Efsaneler

Yarı tanrılar, mitolojik hikayelerde tanrılar ve insanlar arasındaki bağlantıyı sağlayan, doğaüstü güçlere sahip kahramanlar olarak tasvir edilir. Yarı tanrılar, farklı kültürlerde çeşitli temaları işler: İnsanın sınırlarını zorlama ve imkansızı başarma. Kahramanlık ve şeref. Halkla tanrılar arasındaki aracı. Yarı tanrılar, mitolojik hikayelerin yanı sıra, sanat, edebiyat ve popüler kültürde de yer alarak kültürel mirasın zenginleşmesine katkıda bulunur.

Ağlayan Kayada suyun akmasının birkaç farklı nedeni olabilir: Doğal oluşum: Bazı Ağlayan Kaya hikayelerinde, kayadan akan su doğal bir oluşum sonucu, kayaların içinden sızan tatlı su olarak açıklanır. Efsaneler: Efsanelere göre, kayadan akan su, duygusal bir olayın sonucu olabilir; örneğin, Şile'deki Ağlayan Kaya'da, bir aşk hikayesinin üzüntüsü nedeniyle kayanın gözyaşı gibi su akıttığına inanılır. Su kaynakları: Tunceli'deki Ağlayan Kayalar'da, kayalardan süzülen suların çok sayıda kaynaktan geldiği belirtilmektedir. Ayrıca, Muğla'nın Marmaris ilçesindeki Ağlayan Kaya'da, suyun boşa akması israf olarak görülmüş ve bu suyun değerlendirilmesi için çeşitli öneriler ortaya atılmıştır.

Kargaların nankör olduğuna dair yaygın inanç, bazı yanlış anlamalara ve mitlere dayanmaktadır. Kargaların nankör olduğuna dair bazı hikayeler ve bu hikayelerin gerçekleri: "Besle kargayı, oysun gözünü": Bu söz, kargaların kendilerini besleyenlere nankörlük ettiği düşüncesini yayar. "Kargalar kindardır": Kargaların kötülüğü ve kötücülleri unutmadıkları, hatta yıllar sonra bile hatırlayıp toplu saldırılar düzenleyebildikleri söylenir. Bu, kargaların hafızasının güçlü olduğunu gösterir, ancak nankörlük olarak yorumlanmamalıdır. Kargalar, zeki ve sosyal hayvanlar olarak bilinir ve çeşitli şekillerde işbirliği yaparlar.

Merlin, Kral Arthur'un büyücüsüdür.

Söylence ve mitoloji arasındaki temel farklar şunlardır: Söylence: Tanım: Geleneksel olarak yayılan veya toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren, tanrı, tanrıça, evrenin doğuşu ile ilgili hayalî, alegorik bir anlatımı olan halk hikâyesidir. Özellikler: Söylenceler, genellikle gerçek olaylarla bağlantılı olup, olağanüstü unsurlar içerir. Mitoloji: Tanım: Mitleri, doğuşlarını, anlamlarını yorumlayan ve inceleyen bilim dalıdır. Özellikler: Mitolojiler, genellikle dinsel ve ruhanî öğeler içerir, ancak din ile aynı anlamı taşımaz. Özetle, söylence bireysel hikâyeleri veya olayları anlatırken, mitoloji bu hikâyelerin ve söylencelerin bilimsel olarak incelenmesini ifade eder.

Denizkızının yarı insan yarı balık olmasının nedeni, efsanelerin oluşumunda deniz ineklerinin büyük etkisi olduğu teorisidir. Bu teoriye göre: Deniz inekleri gibi büyük vücutlu deniz memelilerinin kolları, yavrularını bir beşikte gibi taşıyabilmeleri için evrim geçirmiş ve insan kollarına benzemiştir. Denizciler, bu deniz memelilerini görüp doğaüstü yaratıklar olduklarını düşünmüşlerdir. Geleneksel deniz kızı betimlemelerindeki akan uzun saçların ise, deniz ineklerinin okyanus yüzeyine yakın yerlerde yüzerlerken kafalarına dolanan yosunların verdiği uzun saçlı görüntüden kaynaklandığı düşünülmektedir. Ayrıca, bazı mitolojik hikayelerde denizkızları, ölümlü bir sevgiliye kavuşabilmek için bir göle atlayıp balığa dönüşmek zorunda kalan tanrıçalar olarak da tasvir edilir.

