CITES, yabani türlerin uluslararası ticaretini düzenleyen uluslararası bir sözleşmedir. 1975'te yürürlüğe giren sözleşme 183 ülke tarafından imzalanmıştır. UNEP'in Cenevre'deki sekreteryası ve Taraflar Kongresi önemli yönetim organlarıdır
Çevrenin sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunması amaçlanmaktadır. Herkes çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesinden sorumludur. Bakanlık ve yerel yönetimler çevre koruma faaliyetlerinde işbirliği yapar
Bu video, Birleşmiş Milletler'e bağlı Uluslararası Adalet Divanı'nın Japonya'ya verdiği balina avı kararını anlatan bir haber sunumudur.. Videoda, Avustralya'nın Japonya'yı mahkemeye vermesi sonucu mahkemenin Japonya'nın Antarktika'daki balina avını durdurmasına hükmettiği belirtiliyor. Japonya yetkilileri karardan rahatsız olsa da itiraz etmeyeceklerini ve mahkemenin kararını uygulayacaklarını açıklıyor. Amerikan C. Shepard örgütü ise mahkeme kararının yeterli olmadığını savunarak, Birleşmiş Milletler'in yasaların uygulanıp uygulanmadığını kontrol etmek için bir çevre polis gücü kurması gerektiğini vurguluyor. Mahkeme, Japonya'nın balina avını bilimsel amaçlar için yaptığı iddiasını reddederek, öldürülen balina sayısına bakıldığında avın tüketim amaçlı gerçekleştirildiğine hükmetti.
Bu video, Bursa milletvekili Atilla Ödünç'ün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı bir konuşma içermektedir. Ödünç, 15 sıra sayılı Çevre Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi üzerine lehte söz almaktadır.. Konuşmada öncelikle 29 Kasım Filistin Halkıyla Uluslararası Dayanışma Günü kutlaması yapılmakta, ardından kanun teklifinin içeriği detaylı olarak anlatılmaktadır. Kanun teklifi, çevre bilinci oluşturma, geri dönüşümü teşvik etme, sıfır atık projesi kapsamında israfı önleme, planlama ve kentsel dönüşüm alanındaki düzenlemeler ile hak sahiplerini destekleme amaçlarını taşımaktadır. Ayrıca, kirleten öder ilkesi, yaban hayvanlarının korunması, bisiklet yolları gibi sürdürülebilir çevre ve yaşanabilir şehirler oluşturma hedefleri de açıklanmaktadır.
Bu video, bir mahkeme davasının sonunda yapılan açıklamayı içermektedir. Konuşmacı, Zonguldak İdare Mahkemesi'nde gerçekleşen Hema Termik Santrali davasını anlatmaktadır.. Videoda, Hattat Amasra Hema Termik Santrali davasında avukatların savunmalarının iflas ettiği ve bilim adamlarını getirmek için yalvarmaya başladıkları belirtilmektedir. Konuşmacı, mahkemenin Zonguldak İdare Mahkemesi'nden ortaya konan belgeleri ve avukatların savunmalarını dikkate alarak Hema Termik Santrali'nin iptal edilmesini istediğini ifade etmektedir. Ayrıca, duruşmaya yaklaşık 200 kişinin katıldığı ve bilim adamlarının raporlarının çürütüldüğü bilgisi de paylaşılmaktadır.
TCK 183'te düzenlenen suç, başkasının sağlığına zarar verecek şekilde gürültüye neden olmaktır. Suçun mağduru belli değildir, toplumda yaşayan herkes mağdur olabilir. Suç somut tehlike suçudur, somut zarar gerekmez
Bu video, yağmur altında Adalet Sarayı önünde yapılan bir basın açıklamasını göstermektedir. Doğa hakkı savunucuları, Eko-Kurum suçluları ve çeşitli örgütler tarafından düzenlenen bu eylemde, Kompleks Altı Madeninde meydana gelen kayma sonucu yaşanan facia ve çevre kirliliği konusunda suç duyurusu yapılmaktadır.. Videoda, madende yaşanan kayma sonucu dokuz çalışanın kimyasal zehirli atık altında kalması ve geniş bir alanda hava, su ve toprak kirlenmesi sonucu yaşanan çevre kirliliği ele alınmaktadır. Doğa hakkı savunucuları, bu olayın "ülkenin en büyük kırım suçu" olduğunu belirterek, çevre kirletmek ve görevi kötüye kullanma suç duyurusunda bulunduklarını açıklamaktadır. Ayrıca, dilekçe örnekleriyle adliyelere başvurarak sorumluluk almaya davet etmektedirler.
