Değerler

"Para ile imanın kimde olduğu belli olmaz" atasözü, para ve imanın gizli kalması gerektiğini ifade eder. Anlamı şu şekildedir: - Para: Toplumda dikkat çeken bir araç olduğu için, parası olan kişi bunu açıklamaktan kaçınır. - İman: Kul ile Tanrı arasında olduğu için, başkalarının bilmesine gerek yoktur.

"Her şeyin bir zamanı var" anlamına gelen atasözü "Terazi var, tartı var; her şeyin bir vakti var" şeklindedir.

"Ahmaklardan uzak durun" ifadesi, ahmak insanlarla fazla samimi olmamak, onlara sır vermemek ve onlarla konuşurken çok dikkatli olmak gerektiği anlamına gelir. Ahmak insanlar, iyilik yapayım derken zarar verebilir, fitneye sebep olabilir ve susulması gereken yerlerde konuşabilirler.

Kibirli insan için kullanılan atasözü "kibirliye kibir göstermek sadakadır" şeklindedir.

Dinimizin ve aklın beğendiği, insanın söz ve davranışlarında başkaları tarafından takdir edilmesini ve her türlü hata ve kusurdan korunmasını sağlayan kavram "adap"tır.

Temperance kelimesi iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. Alkol tüketiminden kaçınma: Eski zamanlarda kullanılan bu anlamda, temperance içki içmeme veya az içme pratiğini ifade eder. 2. Ölçülülük ve kendini kontrol: Genel kullanımda ise temperance, eylemleri, düşünceleri veya duyguları kontrol altında tutma, aşırıya kaçmama anlamına gelir.

Kendini övmeyen insana "alçak gönüllü" denir.

Kararsızlıkla ilgili bazı atasözleri şunlardır: 1. "Azı karar, çoğu zarar". 2. "Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık". 3. "Çıkmadık candan umut kesilmez". 4. "İki ara bir derede kalmak". 5. "Hastalıkların en büyüğü, kararsızlıktır" (Rene Descartes).

"Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste" atasözünün hikayesi hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, bu atasözü güçsüz olan kişileri ezmenin, onların hakkını gasp etmenin, zaman içinde ve yavaş yavaş, zulüm eden kişiden çıkacağını ifade eder. Atasözüyle ilgili bazı örnekler şu şekildedir: Harun Reşid ve bahçıvan. Davud Peygamber ve adam. Ayrıca, tarihsel süreçte Firavun'un zulmü ve Gandhi'nin mücadelesi de bu atasözünün doğruluğunu gösteren örnekler olarak görülebilir.

"Baba Oğul Ders Veriyor" konusu, babaların oğullarına yaşam boyunca etkili olan değerli hayat dersleri aktarmasını ele alır. Bu dersler genellikle şunları içerir: 1. Sorumluluk Almak: Hayatın her alanında sorumluluk bilincine sahip olmayı öğrenmek. 2. Dürüstlük ve Ahlaki Değerler: Dürüstlük, adalet ve güvenilir olmanın önemi. 3. Çalışkanlık ve Azim: Hedeflere ulaşmak için azimle çalışmanın gerekliliği. 4. Saygı ve Empati: Başkalarına saygı duymak ve empati yaparak duygularını anlamak. 5. Bağımsızlık ve Özgüven: Kendi ayakları üzerinde durmayı ve özgüvenli olmayı öğrenmek. 6. Zaman Yönetimi: Zamanı verimli kullanmak ve gereksiz işlerle vakit kaybetmemek. Ayrıca, peygamberler arasındaki baba-oğul diyalogları da bu bağlamda örnek olarak gösterilir; örneğin, Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail arasındaki şefkatli ilişki.

Bir insan, çeşitli nedenlerle çelişki yaşayabilir: 1. İnançlar ve Değerler Arasındaki Uyumsuzluk: Kişinin sahip olduğu inançlar, değerler veya tutumlar arasında çelişki olabilir. 2. Davranışlar ve Düşünceler Arasındaki Çatışma: Davranışlar, kişinin kendi düşünceleriyle çelişebilir. 3. Yeni Bilgiler ve Deneyimler: Önceden sahip olunan bilgiler veya deneyimlerle yeni karşılaşılan bilgiler arasında çelişki yaşanabilir. 4. Karar Verme Süreci: Kararsızlık ve verilen karardan duyulan pişmanlık, bilişsel çelişkiye yol açabilir. Bu çelişkiler, insanda rahatsızlık hissi yaratır ve bu durumu gidermek için kişi, düşüncelerini veya davranışlarını değiştirmeye çalışır.

Kabullenmek ile ilgili üç atasözü: 1. "Üzümün çöpü var, armudun sapı". 2. "Yenilen pehlivan güreşe doymaz". 3. "Ölümü gören hastalığa razı olur".

"Yaşı at pazarında sorarlar" atasözü, akıllı olmanın yaşla ilgisi olmadığını, bazı küçüklerin büyüklerden daha akıllı olabileceğini ifade eder.

"Zürefanın düşkünü, beyaz giyer kış günü" atasözü ile ilgili bir cümle örneği: "Maddi durumu iyi iken şık giyinen kişi, yoksullaşınca mevsime uygun olmayan kıyafetler giymeye başlar".

"Doğruluk minarede kalmış, onun da içi eğri" atasözü, dışarıdan dürüst ve doğru görünen bazı kişilerin, iç yüzlerinin tamamen farklı ve yanlış olabileceğini ifade eder.

Yılan ile ilgili bazı atasözleri şunlardır: 1. "Her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan". 2. "Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır". 3. "Su içerken yılan bile dokunmaz". 4. "Yılanın başı küçükken ezilmeli". 5. "Uyuyan yılanın kuyruğuna basma".

"Ağaç meyvesi olunca başını aşağı salar" atasözü ile ilgili metin şu şekildedir: Anlamı: Yararlı eserler veren, bilgi ve erdemle donanmış kimse alçak gönüllü olur. Açıklama: Bu atasözü, kişilerin topluma veya çevresine faydalı hale geldiklerinde, kendilerini öne çıkarmak veya diğerlerine tepeden bakmak yerine alçakgönüllü ve mütevazi olmaları gerektiğini ifade eder.

Değerler Takımı'nın 4. bölümü, "Dürüstlük" değerini anlatıyor. Bölümde, Selma adında bir kız çocuğu, Değerler Takımı'nı çağırarak annesinin pazara gittiklerinde pazarcıların ön tarafa iyi meyve ve sebzeleri koyup, kötü olanları kendilerine sattıklarını şikayet ediyor. Değerler Takımı, durumu değerlendirip bir çözüm buluyor ve "Aldatan bizden değildir" gibi yazıların yer aldığı broşürleri pazar meydanına havadan bırakıyor.

Kebap ile ilgili iki atasözü şunlardır: 1. "Kuzusuna kıymayan kebap yiyemez". Bu atasözü, bir kişinin başkalarına zarar vermeden kendine fayda sağlayamayacağını ifade eder. 2. "Ne şiş yansın ne kebap".

"Ben lafa değil icraata bakarım" ifadesi, yapılan işlerin ve gerçekleştirilen projelerin önemine vurgu yaparak, sadece sözlere değil, somut sonuçlara odaklanmayı ifade eder.