AkciğerHastalıkları

Amfizem ve amfizematoz terimleri farklı anlamlara sahiptir: - Amfizem, akciğerlerdeki hava keseciklerinin (alveol) hasar görüp genişlemesi ve ince duvarlarının yırtılması sonucu oluşan kronik bir akciğer hastalığıdır. - Amfizematoz terimi, tıbbi literatürde yaygın olarak kullanılan bir terim değildir ve amfizem ile aynı şeyi ifade etmez.

Akciğer hastaları, özellikle konjestif kalp yetmezliği ve akut akciğer ödemi gibi durumlarda, birkaç yastıkla veya sandalyede oturarak uyurlar.

Evet, akciğer tutulması (akciğer hastalıkları) durumunda donör gerekebilir. Akciğer nakli, ciddi akciğer hastalıkları olan ve diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen hastalar için hayati bir tedavi seçeneğidir. Bu süreçte, donör genellikle alıcının bir akrabası veya yakın arkadaşı olur ve donör adayının sağlık durumu, yaş, akciğer fonksiyonları ve genel fiziksel sağlığı gibi kriterler değerlendirilir.

Akciğerde fibrotik bant, akciğer dokusunda oluşan kalınlaşmış ve sertleşmiş bantlar anlamına gelir. Fibrotik bantlar, akciğerlerin esneme ve genişleme yeteneğini azaltarak solunum fonksiyonlarını engeller. Teşhis ve tedavi için bir doktora başvurulması önerilir.

Her iki akciğer apekste sekel fibrotik değişiklikler, akciğerlerin üst kısımlarında (apeks) kalıcı ve ilerleyici bir yara dokusu oluşumunu ifade eder. Bu durum, geçmişte zatürre veya başka bir akciğer enfeksiyonu gibi bir hastalıktan kaynaklanabilir. Teşhis ve tedavi için bir doktora başvurmak önemlidir, çünkü doğru tanı, tıbbi geçmiş, belirtiler ve diğer test sonuçlarına göre konulabilir.

Noninvaziv ventilasyon (NIV) aşağıdaki durumlarda kullanılır: 1. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) alevlenmeleri. 2. Akut kalp yetmezliğine bağlı pulmoner ödem. 3. İmmün sistemi baskılanmış hastalarda gelişen solunum yetmezliği. 4. Obezite hipoventilasyon sendromu. 5. COVID-19 gibi viral enfeksiyonlara bağlı hipoksemik solunum yetmezliği. NIV ayrıca, entübasyon ihtiyacını azaltmak ve iyileşme sürecini desteklemek için yoğun bakım dışında da uygulanabilir. Kontrendikasyonlar arasında bilinç kaybı, aşırı sekresyon, yüz travması, solunum durması veya hemodinamik instabilite bulunur ve bu durumlarda invaziv ventilasyon düşünülmelidir. Tedavi kararı, hastanın genel durumu ve altta yatan hastalığa göre doktor tarafından verilmelidir.

Kardiyopulmoner rehabilitasyon, kalp ve akciğer hastalıkları olan bireylerin fiziksel, duygusal ve sosyal sağlığını iyileştirmeye yönelik bir tedavi yöntemidir. Başlıca işlevleri: 1. Fiziksel kapasiteyi artırmak: Aerobik egzersizler ve kas güçlendirme programlarıyla hastaların dayanıklılığını ve genel fiziksel sağlığını iyileştirmek. 2. Semptomları azaltmak: Göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi şikayetleri hafifletmek. 3. Yaşam kalitesini iyileştirmek: Hastaların günlük aktivitelerini daha rahat yapmalarını sağlamak ve yaşam standartlarını yükseltmek. 4. Hastalıkların ilerlemesini engellemek: Kardiyovasküler ve pulmoner hastalıkların nüksetme riskini azaltmak. Bu programlar, genellikle egzersiz eğitimi, beslenme danışmanlığı, psikososyal destek ve eğitim bileşenlerini içerir.