Bu video, bir konuşmacının tarihi ağaçların korunması konusunda düşüncelerini paylaştığı bir monolog formatındadır.. Konuşmacı, tarihi ağaçların korunması konusunda ciddi bir sorun olduğunu belirtiyor. Bin yıllık ağaçlara çivi çakılması, kimyasal maddelerin ağaç dibine dökülmesi gibi zararlı uygulamaların yasal yaptırımlarla engellenmesi gerektiğini vurguluyor. Video, tarihi eserlerin korunması konusunda cezai yaptırımların uygulanması gerektiğini savunarak sona eriyor.
Çevreyi kasten kirletme, atık veya artıkların çevreye zarar verme ihtimaliyle verilmesidir. Taksirle kirletme, kirletmeyi istemeden öngörülebilir sonuçları öngörmeyerek yapılır. Suçun oluşması için çevreye zarar verme ihtimali yeterlidir
Bu video, İskenderun Çevre Koruma Derneği tarafından Hatay Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 10 Mayıs 2018 tarihli 162 sayılı kararıyla onaylanan Hatay İli 100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı'nın yürütmesinin durdurulması ve iptali istenerek Hatay İkinci İdare Mahkemesi'nde açılan dava hakkında bilgi veren bir açıklamadır.. Videoda, çevre koruma derneği başkan yardımcısı mimar Erküment Kimyon'un açıklamalarına yer verilmektedir. Davanın temel nedenleri arasında plan hazırlama sürecinde bilimsel verilerin toplanmaması, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine başvurulmaması, orman alanlarının yok edilmesi, İskenderun Körfezi kıyı alanlarının pazarlanması ve yeni sanayi yatırımlarının çevreye vereceği zararlar bulunmaktadır. Video, İskenderun, Antakya ve Samandağ çevre dernekleri ile Türk sivil toplum kuruluşlarının davaya katılmasını ve kamu yararına müdahale etmelerini teşvik etmektedir.
Bu video, bir soru-cevap formatında korunan alanlar ve biyolojik çeşitlilik kanunu hakkında bilgi veren bir içeriktir.. Video, korunan alanların dünya standartlarında sınıflandırılması (bir tabiatı koruma alanı, yaban hayati koruma alanı, milli park, tür veya habitatı koruma alanı, tabiat anıtı, tabiat parkı) ile başlıyor. Ardından korunan alan teklifinin nasıl değerlendirildiği, Orman Su İşleri Bakanlığı'nın rolü ve bakan onayıyla ilan edilme süreci anlatılıyor. Son olarak, araştırma ve genetik kaynaklara erişim izinleri, veri toplama ve izleme konularında alınan tedbirler hakkında bilgi veriliyor.
ÇED, projelerin çevreye olabilecek etkilerinin değerlendirilmesi sürecidir. Çevrimiçi ÇED sistemi 01.11.2013'ten beri kullanılmaktadır. Süreç başvuru, inşaat öncesi, inşaat, işletme ve işletme sonrası aşamalarından oluşur
Bu video, Sahil Güvenlik Marmaris Grup Komutanlığı'nın Gökova Körfezi'nin Yedi Adalar mevkiinde gerçekleştirdiği denetimleri anlatan bir haber kaynağıdır.. Videoda, iki kişiye yaklaşık 3.500 lira para cezası kesildiği bildirilmektedir. İlk kişi, asgari ağırlıktan küçük ahtapot avcılığı yaptığı için 1.714 lira, gece dalarak sualtı tüfeği ve ışıkla su ürünü avladığı için 857 lira ceza almıştır. İkinci kişi de aynı şekilde avlandığı tespit edilmiş ve 857 lira ceza almıştır. Ayrıca, Marmaris İç Limanı'nda yüksek süratle seyir ettiği gerekçesiyle bir yolcu gemisine idari yaptırım uygulandığı da belirtilmiştir.
