Eleştiri

Coşkun Sabah'ın Twitter hesabı, sözlerinin çarpıtılması ve gelen eleştiriler nedeniyle kapatıldı. Sabah, katıldığı bir canlı yayında yaptığı açıklamalarda, pandemi döneminde ekonomik zorluklar yaşadığını belirtmiş ve "geçinemiyorum" ifadesini kullanmıştı.

“Şık” romanının ana fikri, yanlış Batılılaşma ve alafranga özentiliğini eleştirmektir. Romanda, bu durumu temsil eden karakter Şatırzade Şöhret Bey, lüks ve gösterişli bir yaşam sürmek isterken gülünç durumlara düşer.

Şermin Yaşar'ın "Abartma Tozu" kitabında çoklu bakış açısı kullanılmaktadır. Anlatıcı, her bölümde farklı karakterlerin düşünce ve duygularını dile getirmektedir.

"Kamelyalı Kadın" filmi, içerdiği cesur konu nedeniyle yasaklanmıştır. Ayrıca, 1957 yapımı Türk filmi "Kamelyalı Kadın" da eleştirmenler tarafından ağır bir şekilde eleştirilmiş ve bu eleştiriler sonucunda yönetmen Şakir Sırmalı'nın kariyerine son vermiştir.

Çağdaş Eleştiri dergisi, nesnel/bilimsel eleştiri akımına aittir.

Netflix'teki diziler genellikle çeşitli temaları ve mesajları ele alır: 1. Dark: Zaman yolculuğu ve aile travmaları gibi konuları işleyerek psikolojik ve felsefi bir çözümleme sunar. 2. Black Mirror: Teknoloji ve dijital toplum eleştirisi yaparak, yapay zekâ, sosyal medya ve etik problemleri karanlık bir üslupla işler. 3. The OA: Ruhsal uyanış, travmaların metafizik etkileri ve kolektif bilinç gibi kavramları irdeler. 4. Stranger Things: 80'ler nostaljisi ve gençlik macerasının ötesinde, Amerika'daki gizli deneyleri ve devletin denetim dışı yönlerini metaforik olarak anlatır. 5. Squid Game: Kapitalist sistemin acımasızlığını ve fırsat eşitsizliklerini eleştirir. Ayrıca, Netflix'in belgesel kategorisinde de doğa, bilim, tarih, spor ve toplumsal konular gibi çeşitli konuları işlediği yapımlar bulunmaktadır.

Hamlet'in en iyi yorumu konusunda kesin bir görüş yoktur, çünkü oyun farklı açılardan yorumlanmış ve tartışılmıştır. Bazı önemli yorumlar şunlardır: 1. Psikanalitik Eleştiri: Psikanalitik eleştirmenler, Hamlet'in bilinçaltı arzularını ve iç çatışmalarını analiz etmişlerdir. 2. Feminist Eleştiri: Feminist eleştirmenler, Ophelia ve Gertrude gibi karakterlerin itibarını yeniden değerlendirmiş ve onlara daha olumlu bir bakış açısı kazandırmışlardır. 3. Romantik Eleştiri: Romantik eleştirmenler, Hamlet'in içsel dünyasını ve duygusal çekişmelerini vurgulamışlardır. 4. Modern Yorumlar: Günümüzde Hamlet, siyasi ve toplumsal bağlamlarda da yorumlanmakta, oyunun evrensel temaları güncel olaylarla ilişkilendirilmektedir. Sonuç olarak, Hamlet'in en iyi yorumu kişisel zevklere ve eleştirel yaklaşımlara göre değişebilir.

Bülent Arınç, Kibariye'ye yönelik olarak, AK Parti'nin kuruluş yıl dönümünde şarkı söylerken Cumhurbaşkanına hitaben "anam senle beraber malı götürdük" demesi nedeniyle eleştirilerde bulunmuştur.

