Böbrek

Adana Aladağ'daki suyun, mineral, demir ve asit bakımından yüksek değerlere sahip olması nedeniyle çeşitli sağlık faydaları bulunmaktadır. Bu suyun iyi geldiği hastalıklar arasında: Böbrek taşı ve idrar yolu hastalıkları; Şeker hastalığı; Cilt hastalıkları; Sindirim sistemi rahatsızlıkları. Ancak, aşırı tüketim ve yanlış kullanım bazı sağlık sorunlarına yol açabilir, bu nedenle bilinçli ve ölçülü bir şekilde tüketilmesi önerilir.

Böbrek fonksiyon kaybı yüzde 15'in altına düştüğünde diyalize girme gerekliliği ortaya çıkar.

Evet, böbrek tümörü tomografide görülebilir. Böbrek tümörlerinin tanısında bilgisayarlı tomografi (BT) yaygın olarak kullanılan bir görüntüleme yöntemidir.

Ekskresyonu artıran faktörler şunlardır: 1. Böbrek Fonksiyonu: İlaçların ve metabolitlerinin en yaygın atılma yolu böbreklerdir. 2. Karaciğer Fonksiyonu: Karaciğer, ilaçları metabolize ederek onları daha suda çözünür hale getirir, böylece böbrekler aracılığıyla daha kolay atılabilirler. 3. Sıvı Alımı: Günlük idrar miktarının artırılması, taş oluşumu riskini azaltır. 4. Diyet: Kalsiyum, oksalat, sodyum, rafine şeker ve hayvansal proteinlerin fazla tüketimi, idrar içeriğini etkileyerek ekskresyon sürecini hızlandırır. 5. Genetik Faktörler: Genetik yatkınlık, taş oluşumu gibi bazı durumların riskini artırabilir.

Böbrek yetmezliği sonrası kan değerleri, normal değerlerden yüksek veya düşük olabilir. İşte bazı önemli kan değerleri ve referans aralıkları: 1. Serum Kreatinin: Normal değerler genellikle 0.6-1.2 mg/dL arasında değişirken, böbrek yetmezliğinde bu değer yükselir. 2. Kan Üre Azotu (BUN): Normal değerler 7-20 mg/dL arasında değişir, böbrek yetmezliğinde bu değer artar. 3. Potasyum, Fosfor ve Kalsiyum: Bu elektrolitlerin seviyeleri genellikle anormal düzeylerde bulunur, özellikle hiperkalemi (yüksek potasyum) hayati tehlike oluşturabilir. 4. Glomerüler Filtrasyon Hızı (GFH): Sağlıklı yetişkinlerin yaklaşık 90 ml/dak/1.73m² olması beklenir, 15'ten az bir değer böbrek yetmezliğini gösterir. Bu değerler, böbrek yetmezliğinin ciddiyetine ve hastanın genel sağlık durumuna göre değişiklik gösterebilir. Kesin sonuçlar için bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir.

Kostovertebral açı hassasiyeti (KVAH), tıpta böbreklerin iz düşümü hizasında sırt bölgesinde hissedilen ağrı veya rahatsızlık durumunu ifade eder. Bu hassasiyet, genellikle idrar yolu enfeksiyonları, böbrek enfeksiyonları, piyelonefrit, böbrek taşları ve kas-iskelet sistemi bozuklukları gibi çeşitli tıbbi durumlarla ilişkilidir. KVAH'ın teşhisi için fizik muayene sırasında hastanın sırtına vurulur ve bu bölgede ağrı oluşması durumunda böbrek hastalıklarına işaret edebilir.

