Tümörler

Kromogranin A pozitif sonucu, karsinoid tümörlerin teşhisi ve tedaviye alınan cevabın izlenmesi açısından önemli bir bulgudur. Bu durum, ayrıca feokromasitoma, medüller tiroit kanseri, islet cell tümörleri, gastrointestinal APUD tümörleri ve hipofiz adenomları gibi hastalıklarda da ilgili hormonla birlikte, sekretuvar aktivitenin izlenmesi amacıyla kullanılır. Ancak, kromogranin A testinin sonucu en iyi şekilde diğer testler ve klinik tablo ile birlikte yorumlanır, çünkü hem çok yüksek hem de normal seviyeler bir tümörü dışlamaz.

İyi ve kötü huylu tümörler, hücrelerin kontrolsüz büyümesi ve çoğalması sonucu oluşur. İyi huylu tümörlerin nedenleri arasında: - Genetik yatkınlık; - Kimyasal maddelere veya toksinlere maruz kalma; - Stres; - Sağlıksız beslenme; - Lokal travma veya yaralanma; - Enfeksiyon ve iltihaplanmalar. Kötü huylu tümörlerin nedenleri ise daha çeşitlidir ve şunları içerir: - Sigara tüketimi; - Ultraviyole ışınları; - Radyasyon; - Viral enfeksiyonlar (HPV, Hepatit B ve C gibi). Tümör oluşumunu tetikleyen faktörler, genetik yapı ve çevresel etkilerle bağlantılıdır.

İnferior vena kava tıkanıklığının nedenleri çeşitli olabilir: 1. Tümörler: Özellikle renal hücreli karsinom gibi tümörler, vena kava'yı sıkıştırarak tıkanıklığa yol açabilir. 2. Derin ven trombozu: Bacaklarda oluşan kan pıhtıları, vena kava'ya ulaşarak tıkanıklığı tetikleyebilir. 3. Dış basınç: Karaciğer nakli, damar kateteri veya diyaliz operasyonları gibi invaziv prosedürler sonrası oluşan dış basınç, vena kava'yı sıkıştırabilir. 4. Budd-Chiari sendromu: Bu nadir sendrom, vena kava'nın tıkanmasına neden olabilir. Ayrıca, hamilelik sırasında da vena kava'nın sıkışması ve tıkanması görülebilir, bu durum genellikle kadının sırtüstü yatması nedeniyle ortaya çıkar.

CD34 pozitif ifadesi, belirli hücrelerin yüzeyinde CD34 proteininin bulunduğunu ifade eder. Bu durum, aşağıdaki hücre ve doku türlerinde gözlemlenebilir: - Normal hücreler: Kemik iliğindeki kök hücreler, kan damarı hücreleri (endotelyal hücreler) ve cilt ile yumuşak dokulardaki bazı hücreler. - Tümörler: Hemanjiom ve anjiyosarkom gibi kan damarı tümörleri, gastrointestinal stromal tümör (GIST), dermatofibrosarkom protuberans (DFSP), bazı lösemiler ve soliter fibröz tümör. CD34 pozitifliği, patologların tümör ve kanla ilgili durumları teşhis etmesine yardımcı olur.

Schwannoma (sinir kılıfı tümörü) ayakta genellikle distal metatarsal bölgede, yani ayak parmaklarının kökünde görülür. Bu tümör, periferik sinirlerde, özellikle de fleksör yüzlerde ortaya çıkar ve en sık bacaklarda ve ayaklarda bulunur.

Pancoast tümöründe brakiyal pleksus adı verilen sinir demeti etkilenir.

Glomus tümörü, histolojik olarak selim bir tümör olmasına rağmen, klinik olarak tehlikeli kabul edilir. Glomus tümörünün tehlikeleri arasında: - Kranial sinir hasarı. - Katekolamin sekresyonu. - Estetik sorunlar. Tedavinin ana yöntemi cerrahi müdahaledir.

Düşük FDG afiniteli malignite, florodeoksiglukoz (FDG) adı verilen radyoaktif maddenin, kanser hücreleri tarafından normalden daha az tutulması durumunu ifade eder. Bu, bazı malign tümörlerin FDG'ye karşı daha az duyarlı olduğu ve PET (pozitron emisyon tomografisi) görüntülemesinde bu tümörlerin tespitinin daha zor olabileceği anlamına gelir.

Karında şişlik, çeşitli kanser türleriyle ilişkilendirilebilir: 1. Over (Yumurtalık) Kanseri: İleri evrelerde karın şişliği en yaygın belirtilerden biridir. 2. Karaciğer Kanseri: Karaciğerin işlevini yerine getirememesi, karın boşluğunda sıvı birikmesine neden olabilir. 3. Pankreas Kanseri: Geç teşhis edilir ve karın şişliği, iştahsızlık ve sindirim sorunları gibi belirtilerle kendini gösterebilir. 4. Mide Kanseri: Hastalık ilerledikçe karın şişliği, mide bulantısı ve kilo kaybı gibi sorunlar ortaya çıkar. 5. Kolorektal Kanser: Kalın bağırsak veya rektumda oluşan tümörler, sindirim sistemindeki değişikliklerle birlikte karın şişliğine yol açabilir.