"İnsanlar: Her Şeyin İçine Nasıl Sıçtığımızın Kısa Tarihi" kitabı, Tom Phillips tarafından yazılmış olup, insanlık tarihindeki büyük hataları ve yanlış kararları mizahi bir dille ele almaktadır. Kitapta anlatılan bazı konular şunlardır: - On binlerce yıl boyunca verilen yanlış kararlar ve bunların sonuçları. - Nehirlerin, göllerin, ormanların ve verimli tarım arazilerinin yok edilmesi. - Denizlerin ve okyanusların plastik atıklarla doldurulması. - Farklı milletlerden insanların katledilmesi. Sonuç olarak, kitap insanlığın kendi eliyle yarattığı felaketleri ve bu hatalara hâlâ devam edilmesini eleştirmektedir.

Hawkeye dizisinin kötü olarak değerlendirilmesinin bazı nedenleri şunlardır: 1. Tempo ve Aksiyon Eksikliği: Dizinin temposu düşük ve aksiyon sahneleri yetersiz bulunmuştur. 2. Hikaye ve Karakter Gelişimi: İlk bölümlerde hikayenin dengesiz ilerlemesi ve karakterlerin derinlikli işlenmemesi eleştirilmiştir. 3. Oyuncu Ücretleri: Jeremy Renner, dizinin ikinci sezonu için kendisine yapılan düşük ücret teklifini aşağılayıcı bulmuş ve bu durumu dizinin kalitesini olumsuz etkilediğini belirtmiştir. 4. Beklenti Karşılayamama: Dizinin, Marvel evrenine ait diğer yapımlar kadar etkileyici olamaması ve izleyicilerin beklentilerini karşılayamaması da eleştirilen yönlerdendir.

Temel İçgüdü 2 filminin daha iyi olarak değerlendirilmesinin bazı nedenleri şunlardır: 1. Sharon Stone'un Performansı: Filmde Sharon Stone'un gözleri ve oyunculuğu öne çıkmaktadır. 2. Mekân ve Kostüm Tasarımı: Film, Londra'da çekilmiş ve şehrin modern mimarisini yansıtmıştır. 3. Konu ve Karakter Gelişimi: İlk filmdeki karakterlerin devamı niteliğinde olması ve Catherine Tramell'in daha karmaşık bir karakter olarak işlenmesi. 4. Müzik ve Atmosfer: Filmin gerilimi artıran müzikleri ve genel atmosferi, izleyiciyi daha fazla etkilemiştir. Ancak, genel olarak film, ilk filmin başarısını yakalayamamış ve sanatsal açıdan daha zayıf bulunmuştur.

Cannibal Holocaust filmindeki oyuncuların öldüğü iddiası, filmdeki sahnelerin aşırı gerçekçi olmasından kaynaklanmaktadır. Filmin yönetmeni Ruggero Deodato, filmde gerçekten de hayvanlara işkence edilip öldürüldükleri ve bu sahnelerde oyuncuların kazığa oturtma gibi şiddet içeren eylemlerde bulundukları söylentileri üzerine, hayatta olduklarını kanıtlamak zorunda kaldı. Sonuç olarak, yönetmen cinayet suçlamalarından aklandı, ancak filmdeki tüm hayvan ölümü sahneleri için hayvanlara gerçekten işkence edildiği için eleştirildi.

Riddick serisinin kötü olarak değerlendirilmesinin bazı nedenleri şunlardır: 1. Klişe ve aşırı karmaşık olay örgüsü: Seri, birçok eleştirmen tarafından klişelerle dolu ve aşırı karmaşık bir hikayeye sahip olarak eleştirilmiştir. 2. Yetersiz oyunculuk ve diyaloglar: Bazı eleştirmenler, özellikle ana karakterlerin oyunculuk performanslarını ve diyalogların yüzeyselliğini eleştirmiştir. 3. Düşük bütçe ve görsel efektler: Filmin düşük bütçesi, bilgisayar oyunu benzeri görsel efektlerle birleşerek serinin ucuz bir yapım izlenimi vermesine neden olmuştur. 4. Mantık hataları ve tutarsızlıklar: Hikayede ve karakter gelişimlerinde mantık hataları ve tutarsızlıklar olduğu belirtilmiştir.

