Osmanlı

Kadirli halkının nereden geldiğine dair kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, ilçenin tarih boyunca çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yaptığı ve farklı topluluklar tarafından el değiştirdiği bilinmektedir. Hititler ve Asurlar: Kadirli'nin bulunduğu bölgede tarih boyunca yaşamış olan uygarlıklardan bazılarıdır. Türkler: 1074 tarihinden itibaren Kars’tan gelen Türkler Kadirli'ye iskan ettirilmiş ve buraya ilk önce "Kars" ismi verilmiştir. Zülkadiroğulları: 14. yüzyılda Maraş yöresinde yerleşip yurt tutan Zülkadiroğulları'nın hakimiyetinde Kadirli, "Kars-ı Zülkadriyye" olarak adlandırılmıştır. Konar-göçer Türkmenler ve Avşarlar: Bu topluluklar, Kadirli'yi kışlak olarak kullanmışlardır. Kadirli, 1515 yılında Osmanlı Padişahı Yavuz Selim tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.

"Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar" dizisi, 1912 yılında başlayan ve Osmanlı'nın son dönemlerini anlatan bir hikayeye sahiptir. Dizide, köklü bir paşa ailesinin entrika ve sırlarla dolu yaşamı ele alınmaktadır. Hikaye, sadece bir ailenin dramını değil, Osmanlı’nın çalkantılı son dönemini ve Cumhuriyet’e geçiş sürecini de yansıtmaktadır.

II. Abdülhamid, 31 Mart Vakası sonucunda İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından tahttan indirilmiştir. Sultan V. Mehmed Reşad, II. Abdülhamid'in yerine tahta çıkmıştır.

Trakya halkı, adını bu bölgeye binlerce yıl önce yerleşmiş olan Antik Trak halkından almaktadır. Traklar dışında, Trakya'da yaşayan diğer topluluklar arasında Rumeli Türkleri, Pomaklar, Romanlar ve diğer Balkan toplulukları bulunmaktadır. Ayrıca, 1300'lü yıllardaki Osmanlı fetihleriyle birlikte Trakya'ya yerleştirilen Yörük boylarının soyundan gelen "Gacallar" da Trakya'nın yerli halklarından biri olarak kabul edilmektedir.

Paşa, Türk Dil Kurumu'na göre yüksek rütbeli asker veya memur anlamına gelir. Ayrıca, paşa kelimesinin diğer anlamları şunlardır: Toplumda saygı duyulan, itibar edilen kişi; Ailenin en büyük çocuğu, ağabey. Askerlikte, tuğgeneral, tümgeneral, korgeneral ve orgeneral rütbelerindeki subaylara paşa denir.

Hayır, Katip Çelebi ve Evliya Çelebi kardeş değildir. Katip Çelebi, 1609 yılında İstanbul'da doğmuş, Osmanlı-Türk bilim insanı ve aydındır.

Ahmet Mithat Efendi, Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir çünkü: İlk popüler yazar: Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler yazarıdır. Çok yönlülüğü: Gazetecilik, yayıncılık, romancılık, hikâyecilik, tiyatro yazarlığı, tarih, coğrafya ve felsefe ile ilgilenmiştir. Eser sayısı: Ölümüne dek iki yüzden fazla eser yayımlamıştır. Edebî anlayış: Genç yazarlara destek vermiş, dilde sadeleşmeyi savunmuş, devlete ve dine itaatsizliği, tembelliği, müsrifliği ve özentiliği eleştirmiştir. İlkler: Esaret adlı eserinde kölelik konusunu ilk defa ele almış, Esrar-ı Cinayat ile Türk edebiyatındaki ilk polisiye roman örneğini vermiştir. Batı edebiyatına etkisi: Fransız edebiyatından yaptığı çevirilerle yeni yazarların yetişmesine katkıda bulunmuştur. Eğitimci kimliği: Darülfünun’da dünya tarihi ve dinler tarihi dersleri vermiştir.

