Şiir

Orhan Veli Kanık'ın "Anlatamıyorum" şiiri, duyguları ifade edememe durumunu anlatır. Şiirde işlenen temel duygular şunlardır: Hüzün ve çaresizlik. Yalnızlık. Umut. Şiirde ayrıca aşk da işlenir; "Bir yer var, biliyorum; her şeyi söylemek mümkün; epeyce yaklaşmışım, duyuyorum" dizelerinde, şiir kişisinin düştüğü durumdan çıkacağından umudu olduğu belirtilir. "Anlatamıyorum" şiiri, modern insanın duygu karmaşasına dair evrensel bir mesaj sunar.

Aşık Veysel Şatıroğlu, "Kara Toprak" şiirini kendisine yazmıştır. Şiirde, toprağa olan sevgi ve saygı ifade edilirken, doğanın ve toprağın insan hayatındaki yeri derin bir bilgelikle ele alınır.

Atatürk ile ilgili bazı şiirler: Atatürk - Cahit Sıtkı Tarancı: >Atatürk'üm eğilmiş vatan haritasına >Görmedim tunç yüzünde böylesine geceler >Atatürk neylesin memleketin yarasına >Uçup gitmiş elinden eski makbul çareler. Ağıt - Destan - Orhan Şaik Gökyay: >Bir ağıt söyleyeyim, dağlar dilinden >Dumlu'dan Ağrı'ya ün gitsin gelsin! >Destanlar duyulsun tarih yolundan, >O günden dünlere şan gitsin gelsin. Atatürk - Enis Behiç Koryürek: >Ey sanki alev saçlı zafer küheylaniyle >Kurtardığın vatanda en yüce şehsüvarsın, >Bir şimşek çağlayanı haliyle Türk kanıyle >Aldığı şâna lâyık bir tarihde bir Sen varsın. Atatürk'e Ağıt - Aşık Veysel Şatıroğlu: >Ağlayalım Atatürk'e >Bütün dünya kan ağladı >Başbuğ olmuştu mülke >Geldi ecel can ağladı. Mustafa Kemal'i Düşünüyorum - Ümit Yaşar Oğuzcan: >Mustafa Kemal'i düşünüyorum; >Yeleleri alevden al bir ata binmiş >Aşıyor yüce dağları, engin denizleri. >Altın saçları dalgalanıyor rüzgârda, >Işıl ışıl yanıyor mavi gözleri.

İstanbul şiirleri, farklı dönemlerde yazılmıştır. Öne çıkan bazı dönemler şunlardır: Divan Edebiyatı Dönemi: Fatih Sultan Mehmet, Bâkî, Şeyh Galip ve Nedim gibi şairler, İstanbul'u konu alan şiirler yazmışlardır. Milli Edebiyat Dönemi: Tevfik Fikret, Faruk Nafiz Çamlıbel ve Mithat Cemal Kuntay, İstanbul'u farklı bakış açılarıyla işlemişlerdir. Cumhuriyet Dönemi: Necip Fazıl Kısakürek, Orhan Veli, İlhan Berk ve Attila İlhan gibi şairler, İstanbul'u çeşitli temalarla ele almışlardır. Ayrıca, İstanbul'u konu alan şiirler, fetihten günümüze kadar olan süreçte, farklı edebi türlerde ve tarzlarda yazılmıştır.

Turgut Uyar, İkinci Yeni şiir anlayışının öncü şairlerindendir. Uyar'ın şiir anlayışı şu şekilde özetlenebilir: Kapalı ve açık şiir ayrımı: Uyar, kapalı ve açık şiir ayrımını gereksiz bulur; ona göre her iki durumda da söylenen sözlerin değeri önemlidir. Değişmeyen tema: Şiirde değişmez olanı aramayı önemser; Uyar'a göre şiir, zaman içinde değişse de dokunduğu konular belli bir düzlemde kalır. Biçim ve öz ilişkisi: Şiirin şeklini, söylenen şeye göre ayarlamayı tercih eder; yaşamdaki bölünmüşlük ve karmaşıklığı yansıtmak için belirsiz ve karmaşık bir biçim kullanır. Anlam ve ritim: Şiirde anlamın sağlamlığına önem verir, ancak ritim ve ahenki kelime ve ibare yinelemeleriyle artırmaya çalışır.

Kafiye, şiirde en az iki dize sonunda tekrarlanan, anlam ve görev bakımından birbirinden farklı ek ve sözcükler arasındaki ses benzerliğidir. Halk edebiyatında kafiye yerine “ayak” terimi kullanılır. Kafiyeyi oluşturan seslerden sonra aynen tekrarlanan ek ve kelimelere ise redif denir.

Orhan Veli Kanık'ın en çok okunan şiiri, "Anlatamıyorum"dur. "Anlatamıyorum" şiiri, Lyrikline sitesinde yapılan istatistiklere göre, dünyada en çok okunan ikinci şiir olmuştur.

Ümit Yaşar Oğuzcan'ın "Sevi" şiirinde 11 dörtlük bulunmaktadır.

Tuncel Kurtiz'in seslendirdiği "Etme" şiiri, Mevlana Celaleddin Rumi'ye aittir.

