EskiDil

Gümüş'ün eski dildeki adı, farklı dillerde çeşitli şekillerde ifade edilmiştir: Latince: "Argentum". Eski İngilizce: "Seolfor" veya "Siolfor". Balto-Slavca: Germen dillerine benzer formlar. Eski Türkçe: "Kümüş". Gümüş'ün sembolü olan "Ag", Latince "argentum" kelimesinden gelmektedir.

Eski dilde "bakanlık" kelimesi "nezaret" olarak ifade edilir. Ayrıca, "vekalet" kelimesi de bakanlık anlamında kullanılmıştır.

Eski Türkçe'de "kamış" kelimesi, "kamış, değnek" anlamına gelir. Ayrıca, Eski Uygurca'da da "kamış" şeklinde ifade edilmiştir. Yeni Yunanca "kálamos" ile olan benzerliğin tesadüfi olduğu düşünülmektedir.

Eski dilde "üzgün" kelimesi "meyus" olarak ifade edilir.

Eski dilde bazı aşk sözcükleri: Efulim. Şurimşine. Pâyidar. Ruh-u revan. Meftun. Gönül. Muhabbet. Şevk. Aşk. Ayrıca, eski Türkçe aşk cümleleri ve şiirlerde kullanılan hitaplar için yeni-medya.com ve gelecekten.net sitelerindeki içeriklere göz atılabilir.

Bulmacada eski dilde aslan burcu, "LEO" veya "LION" olarak yanıtlanabilir.

Bulmacada eski dilde "asır" yüzyıl veya çağ olarak yanıtlanabilir.

İkizler burcu, eski dilde "cevza" olarak adlandırılır.

Eski dilde "barındırma" anlamına gelen bazı kelimeler şunlardır: ZULMET. TAHAFFUZ. İAŞE. İBATE. Bu kelimelerin anlamları arasında "korunma", "barınma", "yedirip içirme", "besleme" ve "korumak" gibi kavramlar yer alır.

Eski dilde "durgun su" anlamına gelen kelime rakittir.

"Onluklar" eski dilde "aserat" olarak ifade edilir.

"Üzgünüm" kelimesinin eski Türk edebiyatındaki karşılığı olarak şu kelimeler kullanılabilir: Hicran. Gam. Hüzün. Keder. Ayrıca, klasik Türk edebiyatında "üzgün" kelimesi yerine "endişeli insanlar" ve "üftade" kelimeleri de kullanılmıştır.

Eski dilde "kovma" anlamına gelen kelime "ibad"dır.

Ferhunde Kalfa, eski dilde "cihazlık cariye" veya "kalfa" olarak adlandırılabilir. Kalfa, eskiden saraylarda ve konaklarda hizmetlilerin başında bulunan kız ya da kadına verilen bir unvandır. Cihazlık cariye, bir tür evlatlık veya köle anlamına gelebilir.

Eski dilde hediye, "mir" olarak adlandırılırdı. Ayrıca, Arapça kökenli olan "hadiyya" kelimesi de hediye anlamında kullanılırdı ve "yola çıkmadan kesilen kurban, uğurluk, yol armağanı, her çeşit armağan" anlamına gelirdi. Hediye, eski dönemlerde karşı tarafa duyulan saygı ve sevginin bir ifadesi olarak kabul edilirdi ve sosyal ilişkilerde önemli bir yer tutardı.

Bulmacalarda "ab" kelimesi, eski dilde "su" anlamına gelir. Ayrıca, "ab" kısaltması, Avrupa Birliği (European Union) için de kullanılır. Örnek cümleler: "Ab derya taştı taşacak sanki". "Baban AB'ye girmek çok eski bir hikaye dedi".

Eski dilde matematik ifadesi, Osmanlı döneminde Arapça ve Farsça kökenli terimlerin yoğun olarak kullanıldığı bir dil ile öğretilen matematik anlamına gelir. Bazı eski matematik terimleri ve modern karşılıkları: Mustatîl — dikdörtgen. Murabba — kare. Müselles — üçgen. Taksim — bölme. Tarh — çıkarma. Aşar, aşari — ondalık. Bu’ud — boyut. Kaaide — taban. Şâkulî — düşey. Sathî — yüzey. Mustafa Kemal Atatürk, 1937'de yazdığı "Geometri" adlı kitapla bu terimleri Türkçeye kazandırmış ve matematiğin daha anlaşılır hale gelmesine katkıda bulunmuştur.

Eski dilde "kara ordusu" anlamına gelen cevap NİZAMİYE'dir.

Bulmacalarda "eski dilde karanlık" zulmet olarak yanıtlanabilir.

"Gülzara salın mevsimidir geşt ü güzarın" ifadesi, Nedim'in bir şiirinden bir dizedir. Günümüz Türkçesiyle anlamı şu şekildedir: > "Gül bahçesine salın, gezip tozma mevsimidir / Ver hükmünü, ey serv-i revan, eski baharın". Geşt ü güzâr kelimesi "gezip tozma" anlamına gelir.