NecipFazıl

Necip Fazıl Kısakürek'in ilk polisiye romanı, 1928 yılında yayımlanan "Meş’um Yakut" adlı eserdir.

Nazım Hikmet, Necip Fazıl'a şu sözleri söylemiştir: "Necip, necis yapma!". "Sen en cihanşumül eserlerini beş parasız Paris sokaklarında dolanırken vermiş bir şairsin, cebin para para olacak diye ruhun pare pare olmasın". "Babıali yokuşunun yollarını yalaman beni kahrediyor Necip". "Elinde kalemi oduna dönüştürme, kelimelerini üç kuruşa parselleme". Bu sözler, Nazım Hikmet'in 1936 yılında Necip Fazıl'ı iktidar yalakalığı yapmaması konusunda uyardığı ve Varlık dergisinde yayınlanan mektubunda yer almaktadır.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Gençliğe Hitabe" adlı eseri, antoloji.com sitesinde yer almaktadır. Ayrıca, "Gençliğe Hitabe" adlı metne aşağıdaki kaynaklardan ulaşılabilir: archive.org; islamveihsan.com; eksisozluk.com.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Veda" şiiri, aşkın, vedanın ve kabullenmenin karmaşıklığını anlatır. Şiirde işlenen temalar: Ölüm: Ölüm, bir son değil, yaşamın bir parçası olarak sunulur. Ayrılık ve özlem: Fiziksel ve ruhsal bir ayrılış ifade edilir. Hayatın anlamı: Hayatın anlamı sorgulanır. Şiirin yapısı serbest ölçü ile yazılmıştır ve dilin akıcılığı ile ritmi dikkat çeker. Örnek dizeler: >Elimde, sükutun nabzını dinle, Dinle de gönlümü alıver gitsin! Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle, Yaşlı gözlerime dalıver gitsin!

Teoman'ın Necip Fazıl Kısakürek'i sevmesinin nedeni, 29 Eylül 2023'te çıkardığı "Kendi Vatanında Parya" adlı şarkısını Necip Fazıl'a adamasıdır. Teoman, bu kararını sosyal medyada paylaştığı bir metinle açıklamış ve bu şarkıyla gençlere toplumsal barış mesajı vermek istediğini belirtmiştir. Ancak, bu durum bazı takipçileri tarafından eleştirilmiş ve Teoman'ın yaşam tarzı ile Necip Fazıl Kısakürek'in görüşleri arasındaki farklılık nedeniyle ikilem yarattığı düşünülmüştür.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Aynalar" şiirinde insanın iç dünyasına dair derin sorgulamalar, varoluşsal kaygılar ve kendini tanıma çabası anlatılmaktadır. Şiirde işlenen ana temalar şunlardır: İç savaş. Varoluşsal sorgulamalar. Toplumsal eleştiri. Şiirde ayna, hem fiziksel bir nesne hem de öznenin iç dünyasının bir yansıması olarak kullanılır.

Necip Fazıl Kısakürek'in edebi kişiliği, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatına aittir. Edebi kariyerinin farklı dönemlerinde çeşitli akımlar ve temalarla öne çıkmıştır: İlk dönem: Bireysel bunalımlar, metafizik sorgulamalar ve şehir yalnızlığı gibi temaları işlemiştir. 1934 sonrası: Tasavvufla tanıştıktan sonra eserlerinde İslami ve mistik konulara ağırlık vermiştir. 1940'lardan itibaren: İslamcı bir toplum ve devlet düzeni tasarımı etrafında şekillenen fikirleriyle öne çıkmıştır.

Necip Fazıl Kısakürek, polisiye türde tek bir roman kaleme almıştır: Meş’um Yakut. Bu eser, 1928 yılında basılmış olup, kapalı oda muamması (closed room mystery) tekniği kullanılan bir cinayet romanıdır.