Komik şiirler, okuyuculara gülme ve düşünme fırsatı sunmak amacıyla yazılır. Bu tür şiirler: Mizahi bir anlatım kullanır ve konuyu komik bir şekilde sunarak okuyucunun gülmesini sağlar. Abartılı ifadeler, kelime oyunları ve ironik betimlemelerle zenginleştirilir. Toplumsal olaylar, insan davranışları ve günlük yaşam üzerine mizahi bir bakış açısı sunar. Eğlence sağlamanın yanı sıra, eleştirel düşünme becerilerini geliştirme imkanı tanır. Komik şiirlerin kökenleri çok eski zamanlara dayanır ve Antik Yunan'dan itibaren edebiyatta yer alır.

Secili nesir, düzyazıda (nesir) kafiye veya ses tekrarları ile oluşturulan anlatımdır. Secili nazım hakkında bilgi bulunamamıştır. Nesir, vezinsiz ve kafiyesiz yazılan sözdür.

Servet-i Fünûn'da aruz ölçüsünün kullanılmasının bazı nedenleri: Batı etkisi: Servet-i Fünûn, Batı kültürü ve edebiyatıyla yoğrulmuş bir dönemdir. Estetik ve sanatsal kaygılar: Şairler, estetik ve sanatsal meselelere büyük önem vermiş, aruzu şiirde ahenk yaratmak için kullanmışlardır. Geleneksel anlayış: Aruz, Türk edebiyatında uzun bir geçmişe sahiptir ve bu ölçü, Divan edebiyatı nazım ölçüsü olarak kabul edilmiştir. Ancak, Servet-i Fünûn şairleri aruzu geleneksel şekilde kullanmak yerine, bir şiirde birden fazla aruz kalıbı kullanarak serbest vezne zemin hazırlamışlardır.

"Bana Şiir Yaz" şiiri Yunus Özkan'a aittir.

Shakespeare'in 131. sonesi, "karanlık kadın soneleri" olarak bilinen 127-154 numaralı soneler dizisinin bir parçasıdır ve kimliği bilinmeyen, genellikle koyu tenli olduğu varsayılan bir kadına hitap eder. Sonenin temel temaları: Kadının fiziksel görünümü: Konuşmacı, kadının güzel olduğunu savunurken, başkalarının onun görünümünü çekici bulmadığını söyler. Kadının ahlaki karakteri: Konuşmacı, kadının kötü bir ahlaki karaktere sahip olduğunu bilmesine rağmen ona olan bağlılığını sürdürür. Güzellik ve kötülük çatışması: Konuşmacı, kadının fiziksel güzelliğinin kötülükle bir ilişkisi olmadığını, bu kötülüğün yalnızca onun eylemlerinde olduğunu iddia eder. Sonenin son iki dizesinde, konuşmacının kadının siyah tenini kendi yargısında en adil olarak gördüğü, ancak bu adileliğin yalnızca eylemlerinde değil, hiçbir şeyde olmadığını, sadece kötülüklerinde siyah olduğunu kabul ettiği bir iltifat yer alır.

Âşık Veysel'in "Kara Toprak" şiiri, doğaya, toprağa ve insanın yaşamına dair derin bir bakış sunar. Şiirde öne çıkan temalar: Toprak sevgisi ve saygı: Toprak, sadık bir dost ve yaşamın kaynağı olarak tasvir edilir. İnsanın doğaya bağımlılığı: İnsanoğlunun toprağa olan ihtiyacı ve doğanın döngüsel yapısı vurgulanır. Varoluşsal sorgulamalar: Hayatın geçiciliği, ölümün kaçınılmazlığı ve insanın gerçek varlığının toprak olduğu işlenir. Manevi yolculuk: Toprak, Allah'a ulaşmada bir vasıta veya metafor olarak yer alır. Şiir, insanın doğayla bütünleşmesini teşvik eder ve toplumsal sorumluluk hakkında derin düşüncelere yol açar.

"Özledim Seni" şiiri Can Yücel'e ait değildir. Bu şiir, Can Dündar'ın Milliyet'te 16 Şubat 2002 tarihinde yayımlanan "Özleme Dair" başlıklı yazısından alıntıdır.

Koşuk, İslamiyet öncesi Türk edebiyatında, sığır töreni ve şölen gibi eğlence törenlerinde kopuz eşliğinde söylenen, aşk, kahramanlık ve doğa temalı şiirlere verilen genel isimdir.

Aşk şiirleri en çok hangi şairden sorusuna kesin bir yanıt vermek zordur, çünkü birçok şair aşk temalı şiirler yazmıştır. Ancak, Türk edebiyatında aşk şiirleriyle öne çıkan bazı şairler şunlardır: Cemal Süreya. Attila İlhan. Özdemir Asaf. Can Yücel. Turgut Uyar.

"Bana Bir Resim Çiz Ressam" şiiri, Celal Çalık tarafından yazılmıştır. Ayrıca, Vildan Uyar'ın da "Bana Bir Resim Çiz" adlı bir şiiri bulunmaktadır.

"Kara Gözlüm" şarkısının farklı versiyonları ve yazarları bulunmaktadır: Kerim Tekin: 1995 yılında yayınlanan ilk albümünde yer alan "Kara Gözlüm" şarkısının sözleri Evren Erdamar'a, müziği ise Yusuf Bütünley'e aittir. Türkan Şoray ve Kadir İnanır Filmi: Bir Türk sanat müziği eseri olan "Kara Gözlüm", Türkan Şoray ve Kadir İnanır'ın oynadığı bir filme de adını vermiştir. Cemal Safi: "Kara Gözlüm" adıyla bir şiir de bulunmaktadır.