Antropoloji

Ekzogami ve endogami, eşin seçildiği gruba göre yapılan evlilik türlerini ifade eder. Ekzogami (dıştan evlenme), bireyin üyesi olduğu grubun dışından biriyle evlenmesi anlamına gelir. Endogami (içten evlenme) ise, bireyin üyesi olduğu grubun içinden biriyle evlenmesi demektir.

Antropoitlerin atası olarak kabul edilen bazı primat türleri şunlardır: Purgatorious. Eosimias ve Amphipithecus. Parapithecus. Propliopithecus. Antropologlar, antropoitlerin fosil kalıntıları üzerinde çalışarak insanın evrim sürecini anlamaya çalışırlar.

Sanduka içinde genellikle şu unsurlar bulunur: 1. Ahşap veya taş lahit: Cenazenin konulduğu ana yapı. 2. Değerli kumaşlar: Sandukanın üzerine, ölüm, ahiret ve cennet hayatıyla ilgili âyetlerin işlendiği değerli kumaşlar örtülür. 3. Başlık ve yazılar: Erkek sandukalarının baş tarafına ağaç konularak üzerine kavuk, taç, sikke gibi başlıklar konulur ve bu başlıkların üzerine yazılar yazılır. 4. Şamdanlar ve parmaklıklar: Sandukaların etrafı gümüş veya sedef, fil dişi kakmalı ağaçtan parmaklıklarla çevrilir ve baş ile ayak ucuna gümüş yahut bakır şamdanlar konulur. Eski Mısır ve Mezopotamya'da sandukalar, önemli kimselerin cesetlerinin çürümemesi için mumyalandığı ve özel mezar odalarında saklandığı yerlerdi.

Communitas kelimesi, toplumsal bir varoluş veya bir grup insanın ortak özelliklerini paylaşması anlamına gelir. İki ana bağlamda kullanılır: 1. Sosyal Bilimler: Özellikle sosyoloji ve antropolojide, communitas kavramı, gruplar arası ilişkilerin ve toplum yapılarının incelenmesinde önemli bir yere sahiptir. 2. Ritüel ve Geçiş Aşamaları: Antropolog Victor Turner'a göre, communitas, hac gibi ritüel veya göç hareketlerinde, katılımcıların ortak bir hedefi paylaşmaları sonucu oluşan topluluktur.

Evet, yer üstü mezarda ceset çürür, ancak bazı faktörler çürüme sürecini yavaşlatabilir veya durdurabilir. Çürümeyi etkileyen faktörler arasında toprak yapısı, nem ve sıcaklık bulunur. Bazı durumlarda, peygamberler ve şehitler gibi belirli kişilerin cesetleri, Allah'ın ikramı olarak çürümeyebilir.

Antropoloji bölümü mezunları, insan kültürü, toplumsal organizasyon, insan biyolojisi ve etnografik araştırmalar gibi konular üzerinde uzmanlaşarak çeşitli alanlarda çalışabilirler. Bazı çalışma alanları: Akademik ve araştırma kurumları: Üniversitelerde öğretim üyesi veya araştırma görevlisi olarak çalışma. Müze ve kültürel kuruluşlar: Müzelerde küratör veya eğitimci olarak görev alma. Uluslararası kalkınma: Uluslararası kalkınma ajanslarında veya sivil toplum kuruluşlarında çalışma. Hükümet ve kamu politikaları: Devlet kurumlarında politika analisti veya danışman olarak çalışma. Pazar araştırması: Pazar ve tüketici araştırmaları yapma. Küresel sağlık: Global sağlık kuruluşlarında kültürel faktörlerin sağlık üzerindeki etkilerini araştırma. İnsan hakları ve savunuculuk: İnsan hakları örgütlerinde çalışma. Çevresel sürdürülebilirlik: Çevre koruma projelerinde toplulukların katılımını sağlama. Antropoloji bölümü mezunlarının iş tanımı ve görev niteliği, çalışma alanına bağlı olarak değişir.

İlk insan olarak kabul edilen tür, Homo Habilis'tir.

Geleceğin antropolojisi, antropolojinin mevcut ve gelecekteki gelişim alanlarını kapsayan bir terimdir. Antropoloji, insanın kökenini, evrimini, biyolojik özelliklerini, toplumsal ve kültürel yönlerini inceleyen bir bilim dalıdır. Antropolojinin gelecekteki olası alanları: 1. Medikal Antropoloji: Tıbbi uygulamalar, sağlık politikaları ve hastalıkların sosyal ve kültürel etkileri üzerine odaklanır. 2. Uygulamalı Antropoloji: Antropolojik teori ve metotları doğrudan sorun çözmeye, karar vermeye ve planlamaya uygular. 3. Çevresel Antropoloji: Çevresel sorunların ve çözümlerinin araştırılması. 4. Dijital Antropoloji: Teknoloji ve medya ile toplumsal süreçlerin anlaşılması. Bu alanlar, antropolojinin insan ve toplum üzerindeki etkilerini daha geniş bir perspektiften ele almasını sağlayacaktır.