Hayır, vampir avcıları gerçek bir hikaye değildir. Vampir avcıları, kurgusal karakterlerdir. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu’nda vampir avcılığının gerçek bir meslek olduğuna dair tarihsel belgeler de bulunmaktadır.

"Taş Kayıktaki Cadı", Adile Naşit'in bacağını ağzından çıkarmasından bahseden, Türk edebiyatının utanç verici bir konusunu net ve çıplak bir şekilde ele alan bir hikayedir. Hikaye, batmaya mahkum bir kayıkta yaşayan, sinir bozucu ve uyuz bir kız olan Nazan ile onu daha da sinir bozucu bulan bir şairi anlatmaktadır. Ayrıca, "Taş Kayıktaki Cadı" adıyla bir dizi de bulunmaktadır.

Marifetname'ye göre sırt seğirmesinin anlamı, seğirmenin hangi tarafta olduğuna bağlı olarak değişir: Sırt ortasının seğirmesi. Karın arkasının seğirmesi. Bu yorumlar, Erzurumlu İbrahim Hakkı'nın görüşlerine dayanmaktadır ve bilimsel bir temele sahip değildir.

"Vikingler Efsanesi: Son Nefes" ifadesi, farklı bağlamlarda farklı hikayeleri ifade edebilir. Tarihsel anlatı: "Kuzey’in Son Nefesi: Vikinglerin Tarihten Silinişi" başlıklı yazı, Vikinglerin tarih sahnesinden çekilişini ele alır. Film: "Vikingler Efsanesi Son Nefes" adlı bir film, Türkçe dublajla 2017 yılında izlenebilir. Dizi: "Vikingler" (Vikings) dizisi, ünlü kral Ragnar Lodbrok ve oğullarının hayatlarını konu alır.

Al kadın efsanesi, Türk, Anadolu ve Altay halk inancında yer alan, lohusa dönemindeki kadınlara ve atlara musallat olduğuna inanılan bir yaratıktır. Al kadının bazı özellikleri: Genellikle çirkin, saçları dağınık, gözleri kanlı, tırnakları uzun olarak tasvir edilir. Kısrak ata biner ve bindiği atın saçını örerek onu terletene kadar koşturduğu söylenir. Lohusaların ve yeni doğmuş çocukların ciğerleriyle beslenir. Al kadından korunmak için çeşitli yöntemler kullanılır: Lohusa kadını yalnız bırakmamak. Başucuna Kur'an koymak. Yüzünü kırmızı örtüyle örtmek. Al kadın efsanesinin temeli Şamanizm'e kadar uzanır. Modern bilim, al karısı inanışının doğum sonrası depresyonuyla ilişkili olabileceğini öne sürmektedir.

Simurg (Zümrüdüanka veya Phoenix olarak da bilinir), birçok mitolojide kuşların lideri olarak kabul edilir. Pers mitolojisinde Simurg, tüm kuşların lideri olarak anılır. Türk mitolojisinde ise Zümrüdüanka, yeniden doğuşun ve umudun simgesi olarak kuşların lideri olarak görülür. Kuşların lideri olarak kabul edilen bir başka figür de kartaldır.

Ateşin Topal Efendisi Hephaistos, Robert Krugmann tarafından yazılmış bir kitaptır. Hephaistos, Yunan mitolojisinde ateş, metalurji ve zanaat tanrısıdır. Kitapta, Hephaistos'un topal ve çirkin olması, Olimpos tanrıları arasında dışlanmasına yol açar.

