Atatürk

Kim Takar Yalova Kaymakamını? Bu ifade, araştırmacı-yazar Nuri Taner'in "Tüm İlçeleriyle İlimiz Yalova" adlı kitabında yer alan bir fıkraya dayanır. Fıkranın hikayesi şöyledir: Yeni atanmış genç bir kaymakam, İstanbul'dan vapurla Yalova'ya gelir. Meğer, o gün Yalova’ya Atatürk geliyormuş ve kalabalık da Atatürk'ü karşılamak için toplanmıştır. Bu fıkra, Yalova'nın geçmişine ve Atatürk'e olan bağlılığına ışık tutan bir anlatı olarak öne çıkmaktadır.

Mustafa Kemal Atatürk, tarih dersi aldığı okullar arasında Manastır Askeri İdadisi ve Harp Akademisi bulunmaktadır. Manastır Askeri İdadisi: Bu okulda tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey, Mustafa Kemal'in tarihe olan merakını güçlendirmiştir. Harp Akademisi: Eğitim sürecinde, memleket ve millet davaları ile ilgilenmiş, düşüncelerini cesaretle ifade etmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, babası Ali Rıza Efendi'nin, çocukken kazayla beşikten düşürüp ölümüne yol açtığı ve hiç unutmadığı kardeşinin ismini aldığı için Ali Rıza ismini almıştır. Ali Rıza Efendi, 23 Mayıs 1886'da vefat etmiş, mirası ise 13 Nisan 1887 tarihinde mahkeme tarafından kayıt altına alınmıştır.

Atatürklü cuma kartı göndermek için aşağıdaki kaynaklardan yararlanabilirsiniz: Pinterest. Akşam Gazetesi. TikTok. Dokuz Eylül Gazetesi. Bu kaynaklardan beğendiğiniz bir mesajı veya görseli seçip, sosyal medya (X, Facebook, WhatsApp vb.) üzerinden paylaşabilirsiniz.

Mustafa Kemal Atatürk'e göre en büyük erdem doğruluk ve dürüstlüktür. Atatürk'ün ahlak ve erdem hakkında söylediği bazı sözler şunlardır: "Erdemli olmak, kolay olana değil, haklı olana ve hakkı yapana yakışır." "Gerçek medeniyet, ahlak medeniyetidir." "Doğruluk, en büyük erdemdir." "Her işte önce ahlak ve insanlık gelir." "Güçlü ahlak, güçlü toplumu yaratır." Ayrıca, Atatürk'e göre cumhuriyet erdemdir.

Rize'yi il yapan kişi veya kurum hakkında bilgi bulunamadı. Ancak, Rize'nin il olma süreci şu şekilde gelişmiştir: 1924: 20 Nisan 1924 tarihinde, 2885 sayılı kanunla Rize, vilayet olmuştur. 1936: 2 Ocak 1936'da yürürlüğe giren kanunla, Erzurum'dan bazı ilçeler alınarak Artvin ili kurulmuş ve Rize tek ilçesiyle il olarak kalmıştır.

Mustafa Kemal Atatürk, ordunun Türk milletinin birliği, kudreti ve vatanseverliğinin bir ifadesi olduğunu ve Türkiye'nin güvenliğini sağlama konusunda vazgeçilmez bir teminat olduğunu belirtmiştir. Atatürk'ün orduya verdiği önemden bazı alıntılar: "Ordu, dışa karşı devletin varlığını temin ve gerektiğinde içte büyük asayişsizliği bertaraf eder". "Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir". "Ordumuz; Türk topraklarının ve Türkiye idealini gerçekleştirmek için sarf etmekte olduğumuz sistemli çalışmaların yenilenmesi imkansız güvencesidir". Atatürk, ordunun modernleşmesi için de önemli adımlar atmış, Hava Kuvvetleri'nin yeniden yapılanmasını ve askeri eğitimin geliştirilmesini sağlamıştır.

Atatürk'ün Türkçeye kazandırdığı bazı sözcükler ve terimler: Sözcükler: er, subay, kurmay, albay, yarbay; genel, özel, evrensel, kutsal, önemli, arıtmak, ısı, esenlik, erdem, kıvanç, konuk, tüm; ata (soyadı olarak). Terimlerden bazıları: açı, kenar, üçgen (geometri terimleri); muvazi (paralel); talim (eğitim terimleri). Atatürk, 1936-1937 kışında Dolmabahçe Sarayı'nda kendi eliyle yazdığı Geometri kitabında tüm terimleri kendisi türetmiştir.

