Deyimler

"Tuzu kuruya düşmek" ifadesinin ne anlama geldiğine dair bilgi bulunamadı. Ancak, "tuzu kuru" deyimi, derdi sıkıntısı olmayan, kaygıya sahip olmayan ve kazancı yerinde olan anlamına gelir. Ayrıca, "tuzu kuru olmak" deyimi, gündelik hayatta sıkça kullanılan bir deyim olup, bir kişinin sıkıntısız olması, söz konusu bir olayda kendisini ilgilendirmeyen bir durum olması halinde kullanılır.

Beyin yıkamak deyimi, bir insanı, kendine özgü düşünce ve dünya görüşüne yabancılaştırmak, başka yönlerde düşünür ve davranır duruma getirmek amacıyla çeşitli yollarla etkilemek anlamına gelir. Bu deyim, genellikle bireyin özgür iradesine karşı yapılan stratejik bir müdahaleyi ve belirli bir ideolojiye, görüşe ya da inanca sıkı sıkıya bağlı hale getirmek için kullanılan propaganda, psikolojik baskı, manipülasyon ve diğer etkileyici iletişim yöntemlerini tanımlar.

Dünya umuru, "dünya işleri" anlamına gelir. Ayrıca, "dünya umuru" bir kişinin veya bir topluluğun Dünya'nın geleceği, sürdürülebilirliği ve yaşam kalitesi hakkında kaygı duyması anlamına da gelebilir.

"Yarın ola hayrola" deyimi, geleceğe dair belirsizlikleri, umutları ve bekleyişleri ifade etmek için kullanılır. Bu deyim genellikle olumlu bir düşünceyi yansıtarak geleceğe umutla bakmayı ve olumlu olmayı öğütler. Ayrıca, zamanında yapılmamış, gecikmiş işler için de kullanılan bir sözdür. "Yarın ola hayrola" ifadesinin İngilizce karşılıkları arasında "tomorrow is another day", "there is always tomorrow" ve "there's always tomorrow" bulunur.

Lafa atlamak ve lafı ortaya atmak ifadeleri farklı anlamlara sahiptir. - Lafa atlamak: Bir sohbete veya konuşmaya dahil olmak, söze başlamak anlamına gelir. - Lafa atmak: Birini eleştirirken veya hakaret ederken lafı doğrudan değil, dolaylı olarak veya bulanık bir şekilde söylemek anlamına gelir. Bu nedenle, lafa atlamak ve lafı ortaya atmak aynı şey değildir.

Evet, "reva görmek" bir deyimdir. Türk Dil Kurumuna göre, "reva görmek" deyimi bir davranışı, bir olayı bir kimse için uygun görmek anlamına gelir. Örnek cümleler: "Bana bu daracık odayı mı reva gördünüz?" "Zamlarla ezilen emeklilere üç kuruş zammı reva gördüler." "Giderken bana bir vedayı bile reva görmedin."

Evet, "bir taşla iki kuş vurmak" bir deyimdir. Türk Dil Kurumu'na göre bu deyim, "bir davranışla birden çok yararlı sonuca ulaşmak" anlamına gelir.

Kalbura basmak ifadesi, Türkçede "kalbura bastırılarak biçimlendirilen bir tatlı yapmak" anlamına gelir. Kalbura bastı tatlısı, yuvarlanan hamur parçalarının kalbura basılarak şekillendirildiği ve fırınlandıktan sonra üzerine şerbet dökülerek servis edilen bir tatlı türüdür.

İlkokul düzeyinde genellikle 339 adet atasözü ve deyim bulunmaktadır. Atasözü örnekleri: "Ağaç yaşken eğilir". "Armut dibine düşer". "Emek olmadan yemek olmaz". Deyim örnekleri: "Ağzı aramak". "Bin dereden su çekmek". "Atı alan Üsküdar'dan geçti".

"Birdir bir, yerin dibine gir" ifadesi, "birdir bir" oyununun açılış cümlesi olarak kullanılır. Ayrıca, "yerin dibine girmek" deyimi, Türkçede çok utanmak, rezil olmak veya yitirilip bir türlü bulunamamak, görünmez olmak, kaybolmak anlamlarına gelir.

