NecipFazıl

Necip Fazıl'ın "Sabır Taşı" adlı eseri, sabrın ve iyiliğin sembolü olan bir genç kızın başından geçenleri anlatır. Piyeste, masalımsı bir anlatım ve sembolist tiyatro anlayışı hakimdir. Sonuç olarak, "Sabır Taşı" duygusal yoğunluğu yüksek ve evrensel bir mesaj veren bir tiyatro eseri olarak öne çıkar.

"Yine merkep yine merkep" sözü, Necip Fazıl Kısakürek'e ait bir sözdür ve şu şekildedir: "İnsanda yok ise edep, neylesin medrese, mektep! Okusa alim olsa yine merkep, yine merkep!". Bu söz, insanın edepten yoksun olması durumunda, eğitim kurumlarının ve bilgi birikiminin hiçbir işe yaramayacağını, okuyup alim olsa bile yine değersiz kalacağını ifade eder.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Ne Azap, Ne Sitem" şiiri, yalnızlıktan ve hayatın gelip geçiciliğinden bahsetmektedir. Şiirin bir kısmı şu şekildedir: > Ne azap, ne sitem bu yalnızlıktan, > Kime ne, aşılmaz duvar bendedir, > Süslenmiş gemiler geçse açıktan, > Sanırım gittiği diyar bendedir.

Necip Fazıl'ın "Canım İstanbul" şiirinde çeşitli edebi sanatlar bulunmaktadır: 1. Benzetme: "Ruhumu eritip de kalıba dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar" dizesinde ruh, kalıba dökülen bir nesneye benzetilmiştir. 2. Kişileştirme: "Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur" dizesinde ay ve güneş kişileştirilmiştir. 3. Telmih: "Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at" dizesinde Fatih Sultan Mehmet'in kıratı hatırlanarak telmih yapılmıştır. 4. İstifham: "O manayı bul da bul! İlle İstanbul'da bul!" dizesinde soru sorarak istifham sanatı kullanılmıştır.

Necip Fazıl Kısakürek'in ilk polisiye romanı "Meş’um Yakut" adlı eserdir.

Necip Fazıl Kısakürek'in en çok okunan şiirlerinden biri "Kaldırımlar"dır.

Nazım Hikmet, Necip Fazıl'a yönelik olarak birkaç sert ifade kullanmıştır: 1. Varlık dergisinde yayımlanan mektubunda Nazım Hikmet, Necip Fazıl'ı iktidar yalakalığı yapmaması konusunda uyarmış ve onu "cebini para dolduracak diye ruhunu parçalamakla" suçlamıştır. 2. Bir başka mektubunda ise Nazım Hikmet, Necip Fazıl'ı "eski yeninin en iyisi" olarak nitelendirmiş ve onun şiirlerinin en iyi örneklerini Paris'te sarhoşken yazdığını söylemiştir. 3. Bir konferansta Nazım Hikmet, Necip Fazıl'ın bir şiirini okuduktan sonra ona "Benim gibi bir adam senin şiirini okuyor ama yine de bir şey olmuyor" demiştir.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Gençliğe Hitabe" adlı eseri, "Büyük Doğu Yayınları" tarafından yayımlanan posterlerde yer almaktadır.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Veda" şiiri, hem kişisel hem de evrensel bir veda duygusunu anlatır. Şiirde işlenen temalar şunlardır: Hayatın geçiciliği ve ölüm: Şiir, yaşamın anlamını sorgularken, insanın bu dünyadaki geçici yolculuğunu ve ölümün kaçınılmazlığını vurgular. Ayrılık ve sosyal sorgulama: Sadece bireysel bir ayrılığı değil, aynı zamanda şairin içinde yaşadığı toplum ve çağla olan ilişkisini de sorgular. Umut ve teslimiyet: Ayrılığa rağmen, içindeki umut ve teslimiyet duygusunu dile getirir. Şiirin dili, derin bir sezgi ve mistik bir bakış açısıyla yoğundur.

Necip Fazıl Kısakürek, Büyük Doğu Hareketi adlı İslamcı ideolojiye mensuptur.

Teoman'ın Necip Fazıl'ı sevmesinin nedeni, yeni şarkısı "Kendi Vatanında Parya"yı Necip Fazıl Kısakürek'e adaması olarak belirtilmiştir.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Aynalar" şiirinde anlatmak istediği ana temalar şunlardır: 1. Kendini Keşif ve İçsel Hesaplaşma: Şiir, bireyin kendini tanıma ve içsel çatışmalarını yüzleşme sürecini anlatır. 2. Varoluşsal Sorgulamalar: İnsanın varoluş amacı, hayatın anlamı ve kimliği gibi temel sorular ele alınır. 3. Toplumsal Eleştiri: Toplumun yüzeyselliği, riyakarlığı ve insanın yalnızlaşması gibi konular da işlenir. Şiirde ayrıca, zamanın geçiciliği ve bilinmeyene dair korkular da öne çıkar.

Necip Fazıl Kısakürek'in edebi kişiliği Cumhuriyet dönemine aittir.

Necip Fazıl Kısakürek'in en güzel şiirlerinden bazıları şunlardır: 1. "Sakarya Türküsü": Milli mücadelenin ruhunu ve milletin inançla yeniden dirilişini anlatır. 2. "Kaldırımlar": Yalnızlık ve melankoliyle örülmüş, şairin en meşhur şiiridir. 3. "Çile": Hayatın anlamını arayan, insanın ruhsal ve düşünsel yolculuğunu dile getiren felsefi bir şiirdir. 4. "Zindandan Mehmed’e Mektup": Hapisteyken oğluna yazdığı, duygusal yoğunluğu ve anlatım gücüyle dikkat çeken bir şiirdir. 5. "Canım İstanbul": İstanbul'a olan hayranlığı ve şehrin tarihi-kültürel zenginliklerini betimler.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Allahsız Dünya" adlı yazısı, Ağaç dergisinin ilk sayısında (14 Mart 1936) yayımlanmıştır. Kısakürek'e göre, Allah'ın yokluğu, insanın içindeki cesaretin ve muhabbetin çekilmesi, baharın bahçeden gitmesi gibi bir his yaratır. Yazıda ayrıca, maddeci dünyanın çarkları arasında sıkışmış insan için manevi dünyada bir reçete arama çabası da vurgulanmaktadır.

Necip Fazıl, "Meş’um Yakut" adlı polisiye romanında "kapalı oda muamması" tekniğini kullanmıştır.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Çile" şiiri, mistik ve metafizik şiir anlayışına mensuptur.

"Ben geçmişimi durdum, büktüm ve kaldırıp çöpe attım" sözü Necip Fazıl Kısakürek'e aittir.

Sakarya şiiri, Necip Fazıl Kısakürek tarafından yazılmış olup, uzun şiir (poem) olarak nitelendirilmektedir.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Para" adlı eseri, insanların para hırsıyla nasıl değiştiğini ve bu hırsın insan ilişkilerine etkilerini anlatıyor. Oyunda, banka sahibi bir karakterin savaş öncesinde vurgun yaparak ekonomik ve siyasal gücünü artırma çabası işleniyor.