Necip Fazıl Kısakürek'in en güzel şiiri olarak değerlendirilebilecek bazı eserler şunlardır: "Beklenen". "Kaldırımlar". "Zindandan Mehmed'e Mektup". "Canım İstanbul". En güzel şiirin belirlenmesi kişisel tercihlere bağlıdır.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Allahsız Dünya" başlıklı yazısı, insanlığın manevi değerlerinin çöktüğünü ve Allah'ın dünyadan çekildiğini savunur. Yazar, bu durumu şu şekilde açıklar: Müzisyen için eski coşkunluğun yerine saralı kadın çığlıkları ve Afrikalı vahşi tepinmeleri gelmektedir. Ressamın gözüne, eski uyumlu yüzler yerine, yedi başlı zebaniler ve kemik hastalıkları kliniğinden yaratıklar görünmektedir. Mimar, gökyüzüne bağırsak gibi şeyler çizmektedir. Şairin şiiri, daha okunmadan uzaktan bakıldığında yıkık dökük bir kocakarı ağzına benzemektedir. Oturulan eşyalar, taş devri aletleriyle yontulmuş gibi görünmektedir. Kısakürek, bu durumun nedenlerini işsizlik, ümitsizlik ve bedbinlik olarak açıklar. Yazar, bu durumdan kurtulmanın yolunun iman olduğunu belirtir.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Para" adlı eseri, para eksenli menfaat çatışmalarının bireyler ve toplum üzerindeki etkilerini ele alır. Oyunun bazı temaları: Ahlaki değerlerin para karşısında değersizleşmesi. Toplumsal çürüme ve aile bağlarının zayıflaması. İnsan ilişkilerinin çıkar odaklı olması. Eserde, paranın her şeyin önüne geçtiği bir dünyada, insanların ahlaki değerlerini nasıl yitirdikleri ve bu durumun bireysel ve toplumsal sonuçları işlenir.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Canım İstanbul" şiiri, şairin İstanbul'a olan sevgisini ve bu şehirle olan derin bağını anlatır. Şiirde işlenen bazı temalar: İstanbul'un genel özellikleri: Şair, İstanbul'u bir sevgili olarak görür ve şehirle kendi ruhu arasında bir bağ kurar. Tarih ve kültür: İstanbul'un tarih ve kültürle olan derin ilişkisini vurgular; Ayasofya ve surlar gibi simgeler üzerinden bu mesajı iletir. Manevi yön: Servi ağaçlarının ahireti temsil etmesi ve minarelerin Allah'ın birliğini simgelemesi gibi unsurlarla şehrin manevi yönüne dikkat çeker. Tezatlıklar: Beyoğlu'nda eğlence ile Karacaahmet'te ölümün bir arada olması gibi İstanbul'un farklı semtlerindeki yaşam tarzlarındaki tezatlıkları işler. Doğal güzellikler: Boğaz, Çamlıca ve denizle toprağın kavuşması gibi doğal güzellikleri betimleyerek şehrin değerini artırır. Şiirin son bölümünde ise İstanbul'un eşsiz bir diyar olduğunu ve burada ağlayanların bile mutlu olduğunu ifade eder.

"Benim çöplüğüm, benim çöplüğümdür" sözünün kime ait olduğu belirlenememiştir. Ancak, "Benim Çöplüğüm" ifadesinin, BAO (TUR) tarafından 10 Mart 2023 tarihinde yayımlanan bir şarkının adı olduğu bilinmektedir. Şarkının söz ve müziği BAO'ya aittir ve prodüktörlüğünü Pango, Motive ve BAO üstlenmiştir.

Necip Fazıl Kısakürek, "Kaldırımlar" şiiriyle büyük bir çıkış yapması ve bu şiir sayesinde genç yaşta "sokak şairi" olarak ünlenmesi nedeniyle "Kaldırımlar Şairi" olarak anılmaya başlanmıştır. "Kaldırımlar" şiiri, şairin iç dünyasını ve yalnızlığını anlattığı, Türk edebiyatında önemli bir yere sahip eserlerden biridir.

Necip Fazıl Kısakürek'in meşhur şiirlerinden bazıları şunlardır: "Kaldırımlar". "Çile". "Sakarya Türküsü". "Zindandan Mehmed’e Mektup". "Canım İstanbul". "Bir Adam Yaratmak". "Kar Çiçeği".