J60 ve J62 pnömokonyoz kodları, Uluslararası Hastalık Sınıflandırması (ICD-10)'da yer alan akciğer hastalıkları kategorileridir. - J60: Kömür işçisi pnömokonyozu. - J62: Silisyum içeren tozlara bağlı pnömokonyoz.

Büllöz hastalığı, yani büllöz akciğer hastalığı, bronşiollerdeki hava boşluklarının harap olması ve genişlemesi sonucu ortaya çıkar. Bu hastalığın nedenleri arasında şunlar bulunur: - sigara kullanımı; - tüberküloz; - genetik yatkınlık; - kötü hava kirliliği ve zayıf ekoloji şartlarına uzun süre maruz kalma; - kronik iltihabi hastalıklar (bronşektazi, bronşit, bronşiyal astım gibi); - sarkoidoz. Ayrıca, brusella hastalığı gibi hayvanlardan insanlara bulaşan bakteriyel enfeksiyonlar da akciğerlerde büllöz yapılara yol açabilir.

Nefes testinde tehlikeli değerler, genellikle FEV1/FVC oranının %70'in altında olması olarak kabul edilir. Ayrıca, FVC değerinin normalin altında olması da akciğerlerin genişlemesini engelleyen bir durumun varlığını işaret edebilir ve bu da tehlikeli olabilir. Nefes testi sonuçlarının doğru yorumlanması için bir sağlık uzmanına danışılması önemlidir.

Akciğerin %60'ı ifadesi, akciğer dokusunun büyük bir kısmını ifade edebilir. Bu durum, akciğer apsesi gibi durumlarda görülebilir; çünkü bu tür rahatsızlıklarda akciğerin önemli bir bölümü canlılığını yitirmiş doku ile kaplanabilir. Ayrıca, obstrüktif akciğer hastalıklarında da akciğer volümleri artabilir ve toplam akciğer kapasitesinin %60'ından fazlası etkilenebilir.

Kerley B çizgileri, çeşitli akciğer ve kalp hastalıklarında görülebilir. En sık karşılaşılan nedenler şunlardır: Konjestif kalp yetmezliği (CHF): Kalp yetmezliği sonucu akciğerlerde sıvı birikimi, Kerley B çizgilerinin en yaygın nedenidir. Pulmoner ödem: Akciğer dokularında sıvı toplanması, bu çizgilerin ortaya çıkmasına yol açar. Lenfanjitik karsinomatozis: Kanser hücrelerinin lenfatik damarlara yayılması, interlobüler septaların kalınlaşmasına ve Kerley B çizgilerinin oluşmasına neden olur. İnterstisyel akciğer hastalıkları: Kronik iltihap ve akciğer dokusunda yara izi, septaların kalınlaşmasına yol açar. Viral ve mikoplazmal pnömoni: Bazı enfeksiyonlar, interstisyel sıvı birikimi veya lenfatik tıkanıklık sonucu bu çizgilere neden olabilir. Bu çizgilerin varlığı, altta yatan hastalığın teşhisi ve tedavisi için önemli bir ipucu sağlar.

Akciğerde sekel, akciğer dokusunda meydana gelen anormal doku büyümesi veya değişimi anlamına gelir. Bu durum, çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir: Enfeksiyonlar: Zatürre veya tüberküloz gibi ciddi enfeksiyonlar akciğer sekeline yol açabilir. İltihaplanma: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) veya astım gibi durumlar sekel oluşumuna neden olabilir. Travma: Göğse alınan darbe veya yaralanmalar akciğer dokusunda hasara ve sekellere yol açabilir. Toksinlere maruz kalma: Sigara dumanı, asbest veya silika gibi toksinlerin solunması akciğer dokusunda hasara neden olabilir. Kanser: Akciğer kanseri, akciğer dokusunda önemli değişikliklere yol açarak sekel oluşumuna katkıda bulunabilir. Akciğer sekeli, genellikle röntgen veya tomografi gibi görüntüleme yöntemleriyle tespit edilir.

