Mythos, söylenen veya duyulan söz, masal ve öykü anlamına gelir. Epos, belli düzen ve ölçüye göre söylenen, ozanın tanrısal armağanıdır. Logos, gerçeğin insan sözüyle dile gelmesidir. Mythos ve epos uyumlu bir bütün oluşturur, ancak aralarında karşıtlık vardır
14 kıtadan oluşan şiir hece ölçüsüyle yazılmıştır. Kafiye şeması abab cdcd efef gg'dir. Sade ve akıcı bir dil kullanılmıştır
Ömür, varoluş ile yok oluş arasındaki süredir. Önemli olan ömrün süresi değil, nasıl yaşandığıdır. İnsan doğası gereği yanında birileri olmasını ister
Bu video, Abbas Yolcu Soran'ın seslendirdiği bir şiir performansıdır. Şiirde bir yolcu karakteri, yolculuk ve varoluş temalarını sorgulamaktadır.. Şiir, denizler, çöller ve dağlar gibi farklı ortamlarda geçen bir yolculuğu anlatmaktadır. Yolcu, "yolculuğum nereye?" ve "kim kaldı geriye?" gibi sorularla varoluşun anlamını sorgulamaktadır. Şiirde, yaratılan dünyanın kötülüğü, insanların birbirlerine uzanan elleri ve bu dünyadan göç etmek gibi temalar işlenmektedir.
Bu video, bir şairin okuduğu şiirsel bir ses performansıdır. Şiirde bir anlatıcı, kendi iç dünyasını ve varoluşsal deneyimlerini anlatmaktadır.. Video, anlatıcının yaşadığı derin bir felsefi ve duygusal yolculuğu konu alıyor. Şiirde gerçeklik, rüya, hakikat, varlık ve yokluk gibi temel felsefi kavramlar işleniyor. Anlatıcı, kendi kimliğini sorgulayarak, varoluşun anlamını arayarak ve sonunda "sonsuzu bulmak" hedefiyle bir yolculuğa çıkıyor. Şiir, metaforlar ve imajlarla zenginleştirilmiş, duygusal bir tonla sunuluyor.
Felsefe, evreni ve varoluşu sorgulayan bir düşünce sistemidir. Yunanca "philosophia" (bilgelik sevgisi) sözcüğünden türemiştir. Felsefenin amacı insanın varoluşunu anlaması ve anlamlandırmasıdır
Nur sarnıçları çöllere ruh eşiklerine ballar koymuştur. İnsan varoluş olarak uzak olanın kalbinde kendini bulmaya çalışır. Şehir plastik insan mezbelesi olarak tasvir edilir
Leibniz optimizmi ve rasyonalizmin savunucusu olarak öne çıktı. Wolff, Leibniz'in felsefesini sistematik yaklaşımla savundu. Kant, bilimi temellendirmeyi ve ahlakı rasyonelleştirmeyi amaçladı
Bu video, tekrarlanan sözler ve düşüncelerle ilerleyen bir şiirsel içerik sunmaktadır.. Video, "Hoşçakal adi şehir" ifadesiyle başlayıp, özgürlük ve ölüm temalarını işlemektedir. İçerikte "insan yaşıyorken özgürdür" ifadesi üç kez tekrarlanırken, "her insan biraz ölüdür" ve "ölüler ki bir gün gömülür" gibi düşünceler insanın varoluşu ve ölümü hakkında derinlemesine bir bakış sunmaktadır.
Bu video, bir dizi veya belgesel formatında, insanın ve hayatın anlamını sorgulayan bir içeriktir. Videoda liman görevlisi, rotasız seyyah veya yılda yalnızca dört aylık ticaret rüzgarlarını bekleyen Hintli bir kaptan gibi farklı karakterlerden bahsedilmektedir.. Video, insanın hayatın anlamını anlamak için farklı bakış açılarını sunmaktadır. İçerik, Karadeniz'de bir kış vakti ve Canik Dağları gibi coğrafi bilgilerle devam etmektedir. Video, insanın varoluşsal sorularını ele alarak izleyiciye derinlemesine bir deneyim sunmaktadır.
Bu video, bir kişinin Osman adlı biri hakkında düşündüğü ve ölüm, varoluş ve şuur konularını ele aldığı monolog formatında bir performanstır.. Videoda konuşmacı, Osman'ın ölümü ve bedeninin yok olmasıyla başlayıp, varlığın ve şuurun ölüm sonrası durumuna derinlemesine gider. Konuşmacı, insanın fiziksel varlığının zamanla yok olabileceği halde, şuurunun ve varoluşunun silinemez olduğunu savunur. Video, ölüm korkusu, varoluş sorunu ve şuurun önemi üzerine düşüncelerle ilerleyerek, konuşmacının "ben yok olamam" diyerek şuurunun korunması için her şeyi feda etme isteğiyle sona erer.
Bu video, şiirsel bir anlatım formatında sunulmuş olup, bir sesin okuduğu şiirsel metinlerden oluşmaktadır.. Video, bir kişinin ruhsal yolculuğunu ve varoluşsal arayışını anlatan şiirsel bir metin içermektedir. Anlatıcı, rüyalar, gerçeklik, varoluş ve kimlik gibi konulara dair derin düşüncelerini dile getirmektedir. Metin, "ben kimim?" sorusu etrafında dönen bir arayış hikayesi sunmakta ve sonsuzluk, hakikat ve varoluşun anlamı gibi felsefi temaları işlemektedir.
