Tolstoy

Lev Tolstoy'un "Kreutzer Sonat" adlı eseri, içerdiği fikirler nedeniyle hem Rusya'da hem de ABD'de bir süre sansüre uğramış veya yasaklanmıştır. Eserin yasaklanmasına yol açan bazı nedenler: Ahlaka aykırılık: Tolstoy, cinsel ilişkiyi iğrenç göstermiş ve evliliği yasallaşmış fuhuş gibi yansıtmıştır. Kadın haklarına eleştiri: Eserde, kadınlara verilen haklar ve eğitim talepleri ataerkil bir bakış açısıyla eleştirilmiştir. Toplumsal eleştiriler: Eserde, toplumdaki ahlak anlayışının değişmesi ile yaşanan sancılar ve kıskançlık gibi duyguların insanı nasıl felakete sürükleyebileceği ele alınmıştır. Ayrıca, eserin yazarı Tolstoy'un, eşi Sonya ile olan ilişkisinden etkilendiği düşünülen bazı unsurları da yasaklanma gerekçeleri arasında gösterilmiştir.

"Hayatta unutamayacağımız en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır" sözü, Lev Tolstoy'a aittir.

Lev Tolstoy, Tanrı'ya varoluşsal krizler ve manevi arayışlar yoluyla ulaşmıştır. İtiraflarım adlı eserinde, yaşamın anlamını bilim ve akılla ararken bir inanç krizine düştüğünü, ancak nihayetinde bu yolların yetersizliğini fark ederek huzuru Tanrı'da bulduğunu ifade eder. Tolstoy, dini değerleri insanın özünde arama çabası içinde deizme yönelmemiş, tüm dindarların kendi dinlerinde kalarak ortak öze ulaşmalarını hedeflemiştir. Tolstoy'un Tanrı'ya ulaşma süreci, bireysel bir manevi uyanış olmanın ötesinde, toplumsal ve varoluşsal anlam arayışının bir çözümü olarak da işlenmiştir.

Aşkın Son Mevsimi filminde Tolstoy'un eşi Kontes Sofiya Andreyevna Tolstaya'dır (bazen Sofiya Tolstoy veya Sonya Tolstoy olarak da bilinir). Sofiya Tolstaya, Rus yazar Lev Tolstoy'un eşidir. Film, Tolstoy ve Sofiya arasındaki 48 yıllık karmaşık aşkın son yılını konu alır.

"Kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan en kötü insandır" sözü, Lev Tolstoy'a aittir.

Lev Tolstoy'a göre iyi insan, kendi mutluluğundan başka hedefi olmayan insan değildir. Ayrıca, Tolstoy'un iyi bir insan tanımına şu özellikleri de ekleyebiliriz: Cömertlik ve yardımseverlik. Barışçılık.

Tolstoy'a atfedilen "Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir" sözü, hikâye kurgusu için iki temel durumu ifade eder. Bu durumlar: Yolculuk: Bir karakterin yolculuğa çıkması. Yabancı: Bir yabancının şehre gelmesi. Sözün Tolstoy'a ait olduğuna dair bir delil bulunmamaktadır.

Lev Tolstoy'un "İtiraflarım" adlı eseri, yazarın hayatını anlamsız bulması ve kendini, dini ve hayatın amacını anlamaya çalışmasını konu alır. Tolstoy, geleneksel Ortodoks Hristiyanlığını reddeder ve varoluşunun sebeplerini bilim, felsefe ve doğu inançları gibi çeşitli yerlerde arar. Sonunda, sıradan insanların Tanrı ile ilişkili cevaplarına yönelir ve hayatın anlamını fakir ve cahil kesimde görür. Eser, hem savaşa hem de barışa tanık olmuş, zengin, sevilen ve mutlu bir adamın depresyona sokan derin bir arayışın meyvesidir.

Lev Tolstoy'un "Erik Çekirdeği" kitabı, yalan söylemenin olumsuz sonuçlarını ve dürüstlük önemini vurgulayan hikayeler içerir. Kitapta yer alan "Erik Çekirdeği" adlı hikayenin özeti şu şekildedir: Vanya, daha önce hiç erik yememiştir ve annesinden gizlice bir erik alır. Kitapta ayrıca "Kedi Yavrusu", "Küçük Kız ve Mantarlar" gibi başka hikayeler de bulunmaktadır.

Tolstoy'un en iyi yazar olarak kim olduğu konusunda kesin bir görüş yoktur. Ancak, bazı görüşler şu şekildedir: Fyodor Dostoyevski. 125 İngiliz ve Amerikalı yazar. Yazarların en iyi olarak değerlendirdiği isimler kişisel tercihlere göre değişebilir.

Lev Tolstoy'un "İnsan Ne ile Yaşar" adlı eseri, belirli bir felsefi akıma dahil edilmekten ziyade, ahlak, inanç ve sevgi gibi temaları gerçekçi bir bakış açısıyla ele alır. Tolstoy, bu eserde insanın özünde iyilik ve sevgi olduğunu, bu duyguların Tanrı sevgisi ile bağlantılı olduğunu savunur. Ayrıca, eserde insanın yalnız yaşayamayacağı ve birbirine merhamet ve sevgi ile yaklaşması gerektiği mesajı verilir.

