polat Alemdar'ın Gölge'nin izini bulması ve KGT'yi yeniden yapılandırma çabaları gibi olayları içerir. Ayrıca, "Son 274" ifadesi, YouTube'da bir videonun başlığı olarak da kullanılmıştır. Eğer daha spesifik bir bilgi veya bağlam varsa, lütfen daha fazla detay verin.

Ayetlere yapılan atıflar şu şekilde yazılır: Ayet metni veya meali çift tırnak içinde verilir. Sure ve ayet numarası parantez içinde yazılır, dipnotta belirtilmez. Sure adlarındaki “el-” takıları ve uzatmalar (â) dikkate alınır. Ayetin çevirisi bir meâlden alınmışsa, meâlin mütercimi, yayıncısı ve basım bilgisi ilk dipnotta belirtilir. Örnek: "İnananlar o kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer" (el-Enfâl 8/2).

İyi ile kötünün ayırt edilemeyeceği ifadesi, bazı felsefi ve dini görüşlere göre ortaya atılmıştır. Örneğin, bazı İslami gruplar, bir şeyin iyilik ve kötülüğünün akıl yoluyla anlaşılamayacağına inanırlar. İyi ve kötünün ayırt edilmesi, kişinin ahlaki değerleri ve özgür iradesiyle ilişkilidir. Ayrıca, bazı durumlarda iyi gibi davranan kötü insanlar da olabilir; bu kişiler, çevrelerindeki insanların güvenini kazanarak daha büyük kötülükler yapmayı planlarlar.

"Kuru hurma dalının yay şekli" ifadesi, Yasin suresinin 39. ayetinde geçen "eski urcun" benzetmesini ifade eder.

"Ne bir dost kalır ne de bir yaren" ifadesi, Kur'an-ı Kerim'de geçen bazı ayetlerde yer almaktadır: 1. Bakara Suresi, 120. ayet: "De ki: ‘Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.’ Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır". 2. Zumer Suresi, 54. ayet: "Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yardım edilmez". 3. Nisâ Suresi, 89. ayet: "Eğer bundan yüz çevirirlerse, onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı".

Kalem Suresi'nin 52. ayeti Mekke döneminde risaletin ilk zamanlarında indirilmiştir.

"Ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa" ifadesi, Lokman Suresi'nin 27. ayetinde geçen bir misale atıfta bulunur. Bu ayette şöyle denilmektedir: > "Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir". Bu misalle, Allah’ın sonsuz kudreti ve Kur’an-ı Kerim’in kıymeti beşerî idrak seviyesine yaklaştırılmaya çalışılmaktadır.

Şu'ara Suresi 81. ayet şu şekildedir: > "Ve beni öldürecek, sonra (da) beni diriltecek olan, O’dur".

Meryem Suresi, 98. ayette anlatılan olay, Allah’ın ayetlerini inkar eden ve uyarılarına kulak vermeyen azgın bir kavmin helaka uğramasıdır. Ayetin meali şu şekildedir: > "Biz, onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Sen, onlardan herhangi birinden (bir varlık emaresi) hissediyor veya onların bir fısıltısını olsun işitiyor musun?".

"Bir yaprak bile yere düşmez" sözü, En'âm Suresi'nin 59. ayetinde geçmektedir: > "O'nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez".

En'âm Suresi 115. ve 116. ayetlerinin okunmasının bazı amaçları şunlardır: 1. Rabbinin Sözünün Önemi: 115. ayet, Rabbinin sözünün doğruluk ve adalet bakımından tamamlandığını, O'nun sözlerini değiştirebilecek kimsenin olmadığını vurgular. 2. Doğru Yoldan Sapma Uyarısı: 116. ayet, yeryüzünde bulunanların çoğuna uyulursa Allah'ın yolundan saptırılabileceğini belirtir.

Taha Suresi 125. ve 126. ayetler şu anlamlara gelmektedir: 125. ayet: "O (kâfir) der ki: 'Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin, oysa ben gören bir kimseydim?'". 126. ayet: "Allah buyurur: 'İşte böyle! Sana âyetlerimiz geldiğinde onları unutmuştun, bugün de aynı şekilde sen unutuluyorsun!'".

Müddessir Suresinin 40. ayetinde geçen konu şu şekildedir: Cennetlikler, cehennemliklere soracaklardır: "Sizi Sekar'a (cehenneme) sokan nedir?".

Muhkem, Kur'an-ı Kerim'de geçen bir terim olup, "sağlam, esaslı ve dayanıklı" anlamına gelir. Muhkem ayetler ise, manası kolaylıkla anlaşılan, harici bir yoruma ihtiyaç göstermeyen ve tek anlamı olan ayetler olarak tanımlanır. Kur'an'da muhkem ayetlerin yanı sıra, müteşabih ayetler de bulunur ve bunlar birden fazla anlama gelebilen ve yorum gerektiren ayetlerdir.

Taha Suresi 25. ayet, Musa'nın Allah'a yönelik duasını içermektedir: "Rabbim! Gönlüme ferahlık ver".