Ortopnenin en önemli nedeni genellikle ileri dönem kalp yetmezliği olarak kabul edilir. Diğer önemli nedenler arasında çeşitli akciğer hastalıkları, obezite ve nöromüsküler hastalıklar bulunur.

Sekel hastalığı, genellikle önceki bir hastalık veya yaralanmanın sonucu olarak ortaya çıkar. Bu duruma yol açan bazı nedenler şunlardır: Enfeksiyonlar: Tüberküloz gibi ciddi enfeksiyonlar akciğerlerde sekel oluşumuna neden olabilir. İltihaplanma: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) veya astım gibi durumlar akciğer dokusunda iltihaplanmaya ve sekellere yol açabilir. Travma: Kaza veya düşme sonrası oluşan akciğer yaralanmaları sekel oluşturabilir. Kanser: Akciğer kanseri, akciğer dokusunda değişikliklere neden olarak sekellere yol açabilir. Sekel hastalığının teşhisi genellikle görüntüleme yöntemleri (röntgen, BT taramaları, MR) ve fiziksel muayene ile konur.

Solunum Fonksiyon Testi (SFT) ile aşağıdaki hastalıklar teşhis edilebilir: Astım; Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH); Alerjik bronşit; İnterstisyel akciğer hastalıkları; Pulmoner hipertansiyon; Amfizem. Ayrıca, SFT ameliyat öncesi değerlendirme ve risk faktörlerinin belirlenmesi gibi amaçlarla da kullanılır.

Spirometre ile aşağıdaki hastalıkların teşhisi konulabilir: Astım; Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH); Alerjik bronşit; İnterstisyel akciğer hastalıkları; Pulmoner hipertansiyon; Amfizem. Ayrıca, spirometre ameliyat öncesi değerlendirme ve çevresel faktörlerin akciğer sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendirme gibi amaçlarla da kullanılır. Teşhis için spirometre testi, genellikle göğüs hastalıkları uzmanları tarafından yapılır.

Mediastinde birkaç adet LAM ifadesi, lenfanjiyoleyomiyomatozis (LAM) adlı nadir görülen ölümcül bir akciğer hastalığına işaret edebilir. LAM, genellikle doğurganlık çağındaki kadınları etkileyen ve akciğerin kistik bir hastalığıdır.

Göğüs kafesinin içe çökmesi, çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir: 1. Diyaframın Düzgün Çalışmaması: Diyafram kasının zayıflığı veya hasarı, göğüs kafesinin içe çökmesine yol açabilir. 2. Akciğer Hastalıkları: Astım, KOAH gibi hastalıklar akciğerlerin hava almasını zorlaştırarak göğüs kafesinin içe çökmesine neden olabilir. 3. Fiziksel Duruş: Yanlış duruş veya oturuş şekli, göğüs kafesinin normal işlevini etkileyerek içe çökme ile sonuçlanabilir. 4. Stres ve Anksiyete: Stresli durumlar solunum hızını ve derinliğini etkileyerek göğüs kafesinin içe çökmesine yol açabilir. 5. Anatomik Bozukluklar ve Genetik Faktörler: Doğuştan gelen anatomik bozukluklar veya genetik yatkınlık da bu duruma katkıda bulunabilir. Bu durum sürekli hale gelirse veya diğer belirtilerle birlikte görülüyorsa, bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Perküsyon, çeşitli hastalıkların teşhisinde kullanılan bir tıbbi muayene yöntemidir. Özellikle aşağıdaki hastalıkların değerlendirilmesinde önemlidir: Akciğer hastalıkları: Perküsyon, akciğerlerdeki sıvı birikimi veya amfizem gibi durumları tespit etmek için kullanılır. Kalp hastalıkları: Kalp genişlemesi ve diğer kardiyovasküler problemler perküsyon ile belirlenebilir. Karın içi organların hastalıkları: Perküsyon, karın bölgesindeki organların büyüklüğünü ve yerleşimini değerlendirmeye yardımcı olur. Bu yöntem ayrıca asit, hepatomegali ve splenomegali gibi durumların teşhisinde de kullanılır.