Tuğra

Osmanlı Tuğra'sının değişimi, Sultan II. Mahmud döneminden itibaren belirgin hale gelmiştir.

Tuğra kolye, Osmanlı padişahlarının imzasını temsil eden tuğra sembolünü içeren bir kolyedir. Tuğra kelimesi, Oğuz lehçesinde "hükümdarın basılmış imzası" anlamına gelir.

En büyük tuğra, genellikle Kanuni Sultan Süleyman'a ait olan tuğra olarak kabul edilir.

Gümüş yüzükte tuğra, Osmanlı İmparatorluğu döneminde padişahların imzasını temsil eden özel bir sembol anlamına gelir. Bu sembol, imparatorluğun gücünü, ihtişamını ve kültürel zenginliğini simgeler.

Osmanlı tuğrası, Osmanlı padişahlarının imzasını temsil eden özel ve estetik bir semboldür. Anlamı: - Padişahın kimliği ve otoritesi: Tuğranın en altında yer alan ve padişahın adını taşıyan kısım, onun kişisel otoritesini ve devlet başkanı olarak benzersiz kimliğini vurgular. - İmparatorluğun gücü ve yükselişi: Tuğranın üst kısmında yer alan ve "elif" harfi şeklinde uzanan dikey şekiller, imparatorluğun gücünü, egemenliğini ve yükselişini simgeler. - "Daima muzaffer" ifadesi: Tuğralarda yer alan "el-muzaffer daima" duası, padişahın her daim muzaffer olmasını, yani zafer kazanmasını temenni eder. Ayrıca, tuğralar hat sanatının bir kolu olarak kabul edilir ve usta hattatlar tarafından yazılmıştır.

Osmanlı padişahlarının tuğraları her padişahın kişisel özelliklerini ve yönetim anlayışını yansıttığı için farklıdır. Ayrıca, tuğraların farklı olmasının bir nedeni de her padişahın tuğrasını döneminin en önemli hattatlarına yaptırması ve nişancılarını farklı kişilerden seçmesidir.

Tuğra, Osmanlı padişahlarının imzasını taşıyan özel bir kaligrafik sembol olduğu için önemli kabul edilir: 1. Devlet İşlerinin Temsili: Tuğra, devlet işlerinin dönmesinde ve emirlerin yerine getirilmesinde kullanılan bir imza işlevi görürdü. 2. Sanat ve Estetik: Osmanlı döneminde tuğra, bir sanat haline gelmiş ve hattatlar tarafından estetik açıdan en güzel şekilde yazılmaya çalışılmıştır. 3. Hanedan Sembolü: Tuğra, Osmanlı hanedanlığının sembolü olarak paralarda, bayraklarda, pullarda ve çeşitli resmi belgelerde kullanılmıştır.

Tuğra bulunan altın türleri şunlardır: 1. Reşat Altını: Sultan Reşat dönemine (1909–1918) ithafen basılan ve özel bir tuğra tasarımına sahip altınlardır. 2. Hamit Altını: Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid için basılmış bir Osmanlı sikkesidir ve üzerinde tuğra bulunur.

Osmanlı arması ve tuğra farklı kavramlardır. Tuğra, Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları özel sembollerden oluşan iz, alamet ve nişân-ı hâkânî olarak tanımlanır. Osmanlı arması ise, 19. yüzyılda Birleşik Krallık geleneğindeki nişanlardan etkilenilerek Osmanlı Devleti için hazırlanmış bir semboldür.

Fatih Sultan Mehmet'in bir tuğrası bulunmaktadır.

Fermanda tuğra, belgenin padişah emri olduğunu tasdik etmek amacıyla bulunur.

Fatih Sultan Mehmet'in tuğra yazısı kendisine aittir.

Osmanlı tuğrası, Osmanlı padişahlarının imzasını ve adını içeren özel bir işaret olarak kullanılır. Dolayısıyla, "HD Osmanlı tuğrası" ifadesi, Osmanlı padişahlarından birine ait olan tuğrayı ifade edebilir. En yüksek rütbeye sahip Osmanlı tuğralarından biri, II. Abdülhamid'in tuğrası olarak kabul edilir ve bu tuğra, hattat Sami Efendi tarafından yazılmıştır.

Evet, tuğra tarihi bir eserdir.

Türkmen tuğrası, Türk hükümdarlarını temsilen kullanılan yazılı alamet ve işaretler anlamına gelir. Bu terim, Oğuz lehçesinde "tugrag" olarak geçer ve "hükümdarın basılı imzası" olarak tanımlanır.

Tahsilat ve tuğra kavramları farklı anlamlara sahiptir: 1. Tahsilat: Arapça kökenli bir kelime olup, alacakların toplanması veya süresi içinde ödenmeyenlerin yasal yollarla alınması anlamına gelir. 2. Tuğra: Osmanlı İmparatorluğu'ndan gelen, dijital ortamda kişilerin veya kurumların kimliklerini doğrulamak için kullanılan bir dijital imza türüdür.

Nişancı, Osmanlı İmparatorluğu'nda padişahın tuğrasını çekmekle görevli yüksek rütbeli bir memur olarak meşhurdur. Diğer meşhur yönleri ise şunlardır: - Kanunların derlenmesi ve muhafazası: Nişancılar, teşkilât ve teşrifat kanunlarının derlenmesinden ve muhafazasından sorumluydu. - Tahrir defterleri: Devletin vergi ve askerî sisteminin esasını teşkil eden tahrir defterlerinin tashihini yapardı. - Seferler: XVI. yüzyılın sonlarına kadar padişahın katıldığı seferlerde bulunması kanun gereği idi.

Midhat Sertoğlu'nun "Osmanlı Türklerinde Tuğra" adlı eseri, Osmanlı padişahlarının resmi imzası ve ferman ile beratları tasdik işareti olan tuğranın tarihini ve gelişimini anlatmaktadır. Kitapta şu konular ele alınmıştır: - Tuğranın ilk ortaya çıkışı ve Osmanlılardan önceki Türk devletlerindeki kullanımı. - Orhan Bey zamanından İmparatorluğun sonuna kadar tuğranın geçirdiği değişimler. - Müzelerde bulunan fermanlar üzerindeki renkli tuğra resimleri. - Batılı yazarların, özellikle F. Babinger'in, tuğranın çıkışı ve gelişimi hakkındaki araştırmalarının incelenmesi ve bu çalışmaların dayandığı kaynakların gösterilmesi.

Osmanlı tuğrası 35 tane olarak bilinmektedir.

1 zincirli tuğranın kaç gram olduğu bilgisine ulaşılamadı. Ancak, tuğralı altın kolyelerin zincirleriyle birlikte 2 gramdan 30 grama kadar çıkabildiği bilinmektedir. Tuğralı altın kolye satın almak veya gramajı hakkında daha kesin bilgi almak için bir kuyumcuya başvurulması önerilir.