Düzgün Baba'nın kerameti, kışın zemherisinde hayvanlarını sürekli tok ve besili tutabilmesidir. İnanışa göre, Şah Haydar olarak da bilinen Düzgün Baba, hayvanlarını otlatırken elindeki asa ile kuru dallara dokunduğunda dallar hemen yeşerir ve keçiler bu filizlerle beslenirdi. Bir gün, babası Seyyid Mahmud-i Hayrani, oğlunun hayvanlara ne yedirdiğini merak edip onu izlemeye karar verir. Babasının adını anması, Şah Haydar'ı utandırır ve mahcubiyetinden Düzgün Baba Dağı denilen tepeye kaçar.

Şahmaran efsanesinde Abra'nın neden yılan olduğuna dair bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, Şahmaran, başı insan, gövdesi yılan olan efsanevi bir yaratıktır. Türk ve Altay mitolojisinde ise Abra ve Yutpa, yeraltı yılanları olarak adlandırılır. Şahmaran ve Abra arasındaki ilişki hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır.

Denizkızının insana aşık olması, mitolojik ve efsanevi hikayelerde sıkça işlenen bir konudur. Bazı hikayelerde denizkızları, insanlara aşık olur ve onların kalplerini çalar. Diğer hikayelerde ise denizkızları, boğulma tehlikesi geçiren erkekleri kurtaran iyi kalpli deniz canlıları olarak betimlenir. Denizkızlarının gerçek hayatta var olmadığı ve bu hikayelerin efsanevi olduğu unutulmamalıdır.

Mihrimah Sultan'ın aşık olduğu kişi, Mimar Sinan olarak rivayet edilir. Mihrimah Sultan, Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'ın kızıdır. Mimar Sinan, Üsküdar ve Edirnekapı'daki Mihrimah Sultan Külliyeleri'ni onun isteği üzerine inşa etmiştir. Ancak, bu hikaye tarihi kaynaklarda desteklenmemektedir.

Lilith, Yahudi mitolojisinde Adem'in ilk eşi olarak bilinir ve cennetten kovulduktan sonra Kızıl Deniz yakınlarındaki bir mağarada yaşadığı söylenir. Astrolojide ise Lilith, Kara Ay Lilith (Black Moon Lilith) olarak, doğum haritasında bireyin bastırılmış arzularını ve toplumsal normlara karşı isyanını temsil eden matematiksel bir nokta olarak kabul edilir. Lilith'in fiziksel bir varlığı veya güncel konumu hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır.

Türkiye'deki bazı tarihi köprülerin hikayeleri şu şekildedir: Malabadi Köprüsü: 12. yüzyılda Artuklular tarafından inşa edilen bu köprü, 40,86 metre genişliğindeki kemer açıklığıyla dünyanın en büyük kemer açıklığına sahip taş kemer köprüsüdür. Taş Köprü: Roma İmparatoru Hadrianus tarafından 4. yüzyılda inşa ettirilmiştir. Büyükçekmece (Kanuni Sultan Süleyman) Köprüsü: Mimar Sinan tarafından 1567 yılında inşa edilmiştir. Belkıs (Sultan Alaeddin) Köprüsü: 1239-1240 yılında Sultan I. Alâeddin Keykubad'ın oğlu Sultan II. Gıyâseddîn Keyhüsrev tarafından inşa ettirilmiştir. Çobandede Köprüsü: 1298 yılında İlhanlılar’ın veziri Salduzlu Emir Çoban Noyin tarafından yaptırılmıştır. Ayrıca, Mostar Köprüsü 1566 yılında Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından inşa edilmiştir. Daha fazla bilgi için aşağıdaki kaynakları inceleyebilirsiniz: etstur.com; flypgs.com; blog.turkishairlines.com; kulturportali.gov.tr.

N. G. Kabal'ın "Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik 4 - Efsaneler ve Lanetler" kitabı 736 sayfadır.