Lev Tolstoy, aristokrat bir ailede doğmuş, ancak bu ayrıcalıklı hayatın sunduğu konforu reddederek cephelerde savaşmış bir yazardır. Yazarlık kariyerinin bazı dönüm noktaları: İlk eserleri: 1852-1856 yılları arasında yazdığı Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik adlı üçleme ve Kırım Savaşı'ndaki deneyimlerini anlattığı Sivastopol Hikayeleri. Ün kazanması: Savaş ve Barış (1869) ve Anna Karenina (1878) romanlarıyla gerçekçi edebiyatın zirvesi olarak kabul edilen eserler verdi. Felsefi eserler: Mülkiyet karşıtlığı ve sadelik üzerine düşüncelerini yansıttığı Diriliş ve Hacı Murat gibi eserler yazdı. Son yılları: Mal varlığını köylülere dağıtarak onlar gibi yaşamaya başladı. Tolstoy'un eserleri, insan doğasının karmaşıklığını ve ahlaki ikilemleri derinlemesine sorgulayan yapıtlar olarak hem edebi hem de felsefi değeri sürdürmektedir.

"İnsan ve Hayat" dergisi, eğitim, kültür ve aile konularında içerikler sunmaktadır. Ayrıca, "İnsan ve Hayat" ifadesi, farklı bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyabilir. Örneğin, Mustafa Çamran'ın "İnsan ve Allah" adlı kitabı, ilahi hedeflere iman ve Allah'ın varlığını hissetme konularını ele alır.

Tolstoy sunumunda ele alınabilecek bazı konular şunlardır: Hayatı ve eserleri: Tolstoy'un hayatı, eğitimi, askeri deneyimi, köy okulunda öğretmenlik yapması, evlilikleri ve son yılları. Felsefi görüşleri: Ahlak, mülkiyet, Hristiyanlık, anarşizm ve pasifizm gibi konulardaki düşünceleri. Edebi tarzı: Gerçekçi edebiyatın temsilcisi olarak eserleri, toplumsal ve siyasi çalkantıları yansıtması. Önemli eserleri: "Savaş ve Barış", "Anna Karenina", "İtiraflarım", "İnsan Neyle Yaşar?" gibi eserlerinin tanıtımı ve içerikleri. Etkisi: Tolstoy'un fikirlerinin 20. yüzyıl yazarları üzerindeki etkisi ve Gandhi ile Martin Luther King Jr. gibi liderler üzerindeki etkisi.

Lev Tolstoy'un eserlerinden uyarlanan bazı filmler: Anna Karenina. Savaş ve Barış. Diriliş. Yaşayan Ceset. Kreutzer Sonatı. Ayrıca, Tolstoy'un hayatından kesitler sunan Aşkın Son Mevsimi filmi de bulunmaktadır.

2010 yapımı The Last Station (Aşkın Son Mevsimi) filmi, Lev Tolstoy'un hayatının son günlerini ve aşk, evlilik gibi temaları ele alır. Filmde, Tolstoy'un karısı Sofya ile olan ilişkisi ve çevresindeki insanlarla yaşadığı çatışmalar anlatılır. Hikaye, bir genç yazarın gözünden anlatılır; bu yazar, Tolstoy'un yanında çalışırken hem onun idealleriyle tanışır hem de kendi aşk hayatını deneyimler.

Aşkın Son Mevsimi (The Last Station) filmi, gerçek bir yaşam hikayesine dayanmaktadır.

Tolstoy'un bisikleti, 67 yaşındaki Lev Tolstoy'un, 7 yaşındaki oğlu Vanichka'yı kaybettikten sonra yaşadığı derin üzüntüden kurtulmasına yardımcı olması için Moskova Bisikletseverler Derneği'nin ona bir bisiklet hediye etmesini ve Tolstoy'un bu bisikleti başarıyla sürmeyi öğrenmesini anlatır. Bu olay, "hiçbir şey için geç değildir" anlamına gelen bir deyim olan "Tolstoy'un bisikleti" kavramının ortaya çıkmasına yol açmıştır.

Lev Tolstoy'un "Hayat Üzerine Düşünceler" kitabı 200 sayfadır. Bazı yayınevlerine göre sayfa sayıları farklılık gösterebilir: Kaknüs Yayınları: 200 sayfa. Ema Kitap: 192 sayfa.

Lev Tolstoy'un bu kadar sevilmesinin birkaç nedeni vardır: Eserlerinin Evrenselliği: Tolstoy'un eserleri, farklı kültürler ve dönemler arasında köprü kurarak evrensel bir hitap gücüne sahiptir. İnsancıl ve Felsefi Yaklaşım: Tolstoy, insancıl bir anlayışa sahip olup, haksızlıkları kabul etmeyen bir kişiliğe sahiptir. Ahlaki Coşku: Tolstoy'un ahlaki arayışları ve koşulsuz iyilik arzusu, yazılarının içtenliği ve anlatım gücüyle birleşerek okuyucular üzerinde derin bir etki bırakmıştır. Sıradan İnsanlara Olan Yaklaşımı: Zengin bir kont olarak doğmuş olmasına rağmen, daha sonra yoksul bir yaşamı tercih etmiş ve topraklarını köylülere bırakmıştır. Ruhanî Etki: Tolstoy'un ruhanî düşünceleri, bazı okuyucular üzerinde derin bir etki yaratmış ve Mahatma Gandhi gibi isimler üzerinde etkili olmuştur.