Atasözleri

"Terzi kendi söküğünü dikemez" atasözü, bir kimsenin uzmanlığını kullanarak başkalarına yararlı olduğu halde, aynı uzmanlığı kendi yararına kullanamaması durumunu ifade eder. Bu durum, terzinin kendi dikiş işlerini ihmal etmesi gibi somut bir anlamda kullanılabileceği gibi, başkalarına kolayca nasihat veren kişilerin bu nasihati kendi hayatlarında uygulamaması gibi soyut bir anlamda da kullanılabilir.

"Sakla Samanı Gelir Zamanı" atasözü, Karaman yöresine aittir.

Kitap okumakla ilgili bazı atasözleri şunlardır: 1. "Kitaplar sağırlara seslenen dilsiz dostlardır". 2. "Faydalı kitap iyilik, zararlı kitap kötülük getirir". 3. "Kitap insanın cebinde taşıdığı bir bahçe gibidir". 4. "Kitap ruhun gıdasıdır". 5. "Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur" (Çok çalışmasına karşın belli bir düzeyden öteye gidememek).

En ağır dostluk sözleri arasında şunlar yer alabilir: 1. "Sahte dostlar sabun gibidir; elini yüzünü temizler ama ayağını kaydırır". 2. "Dost kazığı bütün kazıklardan beterdir". 3. "Dostun kahpeliği beni şaşırtmıyor, elimi sıkarken arkamdan bıçaklaması artık acı vermiyor". 4. "Dost ayağı başka ayaklara benzemez. Vurdu mu çıkaramazsın". 5. "Dostluk gittiği yere kadar değil, ömür bittiği yere kadar yaşanır".

"Umudunuzu kaybetmeyin" sözü, William Congreve'e aittir.

"Parayı veren düdüğü çalar" deyimi, para harcayan kimsenin istediğini elde edebileceğini ifade eder.

"Su küçüğün, söz büyüğün" atasözü, büyüklerin sayılması, küçüklerin korunması gerektiğini ifade eder.

"Öfkeyle kalkan zararla oturur" atasözü, ani öfkelenme sonrası sergilenen davranışların onarılamaz hatalara sebep olabileceğini ifade eder. Bu durumda kişi, akıl ve mantıktan uzaklaşıp duygularıyla hareket eder, stres altındadır ve kendini kontrol edemez.

"Sağ elin verdiğini sol el görmesin" atasözü, yoksula yapılan yardım veya herhangi bir kimseye yapılan iyiliğin gizli kalması gerektiğini ifade eder.

"Sağ elin verdiğini sol el görmesin" atasözü, yoksula yapılan yardım veya herhangi bir kimseye yapılan iyiliğin gizli kalması gerektiğini ifade eder.

"Terzi kendi söküğünü dikemez" atasözü gerçek anlamlı bir atasözüdür. Bu atasözü, insanların başkalarına yaptıkları hizmetleri kendilerine gelince çoğu kez savsaklamaları veya yapmaya zaman ve fırsat bulamamaları durumunu ifade eder.

“Üzüm üzüme baka baka kararır” atasözü, insanların birlikte çok fazla zaman geçirdikleri kişilerin huylarından, suyundan, davranışlarından etkilenerek birbirlerine benzemeleri olayı üzerine söylenmiştir.

"En güzel kahve sözü" olarak kabul edilen "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır" sözü, Türk atasözüne aittir.

"Keskin sirke küpüne zarar" atasözü, çok öfkeli kişinin kendi sağlığını bozduğunu, vücudunu yıprattığını ve işlerini altüst ettiğini ifade eder.

"İki karpuz bir koltuğa sığmaz" ve "iki cambaz bir ipte oynamaz" atasözleri farklı durumları anlatır: 1. "İki karpuz bir koltuğa sığmaz" atasözü, aynı anda iki büyük işi yapmaya çalışmanın genellikle başarısızlıkla sonuçlandığını ifade eder. Bu söz, önceliklerimizi belirlememizin önemine dikkat çeker. 2. "İki cambaz bir ipte oynamaz" atasözü ise kurnaz ve hileci kişilerin bir konu üzerinde karşılaştıklarında birbirlerini yenmek için bütün düzenlerini kullandıklarını, bu durumun sonunda iki tarafa da ziyan verdiğini anlatır.

"Gülü seven dikenine katlanır" atasözü, seven kişinin sevdiği kimse veya iş yüzünden gelecek sıkıntılara ses çıkarmadan katlanması gerektiğini ifade eder. Örnek cümle kullanımı: "Sevdiğim iyi hoş kız ama bazı huylarını sevmiyorum. (Gülü seven dikenine katlanır)".

"Ne ekersen onu biçersin" atasözü, kişilerin çevrelerine nasıl davranırlarsa öyle karşılık alacaklarını ifade eder. Yani, iyilik yapanlar iyilik, kötülük yapanlar ise kötülük görür.

"Kurt ayazı unutmaz" ifadesi, "kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz" atasözünden gelmektedir. Dolayısıyla, "kurt ayazı neden unutmaz" sorusunun cevabı, kurtun yaşadığı acı deneyimlerin onu daha güçlü ve temkinli yapması olarak yorumlanabilir.

"Turpun büyüğü heybede" deyimi, bir olayın veya durumun en önemli kısmının henüz ortaya çıkmadığını, asıl büyük sürprizin veya zorluğun henüz gelmediğini ifade eder.

“Herkes yediğinden ikram eder” sözü, Yavuz Sultan Selim'e aittir.