YaşarKemal

Yaşar Kemal, kurtlar hakkında "Zilli Kurt" adlı bir öyküde, Anadolu'da kurtların bir köye girip ağıllardaki koyunlara saldırdıklarında, köylülerin kurtları öldürmek yerine onlara bir zil takarak açlıkla cezalandırdıklarını anlatmıştır. Yaşar Kemal, bu öyküyü anlatırken kendisinin de gençliğinde "zilli kurt" olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca, Yaşar Kemal'in kurtlar için söylediği bir başka söz de, "Bir kurt, bir koyun veya keçi sürüsüne dalar, kurt sadece bir tanesini alır götürür ancak bütün sürüyü parçalar," şeklindedir.

Ağıtlar konusunda yapılan ilk çalışma olarak Muhan Bali'nin "Ağıtlar" adlı eseri kabul edilebilir. Ayrıca, İsmail Görkem'in "Türk Edebiyatında Ağıtlar" adlı çalışması da ağıtlar üzerine yapılan önemli araştırmalardan biridir. Ağıtların ilk örnekleri ise İslamiyet öncesi dönemde söylenen sagulardır.

Yaşar Kemal'in "Yalnızlık" şiiri, yalnızlık ve ıssızlık hissini derin bir şekilde yansıtmaktadır. Şiirde anlatılan bazı temalar: İzole edilmiş bir mekân: "Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin" ifadesi, yalnızlık duygusunu vurgular. Doğa ve insan ilişkisi: Doğa unsurları, yalnızlığı betimler ve insana ilişkin bir anlam kazanır. İçsel çatışma: "Elin adamı ne anlar senden?" ifadesi, yabancılaşma ve anlaşılmama hissini yansıtır. Manzara ve gözlemler: Yalnızlıkla baş etme çabası veya yalnızlığın yaratıcı bir ifadesi olarak okunabilecek eylemler içerir. Çaresizlik ve istek: "Başka ne gelir elden?" ifadesi çaresiz bir durumu ifade ederken, yalnızlığa duyulan isteksizliği ve çaresizliği vurgulayan bir dua yer alır. Şiir, Yaşar Kemal'in kendi yaşam deneyimlerinden izler taşır; özellikle gençlik yıllarında yazdığı şiirlerde ve hikayelerde bu duygular işlenmiştir. Şiirin tamamına aşağıdaki kaynaklardan ulaşılabilir: sabah.com.tr; edebiyatdedikodulari.com; milliyet.com.tr.

Orta direk kavramı, ilk kez Turgut Özal tarafından kullanılmıştır. Özal, bu deyimle küçük esnaf, küçük memur, emekli ve küçük çiftçinin ülkenin orta direğini temsil ettiğini ve korunması gerektiğini ifade etmiştir.

Yaşar Kemal'in destansı romanı Çakırcalı Efe dışında, Çakırcalı Efe'nin adıyla yazılmış başka bir kitap bulunmamaktadır. Çakırcalı Efe kitabı, Yaşar Kemal tarafından yazılmış ve 1972 yılında yayımlanmıştır.

Ulaş Bardakçı'ya ağıt, Yaşar Kemal tarafından yazılmıştır. Bu ağıt, Yaşar Kemal'in "Bugünlere Bahar İndi" adlı şiir kitabında yer alan "Ulaş" isimli şiiridir. 1973 yılında Zülfü Livaneli tarafından uyarlanarak bestelenmiş, daha sonra Grup Yorum ve Ali Asker tarafından da yorumlanmıştır.

Yaşar Kemal, Hemite'de çeşitli işlerde çalışmıştır: Irgat kâtipliği: Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği yapmıştır. Memurluk: Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk görevinde bulunmuştur. Çeltik tarlalarında kontrolörlük: Zirai Mücadele'de çeltik tarlalarında kontrolörlük yapmıştır. Öğretmen vekilliği: Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği yapmıştır. Tarım işçiliği: Pamuk tarlalarında ve batozlarda ırgatlık yapmıştır. Traktör sürücülüğü: Traktör sürücülüğü yapmıştır. Ayrıca, Hemite'de folklor derlemeleriyle ilgilenmiş ve ilk kitabı "Ağıtlar"ı 1943 yılında yayımlamıştır.

Yaşar Kemal, Ağrı Dağı'nı "Ağrıdağı Efsanesi" adlı romanında, geleneklerin korunması ve aşkın gücü temalarını işlemek için yazmıştır. Ayrıca, roman insan psikolojisinin derinliklerini de ele alır.

Yaşar Kemal'in Teneke adlı romanında, Çukurova'da ağalara karşı mücadele eden bir köylü anlatılmaktadır. Teneke romanının konusu: Çukurova'da bir kasabaya atanan idealist kaymakam Fikret Irmaklı'nın, çeltik ağalarına karşı verdiği mücadele. Ağaların, kaymakamı rüşvetçi konumuna düşürmesi. Halkın tepkisinin etkisiyle kaymakamın, ağalara karşı daha fazla önlem alması. Çeltik ağalarının Ankara'ya yalan dolu telgraflar göndermesi. Kaymakamın sıtmaya yakalanması ve sürgün edilmesi. Ayrıca Yaşar Kemal'in İnce Memed adlı dört ciltlik roman serisinde de köylülerin ağalara karşı mücadelesi işlenmektedir.

