Budizm

Buddha, öğretilerinde yaşam ve ölümün ardındaki gerçeğin arayışı, acıların nedeni ve bu acılardan kurtuluş yollarını anlatır. Buddha'nın bazı temel mesajları: Dört Gerçek: Yaşlılık, hastalık, ölüm ve acı, hayatın ayrılmaz parçalarıdır. Samsara: Doğum, acılar, hastalıklar, yaşlılık ve ölüm döngüsünden kurtulmak gerekir. Değişkenlik: Her şey dinamik ve akışkandır, kalıcı bir ruh veya benlik yoktur. Nirvana: Arınarak acıların kaynağı kurutulabilir. Orta Yol: Aşırılıklardan kaçınarak, dengeli bir yaşam sürmek gerekir. Buddha, öğretilerini gruplarla konuşurken söylev şeklinde, bireysel görüşmelerde ise kişinin bakış açısını izleyerek sorularla aktarırdı.

Pali Kanon'un Türkçe çevirisi bulunmamaktadır. Ancak, Pali Kanon'un bazı bölümleri çeşitli dillere, İngilizce de dahil olmak üzere, çevrilmiştir. Pali Kanon, Pali dilinde üç ana kategoriye ayrılır: Vinaya Pitaka (manastır kuralları), Sutta Pitaka (Buda'nın vaazları) ve Abhidhamma Pitaka (felsefi açıklamalar). Pali Kanon'un tam çevirisi henüz tamamlanmamıştır ve bu konuda devam eden çalışmalar bulunmaktadır.

"Yer ve gök" ifadesi, Jujutsu Kaisen serisinde Satoru Gojo tarafından kullanılan bir alıntıdır. Bu alıntı, aslında Budist metinlerde geçen ve Buddha'nın doğumundan sonra söylediği varsayılan bir sözdür. Seride ise bu söz, Gojo ve Sukuna gibi karakterlerin kibirini vurgulamak için kullanılır.

Zen Sanatı, Zen Budizmi'nden ilham alan ve meditasyon, farkındalık ile doğrudan deneyimi vurgulayan bir sanat biçimidir. Zen Sanatı'nın bazı teknikleri: Japon Sumi-e (Mürekkep Yıkama Resmi). Zen Kaligrafisi. Zen Bahçeleri. Zen Sanatı, belirli bir stil olarak tanımlanmasa da, Zen ilkeleriyle ilişkili birçok sanat formunu ve estetiği kapsar.

Mandala resimleri, farklı kültürlerde ve bağlamlarda çeşitli anlamlar taşır: Hinduizm ve Budizm'de mandalalar, meditasyon ve ruhsal aydınlanma için kullanılan görsel araçlardır. Carl Jung'un psikolojide mandalalar, bireyin bilinç ve bilinçaltı arasında bir köprü oluşturur ve "bütünleşme" aracı olarak kullanılır. Genel anlamda mandalalar, iç dünyayı keşfetmek, duygusal ifadeyi teşvik etmek ve yaratıcılığı ortaya çıkarmak için bir araç olarak görülür. Dekoratif ve sanatsal kullanımda ise mandalalar, duvar süslemeleri, halılar ve tekstil desenleri gibi alanlarda estetik bir unsur olarak yer alır. Mandalalar, simetrik yapıları ve renkleriyle odaklanma, farkındalık ve sabır gibi olumlu duyguları da temsil edebilir.

Zazen yaparken dikkat edilmesi gerekenler: Ortam: Sessiz ve dikkat dağıtıcı unsurlardan arındırılmış bir ortam seçilmelidir. Oturuş pozisyonu: En yaygın oturuş şekilleri; tam lotus, yarım lotus, Burmese (bağdaş kurma) ve sandalye üzerinde oturuştur. Nefes: Burnundan derin ve yavaş nefes alınmalı, nefesi verirken farkındalık sadece nefes alışverişine yönlendirilmelidir. Düşünceler: Düşünceler yargılanmadan gözlemlenmeli, ancak onlara takılınmamalıdır. Süre: Yeni başlayanlar için günde 5-10 dakika ile başlamak uygundur. Zazen, bir Zen Budist pratiği olduğundan, doğru uygulama için bir eğitmenin yönlendirmesi faydalı olabilir.

Agartha, çeşitli kaynaklarda farklı mitolojilerle ilişkilendirilmektedir. Budist mitolojide, Agartha, binlerce yıl önce kutsal bir adamın kabileyi yerin altında ortadan kaybetmesiyle kolonileşmiş bir yeraltı krallığı olarak geçer. Antik kültürlerde, Agartha'ya ulaşmak için detaylı tarif ve tasvirlerin yapıldığı bilinmektedir. Agartha, genel olarak mitolojik ve mistik bir kavram olarak kabul edilir ve bilimsel bir temeli yoktur.

