Kan

1 ünite kan için 2 ila 4 adet tüp kullanılır. Kullanılan tüp sayısı, yapılacak testlerin çeşitliliğine ve gerekliliğine bağlı olarak değişir.

Sağlıklı bir insanın damarlarında akan kan kırmızı renktedir.

Seku tıpta iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. Sekestrasyon: Bu terim, kanın göllenmesi durumunu ifade eder. 2. South Eastern Kenya University (SEKU): Bu, Güneydoğu Kenya Üniversitesi'nin kısaltmasıdır ve akademik alanda kullanılır.

WBC (White Blood Cell) ve trombosit (PLT) farklı kan bileşenleridir. WBC, yani beyaz kan hücreleri, vücudun bağışıklık sisteminin bir parçasıdır ve enfeksiyonlarla mücadelede görev alır. Trombosit (PLT) ise kanda bulunan ve kanın pıhtılaşmasını sağlayan hücrelerdir.

Hacamattan çıkan kanın siyah olmasının nedeni, stres yükü ve çeşitli hastalıkların ön habercisi olarak kabul edilmesidir. Ayrıca, siyah kan şu durumlardan da kaynaklanabilir: - Karaciğer hastalıkları: Kanın rengini değiştirebilir. - Kan pıhtılaşma bozuklukları: Kanın rengi üzerinde etkili olabilir. - Gastrointestinal kanamalar: Kanın dış görünümünü etkileyerek siyah kan izlenimi yaratabilir. Hacamat sonrası çıkan kanın rengi ve kıvamı, uzman bir doktor tarafından değerlendirilmelidir.

Coombs testinde iki tür antikor bakılır: 1. Direkt Coombs testinde kırmızı kan hücrelerinin yüzeyinde bulunan IgG antikorları ve/veya kompleman tespit edilir. 2. İndirekt Coombs testinde ise kanda serbest dolaşan ve alyuvarlara karşı olan antikorlar aranır.

Kan pulcuklarının (trombositlerin) görevi, kanın pıhtılaşmasını sağlamaktır.

Ekstravasküler hemoliz, kırmızı kan hücrelerinin (eritrositlerin) karaciğer, dalak, kemik iliği ve lenf düğümleri gibi vücudun başka yerlerinde makrofajlar tarafından yok edilmesi sürecidir. Bu durumda hemoglobin, kan plazmasına kaçar.

Kanın formülü H2O2 değildir, çünkü kan bir kimyasal bileşik değil, hayvanın türüne, diyetine ve miktarına bağlı olarak değişen bir sıvıdır. H2O2 formülü ise hidrojen peroksit adlı bileşiğin formülünü temsil eder ve bu bileşik, oksitleyici özelliklere sahip soluk mavi bir sıvıdır.

80 kiloluk bir insanın ortalama 5-6 litre kanı olur. Ancak, kesin kan miktarı sağlık, yaş, beslenme ve yaşanan yer gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişebilir. Hesaplama şu şekilde yapılabilir: %7'lik kan hacmi: 80 kg x 0.07 = 5.6 litre; %8'lik kan hacmi: 80 kg x 0.08 = 6.4 litre.

Trombosit agregasyonu, tıpta trombositlerin (kan pulcuklarının) birbirleriyle birleşerek bir araya gelmesi anlamına gelir. Bu süreç, kanın pıhtılaşma mekanizmasında kritik bir rol oynar ve kan damarlarında meydana gelen yaralanmalarda, kanamayı durdurmak için gereklidir.

Kan, vücutta çeşitli önemli görevleri yerine getiren hayati bir sıvıdır. Başlıca işlevleri: 1. Taşıma: Kandaki alyuvarlar, akciğerlerden alınan oksijeni dokulara taşır ve hücrelerde enerji üretimi sırasında oluşan karbondioksiti akciğerlere geri getirir. 2. Düzenleme: Vücuttaki asit-baz ve ısı dengesini sağlar, ayrıca tuz ve su dengesinin korunmasına yardımcı olur. 3. Koruma: Kan, akyuvarlar aracılığıyla vücudu mikroorganizmalara ve yabancı maddelere karşı korur. 4. Pıhtılaşma: Trombositler, yaralanmalar sonucu kanamayı durdurmak ve hasarlı dokuların onarılmasına yardımcı olmak için pıhtı oluşturur.

