Semptomlar

Hamilelikte iştahsızlık genellikle gebeliğin ilk trimesterinde, yani ilk 3 aylık dönemde başlar.

Düşük tansiyonda baş ağrısı, kan basıncının düşmesi sonucu beyne yeterince kan ve oksijen gitmemesi nedeniyle ortaya çıkabilir. Bu durum, aşağıdaki belirtilerle birlikte görülebilir: Baş dönmesi ve sersemlik hissi. Mide bulantısı ve kusma. Soğuk soğuk terleme. Konsantrasyon eksikliği. Düşük tansiyon belirtileri yaşıyorsanız, bir doktora danışmanız ve gerekli ölçümleri yaptırmanız önemlidir.

Üşüme, doğrudan kardan kaynaklanmaz, ancak bazı durumlarda soğuk hava nedeniyle ortaya çıkabilir. Sürekli üşümenin nedenleri arasında şunlar yer alabilir: - Kansızlık (anemi): Kırmızı kan hücrelerinin yetersiz olması veya işlev bozukluğu. - Tiroid hastalıkları: Özellikle hipotiroidi, metabolizmayı yavaşlatarak üşümeye yol açabilir. - Dolaşım sorunları: Periferik arter hastalığı gibi damar tıkanıklıkları veya kan damarlarının aşırı daralması. - Enfeksiyonlar: Grip, pnömoni ve tüberküloz gibi enfeksiyonlar üşüme ve titremeye neden olabilir. - Yetersiz beslenme: Demir, B12 vitamini ve folat gibi besin eksiklikleri üşümeye yol açabilir. Eğer sürekli üşüme sorunu yaşanıyorsa, bir doktora başvurulması önerilir.

Kızıl hastalığı şüphesi durumunda acil servise gidilmesi önerilir. Bu hastalık, bulaşıcı ve bağışıklık sistemini zayıflatan bir hastalıktır. Acile başvurulmasını gerektiren durumlar: - Yüksek ateş ve titreme; - Şiddetli boğaz ağrısı ve yutkunma güçlüğü; - Mide bulantısı, kusma ve baş ağrıları; - Döküntü ve ciltte soyulma. Doktor, gerekli tetkikleri yaparak doğru teşhisi koyar ve antibiyotik tedavisi gibi uygun tedaviyi başlatır.

Poliüri ve pollaküri arasındaki fark, idrarın miktarı ve sıklığına göre belirlenir: - Poliüri: Günlük idrar hacminin normalden fazla olmasıdır. - Pollaküri: İdrar yapma sıklığının artmasıdır, yani kişi daha sık idrara gider ancak her seferinde ürettiği idrar miktarı az olabilir. Özetle, poliüri "hacimsel" bir artışken, pollaküri "sıklık" artışını ifade eder.

Vücutta aşırı mukus üretimi, genellikle vücudun bir duruma tepki vermesi sonucu ortaya çıkar. Bu durumlar şunlar olabilir: Enfeksiyonlar: Virüs veya bakteri enfeksiyonları, vücudun daha fazla mukus üretmesine neden olur. Alerjiler: Polen, ev tozu veya hayvan tüyü gibi alerjenlere karşı vücut, mukus üretimini artırır. Tahriş edici maddeler: Sigara dumanı, hava kirliliği, keskin kokular veya kimyasallar gibi faktörler mukus salgısını tetikler. Kronik hastalıklar: KOAH, kistik fibrozis, astım gibi uzun süreli hastalıklar aşırı mukus üretimine yol açabilir. Dehidrasyon: Vücudun yeterince su alamaması, mukusun kalınlaşmasına neden olur. Aşırı mukus üretimi devam ederse, bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir.