Çandarlı Halil Paşa, 10 Temmuz 1453 tarihinde İstanbul'un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet'in emriyle idam edilmiştir. İdam süreci şu şekilde gelişmiştir: 29 Mayıs 1453'te İstanbul'un fethinden sonra, 1 Haziran 1453'te II. Mehmet, Çandarlı Halil Paşa'yı görevinden azletti. Çandarlı Halil Paşa ve çocukları tutuklandı. Çocukları serbest bırakılırken, Çandarlı Halil Paşa Yedikule'de Altın Kapı'da 40 gün hapis edildi. 10 Temmuz 1453'te gözlerine mil çekildikten sonra idam edildi. Tarihçiler arasında bu idam kararının nedenleri hakkında farklı görüşler bulunmaktadır.

Osmanlı İmparatorluğu'nda kullanılan bazı desenler şunlardır: Çiçek ve bitkisel bezemeler: Lale, karanfil, şakayık, narçiçeği, hurma ağacı, asma dalı, çınar yaprağı gibi motifler kullanılmıştır. Geometrik desenler: İslam sanatında yaygın olan geometrik motifler, sonsuzluğu, ilahi düzeni ve yaratılışın uyumunu simgeler. Hat sanatı: Allah'ın ve Peygamber'in isimleri, Kuran'dan ayetler ve dini sözler estetik bir şekilde yazılarak yapıları süslemiştir. Sembolik desenler: "Çintemani" motifi, üç dolunay figürü ile "Allah" adını sembolize eder. Ayrıca, dokumalarda altın ve gümüş teller de kullanılmıştır.

Osmanlı padişahlarının tuğralarının farklı olmasının sebebi, her padişah için tuğranın özel olarak tasarlanmış olması ve padişahların bireysel kimliğini yansıtmasıdır. Ayrıca, tuğralar padişahın ismini ve babasının ismini içeren özel kaligrafik bir yazı stilinde oluşturulduğu için, padişahın babasının adının sonuna 18. asrın ortalarına kadar "Hân" sıfatı ilave edilmesi de tuğraların farklı görünmesine neden olmuştur. İlk tuğra olarak bilinen Orhan Gazi’nin tuğrası ise görünüşce ve içerik açısından daha sade olmuştur. Osman Gazi’ye ait bir tuğra bulunamadığından günümüze 35 padişah tuğrası ulaşmıştır.

Seniha Sultan, 3 Mart 1924'te halifeliğin kaldırılmasıyla çıkan ve hanedan ailesine Türkiye Cumhuriyeti sınırlarında yaşama yasağı getiren yasa nedeniyle 72-73 yaşındayken sürgüne gönderilmiştir. Seniha Sultan'ın sürgün edilmesinde, eşi Mahmud Celaleddin Paşa'nın II. Abdülhamid'e muhalefeti de etkili olmuştur.

Sırpsındığı Savaşı'nı Osmanlı Devleti kazanmıştır. 1364 yılında gerçekleşen savaş, Osmanlı Sultanı I. Murad döneminde, Osmanlı İmparatorluğu ile Sırp Despotluğu arasında yaşanmıştır. Osmanlı ordusu, bir gece yarısı baskını ile Haçlı kuvvetlerine büyük bir zafer kazandırmış, Haçlı ordusunun büyük kısmı kılıçtan geçirilmiş veya Meriç’e düşerek boğulmuş, pek azı kurtulmayı başarmıştır.

Sarı Selim, II. Selim'in lakabıdır ve saçlarının sarı olması nedeniyle bu ismi almıştır.

Dürrüşehvar Sultan'ın iki çocuğu vardır.

