FransızDevrimi

Eugène Delacroix'nın "Halka Yol Gösteren Özgürlük" tablosu, 1830 Temmuz Devrimi'ni ve özgürlük mücadelesini anlatır. Resimde anlatılan bazı unsurlar: Özgürlük: Resmin merkezinde, Fransız bayrağı taşıyan ve başında Frigya başlığı olan güçlü bir kadın figür olarak tasvir edilmiştir. Farklı sosyal sınıflar: Resimde işçi, öğrenci ve burjuva gibi toplumun farklı kesimlerinden insanlar yer alır; bu da devrimin her kesimden destek gördüğünü simgeler. Semboller: Kadının elindeki bayrak, özgürlük, eşitlik ve kardeşliği; diğer elindeki tüfek ise direnişi ve başkaldırıyı temsil eder. Arka plan: Arka planda duman ve karmaşanın içinde Notre Dame Katedrali görülür; bu, olayın Paris'te geçtiğini ve özgürlük ile romantizmi simgeler. Tablo, ilk yapıldığında eleştirilmiş ve politik mesajı nedeniyle uzun süre sergilenememiştir.

Ulus bilinci, tarihsel olarak farklı dönemlerde çeşitli faktörlerle oluşturulmuştur. Ortaçağ ve öncesi: Ortaçağ'da "nationes" kavramı, coğrafi ve kültürel benzerliklere dayalı olarak, üniversite öğrencileri veya ticaret yerleşimleri gibi toplulukları tanımlamak için kullanılmıştır. 19. ve 20. yüzyıl: Ulus-devletlerin ortaya çıkışı, Aydınlanma, Fransız Devrimi ve Endüstri Devrimi ile ilişkilendirilir. Türkiye'de: Türkiye'de ulus bilinci, Osmanlı'nın yıkıntıları üzerinde yeni bir devlet kurulması ve bu devletin halkı uluslaştırmaya çalışmasıyla oluşmuştur. Özetle, ulus bilinci, özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda yoğun bir şekilde şekillenmiş, ancak kökleri daha eski dönemlere dayanmaktadır.

Sol-sağ ayrımı, Fransız İhtilali sırasında, 1789 yılında, meclis üyelerinin oturma düzeniyle ortaya çıkmıştır. Bu dönemde, hükümdarlık yönetimi taraftarları salonun sağ tarafında, ihtilalciler ise sol tarafında oturmuştur. Türkiye'de ise sol-sağ ideoloji ancak 20. yüzyıl ortalarında yaygınlaşmaya başlamış, 1960'lardan sonra sıklıkla kullanılmaya ve içerisi doldurulmaya başlanmıştır.

Fransız Devrimi ile ilgili filmlerin izlenebileceği bazı platformlar: YouTube. Hdfilmcehennemi.center. Hdfilmcehennemi.bio. Telif hakkı ihlallerine dikkat edilmesi önerilir.

Pozitivizme duyulan ihtiyaç, toplumsal kargaşa ve değişimlere bir yön verme çabası ile ilişkilidir. Pozitivizmin ortaya çıkışına etki eden bazı faktörler: Aydınlanma Çağı: Akıl ve bilimin ön plana çıkması. Fransız Devrimi: Toplumsal yapıda din ve dogmaların etkisinin azalması. Sanayi Devrimi: Toplumsal ve ekonomik değişimlerin gerekliliği. Pozitivizm, deney ve gözleme dayalı, nesnel bir bilgi anlayışını savunarak, toplumun bilimsel yöntemlerle düzenlenmesini hedefler.

Solcuların solda oturmasının kökeni, Fransız Ulusal Meclisi'ndeki oturma düzenine dayanır. 1789 Fransız Devrimi sırasında, parlamentoda kralın önerileri karşısında oluşan muhalefet grubunda, kralı destekleyen muhafazakar kesim Kral XVI. Louis’in sağ tarafından otururken, karşıt kesim sol tarafından oturmuştur. Fikir ayrılığı bir süre sonra oturma düzeninde de farklılık olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzde istisnalar olsa da, sağ fikirlerin içinde “din, gelenekçilik, muhafazakârcılık, liberalcilik, demokratçılık ve milliyetçilik” gibi kavramlar bulunurken; sol fikirlerin temelinde "insan, eşitlik, özgürlük, sosyal adalet" gibi kavramlar vardır.