Kafanın sıcak olması, çeşitli hastalıkların belirtisi olabilir. Bu durumlar arasında: 1. D Vitamini Eksikliği: Bebeklerde kafa kemiklerinde yumuşama, bıngıldakta genişlik ve geç diş çıkarma ile birlikte kafa sıcaklığına neden olabilir. 2. Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları: Nezle ve grip gibi enfeksiyonlar kafa sıcaklığına ek olarak öksürük, hırıltı ve burun akıntısı gibi belirtilerle kendini gösterebilir. 3. Diş Çıkarma: Diş çıkarma döneminde bebeğin kafasıyla birlikte vücut sıcaklığında artış olabilir. 4. Hormonal Bozukluklar: Menopoz, adet öncesi sendromu gibi hormonal değişiklikler de kafa sıcaklığına yol açabilir. 5. Hipertansiyon: Damar sistemiyle ilgili sorunlar ve hipertansif krizler, kafaya kan akışının bozulmasına ve kafa sıcaklığına neden olabilir. Bu belirtiler varsa, bir doktora muayene olmak ve gerekli tetkikleri yaptırmak önemlidir.

Palpitasyonun belirtileri şunlardır: 1. Kalp atışlarının hızlanması veya düzensizleşmesi. 2. Göğüste baskı veya rahatsızlık hissi. 3. Baş dönmesi veya bayılma hissi. 4. Nefes darlığı. 5. Kaygı veya panik hissi. Bu belirtiler kişiden kişiye değişiklik gösterebilir ve sürekli yaşanıyorsa bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir.

Anal fissür (makat çatlağı) terleme yapmaz ancak anal bölgede meydana gelen terleme, cildi tahriş ederek fissür oluşumuna neden olabilir. Aşırı kilo alımı, daha fazla terlemeye yol açar ve bu durum, anal bölgede cildi tahriş ederek fissür riskini artırabilir.

Ön yükseklik (nabız) azalmasının birkaç nedeni olabilir: 1. Kalp yetersizliği: Kalbin kasılma gücünün azalması, dakikadaki kasılma sayısının düşmesine ve dolayısıyla nabız değerinin düşmesine yol açar. 2. Kansızlık (anemi): Kanda oksijen seviyesinin düşmesine neden olarak nabız yüksekliğini azaltabilir. 3. İlaçların yan etkileri: Bazı ilaçlar, özellikle tiroid hormonlarını etkileyenler, nabız hızını düşürebilir. 4. Yaş ve fiziksel durum: Düzenli spor yapmayan veya fiziksel aktivitesi düşük olan kişiler, hafif eforlarda bile nabız yüksekliği hissedebilir. Nabız düşüklüğü durumunda bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.

Sağ göz ağrısı çeşitli nedenlerden kaynaklanabilir ve bazıları tehlikeli olabilir. Tehlike arz eden durumlar şunlardır: 1. Şiddetli ve ani ağrı: Acil tıbbi müdahale gerektiren bir durum olabilir. 2. Görme kaybı: Ani veya kademeli görme kaybı yaşanıyorsa derhal doktora başvurulmalıdır. 3. Kızarıklık ve şişlik: Gözde belirgin kızarıklık ve şişlik enfeksiyon belirtisi olabilir. 4. Işığa duyarlılık: Işığa karşı aşırı hassasiyet veya gözde ışık çakması hissediliyorsa doktora danışılmalıdır. 5. Bulantı ve kusma: Göz ağrısı ile birlikte bu belirtiler varsa, acil tıbbi yardım alınmalıdır. Düzenli göz muayenesi ve ağrının devam etmesi durumunda bir göz doktoruna başvurmak önemlidir.

AIDS semptomları, HIV enfeksiyonunun erken evrelerinde 1-12 yıl arasında ortaya çıkabilir. Ancak, tedavi edilmeyen olgularda semptomların ortaya çıkması ortalama 8-10 yıl sürebilir.

Dışkının kalem gibi olması durumu, ciddi sağlık sorunlarının belirtisi olabilir ve tehlikeli olarak kabul edilir. Bu durum, genellikle bağırsaklarda bir tıkanıklık, daralma, polip veya tümör gibi yapısal ve işlevsel bozukluklardan kaynaklanır. Eğer dışkıda incelme sürekli hale gelirse ve diğer belirtilerle birlikte görülüyorsa, bir uzmana başvurmak önemlidir.

