Paleontoloji

Evet, Megalodon (Otodus megalodon) gerçek bir türdür. Ancak, Megalodon'un görünüşü ve ulaşabileceği maksimum boyut belirsizdir, çünkü bilim insanları bu türün nasıl göründüğünü sadece parçalar halinde olan diş ve fosil kalıntılarından çıkarabilmektedir.

Tuzlu su timsahı (Crocodylus porosus), dünyadaki en büyük sürüngen türüdür. Diğer büyük sürüngenler arasında Nil timsahı (6 metre uzunluğa ve 700 kilogram ağırlığa ulaşabilir) ve deri sırtlı kaplumbağa (2 metre uzunluğa ve 600 kilogram ağırlığa sahip) bulunur.

Titanoboa'nın ağırlığı bir tonun üzerinde olarak tahmin edilmektedir. Bazı kaynaklara göre, ağırlığı 1,25 ton (1,13 metrik ton) olarak belirtilmiştir.

Fosillerin değerli olmasının bazı nedenleri: Bilimsel önem: Fosiller, evrim, coğrafi değişimler ve çevresel koşullar hakkında bilgi verir. Koleksiyon değeri: Nadir ve iyi korunmuş fosil örnekleri, koleksiyoncular arasında yüksek değere sahiptir. Ekonomik fayda: Bazı fosiller, mücevher, süs eşyası veya koleksiyon malzemesi olarak kullanılabilir. Kültürel ve tarihsel anlam: Fosiller, insanlık tarihinin derinliklerindeki yaşam formlarının izlerini taşır ve birçok kültürde spiritüel anlamlar yüklenir.

Fosil, jeolojik zamanlarda yaşamış canlıların tanınabilir artıklarına denir. Fosillerin oluşum süreci genellikle şu adımları içerir: 1. Ölüm ve çökme. 2. Gömülme. 3. Mineralleşme. 4. Keşif. Fosilleşme için en uygun ortam tortul kayaçların oluşumudur.

Titanoboa'nın yok olmasının birkaç nedeni olduğu düşünülmektedir: Kretase-Tersiyer yok oluş olayı. İklim değişiklikleri. Habitat kaybı.

İlkel Zaman (Prekambrien), yaklaşık 4 milyar yıl sürmüş ve günümüzden 600 milyon yıl önce sona ermiştir. Bu dönemde: Kıtaların çekirdek kısmı oluşmuştur. Algler ve bakteriler gibi tek hücreli canlılar ortaya çıkmıştır. Birinci Zaman (Paleozoik), yaklaşık 375 milyon yıl sürmüş ve 225 milyon yıl önce sona ermiştir. Bu dönemde: Kıtalar büyümüştür. Taş kömürü yatakları oluşmuştur. İlk kara bitkileri ve balığa benzer ilk organizmalar ortaya çıkmıştır. Jeolojik zamanlar, Dünya'nın gelişimi hakkında bilgi veren evreleri kapsar.

Dinozorlar, yaklaşık 66 milyon yıl önce yok olmuştur. Bilim insanlarına göre dinozorların neslinin tükenmesine yol açan bazı etkenler şunlardır: Gök taşı çarpması. Büyük volkanik patlamalar. Kıta hareketleri.

Dinozorlar, buz devrinde (buzul çağında) şu şekilde ortaya çıkmıştır: Dinozorlar, yaklaşık 65 milyon yıl önce yaşanan buzul çağından bir önceki buzul çağında da vardı ve o zamanlar soyları neredeyse tükenme noktasına gelmişti. Triyas-Jurassic yok oluşu olarak bilinen bu yok oluş sırasında, kutuplarda meydana gelen soğuklar daha düşük enlemlere yayılarak soğukkanlı sürüngenlerin ölmesine neden oldu. Ancak, soğuğa uyum sağlayan dinozorlar bu evrimsel darboğazı atlatmayı başardı ve yayılmaya başladı. Çin’in kuzeybatısındaki Junggar Havzası’nda yapılan kazılarda, dinozorların ayak izleri ve buzla çökelmiş olabilecek kaya parçaları bulundu. Dinozorların buz devrinde nasıl ortaya çıktığına dair başka görüşler de olabilir.