"Burnunu buruşturup yüzünü buruşturmak" ifadesinin anlamına dair bir bilgi bulunamamıştır. Ancak, "yüzünü buruşturmak" deyimi, yüzüne öfke veya hoşnutsuzluk gösteren bir biçim vermek anlamına gelir. Örnek cümle: "Neden yüzünü buruşturuyorsun, sevmedin mi yemeği?". "Burnu tıkayıp yüzü buruşturmak" ifadesi ise kötü bir koku alıp rahatsız olmuş insanın gerçekleştirdiği dürtüsel bir hareket olarak tanımlanmıştır.

Deyimler kitabının kaç yaş için olduğu, kitabın içeriğine ve hedef kitlesine bağlıdır. Selim Gündüzalp'in "Deyimler ve Öyküleri" kitabı, özellikle okumaya yeni başlayan çocuklar için uygundur. Mustafa Dedeler'in "Hasbahçe'den Deyimler" kitabı, genellikle ilköğretim öğrencileri için hazırlanmıştır. Uğur Aktaş'ın "Deyimler Kitabı", 7 yaş ve üzeri çocuklar için uygundur. Süleyman Bulut'un "101 Deyim 101 Öykü" kitabı, 4-8 yaş arası çocuklar için uygundur. Deyimler içeren kitapların yaş uygunluğu konusunda daha kesin bilgi almak için kitabın arka kapağındaki veya ürün sayfasındaki açıklamalara bakılması önerilir.

Az bilinen bazı deyimler ve hikayeleri: Abacı kebeci, sen neci?. Ağız kavafı. Cemaziyelevvelini bilmek. Fütur getirmek. Hık mık etmek. Şirazesinden çıkmak. Hikayesi olan bazı deyimler: Ateş pahası. Dingo'nun ahırı. Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak.

Evet, "kulak kabartmak" bir deyimdir. TDK'ye göre, "kulak kabartmak" belli etmemeye çalışarak dinlemek, kulak misafiri olmak anlamına gelir.

Kolları sıvamak, bir işi yapmak için güçlü bir biçimde, istekle hazırlanmak anlamına gelir. Ayrıca, spor medyası transfer terminolojisinde "bir futbolcuyu transfer etmek için hazırlıklara başlamak" anlamında da kullanılır. Bunun dışında, bir kişinin giydiği gömleğin kol düğmelerinin açılarak, birkaç defa katlanmasının ardından dirseklere kadar açılarak kolların hava almasının sağlanması amacıyla yapılan eylem olarak da tanımlanabilir.

Barış Manço'nun "Nane Limon Kabuğu" şarkısında geçen bazı deyimler: Dizini dövmek. İğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batırmak. Darısı başına. Evdeki hesap çarşıya uymaz. Boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz.

Dalga geçmek deyimi, farklı anlamlara gelebilir: Karşısındakiyle alay etmek, aşağılamak. Bir işi düzgün yapmamak. Birinin duyguları ile oynamak.

"Gülüyorum ama içim kan ağlıyor" ifadesi, kara mizah olarak kullanılabilir. Ayrıca, bu söz öbeği, "kan kusup, kızılcık şerbeti içmek" deyimiyle aynı anlamda olup, sıradan sözlerle anlatılamayacak kadar ağır hissedilen bir acıyı ifade eder. Bunun yanı sıra, kişinin yalnız hissetmesi, sevilmediğini düşünmesi veya kimsenin onu anlamadığını hissetmesi gibi durumlarla da ilişkilendirilebilir. Bu tür ifadeler, kişisel yorumlara açık olup, kesin bir anlamı yoktur.

"İç edip bitirmek" ifadesi, argo bir deyim olup, eline geçen bir şeyi sahibine bildirmeyerek kendine mal etmek anlamına gelir. Örnek cümle: "Hem parayı iç et, üstüne bir de söv, ha?" - Orhan Hançerlioğlu.

Çember içine almak (veya çembere almak) deyimi, kuşatmak anlamına gelir. Örnek cümleler: "İktidar, muhalefet partilerini gittikçe daralan bir çember içine alıyor." "Polis göstericileri çember içine aldı." "El ele tutuşup çocukları çember içine aldılar."