Jakobenizm, Fransız Devrimi sırasında ortaya çıkan ve orta-küçük burjuvazi ile bu sınıfın kent emekçileri ve köylülükle ittifakını temsil eden bir siyasi görüştür. Robespierre, Jakoben Kulübü'nün önde gelen isimlerinden biridir. Jakobenizm ve Robespierre, burjuvazinin tekelci iktidarını ve çıkarlarını tehdit ettiği için burjuvazi tarafından lanetlenmiş ve reddedilmiştir.

Thomas Carlyle'ın en önemli kitabı, 1841 yılında yayımlanan "On Heroes, Hero-Worship and the Heroic in History" (Kahramanlar ve Kahramanlara Tapma) adlı eseridir. Bu kitapta Carlyle, Luther, Shakespeare, Muhammed, Dante ve Napoléon gibi önemli kişilerin yaşam öykülerini ele almış ve bu kişilerin insanlık tarihindeki belirleyici önemini vurgulamıştır.

Bastille Hapishanesi'nin yıkılması, 14 Temmuz 1789'da gerçekleşen Fransız Devrimi'nin bir parçasıdır. Bastille, o dönemde bir siyasi hapishane olmaktan çok, kraliyetin keyfi tutuklamalarına maruz kalan insanları barındıran bir yerdi. Bastille'in düşüşü, Fransız Devrimi’nin simgesel başlangıç noktası olarak kabul edilir.

Fransız Devrimi'nin en önemli sonuçlarından bazıları şunlardır: Mutlak monarşinin yıkılması ve yerine anayasal monarşi veya cumhuriyetin kurulması. Egemenliğin halka ait olduğunun kabul edilmesi. Milliyetçilik ilkesinin siyasi bir karakter kazanması ve çok uluslu devletlerin parçalanmasında etkili olması. Eşitlik, özgürlük ve adalet ilkelerinin yaygınlaşması. İnsan Hakları Bildirisi'nin uluslararası bir belge haline gelmesi. Feodalite kurumlarının ortadan kalkması. Yeni fikir akımlarının (liberalizm, sekülerizm, radikalizm) ve toplum hareketlerinin (ulusçuluk) gelişmesi.

"Sol-sağ 1-2-3-4" ifadesinin ne zaman ortaya çıktığına dair bilgi bulunamadı. Ancak, "sağ-sol" kavramlarının kökeni Fransız İhtilali'ne dayanmaktadır. Fransa'da 1789'da, ihtilalden önce toplanan ve sonrasında da varlığını devam ettiren mecliste, farklı ideolojilere sahip gruplar ortaya çıkmıştır. Türkiye'de ise sağ-sol ideoloji 19. yüzyılın sonlarında ilk örneklerini göstermiş, ancak 20. yüzyıl ortalarında yaygınlaşmıştır.

Fransa'nın "eski haline dönüşü" ifadesi farklı bağlamlarda değerlendirilebilir. Beşinci Cumhuriyet'in Kuruluşu: Fransa, 1958 yılında Cezayir Krizi'nin ardından Charles de Gaulle önderliğinde Beşinci Fransa Cumhuriyeti'ni kurmuştur. II. Dünya Savaşı Sonrası: II. Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası tarafından işgal edilen Fransa, 1944 yılında Müttefikler tarafından kurtarılmış ve Dördüncü Fransa Cumhuriyeti kurulmuştur. Modern Fransa'nın Kuruluşu: Modern Fransa, 1958'de kurulan Beşinci Cumhuriyet ile şekillenmiştir. Bu tarihler, Fransa'nın siyasi ve yönetimsel anlamda "eski haline dönüşü" olarak değerlendirilebilir.