Yaşar Kemal'in Diyarbakır'da bir evi bulunmamaktadır. Yaşar Kemal, Osmaniye'nin Hemite (Gökçeli) köyünde doğmuş ve uzun yıllar Adana'da yaşamıştır. Diyarbakır'da Yaşar Kemal'e ait herhangi bir konut kaydı veya bilgisi mevcut belgelerde yer almamaktadır. Yaşar Kemal'in İstanbul'da bir evi olduğu bilinmektedir, ancak Diyarbakır'da böyle bir yer hakkında bilgi bulunmamaktadır.

Yaşar Kemal'in "Kalemler" hikayesi, çöplüklerde çalışan Rüstem Çavuş'un kızının, bulduğu çok sayıda kalemi okula götürmek istemesini ve bu süreçte yaşadığı zorlukları anlatır. Neriman, kalemleri çok olduğu için onlarla övünmekte, ancak bunları nereden bulduğunu arkadaşlarına açıklayamamaktadır. Hikaye, çöplüklerin şehirlerin aynası olduğu ve sosyal sınıf farklılıklarını yansıttığı temasını da işler.

"Kimsesiz vermesin tanrım yalnız insana" dizesi, Yaşar Kemal'in "Yalnızlık" adlı şiirinden bir bölümdür.

Yaşar Kemal'in "Bu ülkede dört şey olmayacaksın" sözü, kadın, çocuk, ağaç ve sokak hayvanı olunamayacağını ifade eder. Bu ifade, bu dört grubun çeşitli şekillerde istismar edildiği ve zor durumda bırakıldığı bir toplumsal durumu eleştirmek için kullanılmıştır.

Cumhuriyet döneminde en çok eser veren yazar hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, bu dönemde en çok eser veren bazı yazarlar şunlardır: Orhan Kemal: "Ekmek Kavgası", "Hanımın Çiftliği", "72. Koğuş", "Bereketli Topraklar Üzerinde" gibi eserleriyle tanınır. Yaşar Kemal: "İnce Memed", "Üç Anadolu Efsanesi", "Binboğalar Efsanesi" gibi önemli eserlere sahiptir. Fakir Baykurt: "Yılanların Öcü", "Irazca’nın Dirliği", "Onuncu Köy" gibi eserleriyle bilinir. Bu yazarlar, Cumhuriyet dönemi edebiyatının önemli isimlerindendir ve geniş bir eser yelpazesine sahiptirler.

Eşkıya tipini ilk işleyen kişi olarak belirli bir isim vermek mümkün değildir, çünkü eşkıyalık tarihi boyunca farklı kültürlerde ve dönemlerde çeşitli yazarlar ve sanatçılar bu konuyu işlemiştir. Türk edebiyatında eşkıyalık, 1950'lerden sonra yazılan köy romanlarında sıklıkla işlenmiştir. Dünya edebiyatında da eşkıya tipi çeşitli eserlerde işlenmiştir. Örneğin, Ustym Karmaliuk ve Joaquin Murrieta gibi figürler, halkın yanında yer alan "soylu eşkıyalar" olarak anılmıştır.

Yaşar Kemal'in "Yalnızlık" şiirinin kime yazıldığı hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, bu şiirin Yaşar Kemal'in kendi duygularını yansıttığı bilinmektedir. Yaşar Kemal, özellikle gençlik yıllarında yazdığı şiirlerinde ve hikayelerinde, kendi yaşamından izler ve duygular işlemiştir. Şiirin yazarı Yaşar Kemal hakkında bazı bilgiler: Yaşar Kemal, Türk edebiyatına yaptığı katkıları ve derin insani temaları işleyen eserleriyle hem Türkiye'de hem de dünya genelinde önemli bir yer edinmiştir. "İnce Memed", "Yer Demir Gök Bakır" ve "Demirciler Çarşısı Cinayeti" gibi eserleriyle üne kavuşmuştur. Edebi eserlerinde şiirsel bir dil kullanmıştır.

Yaşar Kemal'in 1996 yılında Yeni Yüzyıl gazetesinde yayımlanan mülakatı, Kürtleşen Türkmenler konusundadır. Diyarbakır ovasında yaptığı bir gezide, Köprü köyünde karşılaştığı bir öğretmenin Kürtçe konuştuğunu ve köyün halkının da Kürtçe bildiğini fark ettiğini anlatır. Yaşar Kemal, bu Türkmenlerin neden Kürtçe öğrenmediğini soran bir köylüye, bu kişilerin Alevi olduklarını ve Sünni Kürtlerle evlenmediklerini, bu yüzden Kürtleşmediklerini söyler. Mülakatın tamamı, haberalp.com sitesinde de yayımlanmıştır.

"Tanyeri" ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli hikayelerle ilişkilendirilebilir: "Tanyeri" romanı, Bekir Büyükarkın tarafından yazılmış olup, XV. yüzyılın başlarını ve Türk'ün birbirine girdiği bir çağı konu alır. "Tanrı" kavramı, insanların tarih boyunca çeşitli doğa olaylarını ve güçleri yaratıcı sanarak tapınmalarıyla ilişkilidir. Zeki Tanyeri, İzmir'deki bir çelik fabrikasının hissedarlarından olup, kaçırılma iddiasıyla gündeme gelmiştir.

"Karanlıkla aydınlık arasında kesin bir çizgi" sözü, Yaşar Kemal'e aittir.

İnce Memed ve Uzun Memed aynı kişi değildir. İnce Memed, Yaşar Kemal'in dört ciltlik roman serisinin baş kahramanıdır.