Misak-ı Maarif, kısaca Cumhuriyet Dönemi Türk eğitim sisteminin temel politikasını belirleyen bir metin olarak tanımlanabilir. Bu metin, Mustafa Kemal'in eğitime yönelik direktifleri ve görüşleri doğrultusunda İsmail Safa tarafından oluşturulmuş ve 1 Mart 1923'te yapılan konuşmadan bir hafta sonra genelge olarak yayımlanmıştır. Misak-ı Maarif'in bazı temel amaçları: Milliyetçi, halkçı ve cumhuriyetçi nesiller yetiştirmek. İlköğretimi yaygınlaştırarak okuma yazma oranını artırmak. Millî ve çağdaş eğitimi ülkenin her köşesine ulaştırmak.

Mustafa Kemal Atatürk, "geldikleri gibi giderler" sözünü Haydarpaşa Garı'nda bindiği Kartal istimbotunda, Galata'ya doğru giderken söylemiştir. Bu olay, 13 Kasım 1918 tarihinde, İstanbul'un İtilaf Devletleri tarafından işgal edildiği dönemde gerçekleşmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün ikinci eşi, Latife Hanım'dır.

Atatürk'ün imzasını tasarlayan kişi Hagop Vahram Çerçiyan'dır. Türkiye Ermenisi olan Çerçiyan, Robert Koleji'nde öğretmenlik yaparken, 1934 yılında Soyadı Kanunu'nun kabul edilmesiyle Mustafa Kemal'e Atatürk soyadı verildiğinde, vekiller tarafından Atatürk için yeni bir imza tasarlaması istenmiştir. Çerçiyan, 24 saat içinde beş farklı imza örneği hazırlamış ve Atatürk, bu örnekler arasından beşincisini seçmiştir.

Dersimiz: Atatürk kitabında Atatürk'ün çocukluğundan cumhuriyetin kuruluşuna kadar olan dönem anlatılmaktadır. Kitap, Atatürk'ün hayatını her yönüyle ve olabildiğince basit bir dille aktarmaya çalışmaktadır.

10 Kasım'da Türkiye genelinde çeşitli etkinlikler düzenlenir. Bu etkinlikler arasında: Anma törenleri: Resmi törenler, Atatürk'ün vefat ettiği saat olan 09.05'te saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlar. Konserler: İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerde Atatürk'ü anma konserleri düzenlenir. Sergiler: Atatürk'ü ve Cumhuriyet'i anlatan sergiler açılır. Eğitim etkinlikleri: Okullarda Atatürk'ün hayatı ve mirasını anlatan etkinlikler, tiyatro gösterileri ve bilimsel toplantılar yapılır. Diğer etkinlikler: Taş plaklarla Atatürk'ün sevdiği şarkı ve türkülerin dinletisi, Atatürk fotoğrafları sergisi gibi etkinlikler de gerçekleştirilir. 10 Kasım, resmi tatil değildir.

Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu'nun Atatürk Stadyumu olmasının sebebi, Fenerbahçe Kulübü'nün 9 Eylül 2023 tarihinde aldığı karardır. Kulüp, 50 bine yakın seyirci kapasitesine sahip Ülker Stadyumu Şükrü Saracoğlu Spor Kompleksi'nin isminin Atatürk olarak değiştirilmesi için yönetim kuruluna yetki vermiştir. Bu karar, Gençlik ve Spor Bakanlığı'ndan gerekli izin alındıktan sonra resmileşecektir. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Ali Koç, stadyumun isminin Atatürk olarak değiştirme gerekçesini şu şekilde açıklamıştır: Fenerbahçe Spor Kulübü, kayıtsız şartsız milletinin ve devletinin yanında olmuş bir kulüptür. Fenerbahçe, Kurtuluş Savaşı'na ve milli mücadeleye destek vermiş bir kulüptür. Fenerbahçe, İtilaf kuvvetleriyle yaptığı 50 maçın 41'ini kazanarak Anadolu'da mücadele eden askerlere ve halka motivasyon kaynağı olmuştur. Atatürk, 3 Mayıs 1918'de kulübü ziyaret etmiş ve kulüp defterine kayıtlı sözlerini paylaşmıştır. Fenerbahçe, tarihi boyunca Atatürk'ün izinden bir an bile ayrılmamış, hep devletinin ve milletinin yanında olmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, müziğe büyük önem vermiş ve müziğin ulusal kimliklerin korunmasında ve tanıtılmasında etkin bir araç olduğunu düşünmüştür. Atatürk'ün müziğe verdiği önemin bazı örnekleri şunlardır: Musiki kurumlarının kurulması: Ankara'da Musiki Muallim Mektebi (1924), İstanbul Belediye Konservatuvarı (1926), Ankara Devlet Konservatuvarı (1936) gibi önemli müzik kurumlarının kurulmasını sağlamıştır. Batı müziği ile ilgili çalışmalar: Muzıka-ı Hümayun'un Ankara'ya taşınarak Riyaset-i Musiki Heyeti adını almasını sağlamış (1924), İstanbul Darülelhan'ın Şark Musikisi Şubesi'ni kapatmış ve okulun adını İstanbul Konservatuvarı olarak değiştirmiştir (1926). Türk halk müziğinin derlenmesi: Türk halk ezgilerinin derlenmesi ve kompozitörler tarafından işlenmesine önem vermiştir. Opera ve batı ezgilerine ilgi: Opera sanatına özel bir ilgi duymuş ve batı ezgilerini sevdiğini göstermiştir. Söylemleri: "Hayatta müzik gerekli değildir. Çünkü hayat müziktir. Müzikle ilgisi olmayan varlıklar insan değildir" gibi ifadelerle müziğin yaşamdaki yerini vurgulamıştır.

Atatürk'ün ölüm haftası, 10-16 Kasım tarihleri arasını kapsayan Atatürk Haftası nedeniyle 10 Kasım'da başlar. 10 Kasım, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm günüdür. Atatürk Haftası ise Atatürk'ün ilke ve devrimlerinin anlatıldığı, radyo ve televizyonda konuşmalarının kendi sesinden yayımlandığı, Atatürk'le ilgili filmlerin gösterildiği bir haftadır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün cahillikle ilgili sözlerinden biri şöyledir: > "Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir." (25 Mart 1923, Hâkimiyeti Milliye)

Atatürk ve Venizelos döneminde Türkiye-Yunanistan ilişkileri, 1919-1922 yıllarında yaşanan savaşın ardından, "yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesi doğrultusunda barış ve dostluk yönünde bir dönüşüm geçirmiştir. Bu dönemde öne çıkan bazı gelişmeler: 1928 Seçimleri ve Yakınlaşma: Venizelos, 1928'de Yunanistan'da iktidara gelerek Türkiye ile dostluk ve iyi komşuluk ilişkileri kurma isteğini dile getirmiştir. Ankara Antlaşması (1930): Bu antlaşma ile nüfus mübadelesinden kaynaklanan sorunlar çözülmüş, siyasal, ekonomik ve askeri yakınlaşma sağlanmıştır. Diplomatik İlişkiler: Türkiye, ilk kez Atina'ya büyükelçi atamıştır. Balkan Antantı (1934): Türkiye ve Yunanistan, bölgede barışın ve dayanışmanın devamı için bu antantın imzalanmasında önemli rol oynamıştır. Nobel Barış Ödülü Adaylığı: Venizelos, Atatürk'ü 1934'te Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermiştir. Bu süreç, 1938'e kadar iyi komşuluk çerçevesinde devam etmiş, ancak Atatürk'ün vefatıyla bir dönem kapanmış olsa da ilişkiler bozulmamıştır.

Atatürk ve Niğde arasındaki bağ, 5 Şubat 1934 tarihinde Atatürk'ün Niğde'yi ziyaretiyle güçlenmiştir. Atatürk'ün Niğde'ye olan ilgisinin bazı nedenleri: Milli Mücadele'deki katkı: Niğdeliler, Milli Mücadele'de önemli bir dayanak noktası olmuştur. Coğrafi konum: 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi döneminde Niğde, sancak merkezi olarak stratejik bir konuma sahipti. Tarım ve ticaret: Niğde, kültür, tarih, tarım ve ticaretin önemli merkezlerinden biriydi. Atatürk, Niğde'de şehrin ileri gelenleriyle bir araya gelerek kalkınma için fikirler paylaşmış ve bölgenin gelişimine katkı sağlamıştır.