Kalkınma

İzmir Kent Konseyi, aşağıdaki görevleri yerine getirir: 1. Kent Vizyonu ve Hemşehrilik Bilinci: Kentin vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesini sağlar. 2. Kentin Hak ve Hukuku: Kentin hak ve hukukunun korunmasını savunur. 3. Sürdürülebilir Kalkınma: Sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık ve sosyal yardımlaşma gibi ilkeleri hayata geçirir. 4. Yönetişim ve Katılım: Saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım gibi yönetişim ilkelerini teşvik eder. 5. Diyalog ve İşbirliği: İzmir'deki kamu kurum ve kuruluşlarıyla özel ve sivil örgütleri bir araya getirerek işbirliğini sağlar. 6. Proje Geliştirme: Yerel sorunların çözümüne yönelik projeler geliştirir ve uygular.

Kalkınma hızının artması, bir ülkenin ekonomik, toplumsal ve kültürel açılardan daha hızlı bir şekilde ilerlemesi anlamına gelir. Kalkınma hızının artması, ekonominin büyümesi, halkın refah seviyesinin yükselmesi ve ülkenin gelişmiş ülkelerle arasındaki farkı kapatması gibi olumlu sonuçlar doğurur.

Eci kelimesi iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. Ekonomi Terimi: ECI, Dünya Bankası tarafından az gelişmiş memleketlerin kalkınmasına yardımcı olmak amacıyla kurulan İktisadi Kalkınma Enstitüsü'nün kısaltmasıdır. 2. Halk Ağzı Kullanımı: Eci, büyük kız kardeş veya yenge anlamında kullanılan bir kelimedir.

Ar-Ge (Araştırma ve Geliştirme) ve inovasyon tanımları kalkınma ajansları bağlamında şu şekilde açıklanabilir: 1. Ar-Ge: Kalkınma ajansları için Ar-Ge, bölgelerin rekabet edebilirliğini artırmak amacıyla bilimsel ve teknik bilginin yeni uygulamalarda kullanılmasıdır. 2. İnovasyon: İnovasyon, yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün, süreç, pazarlama yöntemi ya da organizasyonel yöntemlerin uygulanmasıdır.

Brasília, Brezilya'nın yeni başkenti oldu çünkü ülkenin iç kesimlerinin kalkınmasını ve yönetimini teşvik etmek amacıyla böyle bir karar alındı. Diğer nedenler arasında: - Deniz saldırılarına karşı savunmasız olan Rio de Janeiro'nun kıyıda bulunması. - Nüfus ve ekonomik kaynakların kıyı boyunca yoğunlaşması, hinterlandın ise boş kalması. - Yeni bir şehrin inşa edilmesinin, finans hareketine, göçlere ve endüstriyel gelişmeye ivme kazandıracağı düşüncesi.

Bir ülkeyi kalkındırmak için aşağıdaki stratejiler uygulanmalıdır: 1. Ekonomik Büyüme: Yatırımları teşvik etmek, ticareti artırmak ve istihdam olanaklarını genişletmek ekonomik büyümeyi destekler. 2. Sağlık ve Eğitim Hizmetleri: Sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve eğitim seviyesinin yükseltilmesi, insan kaynağının niteliğini artırır. 3. Demokratik Ortam: Demokratik bir ortam oluşturarak halka yönelik politikalar geliştirmek ekonomik büyümeyi olumlu etkiler. 4. Teknoloji ve Sanayi: Orta ve yüksek teknolojiye dayalı atılımlar için araştırma ve geliştirme faaliyetlerini desteklemek gereklidir. 5. Altyapı Projeleri: Yollar, köprüler, havalimanları gibi altyapı projeleri lojistik altyapıyı güçlendirir. 6. Savunma Sanayii: Savunma sanayisinin geliştirilmesi, ülkenin önemli gelir kalemlerinden biri hâline gelmesini sağlar.

İpekyolu Kalkınma Ajansı (İKA), Kilis'te çeşitli projeler ve faaliyetler yürütmüştür: 1. "İkiz Dönüşüm: Dijital ve Yeşil Gelecek", "Sürdürülebilir Kırsal Kalkınma" ve "Mezopotamya Tanıtım ve Markalaşma" sonuç odaklı programları kapsamında bölgedeki projeler değerlendirilmiştir. 2. Kilis'te zeytinciliğin geliştirilmesi için zeytinyağı üretim tesisi kurulmuş ve salamuralık zeytin üretimi desteklenmiştir. 3. İKA, teknik destek ve yönetim danışmanlığı programları ile bölgedeki yerel aktörlerin kurumsal kapasitelerini artırmıştır. 4. Tarımsal kalkınma kooperatifleri kurarak kadınların zeytinyağı ve sabun üretimine başlamalarına destek olmuştur.