İhsan Oktay Anar'ın "Bir Bok Olmak İsteyenler" başlıklı yazısı, toplumun statü ve unvanlara olan düşkünlüğünü ele almaktadır. Yazıda, çocuklara sıkça sorulan "Büyüyünce ne olacaksın?" sorusunun, bireylerin ne yapacaklarından ziyade ne olacaklarına odaklandığı ve bu durumun "bir bok olmak" arzusunu körüklediği vurgulanmaktadır.

Türk edebiyatında ilk eleştiri türü, Tanzimat Dönemi'nde ortaya çıkan "tenkit" olarak kabul edilir. Bu dönemdeki ilk eleştiri örneği, Namık Kemal'in "Lisan-ı Osmanî'nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülahazatı Şamildir" adlı makalesidir (1866).

Sabahattin Ali'nin "Sırça Köşk" kitabında sırça köşkün varlığı, devlet yapısını eleştirmek ve iktidardakileri yermek amacıyla kullanılmıştır. Öyküde, üç tembel arkadaşın halkın duygularını istismar ederek kurdukları sırça köşk, baskı ve sömürünün sembolü olarak gösterilmiştir.

Behzat Ç. dizisinin 58. ve 59. bölümlerinin yayınlanmama nedeni, dizinin bazı bölümlerinin YouTube'dan kaldırılması olarak belirtilmiştir.

Film eleştirileri önemlidir çünkü: 1. İzleyici Rehberliği: Eleştiriler, izleyicilere hangi filmlerin izlenmeye değer olduğunu göstererek zaman kaybını önler. 2. Sanatsal Gelişim: Yapımcılar ve yönetmenler için bir geri bildirim kaynağı olup, sanatsal süreçte önemli kararlar almalarına yardımcı olur. 3. Kültürel Analiz: Filmlerin toplumsal ve kültürel bağlamlarını inceleyerek, sinemanın toplum üzerindeki etkisini anlamayı sağlar. 4. Derinlemesine Analiz: Filmlerin yapısal unsurlarını, temalarını ve görsel anlatımlarını detaylı bir şekilde değerlendirerek izleyicilere daha zengin bir deneyim sunar. 5. Tarihsel Değer: Eleştiriler, filmlerin tarihsel niteliğini belirleyerek sinema sanatının evrimini belgelemeye katkıda bulunur.

Austin Warren'ın edebiyat eleştirisi, René Wellek ile birlikte yazdığı "Edebiyat Teorisi" adlı eserde ortaya koyduğu edebiyat eleştirisi yaklaşımını ifade eder. Edebiyat teorisi, edebiyatın doğasını ve analiz yöntemlerini sistematik olarak inceleyen bir eleştiri akımıdır. Warren ve Wellek, edebiyat eleştirisi ile bilim ve edebiyat tarihini birleştirmeyi amaçlamışlardır. Austin Warren'ın edebiyat eleştirisinin detaylarına dair daha fazla bilgi için "Edebiyat Teorisi" adlı esere başvurulabilir.

Kim Ki-duk'un acı çektiği ifadesi, iki farklı bağlamda değerlendirilebilir: 1. Sanatsal ve Eleştirel Baskılar: Kim Ki-duk, filmlerindeki şiddet sahneleri ve kadın portreleri nedeniyle eleştirilere maruz kaldı. 2. Kişisel Hayat: 20 Kasım 2020'de Letonya'ya giden Kim Ki-duk, burada ev ve oturma izni almak isterken COVID-19'a yakalandı ve 11 Aralık 2020'de 59 yaşında hayatını kaybetti.