Maharashtra freskleri, özellikle Budist ve Hindu mağara tapınaklarında bulunan örnekler, Antik ve Erken Ortaçağ dönemine aittir. Bu freskler, 2. yüzyılda Budist monks tarafından meditasyon için sakin ortamlar olarak oyulmuş Ajanta ve Ellora mağaralarında yer alır. Ayrıca, Maratha İmparatorluğu döneminde yapılan freskler de mevcuttur. Fresk tekniğinin kendisi ise tarih öncesi dönemlere kadar uzanır; örneğin, Endonezya'da 40 bin yıl öncesine ait fresk örnekleri bulunmuştur.

Kyoto Okulu Felsefesi, 20. yüzyıl Japon filozoflarının oluşturduğu bir felsefe ekolüdür. Özellikleri: Doğu ve Batı felsefelerinin birleşimi: Doğu Asya'nın, özellikle Mahāyāna Budizm'inin entelektüel ve ruhani geleneklerini, Batı felsefesinin yöntem ve içeriğiyle eleştirel ve yaratıcı bir diyalog içinde birleştirir. Merkezi kavram: "Mutlak hiçlik" (Nishida) ve "boşluk" (Nishitani) gibi kavramlar üzerine kuruludur. Çeşitlilik: Metafizik, ontoloji, epistemoloji, mantık, etik, politik teori gibi çeşitli felsefi konularla ilgilenmişlerdir. Eurocentrizme eleştiri: Siyasi, kültürel ve felsefi anlamda Eurocentrizmi eleştirmişlerdir. Temsilcileri: Kitarō Nishida; Hajime Tanabe; Jun Tosaka; Keiji Nishitani.

Sekiz Yükmek, Uygurlar arasında yayılmış olan Budizm dini öğreti, düşünce veya inancını tanıtmak, benimsetmek ve yaymak amacı ile yazılmış bir eserdir. Çinceden çevrilmiş olan eser, Burkancılık'a (Budizm) ait dini-ahlaki inanışları ve kolaylıkla uygulanabilir bazı bilgileri içerir.

Yab-yum, Tibet Budist sanatında erkek tanrının kadın eşiyle cinsel kucaklaşmadaki görüntüsünü temsil eder. Bu sembolde: Erkek figürü, şefkat ve becerikli yöntemleri temsil eder. Kadın figürü, içgörü ve bilgeliği temsil eder. Yab-yum, aynı zamanda Advaita (düalizmsizlik) kavramını da simgeler; bu, karşıt güçlerin birleşerek bir bütün oluşturması ve nihai gerçekliğin hem görünen hem de formsuz olanı kapsaması anlamına gelir. Bu sembol, özellikle Anuttarayoga tantra ile ilişkilidir.

Yab-yum, Tibetçe bir terim olup "baba-anne" anlamına gelir ve bir erkek tanrı (yab) ile onun shakti veya eşi (yum) arasındaki birliği ifade eder. Yab-yum sembolizminin bazı anlamları: Ruhsal gerçekliğin cinsel birliği: Tibetliler için bu, derin bir ruhsal gerçeğin sembolik bir birliği, sevgi ve bilgeliğin ayrılmaz birliği anlamına gelir. Dualitenin birliği: Karşıt güçlerin birleşimini ve uyumunu temsil eder; bu, bireysel özlerini korurken uyumlu bir bütünlüğe ulaşmalarını sağlar. Bilgelik ve şefkat birliği: Erkek figürü şefkat ve becerikli yöntemleri, dişi figür ise bilgeliği temsil eder. Yab-yum sembolizmi, Anuttarayoga tantrasıyla ilişkilidir ve bu sembolizmin çeşitli yorumları olsa da, genellikle erkek figürünün aktif gücü ve yöntemi, dişi figürün ise bilgeliği temsil ettiği kabul edilir.

Dharması yüksek insan, spiritüel anlamda "dharma" kavramının yüksek olduğu kişiyi ifade edebilir. Dharma, Sanskrit dilinde "doğru yol", "görev", "yaşam amacı" veya "doğanın yasası" anlamına gelir. Dharması yüksek bir insanın özellikleri: Ahlaki ve etik değerlere uygun hareket eder. Evrensel düzenle uyum içindedir. Bireysel sorumluluklarını yerine getirir. Toplumsal ve kişisel düzeyde doğru davranışları sergiler. Bu kavramlar metafizik ve spiritüel inançlara dayalıdır ve bilimsel bir temeli yoktur.