Kalkınma projeleri, bölgelerin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasını hedefleyen projelerdir. Türkiye'de uygulanan bazı kalkınma projeleri şunlardır: 1. GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi): Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak illerini kapsar. 2. DAP (Doğu Anadolu Projesi): Ağrı, Ardahan, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Hakkari, Iğdır, Kars, Malatya, Muş, Tunceli, Van ve Sivas illerini kapsar. 3. DOKAP (Doğu Karadeniz Bölgesel Gelişme Projesi): Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin, Gümüşhane ve Bayburt illerini kapsar. 4. KOP (Konya Ovaları Projesi): Konya, Karaman, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Yozgat, Kırıkkale ve Kırşehir illerini kapsar. 5. YHGP (Yeşilırmak Havzası Gelişim Projesi): Tokat, Yozgat, Çorum ve Samsun illerini kapsar.

Beklenen sonuçların hedef gruplar üzerinde sürdürülebilir etkisi ve çarpan etkileri şu şekilde açıklanabilir: 1. Sürdürülebilir Etki: Projenin tamamlanmasının ardından hedef grupların kazandığı olumlu etkilerin ve faydaların devam etmesi anlamına gelir. 2. Çarpan Etkileri: Projenin sonuçlarının ve olumlu etkilerinin başka kişi, kurum ve kuruluşlara yayılması, örnek oluşturması ve tekrarlanmasıdır.

Kırsal kalkınma fonu, kırsal bölgelerdeki ekonomik ve sosyal gelişimi desteklemek amacıyla çeşitli kaynaklardan sağlanan finansal kaynakları ifade eder. Bu fonlar, genellikle aşağıdaki alanlarda kullanılır: Tarımsal projeler: Tarımsal üretim, işleme tesisleri ve modern tarım tekniklerinin benimsenmesi için hibe ve düşük faizli krediler. Altyapı geliştirme: Su temini, yollar, depolama tesisleri ve pazarlama altyapılarının iyileştirilmesi. Eğitim ve teknik destek: Çiftçilere ve yerel topluluklara sürdürülebilir tarım yöntemleri, su yönetimi ve işleme teknikleri konusunda eğitim verilmesi. Kooperatiflerin desteklenmesi: Ekipman alımı, pazarlama faaliyetleri ve eğitim için kooperatiflere finansman sağlanması. Türkiye'de kırsal kalkınma fonlarını sağlayan kaynaklar arasında devlet destekleri, bölgesel kalkınma ajansları, uluslararası kuruluşlar ve özel sektör yatırımları yer alır.

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), 71 ülke ve iki Avrupa Birliği kurumuna aittir.

Aydınlanma devrimi ve köy enstitüleri, Türkiye'nin modernleşme ve kalkınma sürecinde önemli rol oynamış iki kavramdır. Aydınlanma devrimi, Cumhuriyet'in kurulmasıyla birlikte başlatılan, toplumun her kesimine eğitim ve bilim ışığını ulaştırmayı hedefleyen bir harekettir. Köy enstitüleri, 1940 yılında kurulan ve köy çocuklarına modern tarım teknikleri, sağlık bilgileri ve kültürel eğitimler sunan eğitim kurumlarıdır. Köy enstitüleri, 1954 yılında kapatılmış olsa da, aydınlanma devriminin önemli bir parçası olarak Türk eğitim tarihinde yerini almıştır.

Togo'nun fakir olmasının birkaç nedeni vardır: 1. Ekonomik Yapı: Ülke ekonomisi büyük ölçüde tarıma ve kısmi olarak da ticarete dayalıdır. 2. Siyasi ve Sosyal Sorunlar: Tarihsel olarak sömürgecilik, iç çatışmalar ve siyasi istikrarsızlık, ekonomik kalkınmayı engellemiştir. 3. Sağlık ve Altyapı: Temiz içme suyuna ulaşımın sınırlı olması, sağlık hizmetlerinin yetersizliği ve su kirliliği gibi sorunlar, halkın yaşam koşullarını kötüleştirir. 4. Uluslararası İlişkiler: Togo, uluslararası yardımlara bağımlı bir konumdadır ve bu yardımların etkin bir şekilde kullanılamaması da fakirliği pekiştirir.