"Pasta yesinler" diyen kraliçe, Fransa Kraliçesi Marie Antoinette'e atfedilen bir sözdür. Ancak, Marie Antoinette'in bu sözü söylediğine dair bir kanıt ya da tanık bulunmamaktadır. Sözün ilk kez, 1767’de tamamlanan İtiraflar (Confessions) adlı kitabında Fransız filozof Jean-Jacques Rousseau tarafından, "büyük bir prensese" atfedilerek geçtiği düşünülmektedir.

Fransız Devrimi ile ilgili belgeselleri aşağıdaki platformlardan izleyebilirsiniz: YouTube: "Fransız Devrimi (1. Bölüm): 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi (Dünya Tarihi)" ve "FRANSIZ İHTİLALİ Tarih Belgeseli" gibi videolar mevcuttur. Khan Academy: "Fransız Devrimi" başlıklı videolar bulunmaktadır. Ayrıca, Yandex Video arama servisi de Fransız Devrimi ile ilgili belgeseller sunabilir.

Üç Renk: Beyaz, yönetmenliğini Polonyalı sinema yönetmeni Krzysztof Kieślowski'nin yaptığı bir filmdir. Filmin konusu şu şekilde özetlenebilir: Karol Karol. Yeni hayat kurma çabası. İntikam arzusu. Film, göçmenin yaşadığı duygusal çıkmazı ve intikam ateşini etkileyici ve gerçekçi bir şekilde aktarır. Üç Renk: Beyaz, aynı zamanda Fransız devriminin ideallerinden olan toplumsal eşitlik kavramını da işler. Film, Berlin Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Yönetmen dalında Gümüş Ayı Ödülü kazanmıştır.

Luzern Aslanı'nın hüzünlü olmasının nedeni, Fransız Devrimi sırasında kendi ülkelerinden uzakta, bir kralı korurken ölen İsviçreli askerleri temsil etmesidir. 1792 yılında, Tuileries Sarayı'nın devrimciler tarafından basılması sırasında, İsviçre Muhafızları adlı alaydan 760 kişi öldürülmüş ya da teslim olduktan sonra katledilmiştir. Amerikalı yazar Mark Twain, Luzern Aslanı'nı "dünyanın en hüzünlü ve duygulandıran taş parçası" olarak nitelendirmiştir.

Marie Antoinette, 16 Ekim 1793'te giyotinle idam edilerek hayatını kaybetti. Fransız Devrimi sırasında "vatan hainliği" ile suçlandı. İdam edilmeden önce, "Affedersiniz, mösyö. Bunu bilerek yapmadım" dediği rivayet edilir. Marie Antoinette'in geride bıraktığı miras, zamanının ve koşullarının kurbanı olan trajik bir figürdür.

Fransa'da kırsal kesim, 1789 Fransız Devrimi öncesi dönemde nüfusun yaklaşık %80'ini oluşturan köylüler tarafından temsil edilmekteydi.

Avusturya ile Fransa arasındaki savaşların temel nedenleri şunlardır: Fransız Devrimi: Fransa, Avusturya'nın devrimci hareketlere karşı tutumunu ve monarşinin yeniden güçlenme ihtimalini tehdit olarak görüyordu. Pillnitz Deklarasyonu: 1791'de Avusturya ve Prusya, Kral Louis XVI ve Kraliçe Marie Antoinette'e bir şey olması halinde ağır sonuçlar doğuracağı tehdidinde bulunan bir deklarasyon yayınladı. Toprak İddiaları: Avusturya, İtalya'daki Lombardo-Venedik bölgesini elinde tutuyordu ve Fransa, bu bölgeyi ele geçirmek istiyordu. Bu çatışmalar, Fransız Devrim Savaşları, Napolyon Savaşları ve 1859 Avusturya-İtalyan-Fransız Savaşı gibi çeşitli savaşlara yol açtı.

Fransız Devrimi'nin dünyaya yaydığı en önemli kavramlardan biri "eşitlik, özgürlük ve kardeşlik" fikirleridir.