Sekiz Dilimli Yol, M.Ö. 5. yüzyılda yaşamış olan Gotama Buda'ya aittir. Buda, bir gün bir ihtiyara, bir hastaya, bir cenazeye ve bir dilenci keşişe rastlamış ve bu karşılaşmalar onu her şeyin boş olduğu sonucuna ulaştırmıştır. Keşfettiği hakikati, dört temel gerçek, sekiz dilimli yol ve bu yolun sonucu olan Nirvana kavramı ile açıklamıştır. Bu yolun her bir aşaması, insanın içsel dönüşümü ve aydınlanma yolunda ilerlemesi için bir rehberlik sunar. Sekiz Dilimli Yol'un ilkeleri, sadece Budizm'e özgü değildir; diğer Doğu felsefeleri ve dinleri de benzer kavramları içerir.

"At The Gate" ifadesi farklı bağlamlarda farklı anlamlar taşıyabilir. Sinema: 2023 yapımı "At The Gates" filmi, El Salvador'dan gelen bir temizlikçi kadın olan Ana'nın, oğlu Nico ile birlikte zengin bir ailenin Los Angeles'taki evine sığınmasını ve burada yaşadıkları gerginliği konu alır. Edebiyat: Sunil Iyengar'ın "At the Gate" adlı şiiri, günlük hayatın içindeki detayları ve insanların bu detaylar karşısındaki kayıtsızlığını anlatır. Budizm ve Hinduizm: "At the gate" ifadesi, Budizm'de Buda'nın yanıt vermesini bekleyen kadınların bulunduğu fiziksel bir yeri, Hinduizm'de ise önemli ruhsal veya yaşam deneyimlerine açılan bir eşiği simgeler. Oscar Adayı Belgesel: 95. Oscar Ödülleri'nde en iyi kısa belgesel dalında aday gösterilen "Stranger at the Gate", 11 Eylül'den sonra bir İslami merkezin bombalanması planını yapan, ancak daha sonra bu düşüncesinden vazgeçip Müslüman olan bir Amerikan askerini anlatır.

Üç Maymun, belirli bir akıma ait değildir. Bu ifade, genellikle üç bilge maymun olarak bilinen ve farklı kültürlerde farklı anlamlar taşıyan bir sembolü ifade eder. Üç Maymun sembolü, ilk olarak 8. yüzyılda Hindistan'da ortaya çıkan ve Budist rahipler aracılığıyla Çin ve Japonya'ya yayılan Vadjra düşüncesine dayanır. Üç Maymun ayrıca, 2008 yapımı Nuri Bilge Ceylan'ın yönettiği bir Türk dram filmine de atıfta bulunabilir. Özetle, Üç Maymun sembolü ve filmi, belirli bir akımla değil, farklı kültürlerde ve bağlamlarda çeşitli anlamlar taşıyan bağımsız unsurlar olarak değerlendirilmelidir.

Keanu Reeves'in hangi dine mensup olduğu kesin olarak bilinmemektedir. Reeves'in din ile ilgili bazı görüşleri: Resmi olarak Budizm'i uygulamasa da, bu din üzerinde etkili olmuştur. Spiritüel bir yaklaşıma sahip olduğunu ve evrensel bir bağlantıya inandığını belirtmiştir. Meditasyon ve yoga gibi spiritüel uygulamaları sıkça yapmaktadır. Reeves, dini konular hakkında genellikle açıklamalarda bulunmamakta ve özel yaşamına dair detayları gizli tutmaktadır.

Budizme giriş için okunabilecek bazı kitaplar: Budism for Beginners. The Heart of the Buddha’s Teaching. Zen Mind, Beginner's Mind. Budizm 101. Ayrıca, Dhammapada, Buda'nın Erdem Yolu ve Buda ve Öğretisi gibi kitaplar da Budizm'i anlamak için faydalı olabilir.

Buda'nın aydınlanması, Siddhartha Gautama'nın yıllarca hakikati aradıktan ve çeşitli ruhani disiplinleri uyguladıktan sonra gerçekleşmiştir. Aydınlanma süreci şu şekilde özetlenebilir: Çile ve Orta Yol: Siddhartha, dünyasal zenginliklerin ve rahatın kalıcı bir mutluluk sağlamadığını fark ederek keşiş olup günlerce aç kalarak çile dolu bir yaşam sürdü. Meditasyon: "Bodhi Ağacı" altında meditasyona başladı ve 49 günlük bir meditasyonun ardından 35 yaşındayken aydınlanmaya ulaştı. Aydınlanmasından sonra, Buda veya Gautama Buddha adını alarak öğretilerini yaymaya başladı.

Rupa, Sanskritçe bir kelime olup "biçim" veya "şekil" anlamına gelir. Sanat bağlamında Rupa Sanatı, klasik sanat akımlarından farklı olarak alşimik bir türdür.