Arapça

"Allah" kelimesi Arap alfabesiyle الله şeklinde yazılır.

Şemmame, Kürtçe bir kelime olup "hikaye" veya "masal" anlamına gelir. Ayrıca, şemmame kelimesi Arapça kökenli olup şu anlamlara da gelir: güzel kokan fakat yenmeyen, üzeri benekli ufak bir kavun biçimindeki meyve; ufak tefek kimse. Bunun yanı sıra, şemmame, bir halay türü olarak da bilinir.

Farsça ve Arapça'nın benzer olmasının birkaç nedeni vardır: Alfabe: Her iki dil de Arap alfabesini kullanır, ancak Farsça alfabeye ژ, چ, پ ve گ gibi ek harfler eklenmiştir. Kültürel etkileşim: Arapça, İslam dünyasının ortak dili olarak kabul edilir ve birçok dil üzerinde etkili olmuştur. Tarihsel bağlar: Farsça, İran bölgesinde doğmuş ve İslam'ın kabulüyle Arapça'dan etkilenmiştir. Ancak, Farsça Hint-Avrupa dil ailesine, Arapça ise Sami dil ailesine ait olduğu için dil yapıları ve kelime kökenleri açısından belirgin farklılıklar da bulunmaktadır.

Zaka ismi şu anlamlara gelir: akıllı, zekâ, akıl; dürüstlük; sadaka, hayır, yardım, hayırseverlik, cömertlik; saflık. Zaka ismi, Arapça kökenli olup genellikle Müslüman kültürlerde ve İslam ülkelerinde kullanılmaktadır.

Şamil kelimesi, Arapça kökenli olup "içine alan, kaplayan, kapsayan" anlamına gelir. Ayrıca, güçlü bilek anlamında da kullanılır.

Arap alfabesinin on altıncı harfi olan "tı" (ط) 9 sayısına denk gelir. Numerolojide ise "tı" harfi, "B, K, T" grubunda yer aldığı için 2 sayısına karşılık gelir.

Begim ismi, Arapça kökenli bir kız ismidir ve "hanım", "hanımefendi" anlamına gelir. Ayrıca, Hint prenseslerine verilen bir unvan olarak da kullanılır. Begim ismi, zarafet ve asalet çağrışımları yapar.

"Bi satveti ceberûti gahrike" ifadesi, "Allâhümme bi-satveti ceberûti gahrike" duasında geçen bir cümledir ve Türkçe anlamı şu şekildedir: > "Ey Allah'ım! Kudretinle, yardımınla, adaletinle bana destek ol". Bu dua, düşmanların kötülüğünden korunmak ve onların hilelerini boşa çıkarmak amacıyla okunur.

Şarmuta kelimesinin kökeni hakkında kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, kelimenin İtalyanca "ciarmotta" kelimesinden geldiği düşünülmektedir. Ancak, Türkçe'ye geçtiği andan itibaren anlam kaymasına uğramış ve olumsuz bir anlam kazanmıştır. Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde "şarmuta" kelimesi yer almamaktadır. Ayrıca, kelimenin Arapça'da "kötü kadın" veya "ahlaka aykırı davranan kadın" anlamında kullanıldığı da belirtilmektedir.

Cima, "kadın ve erkek arasında cinsel ilişki" anlamına gelen fıkıh terimidir. Ayrıca, Fransızca ve İtalyanca sözlüklerde cime kelimesi "zirve, doruk, tepe; dağ zirvesi; uç; sivri uç" anlamlarına gelir.

Nane Molla deyimi, Arapça "na’nā" (nane) ve "mavlā" (efendi, sahip, mal sahibi) kelimelerinden türemiştir. Deyim, güçsüz, dayanıksız, çok sık hastalanan ve bir iş yapmaktan kaçınan kişiler için kullanılır.

Başta, ortada, sonda kuralı, Arap alfabesindeki harflerin kelime içindeki konumlarına göre nasıl şekil değiştirdiğini ifade eder. Bazı harfler, kendilerinden sonra gelen harflerle birleşmez ve bu durum tabloda () ile işaretlenir. Bazı harflerin başta, ortada ve sonda durumları: Elif (ا): Başta "ا", ortada "ـا", sonda "ا" şeklinde yazılır. Be (ب): Başta "بـ", ortada "ـبـ", sonda "ـب" şeklinde yazılır. Te (ت): Başta "تـ", ortada "ـتـ", sonda "ـت" şeklinde yazılır.

