Tüberküloz

PPD testi, halk arasında "verem testi" veya "tüberkülin testi" olarak da bilinir ve vücudun tüberküloz mikrobuna karşı bağışıklık sisteminin verdiği yanıtı ölçmek için yapılır. Bu test, özellikle şu durumlarda uygulanır: Tüberküloz riski taşıyan gruplarda (sağlık çalışanları, bağışıklık sistemi zayıf olanlar, kalabalık ortamlarda yaşayanlar gibi) düzenli olarak. Tüberküloz belirtileri gösteren kişilerde. Tüberküloz hastasıyla temas eden kişilerde. PPD testi, tüberküloz mikrobunun vücutta olup olmadığını tespit eder, ancak tek başına kesin tanı koymaz.

TB Nil pozitif, QuantiFERON-TB Gold In-Tube (QFT-G) testinde belirsiz veya geçersiz sonuç anlamına gelir. Bu durum, genellikle aşağıdaki nedenlerden kaynaklanır: Bağışıklık sisteminin zayıf olması. Teknik sorunlar. Diğer faktörler. Belirsiz QFT-G sonucu saptanan hastaların takibi ile ilgili kesin kriterler yoktur. QFT-GIT testinde ise, TB-Spesifik Antijen-Nil değeri ≥0.35 IU/mL olduğunda sonuç pozitif kabul edilir. Test sonuçlarının yorumlanması ve kesin tanı için bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Tüberküloz (TB) taraması için yapılan bazı tahliller: Tüberkülin Deri Testi (TDT). İnterferon Gama Salınım Testleri (İGST). ARB (Asidorezistan Basiller) Testi. Ayrıca, bilgisayarlı tomografi (BT) gibi görüntüleme yöntemleri de TB tanısında kullanılabilir. TB taraması ve teşhisi için hangi tahlillerin yapılacağına doktor karar verir.

PPD testinin 20 mm olması, güçlü bir pozitif sonuç anlamına gelir. PPD testinin pozitif çıkması, ön kolun iç yüzeyinde 5 mm ve üzeri şişliklerin gözlemlenmesiyle belirlenir. PPD testi yalnızca vücudun tüberküloz bakterilerine karşı duyarlılığını ölçer ve tek başına kesin bir tanı koymaz. PPD testi sonucu hakkında doğru bilgi ve yönlendirme için bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

QuantiFERON TB Gold Plus testinin idari davada delil olarak kullanılıp kullanılamayacağına dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, bu testin tüberküloz enfeksiyonunun tanısında kullanıldığı ve enfeksiyon sırasında üretimi artan interferon gama düzeyini ölçtüğü bilinmektedir. QuantiFERON testi, özellikle "latent" (gizli) tüberküloz enfeksiyonunun saptanmasında etkilidir. Test sonuçları, doktor tarafından genel sağlık durumu ve risk faktörlerine göre değerlendirilir. Daha fazla bilgi için bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

En tehlikeli tüberküloz türü, tedavi edilmediği takdirde ölümcül olabilen aktif tüberkülozdur. Aktif tüberkülozun belirtileri şunlardır: kanlı ve balgamlı öksürük; yüksek ateş ve gece terlemeleri; belirgin kilo kaybı ve iştahsızlık; şiddetli göğüs ağrısı; sürekli yorgunluk ve halsizlik. Ayrıca, yaygın (miliyer) tüberküloz da oldukça tehlikelidir.

"Akciğer ve/veya plevra tüberkülozunda verilecek karar tedavi sonunda ve 1. maddedeki ölçeğe göre değerlendirilir" ifadesi, tedavi sonrası solunum fonksiyon testleri (SFT) ve klinik gözlem ile değerlendirme yapılacağını ifade eder. Bu süreçte, SFT'ye göre üç farklı sonuç mümkündür: 1. Az etkilenme: %20 özür oranı. 2. Orta derecede etkilenme: %40 özür oranı. 3. Ağır derecede etkilenme veya kronik kor pulmonale gelişimi: %80 özür oranı. Solunum fonksiyon testlerinin yetersiz kaldığı durumlarda, arter kan gazları, egzersiz testleri, ekokardiyografi ve sağ kalp kateterizasyonu gibi ek yöntemlerle değerlendirme yapılır. Bu değerlendirme, tedavi sonrası 1. maddedeki ölçeğe göre, yani "Doğuştan veya kazanılmış akciğer, plevra ve göğüs kafesi hastalıkları veya akciğeri tutan diğer bütün hastalıklarda, solunum ve dolaşım fonksiyonunda bozukluk yapmışsa" şeklinde yapılır.

Veremin en çok sevdiği ortam, güneş görmeyen, kapalı ve havasız ortamlardır. Tüberküloz (verem) mikrobu, güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabilir.

Doğru karar, uzman erbaş olma durumu için Sağlık Kurulu'nun (Heyet) kararıdır. A/46 F-3 kararına göre, "Solunum fonksiyon bozukluğu yapmamış ve yayma negatif iyileşmiş akciğer ve/veya mediasten tüberkülozu olguları" uzman erbaş olabilir. Hakem hastanesinin kararı ise, tedavi bitiminden sonra değerlendirme yapılmasını önermektedir. Ancak, bu karar Sağlık Kurulu'nun (Heyet) yetkisi dışındadır ve bağlayıcı değildir. Sonuç olarak, Sağlık Kurulu'nun kararı belirleyici olacaktır ve bu karar, hastalığın tedavi sonrası etkileri ve fonksiyonel bozukluklarına göre verilir.