Benign periferik sinir kılıfı tümörleri, periferik sinir sisteminde gelişen ve genellikle iyi huylu olan tümörlerdir. Bu tümörlerin başlıca türleri şunlardır: 1. Schwannoma: Sinir kılıfı olan Schwann hücrelerinden köken alır ve genellikle iyi huyludur. 2. Nörofibroma: Sinir liflerinin destek hücrelerinden kaynaklanır ve büyük ölçüde iyi huyludur. 3. Perinörioma: Sinirleri saran hücrelerden kaynaklanan bir tümör türüdür ve genellikle iyi huyludur. 4. Granüler hücreli nörofibroma: Sinir lifleri ve granüler hücrelerin karışımından oluşan nadir bir tümör türüdür. Bu tümörler, sinirlerin içinde veya çevresinde baskı oluşturarak ağrı, duyusal bozukluklar, kas güçsüzlüğü gibi belirtilere yol açabilir. Tanı ve tedavi için bir uzmana başvurulması önerilir.

Germinom, germ hücrelerinden veya germ hücrelerinden kaynaklanan bir tümör türüdür. Özellikleri: - İyi huylu veya kötü huylu olabilir. - Genellikle 20 ila 40 yaş arasındaki erkeklerde görülür, ancak kadınlarda da ortaya çıkabilir. - Vücudun herhangi bir yerinde gelişebilir, ancak çoğunlukla beyinde, testislerde veya yumurtalıklarda görülür. Tedavisi, tümörün türüne ve gelişim aşamasına bağlı olarak değişir.

Adenom ve timoma farklı türdeki tümörlerdir. Adenom, bezsel kökenli, genellikle iyi huylu bir tümördür ve kolon, adrenal, hipofiz, tiroid gibi çeşitli organlarda ortaya çıkabilir. Timoma ise timus bezinde gelişen bir tümördür. Bu nedenle, adenom ve timoma aynı şey değildir.

Nöroendokrin tümörler genellikle vücudun çeşitli organlarında ortaya çıkar, bunlar arasında: Gastrointestinal sistem: ince bağırsaklar, mide, rektum. Akciğerler. Pankreas. Ayrıca, feokromositoma, paraganglioma, tiroid medüller kanseri ve hipofiz adenomları da nöroendokrin tümör kapsamında yer alır.

Kardiyofarengeal neoplazm terimi, kalp ve boğaz bölgesinde oluşan anormal doku kitlelerini ifade eder. İyi huylu neoplazmlar genellikle yavaş büyür, çevre dokulara invazyon göstermez ve metastaz yapmazlar. Neoplazmların teşhisi genellikle fiziksel muayene, görüntüleme testleri ve biyopsi ile konulur.

Mesanenin iyi huylu lezyonları şunlardır: 1. Papillom: Mesanenin iç yüzeyinde parmak şeklinde bir büyüme olarak ortaya çıkan, en sık görülen iyi huylu tümör türüdür. 2. Leiomyom: Düz kas hücrelerinden kaynaklanan nadir bir tümördür. 3. Adenom: Bez hücrelerinden oluşan iyi huylu bir tümördür. 4. Fibrom: Mesanenin bağ dokusundan kaynaklanan, genellikle yavaş büyüyen ve küçük boyutlarda kalan bir tümördür. 5. Hemanjiom: Mesanedeki kan damarlarının anormal çoğalmasından kaynaklanan nadir bir iyi huylu tümördür. Bu tümörler genellikle kanser riski taşımazlar, ancak tedavi edilmeleri ve düzenli takip altında olmaları önemlidir.

Memenin iyi huylu tümörleri şunlardır: 1. Fibroadenom: Ergenlik döneminde ve genç kadınlarda sık görülen, genellikle 2-3 cm çapında, hareketli ve sert kitlelerdir. 2. Kistler: Memede en sık görülen sorunlardan biridir, hormonal değişikliklere bağlı olarak büyüyüp küçülebilirler. 3. Yağ Nekrozu: Travma veya enfeksiyon sonucu oluşan, meme derisinde çekintiye neden olabilen iyi huylu bir tümördür. 4. Filloid Tümör (Sistosarkoma filloides): Hızlı büyüyebilen ancak çoğunlukla iyi huylu olan bir tümördür. 5. İntraduktal Papillom: Meme başının arkasındaki süt kanallarında oluşan küçük, iyi huylu tümörlerdir. Bu tümörler genellikle kanser riski taşımazlar ancak düzenli takip gerektirebilirler. Kesin tanı ve tedavi için bir uzmana danışılması önerilir.

Yüksek dereceli papiller ürotelyal karsinom, yüzeysel bir tümör olarak kabul edilmez. Bu tür tümörler, invaziv olarak sınıflandırılır, çünkü mesane kas tabakasına veya diğer idrar yolu dokularına yayılmıştır.

Stomatit ve hiperglisemiye neden olan tümörler farklı türlerde olabilir. Stomatit genellikle herpes simpleks gibi viral enfeksiyonlar veya kronik granülomatöz hastalık gibi immün yetmezlik hastalıkları nedeniyle ortaya çıkar. Hiperglisemi ise pankreas tümörleri arasında yer alan insülinoma tarafından aşırı insülin üretimi sonucu oluşabilir. Bu tür tümörlerin teşhisi ve tedavisi için bir doktora başvurulması önerilir.

CD34 proteini, akut miyeloid lösemi ve miyelodisplastik sendromlar gibi bazı kanser türlerinde yükselir. Ayrıca, CD34 pozitif hücreler, gastrointestinal stromal tümör (GIST), dermatofibrosarkom protuberans (DFSP) ve solitary fibrous tümör gibi diğer kanser türlerinde de bulunabilir.

Solid ve kistik terimleri, tıpta dokuların yapısal özelliklerini tanımlamak için kullanılır. Solid (katı) yapılar, sıvı içermeyen, yoğun ve kompakt dokuları ifade eder. Kistik yapılar ise içi sıvı veya yarı sıvı madde ile dolu olan anormal yapıları tanımlar.