İklim 2030, Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için çevresel, sosyal ve ekonomik dengeleri göz önünde bulundurarak şehirlerin daha yaşanabilir hale getirilmesini amaçlayan bir projedir. Projenin yaptığı işler arasında: - Su tasarrufu, enerji verimliliği, atık yönetimi ve yeşil şehirleşme gibi alanlarda belediyeler ve toplumun iş birliği ile çözümler üretmek yer alır. - İklim değişikliğine karşı proaktif adımlar atmak ve gelecek nesillere daha yeşil, temiz bir dünya bırakmak projenin en temel amacıdır. - Yerel yönetimlerin projeleri İklim 2030 platformu aracılığıyla şeffaf bir şekilde halkla paylaşılır. - Ulusal İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında, 11 sektör özelinde stratejik hedefler ve uyum eylemleri belirlenir.

Sürdürülebilir Kalkınma Raporu, 1987 yılında Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan ve Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (WCED) başkanı Gro Harlem Brundtland'ın adını taşıyan Brundtland Raporu olarak da bilinir. Bu rapor, sürdürülebilir kalkınma kavramını ilk kez sistematik bir şekilde ele alarak küresel politika ve çevre yönetimi alanında paradigma değişikliğine öncülük etmiştir. Raporun ana bölümleri: 1. Ortak Endişeler: Sürdürülebilir kalkınma, uluslararası ekonomi ve tehdit altındaki gelecek. 2. Ortak Zorluklar: Nüfus, kaynaklar, gıda güvenliği, biyoçeşitlilik, enerji, sanayi ve kentleşme gibi mevcut gidişatın yarattığı problemler. 3. Ortak Çabalar: Gezegen üzerindeki yaşam dengesi, uluslararası barış ve güvenlik, kurumsal ve yasal düzenlemeler. Brundtland Raporu, ekonomik büyüme, çevresel sürdürülebilirlik ve sosyal eşitlik arasındaki dengeyi vurgulayan bütüncül bir kalkınma modeli önermiştir.

Kalkınma iktisadının yükselişi ve gerilemesi, kalkınma kavramının tarihsel gelişimini ve değişimini anlatır. Kalkınma iktisadının yükselişi, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, azgelişmiş ülkelerin modernleşme ve ekonomik büyüme çabalarıyla ilişkilidir. Gerileme dönemi, 1970'li yılların ekonomik kriziyle başlamıştır. 2000'li yıllarda ise Binyıl Kalkınma Hedefleri ile sürdürülebilir kalkınma kavramları öne çıkmış ve kalkınma yeniden tartışılmaya başlanmıştır.

Rio Anlaşması, 1992 yılında Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda müzakere ve kabul edilen üç uluslararası çevre anlaşmasını ifade eder: 1. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi. 2. Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi. 3. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi.

Chodorkoff, kalkınmayı kaliteye odaklı ve toplumun aktif katılımıyla gerçekleştirilen bir süreç olarak tanımlar. Ona göre, kalkınmanın temel unsurları şunlardır: - Ekonomik bileşenin ikincil olması: Kalkınma, sadece ekonomik büyüme değil, aynı zamanda insanların yaşam kalitesinin iyileştirilmesi anlamına gelir. - Çevresel sürdürülebilirlik: Doğal kaynakların dikkatli kullanılması ve çevrenin korunması. - Sosyal adalet: Fırsat eşitliği, ayrımcılığın önlenmesi ve demokratik sistemlerin geliştirilmesi.

Evet, eğitim düzeyi arttıkça ekonomik kalkınma artar. Eğitim, bireylerin verimliliğini artırarak daha yüksek gelir elde etmelerini sağlar. Ayrıca, eğitimli bireyler daha iyi işlerde çalışarak toplumsal refahı artırır ve gelir dağılımındaki eşitsizlikleri azaltır. Bu da genel ekonomik istikrarın ve kalkınmanın önünü açar.

Amartya Sen'in yetenek yaklaşımı, bireylerin refahını ve kalkınmasını değerlendirirken sadece maddi kaynaklara veya sonuçlara odaklanmayı değil, aynı zamanda onların yeteneklerine, özgürlüklerine ve değer verdikleri hayatı sürdürme fırsatlarına odaklanmayı savunur. Bu yaklaşıma göre: - Yetenek, kişinin gerçekleştirebileceği işlevler kümesini ifade eder ve sağlıklı olmak, eğitimli olmak veya sosyal ve siyasi faaliyetlere katılmak gibi şeyleri içerir. - Yetkili olma, bu işlevleri gerçekleştirmek için sahip olduğu etkili fırsatları temsil eder. Sen'e göre, kalkınma, bireylerin değer verdikleri bir yaşamı seçmelerine ve sürdürmelerine olanak tanıyan bu yeteneklerin ve özgürlüklerin genişletilmesi olarak görülmelidir.