Bu video, dini ve felsefi bir içerik sunan, şiirsel bir anlatımla ilerleyen bir sesli monolog veya okuma formatındadır. Videoda Leyla adında bir karakterden bahsedilmektedir.. Video, dünyanın verdiği dertler, ömürün geçiciliği ve hayatın gerçek anlamını arayan bir kişinin düşüncelerini içerir. İçerikte dünyadan kopma, sevgi, ölüm ve varoluşun anlamlılığı gibi temalar işlenmektedir. Konuşmacı, insanların dünyayı terk etmesi gerektiğini, hayatın geçiciliğini ve insanların son nefeste nasıl olurlarsa öyle dirileceklerini vurgulamaktadır.
Bu video, Mira Şeniz Erten ile yapılan bir röportaj formatında olup, Mira'nın bilgisayar mühendisi, psikoterapist ve felsefe eğitimine sahip biri olduğu belirtiliyor.. Sohbet, hayatın algılanışı, psikolojinin tarihsel gelişimi, zihin-beden ilişkisi, aile dizimi ve insan ilişkilerinin psikolojik temelleri gibi konuları ele alıyor. Video, hayatın "istediklerimizi elde etme projesi" olarak görülmesinin sorunları, psikolojinin evrimi, kainatın işleyişi, atalarımızdan gelen bilgiler ve travma aktarımı gibi derinlemesine konuları tartışarak ilerliyor.. Konuşmacılar ayrıca mutluluğun sadece zihinsel bir durum olmadığını, bedenin de önemli bir rol oynadığını; insanlar arasındaki ilişkilerin genellikle kendi travmalarıyla örtüşen kişilerle kurulduğunu ve bu ilişkilerin aile dinamiklerinden etkilendiğini vurguluyorlar. Mira, 20 senesini aile dizimini inceleyerek geçirdiğini ve bu konuda bir kitabının olduğunu da belirtiyor.
Bu video, Mevlana Celaleddin Rumi ile bir diyalog formatında sunulmuştur. Mevlana, kendisini "varlığın okyanusunda bir damla" olarak tanımlayan bir filozof ve şair olarak karşımıza çıkmaktadır.. Videoda Mevlana, aşk, varoluş ve insanlık hakkında derin felsefi düşüncelerini paylaşıyor. İlahi aşk, insanın iç dünyasındaki evren, sessizlik ve dönüşüm gibi konular ele alınıyor. Mevlana, günlük hayata uygulanabilir felsefi öneriler sunarak, insanların kendi egosunu ve korkularını eriterek gerçek ışığını ortaya çıkarmaları gerektiğini vurguluyor. Video, "mum ve alev" metaforuyla hayatın anlamını anlatarak sona eriyor.
Bu video, bir şiir veya meditasyon formatında sunulan, "yol" kavramını merkeze alan bir anlatım içermektedir.. Video, "yol bir yere gitmez, o bir durma biçimidir" tezi etrafında dönen düşünceleri içerir. Anlatım, yaşam, ölüm, yolculuk ve varoluş hakkında metaforik ifadelerle ilerler. Yolculuk, yaşam ve ölüm arasındaki ilişki, yolun bir durma biçimi olduğu ve yaşamın hızlı bir ölme biçimi olduğu gibi felsefi düşünceler tekrarlanarak vurgulanır.
Bu video, bir film veya dizi sahnesini göstermektedir. Karakterler arasında bir diyalog geçmektedir ve zaman kavramı etrafında dönen bir hikaye anlatılmaktadır.. Videoda zamanın bir zincir değil, herkesin kaybedebileceği bir oyun olduğu vurgulanmaktadır. Karakterler, zamanın düzenini bozan bir olayı araştırmakta ve bu olayın kaynağı olarak yüzükleri bulmaktadırlar. Yüzüklerin "unutulan gerçeklere" mesaj gönderdiği ve başarısız olunması durumunda tüm anıların silineceği, bu da varoluşun en büyük kaybı olduğu belirtilmektedir.
Bu video, bir televizyon programı formatında olup, sunucu ve influencer Merve Taşkın arasında geçen kapsamlı bir sohbeti içermektedir. Merve Taşkın, 27 yaşında, sosyal medyada aktif bir içerik üreticisi ve kendini tanıma konusunda uzmanlaşmış biri olarak tanıtılır.. Programda Merve Taşkın'ın sosyal medya profili, gerçek kimliği, ilişkiler, kişisel gelişim ve derin konular ele alınmaktadır. Video, kadınların erkek seçiminde zenginlik arayışı, sosyal medya kullanımı, aşk ve cinsellik arasındaki farklar, kişisel gelişim ve varoluşun sırrı gibi çeşitli konuları içermektedir. Program boyunca izleyicilerden gelen sorular yanıtlanmakta ve Merve Taşkın'ın kişisel deneyimlerinden örnekler verilmektedir.. Videoda ayrıca aforizmalar üzerinden kişisel gelişim, kitap okumanın önemi, teslimiyet, kendini tanımak, terk etme ve maskülen-dişi enerji gibi temalar tartışılmaktadır. Merve Taşkın, varoluşun sırrını çözmenin ve kendi özünün önemini vurgulayarak, sonuç odaklı olmamak, süreç odaklı olmanın önemi ve anda kalmak gibi konulara değinmektedir.
Bu video, bir kişinin okuduğu veya seslendirdiği şiirsel bir monolog formatındadır. Konuşmacı, zorlu bir duygusal ve dini yolculukta olduğunu ifade etmektedir.. Video, zaman ve mekanın insanı nasıl kuşattığı, sanatın her şeyi nasıl peçeleştirdiği gibi temalarla başlayıp, dini arayış ve varoluş sorularına geçiş yapar. Konuşmacı, hayat ve ölüm arasındaki zorlukları, sonsuzluğu arayışını ve kendini kaybetme fikrini ele alır. Monolog, "Elveda toprak, güneş, anne ve yar" sözleriyle son bulur.