Nefron kanalları, nefronun yapısını oluşturan ve idrar oluşumunda görev alan kanallardır. Bu kanallar sırasıyla şunlardır: 1. Proksimal Tüp: Bowman kapsülünün devamı olup, böbreğin kabuk bölgesinde bulunur. 2. Henle Kulpu: Proksimal tüpün böbreğin öz bölgesine inen ve tekrar kabuk bölgesine çıkan uzantısıdır. 3. Distal Tüp: Henle kulpunun öz bölgesinden tekrar kabuk bölgesine çıkarak oluşturduğu ikinci kıvrımlı kanaldır. 4. Toplama Kanalı: Distal tüpten gelen süzüntüyü böbreğin havuzcuk bölgesine götüren kanaldır.

Böbrek nakli için nefroloji bölümünden sevk almak gerekmektedir.

Albümin seviyesindeki değişiklikler, çeşitli hastalıkların belirtisi olabilir: 1. Karaciğer Hastalıkları: Siroz ve hepatit gibi karaciğer hastalıkları, albümin üretiminin düşmesine yol açabilir. 2. Böbrek Hastalıkları: Böbrekler hasar gördüğünde, fazla üretilen albüminin idrarla atılması sağlanır ve bu da albümin seviyesinin düşmesine neden olur. 3. Yetersiz Beslenme: Beslenme bozuklukları ve uzun süre yemek yememek, albümin seviyesinin düşmesine sebep olabilir. 4. Enfeksiyon ve İltihap: Enfeksiyonlar ve iltihaplı hastalıklar, albümin seviyesini düşürebilir. 5. Çölyak ve Crohn Hastalığı: Bu gastrointestinal hastalıklar, besinlerin sindirilmesinde zorluklara yol açarak albümin seviyelerinin düşük olmasına neden olabilir. Albümin seviyelerindeki anormallikler, ayrıca dehidrasyon ve diyabet gibi durumlarda da görülebilir.

Renal taş ve renal kolik kavramları birbiriyle ilişkilidir ancak aynı şey değildir. Renal taş, böbreklerde oluşan taşları ifade eder. Renal kolik ise, böbrek taşlarının neden olduğu, bel ve yan taraflarda hissedilen şiddetli ağrıyı tanımlar.

Tıpta "asit" olarak adlandırılan karın boşluğunda sıvı birikmesinin başlıca nedenleri şunlardır: 1. Karaciğer Sirozu: Asitin en sık görülen nedeni karaciğer sirozudur. 2. Kronik Böbrek Hastalıkları: Böbreklerden protein kaybı ve su-tuz tutulması asit gelişimine neden olabilir. 3. Kalp Yetmezliği: Sağ kalp yetersizliği ve kalp zarı kalınlaşması, bacaklarda ödem ve karın boşluğunda sıvı birikimine yol açabilir. 4. Kanser: Mide, kalın barsak, over ve pankreas kanserleri gibi bazı kanser türleri asit gelişimine katkıda bulunabilir. 5. Diğer Nedenler: Pankreas hastalıkları, tiroid hormonu eksikliği ve karın boşluğu enfeksiyonları da asit oluşumuna sebep olabilir.

Böbrek yetmezliği tedavisi, hastalığın nedenine, türüne ve şiddetine bağlı olarak değişir. İşte bazı tedavi yöntemleri: 1. İlaç Tedavisi: Böbrek yetmezliğinin bazı türleri ilaçlarla tedavi edilebilir. - Kan Basıncı İlaçları: Hipertansiyonu kontrol altına almak için kullanılır. - Diüretikler: Vücuttaki fazla sıvıyı atmak için kullanılır. - Elektrolit Dengeleyiciler: Potasyum ve kalsiyum seviyelerini düzenlemek için kullanılır. 2. Diyaliz: Böbreklerin işlevini yerine getiremeyen hastalar için kullanılan bir tedavi yöntemidir. İki türü vardır: - Hemodiyaliz: Kanın bir makine aracılığıyla temizlendiği diyaliz türü. - Periton Diyalizi: Karın boşluğuna yerleştirilen bir kateter aracılığıyla yapılan diyaliz. 3. Böbrek Nakli: Kalıcı bir tedavi yöntemi olup, sağlıklı bir böbreğin hastaya nakledilmesini içerir. Önleyici Tedbirler: Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, düzenli egzersiz yapmak, tansiyon ve kan şekerini kontrol altında tutmak önemlidir. Böbrek yetmezliği şüphesi varsa, bir sağlık profesyoneline başvurulması gerekmektedir.