Medd-i Lazım ve Medd-i Ivaz arasındaki temel fark, oluşma şekilleridir: 1. Medd-i Lazım: - Harfi medden sonra sebebi medden "sükun" (duraklama) gelirse oluşur. - Lazımî sükun olarak adlandırılır; yani hem durulduğunda hem de geçildiğinde var olan sükun. - Dört kısma ayrılır: Kelime-i müsakkale, kelime-i muhaffefe, harf-i müsakkale, harf-i muhaffefe. 2. Medd-i Ivaz: - Kelimenin sonunda iki üstün bulunduğu durumlarda, durulacaksa iki üstün, meddi tabiiye döner. - Bedel, karşılık anlamına gelir. Özetle, Medd-i Lazım, durulur durulmaz var olan sükunla ilgiliyken; Medd-i Ivaz, kelimenin sonundaki üstünlerin meddi tabiiye dönmesi durumudur.

Arapça'da 1'den 10'a kadar olan sayılar ve okunuşları şu şekildedir: 1 (Vahid): واحد. 2 (İthnayn): اثنان. 3 (Selase): ثلاثة. 4 (Erbaa): أربعة. 5 (Hamse): خمسة. 6 (Sitte): ستة. 7 (Seb’a): سبعة. 8 (Semaniye): ثمانية. 9 (Tis’a): تسعة. 10 (Aşara): عشرة. Arapça sayılar, sağdan sola doğru okunur.

Arapça'da A ve E harfleri yoktur, çünkü Arapça alfabe sadece sessiz harfleri içerir ve sesli harf sayısı sınırlıdır. Arapça'da üç sesli harf bulunur: Ä, İ ve U. Arap alfabesinin bu yapısı, dilin tarihsel gelişimi ve fonetik özellikleriyle ilişkilidir.

Bakara Suresi 4. ayette geçen "birr" kelimesi, Kur'an'da genel olarak her türlü iyilik, ihsan, itaat, doğruluk ve günahsızlık gibi anlamlarda kullanılmıştır. Bakara Suresi 177. ayette ise "birr"in kapsamı şu şekilde belirtilmiştir: İman: Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanmak. İyilik: Akrabalara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara ve ihtiyaç sahiplerine mal infak etmek. İbadet: Namaz kılmak ve zekât vermek. Ahde vefa: Sözlerini yerine getirmek. Sabır: Sıkıntı, hastalık ve savaş gibi zor zamanlarda sabırlı olmak. Bu bağlamda "birr", iman, ibadet ve ahlaki erdemleri kapsayan geniş bir kavramdır.

Diyanet İslam ve İhsan'a göre "millet" kelimesinin bazı anlamları şunlardır: din; şeriat; yol; sünnet. İslam literatüründe millet terimi, "Allah’ın kulları için kitaplarında ve peygamberlerinin diliyle koyduğu esaslar" şeklinde yer alan tanımıyla din ve şeriatla eş anlamlı olarak kullanılır. Ayrıca, "ehl-i millet" anlamında da kullanılan "millet" kavramı, Kur'an'da "ulus, topluluk ve sınıf" anlamında da kullanılmaktadır. Türk Dil Kurumu'na göre ise "millet" kelimesinin bazı anlamları şunlardır: çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus; bir yerde bulunan kimselerin bütünü, herkes; benzer özellikleri olan topluluk.

Abdullah ismi Arapça kökenlidir. "Abdullah" kelimesi, "Abd" (kul) ve "Allah" (Yüce Yaratıcı) kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Ayrıca, Abdullah ismi, İslam inancında önemli bir yere sahiptir çünkü Hz. Muhammed'in babasının adı da Abdullah'tır.

Arapça öğrenmenin bazı nedenleri: Küresel önem: Arapça, 400 milyondan fazla kişinin ana dili olarak konuştuğu en yaygın dillerden biridir. Kültürel deneyimler: Arapça, edebiyat, müzik ve sinema gibi alanlarla derin bir kültürel mirasa erişim sağlar. Kişisel gelişim: Yeni bir dil öğrenmek, hafıza, problem çözme ve eleştirel düşünme becerilerini geliştirir. Kariyer fırsatları: Özellikle Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesinde kariyer yapmak isteyenler için Arapça bilmek avantaj sağlar. Seyahat ve bağlantılar: Arapça konuşulan ülkelerde daha zengin deneyimler yaşama ve yerel halkla daha derin bağlantılar kurma imkanı sunar.

Velemen binyaniha ifadesi, Latince kökenli bir cümlede yer almakta olup, Türkçe'de "velemen binyaniha biyedihi lema seevuna vela rizen feramesinehe fenem ala mahidun" şeklinde geçmektedir. Bu cümlenin anlamı, bir kitaba göre, bir kişinin günde bir kez "Velemen binyaniha biyedihi lema seevuna vela rizen feramesinehe fenem ala mahidun" duasını okuması durumunda, ömür boyu büyü tutmayacağı şeklindedir. Bu ifade, aynı zamanda İslam dininde önemli bir yere sahip olan ve "Yüce Allah’ın yardımıyla yapılan yapı" anlamına gelen "Velemen Binyaniha Duası" ile de ilişkilidir.