Bu video, bir televizyon programında CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ile yapılan röportaj ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nde milletvekilliği yapan bir konuşmacının görüşlerini içeren bir tartışmayı içermektedir.. Röportajda Türkiye'deki hukuk devleti durumu, 19 yıllık iktidar döneminde kurulan düzen ve kamu yararı konuları ele alınmaktadır. İkinci bölümde ise Kanal İstanbul projesi, çevre zararları, sosyal adalet yıkımı ve yolsuzluk sistemini beslemesi nedeniyle uluslararası hukuk çerçevesinde iptal edilebileceği tartışılmaktadır.. Konuşmacılar, Sayıştay denetimine tabi olmayan varlık fonu, kamu ihale kanununun sık sık değiştirilmesi ve Cumhurbaşkanı'nın şirketlere hazine garantileri vermesi gibi konuları da ele almaktadır. Ayrıca, çevre hakkının hukuki olarak gözetilmesi gerektiği ve çevreye zarar veren projelerin uluslararası mahkemeler tarafından geriye döndürülebileceği konusunda Avrupa'daki tartışmalar da anlatılmaktadır.
ÇED, projelerin çevreye olabilecek etkilerinin değerlendirilmesi sürecidir. Çevrimiçi ÇED sistemi 01.11.2013'ten beri kullanılmaktadır. ÇED süreci başvuru, inşaat öncesi, inşaat, işletme ve sonrasını kapsar
"Maden Dünyası" programında Zeliha Saraç'ın sunuculuğunda, avukat Prof. Dr. Mustafa Topaloğlu ile yapılan bir röportajdır. Prof. Dr. Topaloğlu, madencilik alanında uzmanlaşmış bir avukat olarak programda yer almaktadır.. Video, Türkiye'deki maden yasası ve madencilik sektörü hakkında kapsamlı bilgiler sunmaktadır. İlk bölümde maden yasasının evreleri, madencilik sektöründe ruhsat güvencesi, tek elden yönetim ve çevre denetimleri ele alınırken, ikinci bölümde madencilik hukuku, maden yargılaması, devlet hakkı ve yeni maden kanunu konuları tartışılmaktadır.. Röportajda ayrıca Türkiye'nin maden potansiyeli, madencilik sektörünün ekonomik önemi, madencilik ile çevre arasındaki ilişki ve madencilik davalarında yaşanan sorunlar gibi konular da detaylı şekilde incelenmektedir. Prof. Dr. Topaloğlu, madencilik davalarında uzman bir mahkeme kurulması gerektiğini ve maden ile jeotermal kanunlarının birleştirilmesi konusundaki endişelerini de paylaşmaktadır.
Bu video, Avustralya'nın Japonya aleyhine Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde açtığı balina avcılığı davasını anlatan bir haber kaynağıdır.. Videoda, Avustralya'nın Japonya'nın Antarktika çevresinde balina avlamasının uluslararası kanunlara aykırı olduğunu iddia ettiği ve Japonya'nın ise bu avlanmanın bilimsel araştırmalar kapsamında kanunlara uygun olduğunu savunduğu anlatılmaktadır. Avustralya, Japonya'nın bu avlanmayı balina eti ticaretini ayakta tutabilmek için bir kılıf olarak kullandığını iddia ederken, Japonya ise balinaların yeterince üreyip üremediğiyle ilgili veri toplamak için avlandığını belirtmektedir. Ayrıca, 1986 yılından beri balinaların ticari amaçlarla avlanması yasak olmasına rağmen bilimsel araştırmalar kapsamında avlanan balinaların etlerinin ticari olarak satılmasının önünde engel bulunmadığı bilgisi de paylaşılmaktadır.
Bu video, bir konuşmacının Amasya'da termik santral davası ve plan değişikliği hakkındaki açıklamasını içermektedir.. Konuşmacı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ÇED raporunu olumladığı termik santrale ilişkin açılan davanın Danıştay'da lehimize iptal kararıyla sonuçlandığını belirtiyor. Plan değişikliğinin ana dayanağı olan ÇED olumlu kararı iptal olduğu için, bölgenin tarım, orman ve turizm alanı olarak korunması için mücadeleye devam edeceklerini vurguluyor. Barkın Platformu'nun bu mücadeleye devam edeceği ve Amasya'yı gelecek kuşaklara aktaracakları ifade ediliyor.