Dinozorların nesli, yaklaşık 66 milyon yıl önce tükenmiştir. Bu süre, dinozorların yok olmasına yol açan olayların gerçekleştiği birkaç yıllık dönemi kapsasa da, tam olarak kaç yıl sürdüğü kesin olarak belirlenememiştir. Dinozorların neslinin tükenmesine neden olan olaylar arasında gök taşı çarpması, büyük volkanik patlamalar ve kıta hareketleri gibi faktörler bulunmaktadır.

Buz Devri'nde hangi kıtaların birleştiğine dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, Dünya tarihi boyunca kıtaların hareketleri ve buzul çağları hakkında bazı bilgiler mevcuttur. Kıtaların Hareketleri: Günümüzde Güney Kutbu üzerinde bir kıta ve Kuzey Kutbu'nda karayla etrafı neredeyse tümüyle kapanmış bir okyanus bulunması nedeniyle jeologlar, yakın gelecekte Dünya'nın buzul periyotlarını görmeye devam edeceğini düşünmektedir. Buzul Çağları: Dünya tarihinde beş önemli buzul çağı yaşanmıştır. Buz Devri film serisinin dördüncü filmi olan "Buz Devri 4: Kıtalar Ayrılıyor" (Ice Age: Continental Drift), kıtaların ayrılması temasını işlemiştir. Ancak, bu film gerçek olayları değil, kurgusal bir hikâyeyi anlatmaktadır.

Tyrannosaurus Rex'in (T-Rex) en büyük düşmanı olarak Spinosaurus kabul edilir. Spinosaurus, T-Rex'ten daha uzun ve daha güçlü olup, suda yaşayabilen tek dinozor olarak bilinir. Bunun yanı sıra, Triceratops ve Giganotosaurus da T-Rex'e karşı koyabilecek güçlü rakipler arasında yer alır.

MTA Tabiat Tarihi Müzesi'nde bulunan bazı bölümler ve sergilenen eserler: Paleontoloji Bölümü: Mamut, gergedan, fil gibi büyük memeli hayvanların fosilleri; deniz canlılarına ait fosiller; dinozor fosilleri ve rekonstrüksiyonları; bitki fosilleri. Mineroloji ve Petrografi Bölümü: Değerli ve yarı değerli taşlar; nadir bulunan mineraller; volkanik, metamorfik ve sedimanter kayaç örnekleri. Biyoloji Bölümü: Türkiye'de yaşayan kuş türlerinin doldurulmuş örnekleri; memeli hayvan örnekleri; sürüngen ve amfibi örnekleri; böcek koleksiyonları; deniz canlıları örnekleri. Diyorama Bölümü: Türkiye'nin hayvan ve bitkilerine ait canlandırma vitrinleri. Mağara Modeli ve Çökelme Ortamı Maketi: Mağara modeli ve çökelme ortamını gösteren maket. Prehistorya Bölümü: Tarih öncesi insanların kullandığı alet ve malzemeler. Müzede ayrıca, MTA Genel Müdürlüğü'nün arazi ve laboratuvar çalışmalarında kullanılan araç, gereç ve malzemeler de sergilenmektedir. Girişin ücretsiz olduğu müze, Pazartesi günleri hariç her gün 09:00-17:00 saatleri arasında ziyarete açıktır.

"Ammonite" filmi, 1840'lı yıllarda İngiltere'de paleontolog Mary Anning ile Londralı genç kadın Charlotte Murchison arasındaki romantik ilişkiyi anlatıyor. Film, Kate Winslet tarafından canlandırılan Mary Anning'in gerçek hayatından esinlenmiştir. Ayrıca, "ammonite" kelimesi, soyu tükenmiş deniz yumuşakçalarını ifade eder.