Böbrek parankim ekojenitesinin grade 1 artması, böbrek dokusunun ultrasonografik incelemesinde ekojenitesinin (yoğunluğunun) hafif derecede arttığını ifade eder. Bu durum, çeşitli sağlık sorunlarının belirtisi olabilir ve şunları içerebilir: - Böbrek hastalıkları: Kronik böbrek hastalığı, glomerülonefrit. - Metabolik bozukluklar: Diyabet, hipertansiyon. - Enfeksiyonlar: Piyelonefrit, idrar yolu enfeksiyonları. - Yaşlanma ve genetik faktörler. Kesin tanı ve uygun tedavi için bir doktora başvurulması önerilir.

Renes (böbrekler), kandan idrarı süzen ve boşaltım kanallarına veren bir çift organdır. Görevleri: - Kandaki üre ve metabolik artıkların atılmasını sağlamak; - Elektrolit ve su dengesinin düzenlenmesine katkıda bulunmak.

Böbrek yetmezliği, ICD-10'da N17 kodu ile sınıflandırılmıştır.

İdrarın süzülmesi ve geri emilimi böbreklerde, nefron adı verilen yapılarda gerçekleşir. Süzülme (filtrasyon), kan basıncının etkisiyle kan plazmasındaki küçük moleküllerin glomerulus kılcallarından Bowman kapsülüne geçmesi ile başlar. Geri emilim (reabsorpsiyon) ise süzüntünün nefrondan böbrek atardamar kılcallarına doğru geri alınması sürecidir ve şu şekilde gerçekleşir: - Proksimal tüpte: Glikoz, amino asitler, vitaminler, bikarbonat, amonyum ve tuz geri emilir. - Henle kulpunda: İnen kolda su, çıkan kolda ise aldosteron etkisi ile sodyum (Na) ve klor (Cl) geri emilir. - Distal tüpte: Su, klor, bikarbonat ve bir miktar daha sodyum geri emilir.

Renin yüksek olduğunda çeşitli sağlık sorunları ortaya çıkabilir: 1. Hipertansiyon (yüksek tansiyon): Renin, kan damarlarını daraltarak kan basıncını yükseltir. 2. Elektrolit dengesizliği: Renin, aldosteron hormonunun salgılanmasını artırarak sodyum seviyelerini yükseltir ve potasyum seviyelerini düşürür. 3. Böbrek sorunları: Yüksek renin, böbreklerdeki kan akışında bozulmalara ve böbrek fonksiyonlarının olumsuz etkilenmesine neden olabilir. 4. Kalp-damar hastalıkları riski: Uzun vadede kalp-damar sistemi üzerinde stres yaratarak kalp krizi ve felç riskini artırır. Bu durumlar ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğinden, renin yüksekliği tespit edildiğinde mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır.

Nefron ve glomerül aynı şeyler değildir, ancak birbirleriyle ilişkilidirler. Nefron, böbreğin temel yapısal ve işlevsel birimidir ve idrar yapımını sağlar. Glomerül ise, nefronun başlangıcında yer alan, kandan sıvının filtre edildiği kılcal damar yumağıdır.

Diyaliz makinesi kullanmayan ülkeler yoktur, çünkü diyaliz tedavisi böbrek yetmezliği olan kişiler için yaygın bir tıbbi uygulamadır. Diyaliz tedavisi, hemodiyaliz ve periton diyalizi olmak üzere iki farklı türde gerçekleştirilir ve bu tedaviler birçok ülkede sağlık sistemleri tarafından karşılanmaktadır.

Sağ böbrek ve sol böbrek, karın arka duvarında, bel bölgesinin her iki yanında yer alır.