Ateşin 3 derece düşmesi durumunda ne olacağına dair bilgi bulunamadı. Ancak, ateş düştüğünde vücutta şu değişiklikler gözlemlenebilir: Ciltte sıcaklık artışı ve yanma hissi azalır. Kalp atış hızı normale döner. Halsizlik ve yorgunluk hissi azalır. İştah kaybı ve mide bulantısı düzelir. Ateş, vücudun enfeksiyonlarla savaştığının bir göstergesi olabilir.

Histamin alerjisinde ortaya çıkan belirtiler kişiden kişiye farklılık gösterebilir, ancak genel olarak şu semptomlar görülür: 1. Sindirim Sistemi Belirtileri: Karın ağrısı, şişkinlik, gaz, ishal veya kabızlık, mide bulantısı. 2. Cilt Belirtileri: Kızarıklık, sıcak basması, kurdeşen, kaşıntı, egzama veya ciltte döküntüler. 3. Solunum Sistemi Belirtileri: Burun tıkanıklığı, burun akıntısı, hırıltılı solunum, astım benzeri semptomlar. 4. Kardiyovasküler Sistem Belirtileri: Düşük tansiyon, hızlı veya düzensiz kalp atışı, baş dönmesi. 5. Sinir Sistemi Belirtileri: Baş ağrısı veya migren, yorgunluk, anksiyete, uykusuzluk. Histamin alerjisinin teşhisi ve tedavisi için bir doktora başvurulması önerilir.

Böbrek hastalarında mide bulantısının birkaç nedeni olabilir: 1. Böbrek Enfeksiyonları: Bakteriyel enfeksiyonlar böbreklerde iltihaplanmaya yol açarak mide bulantısına neden olabilir. 2. Böbrek Taşları: Böbreklerde oluşan taşlar, idrar akışını engelleyerek ağrı ve mide bulantısına yol açabilir. 3. Sistemik Hastalıklar: Bazı sistemik hastalıklar, böbreklerde hasar oluşturarak mide bulantısı gibi semptomları tetikleyebilir. 4. Toksin Birikimi: Böbrekler yeterince iyi çalışmadığında, vücutta biriken toksinler mide bulantısına neden olabilir. Bu semptomlarla karşılaşan bireylerin, bir sağlık profesyoneline başvurarak gerekli tetkiklerin yapılmasını sağlaması önemlidir.

Tansiyonun 8'e 4 olması, düşük tansiyon (hipotansiyon) olarak değerlendirilir. Bu durum, aşağıdaki sağlık sorunlarına yol açabilir: Baş dönmesi ve göz kararması. Mide bulantısı ve halsizlik. Dengesizlik ve bayılma hissi. Düşük tansiyon, hayati organlara yeterli oksijen ve besin taşınmasını engelleyerek ciddi komplikasyonlara neden olabilir. Bu nedenle, bu tür bir durumla karşılaşıldığında bir doktora başvurulması önemlidir.

Kalp krizinde sol kol ve omuz ağrısı, göğüs kafesinde oluşan ağrı öncesi veya sonrası başlayabilir.

Reglden yaklaşık 1-2 hafta önce gaz şikayetleri başlayabilir.

Büyüyen bir bebek, aşağıdaki belirtilerle anlaşılabilir: 1. İştah artışı: Bebek, daha fazla besin ihtiyacı duyar ve sık sık acıkır. 2. Uyku düzeninde değişiklik: Bebek, daha fazla uyuyabilir veya uykuları daha sık bölünebilir. 3. Huzursuzluk ve ağlama: Fiziksel ve duygusal yorgunluk nedeniyle bebek daha huysuz ve ağlamaklı olabilir. 4. Kıyafetlerin küçülmesi: Bebeğin kıyafetleri hızla dar gelmeye başlayabilir. 5. Motor beceri sıçramaları: Bebek, başını daha uzun süre dik tutma, ellerle nesneleri kavrama gibi yeni beceriler kazanabilir. Bu belirtiler, her bebekte farklılık gösterebilir ve büyüme atakları genellikle birkaç gün ile bir hafta arasında sürer. Eğer belirtiler uzun süre devam ederse, bir doktora danışmak önemlidir.