Dinozorların en büyüğü olarak birkaç aday bulunmaktadır: Argentinosaurus: Uzunluğu yaklaşık 35-40 metre ve ağırlığı 70-100 ton arasında tahmin edilmektedir. Patagotitan: Uzunluğu yaklaşık 37 metre ve ağırlığı 69 ton olarak ölçülmüştür. Bruhathkayosaurus: Boyutu tek bir bacak kemiği üzerinden tahmin edilmektedir. Amphicoelias: Boyutu tek bir omurga kemiği üzerinden tahmin edilmektedir. Dinozorların tam boyutlarını belirlemek zordur, çünkü fosillerin bütünlüğü genellikle eksiktir ve yumuşak dokular nadiren korunur.

Dinozorların en büyüğü olarak birkaç aday bulunmaktadır: Argentinosaurus: Uzunluğu yaklaşık 35-40 metre ve ağırlığı 70-100 ton arasında tahmin edilmektedir. Patagotitan: Uzunluğu yaklaşık 37 metre ve ağırlığı 69 ton olarak ölçülmüştür. Bruhathkayosaurus: Boyutu tek bir bacak kemiği üzerinden tahmin edilmektedir. Amphicoelias: Boyutu tek bir omurga kemiği üzerinden tahmin edilmektedir. Dinozorların tam boyutlarını belirlemek zordur, çünkü fosillerin bütünlüğü genellikle eksiktir ve yumuşak dokular nadiren korunur.

Dört çeşit fosil: 1. Bitki fosilleri. 2. Hayvan fosilleri. 3. Kabuklu deniz canlıları. 4. Amberler (kehribar).

Taşlaşmış fosil oluşumu şu adımlarla gerçekleşir: 1. Ölüm: Bir bitki veya hayvan ölür. 2. Gömülme: Kalıntılar, tortul tabakalarla kaplanır ve gömülür. 3. Taşlaşma: Gömülen kalıntılar, minerallerin birikmesiyle taşlaşır. 4. Keşif: Fosiller, yer kabuğunun hareketleri veya kazılar sonucu gün yüzüne çıkar ve bilim insanları tarafından incelenir. Permineralizasyon adı verilen süreçte, yer altı sularında çözünmüş hâlde bulunan kalsiyum, demir ve silisyum gibi mineraller, ölmüş canlının kalıntılarındaki boşluklara dolar ve burada kristalleşir. Fosilleşme için en uygun ortam tortul kayaçlardır.

Tarihsel jeoloji, yeryüzü ve üzerindeki tüm yapıların uzun jeolojik zaman içerisinde geçirdikleri değişim ve dönüşümleri inceleyen bir jeoloji disiplinidir. Tarihsel jeoloji, stratigrafinin temel kurallarını kullanarak, jeolojik zaman içinde yer kabuğunda gelişen olayları inceler. Tarihsel jeoloji, modern bilimsel esasa göre paleontoloji, paleoklimatoloji ve paleosismoloji gibi alt disiplinlere sahiptir. Ayrıca, tarihsel jeoloji şu konuları da inceler: eski dağ oluşumlarının tanımlanması; kıtaların büyümesinin anlaşılması; geçmiş çökel ortamlarının anlaşılması; göreli deniz seviyesinin geçmişteki değişimlerinin anlaşılması; geçmişteki kıtaların pozisyonlarını anlamak; yaşamın evrimini anlamak.

Buz Devri'nde dinozorların yok edilmesinden sorumlu olan ana faktör, yaklaşık 65 milyon yıl önce meydana gelen gök taşı çarpması olarak kabul edilmektedir. Bu çarpma, Chicxulub Krateri'nin oluşmasına yol açmış ve ardından yoğun bir toz bulutu atmosfere yayılmıştır. Ayrıca, çarpmanın etkisiyle oluşan tsunamiler, depremler, ölümcül asit yağmurları ve yangınlar da dinozor türlerinin yok olmasında etkili olmuştur. Bilim insanları, dinozorların yok olmasında büyük volkanik patlamalar ve kıta hareketleri gibi diğer faktörlerin de rol oynadığını düşünmektedir.