Necip Fazıl Kısakürek'in büyük bir şair olarak kabul edilmesinin bazı nedenleri: Eserlerinin Etkisi ve Ünü: "Kaldırımlar", "Çile", "Reis Bey" ve "Bir Adam Yaratmak" gibi eserleriyle hem edebi hem de siyasi kimliğiyle Türkiye'de önemli bir figürdür. Tasavvufi Yönelim: 1934'te tanıştığı mutasavvıf Abdülhakim Arvasi ile tanıştıktan sonra şiirlerinde tasavvufi izler belirginleşmiştir. Çok Yönlülüğü: Şiirin yanı sıra tiyatro, hikâye, roman, düşünce ve hatırat türlerinde de eserler vermiştir. Dergicilik Faaliyetleri: "Büyük Doğu" dergisi ile İslami düşünce eksenli siyasi ve felsefi yazılarını yayımlamıştır. Ödülleri: Türk Edebiyat Vakfı tarafından "Şairler Sultanı" unvanı verilmiş, ayrıca "Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu" adlı eseri ile "Yılın Fikir ve Sanat Adamı" seçilmiştir.

Necip Fazıl Kısakürek'in edebi hayatı üç döneme ayrılabilir: 1. Abdülhakim Arvasi'yi tanımadan önceki dönem. 2. Abdülhakim Arvasi'yi tanıdıktan sonraki dönem. 3. 1940'lı yıllarda siyasi mücadeleye yönelme dönemi. Ayrıca, Necip Fazıl'ın sanat anlayışını üç döneme ayırdığı ve bu dönemlerin miladını Abdülhakim Arvasi ile tanışması olarak kabul ettiği de belirtilmektedir. Necip Fazıl'ın eserlerinde görülen bu değişim, onun "Çile" adlı şiir kitabında da yansımasını bulmuştur.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Kaldırımlar" şiirinde, şairin yalnızlık, korku ve ölüm gibi duyguları gece karanlığında büyük bir şehrin uzayıp giden kaldırımları ve bu kaldırımlarda yaptığı yolculuk gözlemleriyle anlatılmaktadır. Şiirde, kaldırımlar çilekeş yalnızların annesi olarak tanımlanır ve şairin iç dünyasını dışa vurarak kendisiyle özdeşleştirilir. Ayrıca, şiirde belli olmayan bir büyük şehirde tek başına kendi trajedisini yaşayan bir insanın ruh hali de işlenir.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Kaldırımlar" şiiri, şairin gençlik dönemine, bireysel ve karamsar şiirlerini kaleme aldığı bir döneme aittir. Şiir, 1928 yılında yayımlanan aynı isimli şiir kitabında yer almış ve Necip Fazıl'a geniş çapta ün kazandırmıştır. Necip Fazıl, 1934 yılına kadar bohem bir hayat sürerken, 1934'te Nakşibendî şeyhi Abdülhakim Arvasi ile tanışmasıyla birlikte daha mistik ve metafizik bir çizgiye yönelmiş ve bu tarihten sonra yazdığı bazı şiirlerini yeni ideolojisine göre değiştirmiştir.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Bu Yağmur" şiiri, şairin içsel dünyasına, duygusal durumuna ve hayatında yaşadığı gerçek bir değişime odaklanır. Şiirde yağmurun sembolizmi şu şekilde açıklanabilir: Arınma ve dönüşüm: Yağmur, ruhsal arınma ve içsel dönüşümü simgeler. Değişim ve kalıcı etki: "Bu yağmur bir gün dinince aynalar yüzümü tanımaz olur" dizesi, değişimin kalıcı sonuçlarını ifade eder. Doğa ve isyan: Kanlıcadaki erik ağacı ve köklerindeki kurt, doğanın içindeki mücadeleyi ve insan ruhunun içsel çatışmalarını sembolize eder. Delilik ve gerçeklik: "Bu yağmur delilik vehminden üstün" dizesi, yağmurun getirdiği duygusal ve zihinsel karmaşıklığı ifade eder. Şiirde ayrıca, yağmurun hayat verici ve besleyici yönü de vurgulanır.