TürkCezaKanunu

765 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK), 1889 tarihli İtalyan Zanardelli Yasası temel alınarak hazırlanmıştır.

Tek başına dilenmek suç değildir, ancak çocukları veya bedenen ya da ruhen kendini savunamayacak durumda olan kişileri dilencilikte araç olarak kullanmak suç teşkil eder. Bu tür bir suç, Türk Ceza Kanunu'nun 229. maddesinde düzenlenmiş olup, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

"SSÇ" terimi, "suça sürüklenen çocuk" anlamına gelir ve bu çocuklar, işledikleri iddia edilen suçlar nedeniyle soruşturma veya kovuşturma sürecine tabi tutulurlar. SSÇ'lerin ceza alıp almayacağı, işledikleri suçun türüne ve mahkemenin değerlendirmesine bağlıdır. Türk Ceza Kanunu'nun 226. maddesi, müstehcenlik suçunu düzenlemektedir ve bu suçu işleyenler için çeşitli cezalar öngörmektedir. SSÇ'lerin ceza sürecinde, gizlilik ilkesi uygulanır, duruşmalar kapalı yapılır ve çocuğun ifadesi özel bir ortamda alınır.

3 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan bir kişi, hayatının geri kalanını hapis şartlarında geçirir ve kesin bir yıl olarak ifade edilmesi mümkün değildir. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. maddesinin 3. fıkrasına göre, bu cezaya mahkûm edilen kişiler, cezalarının infazında 30 yılı tamamlasalar dahi şartlı tahliye talep edemezler. Her müebbet cezası, suçun niteliğine ve yasaların öngördüğü indirim koşullarına bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.

İsnadın ispatı, bir kişinin başka bir kişiye yönelik yaptığı suç isnadının doğruluğunu kanıtlama hakkıdır. Türk Ceza Kanunu'nun 127. maddesine göre, isnadın ispatı şu durumlarda mümkündür: 1. Somut ve belirli olması: İsnat edilen suçun açık ve net bir şekilde ifade edilmesi gerekir. 2. Hukuka uygun delillerle yapılması: İspat, hukuka uygun delillerle yapılmalıdır; hukuka aykırı yollarla elde edilen deliller kabul edilmez. 3. Mahkemede ispat edilmesi: İsnat edilen suçun, mahkeme huzurunda ispat edilmesi gerekmektedir. Bu hak, Anayasa'nın 39. maddesi ve Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenmiştir.

Haksız tahrike neden olan fiiller, Türk Ceza Kanunu'nun 29. maddesinde belirtilmiştir ve şu şekilde sıralanabilir: 1. Fiilin haksız olması: Fiil, hukuk düzeninde korunan bir hareket olmalıdır ve suç oluşturması gerekmez. 2. Fiilin faile yönelik olması: Tahrik oluşturan fiil, mutlaka faile yönelmiş olmalıdır. 3. Fiilin tahrik oluşturup oluşturmayacağı: Her somut olay içerisindeki durum ve koşullara göre değerlendirilmelidir. 4. Fiilin hiddet veya şiddetli eleme neden olması: Fail, bu duygular altında suçu işlemelidir. Örnek haksız tahrik fiilleri arasında, bir kişinin eşine veya sevgilisine yönelik aldatma eylemi, küfür edilmesi, çocuğun sokakta dövülmesi gibi durumlar yer alır.

KTDV-277 ifadesi, iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Türk Ceza Kanunu Madde 277: Bu madde, "Yargı Görevi Yapanı, Bilirkişiyi veya Tanığı Etkilemeye Teşebbüs" suçunu düzenler. 2. Tasarrufun İptali Davası: İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen bu dava, borçlunun alacaklılardan mal kaçırma saiki ile yapmış olduğu işlemlerin iptalini sağlar.