Mısır firavunları, ölümden sonra yeniden doğuş inancına sahip oldukları için mumyalandılar. Ayrıca, firavunların bedenlerinin bir bütün halinde korunması, ölümden sonraki yaşamlarında onlara eşlik etmesi gereken eşyaların da saklanması için önemliydi.

Kanca burun, veya diğer adıyla kemerli burun, Güney Avrupa, Balkanlar, Kafkaslar, Güney Asya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Afrika Boynuzu gibi coğrafi bölgelerde yaygın olarak görülen bir burun türüdür. Bu burun şeklinin kökeni, insanların soğuk havayı daha iyi solumalarına olanak tanıyan bir adaptasyon olarak düşünülmektedir.

Hoker pozisyonu, ölülerin gömülme şekillerinden biridir ve cesedi ana rahmindeki cenin pozisyonuna getirerek gömmek anlamına gelir. Bu pozisyon, ölen kişinin yeniden doğuşa hazırlanması düşüncesiyle kullanılmıştır.

Mayaların atası olarak kabul edilen kesin bir kişi yoktur. Arkeologlar arasında popüler olmayan bir görüş, Mayaların, yaklaşık 12.000 yıl önce (MÖ 10.000) Pasifik Okyanusu’nun sularına gömülmüş efsanevi Mu kıtasından bu kıtaya göç eden bir halkın torunları olduğunu öne sürmektedir. Ayrıca, Mayaların tarihinde Olmekler ve Preklasik dönem kültürleri gibi önceki yerli toplulukların ve uygarlıkların da etkisi olduğu düşünülmektedir.

İç Anadolu Bölgesi'nde genellikle europid üst takımın Alpinoid ass fenotipi görülür.

Masai kabilesi, Doğu Afrika'da, Kenya ve Tanzanya sınırları içinde bulunan "Masai Mara" bölgesinde yaşar.

Homo sapiens türü, yaklaşık 300.000 yıl önce Afrika'da ortaya çıktığı için, insanlık tarihindeki en eski ırk olarak kabul edilir.

İlk insana Homo sapiens denmesinin nedeni, Carl Linnaeus tarafından 1758 yılında modern insanı ifade etmek için bu bilimsel ismin seçilmiş olmasıdır. "Homo sapiens" terimi, Latince'den türemiş olup "bilge adam" anlamına gelir.

Yamyamlığın kökeni, insanlık tarihi kadar eski olarak kabul edilir. Arkeolojik ve genetik incelemeler, yamyamlığın ilk olarak insansı akrabalarımız olan Neandertaller tarafından uygulandığını göstermektedir. Ayrıca, kültürel ritüellerin bir parçası olarak da yamyamlığın uygulandığı düşünülmektedir.

Animizm, doğanın bir bütün olarak ve her varlığın teker teker maddi varlığının ötesinde bir de ruha sahip olduğunu kabul eden görüştür. Animizm inancına göre evrendeki bütün varlıkların, bitki ve hayvan gibi canlıların, denizlerin ve göklerin hatta yağmur ve yıldırım gibi doğa olaylarının da birer ruhları vardır. Animizm kelimesi, Latince "anima" kökünden türetilmiştir ve canlı ve cansız tüm varlıkların bir ruhunun olduğunu belirten bir inanç şeklini ifade eder. Animizm, bir din olmaktan öte bir din sistemi olarak kabul edilir.

İnsanların yerleşik hayata geçmeden önceki yaşam biçimi avcı-toplayıcı olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde insanlar: - Doğaya bağımlı bir yaşam sürmekteydi. - Geçim kaynakları avcılık ve besin toplayıcılığıydı. - Göçebe bir yaşam tarzı benimsemişlerdi, mağaralar ve ağaç kovukları gibi doğal barınaklarda yaşıyorlardı. - Basit taş aletler ve kemikten yapılmış araç gereçler kullanıyorlardı.

Steatopijik kadın ifadesi, kalçalarında aşırı yağ birikimi olan ve bu nedenle belinin içbükey bir durum aldığı kadınları tanımlamak için kullanılır. Bu terim, özellikle Güney Afrika'nın Koisan ve Orta Afrika Pigmeleri gibi Sahra Altı bölgede yaşayan Afrika kökenli kadınlarda görülen bir bedensel özelliği ifade eder.