1 litre kan, yaklaşık olarak 20-25 tüpe sığar. Standart bir kan tüpü genellikle 2 ml ile 10 ml arasında değişen hacimlere sahiptir. Bu durumda, 1 litre / 450 ml ≈ 2.22 tüp yapar. Ancak, bu hesaplama genel bir tahmindir ve kullanılan tüplerin boyutuna ve testin türüne göre değişiklik gösterebilir.

"Anamazol alyuvar" hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, alyuvarlar (eritrositler) hakkında genel bilgi mevcuttur. Alyuvarlar, kırmızı kan hücreleri olarak bilinir ve vücutta oksijenin akciğerlerden dokulara taşınmasını sağlar. Alyuvarlar, kemik iliğinde üretilir ve yıprandıklarında karaciğer ve dalakta yıkılır.

Sitrat, antikoagülan olarak kalsiyum iyonlarıyla kompleksler oluşturarak pıhtılaşma faktörlerinin aktivasyonunu engelleyerek çalışır. Bu süreç şu şekilde gerçekleşir: trisodyum sitrat (TSC), ekstrakorporeal devredeki iyonize kalsiyumu çözünebilen bir komplekse şelatlayarak antikoagülasyon sağlar. Sonuç olarak, sistemik antikoagülasyon meydana gelmez.

Plazma, kanın en büyük bileşenidir ve kan hacminin yaklaşık %55'ini oluşturur.

O2 sat ve O2Hb terimleri farklı anlamlara sahiptir: - O2 sat (oksijen satürasyonu), kandaki hemoglobin moleküllerinin oksijenle doygunluk yüzdesini ifade eder. - O2Hb (oksijene bağlı hemoglobin), hemoglobin moleküllerinin oksijenle birleşmiş halini belirtir. Dolayısıyla, O2 sat ve O2Hb aynı şey değildir.

Hemolysin, bakterilerin etkisiyle kanda meydana gelen ve alyuvarları yok edip hemoglobin açığa çıkaran bir maddedir. Ayrıca, hemolysin şu anlamlara da gelebilir: - Biyoloji terimi: Kırmızı kan hücrelerini parçalayarak lizise neden olan bir protein. - Genel kullanım: Farklı kan gruplarındaki anti-serumlar, enzimler, bakteriyel toksinler, alkol, eter, akrep ve yılan zehirleri gibi maddeler için kullanılan bir terim.

Micror kan tahlili, kan örneklerinin mikroskop altında incelenmesiyle gerçekleştirilen bir laboratuvar testidir. Bu tahlil, kan hücrelerinin sayısını, türlerini ve morfolojisini analiz ederek çeşitli sağlık durumlarının tanı ve takibinde kullanılır. Micror kan tahlilinin bazı amaçları: - Anemi, enfeksiyon ve kanser gibi hastalıkların erken tespiti; - Vücutta iltihap veya enfeksiyon varlığının belirlenmesi; - Kan pıhtılaşma sorunlarının değerlendirilmesi; - Kronik hastalıkların seyrinin izlenmesi. Tahlil süreci genellikle kan alma, laboratuvar analizi ve sonuçların doktor tarafından değerlendirilmesi aşamalarını içerir.

Koagülan faktörler, kanın pıhtılaşma sürecinde rol oynayan proteinlerdir. Bu faktörler, genellikle sayı ile adlandırılırlar ve bazıları şunlardır: Faktör I (fibrinogen). Faktör II (prothrombin). Faktör III (tissue factor). Faktör IV (kalsiyum iyonları). Koagülasyon faktörlerinin eksikliği veya bozukluğu, kanama problemlerine yol açabilir.