Hırsızlık suçu, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 141. maddesinde düzenlenen, başkasına ait taşınır bir malı kişinin rızası olmadan alma eylemi olarak tanımlanır. Hırsızlık suçu iki ana başlıkta ele alınır: 1. Basit Hırsızlık: Herhangi bir özel durum olmaksızın gerçekleştirilen hırsızlıktır. 2. Nitelikli Hırsızlık: Hırsızlık fiilinin bazı ağırlaştırıcı ögeler içerdiği durumlardır. Hırsızlık suçu, hem maddi zarar hem de mağdur üzerinde psikolojik etkiler yaratabilir.

Evet, hırsızlık suçu gece vakti işlenirse cezası artar. Türk Ceza Kanunu'nun 143. maddesine göre, hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Sayaç mührü bozulursa, bu durum mühür bozma suçu olarak değerlendirilir ve kanunen cezalandırılır. Ayrıca, mühürlenmiş sayacın izinsiz kullanılması durumunda idari para cezaları da uygulanabilir.

5 ay hapis cezası alan bir kişi, Türk Ceza Kanunu'na göre yaklaşık olarak 2,5 ay cezaevinde yatar. Bu süre, iyi hal indirimi gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir.

Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç, bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi durumudur. Bu suçun oluşması için dört şartın bir arada bulunması gerekir: 1. Temel suça vücut veren fiil kasten işlenmiş olmalı. 2. Fiil, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna yol açmalı. 3. Kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için, ilk hareket ile netice arasında nedensellik bağı bulunmalı. 4. Fail, oluşan ağır veya başka netice bakımından en azından taksirle hareket etmiş olmalı. Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlar, Türk Ceza Kanunu'nun 23. maddesinde düzenlenmiştir.

"Bu durum beni de kastı" ifadesi, birine kötülük etme veya zarar verme isteği anlamına gelen "kastı olmak" deyiminden yanlış bir kullanım olabilir. Kastı olmak deyimi, Türk Ceza Kanunu'na göre suçların işleniş şekillerinden biri olan kast kavramıyla ilişkilidir.

Suç sınırlaması, Türk Ceza Kanunu'nun 270. maddesinde düzenlenen "suç üstlenme suçu" olarak adlandırılır. Bu suç, yetkili makamlara gerçeğe aykırı olarak suçu işlediğini veya suça katıldığını bildirme şeklinde tanımlanır. Ayrıca, suçun üstsoy, altsoy, eş veya kardeşi cezadan kurtarmak amacıyla işlenmesi durumunda, verilecek cezanın dörtte üçü indirilebileceği gibi tamamen de kaldırılabilir.

Evet, ısrarlı takip suçu nedeniyle verilen hapis cezası paraya çevrilebilir. Türk Ceza Kanunu'nun 123/A maddesinde düzenlenen ısrarlı takip suçunun temel halinde, ceza sadece hapis cezası olarak öngörülmüştür.

Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 53. maddesi, "Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma" başlığını taşır ve kasten işlenmiş bir suç nedeniyle hapis cezasına mahkum olan kişilerin belirli haklardan yoksun bırakılmasını düzenler. Bu madde, 5237 sayılı TCK'da yer almaktadır.

Çenç yapma cezası, Türk Ceza Kanunu'nun 157. maddesine göre bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasıdır.

30 yıl hapis cezası alan bir kişinin ne kadar süre yatacağı, Türkiye'deki infaz yasaları ve koşullu salıverilme şartlarına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Genel olarak, mahkumların cezalarının yarısını geçireceği kabul edilmektedir. Bu durumda, 30 yıl hapis cezası alan bir kişi, iyi hal indirimi ve yatar süreleri göz önünde bulundurularak yaklaşık 10-12 yıl yatabilir. Her davanın kendi özel şartları göz önünde bulundurulmalıdır.

Ceza kanunlarının izlenmesi gereken sıra şu şekildedir: 1. Türk Ceza Kanunu (TCK). 2. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK). 3. Uluslararası sözleşmeler. 4. Anayasa.

Hapis cezası 3 yılın altında olduğunda, Türk Ceza Kanunu'na göre bu ceza ertelenebilir. Cezanın ertelenmesi durumunda, mahkeme kişiye bir denetim süresi belirler ve bu süre içinde belirli yükümlülüklere uyması istenir.