Verem hastalığının (tüberküloz) bulaşıcılığı, tedaviye başlandıktan yaklaşık 2-3 hafta sonra önemli ölçüde azalır. Bulaştırıcılık süresi, hastanın tedaviye başlama zamanı, ilaçların düzenli kullanımı, bakterinin antibiyotiklere duyarlılığı ve hastanın bağışıklık durumu gibi faktörlere bağlı olarak değişebilir. Genel olarak: Tedavinin ilk 2 haftasında bulaştırıcılık yüksek risk taşır. 2-4 haftalık tedavi sonrası bulaştırıcılık önemli ölçüde azalır. 4-8 haftalık tedavi sonrası çoğu hasta bulaştırıcı olmaktan çıkar. Her hasta için bulaştırıcılığın sona erdiğine dair kesin karar, tedaviyi yürüten hekim tarafından verilir.

ARB (Aside Dirençli Basil) testinin pozitif çıkması, tüberküloza sebep olan bakteriyel enfeksiyonun varlığını gösterir. Ayrıca, tedaviye direnci ölçer; eğer tedavi rejiminden birkaç hafta sonra test tekrar pozitif çıkarsa, tedavinin etkili olmadığı anlamına gelir ve tedavi rejiminin değiştirilmesi gerekir. ARB boyama, Mycobacterium genusunun diğer üyeleri ve bazen Nocardia türleri ve Rhodococcus equi için de pozitif sonuç verebilir. Test sonuçlarının doğru yorumlanması için bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Tüberküloza neden olan bir video bulunamadı. Ancak, tüberküloz (verem) hastalığı hakkında bilgi veren bazı videolar şu platformlarda mevcuttur: YouTube. Medical Park. Acıbadem. Tüberküloz, Mycobacterium tuberculosis bakterisinin solunum yoluyla vücuda girmesiyle oluşan bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığıdır.

Tüberküloz menenjit (TBM) en sık 1-5 yaş arasındaki çocuklarda görülür. Bununla birlikte, TB prevalansının daha düşük olduğu toplumlarda olguların çoğunu yetişkinler oluşturur. Ayrıca, 6 aydan küçük çocuklarda TBM nadirdir. Menenjit her yaşta görülebilen bir hastalıktır.

Tüberküloz hastası, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) görev yapabilir, ancak belirli koşullara bağlıdır. TSK Sağlık Yeteneği Yönetmeliği'ne göre, aktif tüberküloz hastaları ve hastalığı geçirenler orduya alınmaz. Uzun süreli tedavi gerektiren tüberküloz durumunda, uzman erbaşlar için üç yılı geçmemek kaydıyla tedavi, istirahat ve hava değişimi süresince ilişik kesilmez. Tedavi sonunda, sağlık kurulu tarafından "TSK'da Görev Yapar" kararı verilirse personel göreve başlar.

PPD testi pozitif çıkarsa, kişinin tüberküloz (verem) hastalığıyla enfekte olduğu anlamına gelir. Bu durum, aşağıdaki sonuçları doğurabilir: 1. İleri testler: Doktor, göğüs röntgeni, CT taraması ve balgam testi gibi ek tetkikler isteyebilir. 2. Koruyucu tedavi: Sağlıklı kişilerde aktif tüberküloz belirtileri yoksa, koruyucu tedaviler uygulanır. 3. Tedavi: Aktif tüberküloz belirtileri gösteren kişiler için ilaç tedavisi başlatılır. Önemli: Pozitif test sonucu, her zaman hastalık anlamına gelmez ve mutlaka doktor kontrolü yapılmalıdır.

İyileşmiş akciğer tüberkülozu, Mycobacterium tuberculosis bakterisinin neden olduğu verem hastalığının tedavi edilerek tamamen iyileştirilmiş durumunu ifade eder. Bu, genellikle uzun süreli ve düzenli antibiyotik tedavisi gerektiren bir süreçtir.

TB kısaltmasının tıp alanındaki açılımı "tüberküloz" demektir.

Tüberküloz tedavisi genellikle 6 ila 9 ay sürer. Ancak, bazı durumlarda tedavi süresi 9 ila 12 aya kadar uzayabilir. Tedavinin düzenli olarak ve belirlenen süre boyunca tamamlanması önemlidir, aksi takdirde hastalık tedavisi zorlaşır ve dirençli tüberküloza dönüşebilir.

PPD cilt testi, kişinin tüberküloz (verem) mikrobuyla karşılaşıp karşılaşmadığını tespit etmek için yapılır. Bu testin yapılma amaçları şunlardır: Tanı koyma: Test, tüberküloz hastalığının varlığını belirlemek için kullanılır. Risk gruplarının taranması: Sağlık çalışanları, bağışıklık sistemi zayıf olanlar, kalabalık ortamlarda yaşayanlar gibi tüberküloz riski taşıyan gruplarda düzenli olarak uygulanır. Gizli enfeksiyonların belirlenmesi: Tüberküloz mikrobu vücuda girdikten sonra hemen hastalık yapmayabilir; bu test sayesinde mikropun uyku modunda olup olmadığı anlaşılabilir.

İbrahim Erkal'ın hastalığı, tüberküloz olarak belirtilen, 1986 yılında başlamıştır.