Sarıgöl halkının nereden geldiğine dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, ilçenin tarihçesine dair bazı bilgiler mevcuttur: Halk arasındaki rivayetlere göre, Sarıgöl'ün yerleşim alanı eskiden deniz seviyesinden alçakta bir göldü. İlçedeki ören yerleri, çevre tarihinin çok eski olduğunu göstermektedir. Yazılı kitabelere rastlanmamakla birlikte, bazı yerleşim yerlerindeki kalıntılar ve mezarlarda milattan önceki medeniyetlerin varlığını ortaya koymaktadır. 1393 yılında Osmanlı topraklarına katılmış ve bu dönemde adı "İnegöl" olarak anılmıştır. Sarıgöl, 1938 yılında "Sarıgöl" adını alarak bucak olmuş, 4 Eylül 1957'de ise ilçe statüsüne kavuşmuştur.

Osmanlı İmparatorluğu'nda kethüda, devlet görevlisi olarak çeşitli görevler üstlenen kişilere denir. Kethüdalar, idari, mali ve hukuki işlerin yanı sıra devletin idari işlerini denetleme gibi sorumluluklara sahipti. Kethüda unvanı, sadrazamın yardımcılığını üstlenen içişlerinden sorumlu yetkili için de kullanılırdı. Günümüzde kethüda unvanının karşılığı, devlet memurları veya yöneticiler olarak kabul edilir.

Topkapı Sarayı'nda dört avlu bulunmasının sebebi, sarayın farklı işlevlere sahip bölümlerini ayırmak ve organize bir yapı oluşturmaktır. Bu avlular, dışarıdan içeriye doğru şu şekilde adlandırılır: 1. Birinci Avlu: Alay Meydanı, Aya İrini Kilisesi ve çeşitli idari yapılar bulunur. 2. İkinci Avlu: Divan Meydanı, Kubbealtı (Dîvân-ı Hümâyun) ve Harem Dairesi gibi devlet işlerinin görüldüğü alanlar yer alır. 3. Üçüncü Avlu: Enderûn Avlusu olarak bilinir ve padişahın özel yaşam alanı olan Harem, Has Oda ve hazine gibi bölümleri içerir. 4. Dördüncü Avlu: Sofa-i Hümâyûn ve Lale Bahçesi gibi padişah ve ailesine özel köşkler ve bahçelerden oluşur.

İzmir Beyliği, Çaka Bey tarafından 1081 yılında kurulmuştur.

Celali isyanlarının en tehlikeli isyanı olarak Karayazıcı Ayaklanması gösterilebilir. 1598 yılında Sivas ve Maraş bölgesinde başlayan bu isyan, sekban askerlerinin komutanıyken ayaklanan Karayazıcı'ya, dirlikleri ellerinden alınan sipahiler, topraklarını terk eden köylüler, işsiz kalan sekbanlar ve yönetimden hoşnut olmayan beyler ve paşaların katılmasıyla büyümüştür. Karayazıcı'nın ölümünden sonra ayaklanmacıların başına kardeşi Deli Hasan geçmiş ve Osmanlı Devleti, Orta Anadolu'ya egemen olan Deli Hasan kuvvetlerini bastıramayınca onunla anlaşma yoluna giderek Deli Hasan'ı paşa unvanıyla Bosna beylerbeyliğine atamıştır.

Erzurum Kalesi'ni farklı dönemlerde farklı kişiler fethetmiştir: Bizanslılar: MS 422 yılında Bizanslılar, Erzurum yakınlarında "Theodosiopolis" şehrini kurmuşlardır. İslam Orduları: 633 yılında Müslüman Komutan Ömer bin Hattab'ın komutasındaki İslam Orduları, Erzurum'u fethetmiştir. Selçuklular: 1071 Malazgirt zaferinden sonra, Selçuklu Sultanı Alparslan'a bağlı komutanlardan Ebul Kasım, Erzurum'u fethetmiştir. Saltuklular: 1202 yılında Erzurum, Konya'da bulunan Anadolu Selçuklularına tabi bir vilayet olmuştur. Moğollar: 1242 yılında Moğol komutanı Baycu Noyan, Erzurum'u kuşatıp ele geçirmiştir. Osmanlı Devleti: 1514 yılında Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim, Erzurum'u fethetmiştir.