Arkeoloji

Uruk'un önemli olmasının bazı nedenleri: İlk kentsel yerleşim: Uruk, tarihsel olarak Mezopotamya’nın ve tüm insanlık tarihinin bilinen ilk kentsel yerleşimi olarak kabul edilmektedir. Yazının icadı: Yaklaşık MÖ 3200'de yazının günlük yaşamda kullanıldığı ilk kenttir. Mimari ve kültürel yenilikler: Taş mimarinin ilk örneği ve zigguratın kökeni olarak kabul edilir. Ekonomik ve kültürel merkez: Güney Mezopotamya'da ticaret ve idarenin merkezi olmuş, etkisi Yakın Doğu'nun diğer bölgelerine yayılmıştır. Gılgamış Destanı: Dünyanın ilk yazılı metinlerinden biri olan Gılgamış Destanı, Uruk'ta yazılmıştır. Kümes hayvanlarının evcilleştirilmesi: İlk kümes hayvanlarının burada evcilleştirildiği düşünülmektedir.

Bozok'ta yapılan arkeolojik kazılardan bazıları şunlardır: Kazakistan'daki Bozok Arkeolojik Kenti'nde yapılan kazılar. Yozgat'taki Bozok Üniversitesi tarafından yapılan kazılar. Ayrıca, 2022 yılında Bozok antik kentine inşa edilecek Bozok Ulusal Açık Hava Müzesi'nin temeli atılmıştır.

Mahkemeağcin'de yaşamış bazı topluluklar: Galatlar. Bizanslılar. Osmanlı Dönemi sakinleri. Günümüzde ise Ankara'nın Kızılcahamam ilçesine bağlı Mahkemeağcin, bir köy olarak varlığını sürdürmektedir.

Urfa Adamı (Balıklıgöl Heykeli) M.Ö. 11.000 ila 9.500 yılları arasında yontulmuştur. Son veriler, heykelin yaşının M.Ö. 9000 civarında olduğunu göstermektedir.

Bursa'nın en eski yerleşim yeri olarak Aktopraklık Höyüğü gösterilmektedir. Geç Neolitik-Erken Kalkolitik Çağ'a ait kalıntı ve buluntuların tespit edildiği Aktopraklık Höyüğü, Nilüfer ilçesine bağlı Akçalar'da yer almaktadır. Bunun yanı sıra, Bursa ve çevresinde yer alan Ilıpınar, Tepecik, Karadin gibi höyükler de taş devrinden itibaren kesintisiz yerleşim gören yerler arasında bulunmaktadır.

Amisos Tepesi'nin önemli olmasının bazı nedenleri: Tarihi kalıntılar: Tepede yer alan Amisos Hazinesi, nekropol, lahitler ve mozaikler gibi Helenistik döneme ait kalıntılar, bölgenin zengin tarihi mirasını yansıtır. Kraliyet mezarları: Kuzey ve Güney Tümülüslerindeki mezarların, Pontus Krallığı'nın üst düzey yönetici ve ailelerine ait olduğu bilinmektedir. Panoramik manzara: Tepenin zirvesinden Samsun şehri, Karadeniz sahili ve Atakum gibi noktalar panoramik olarak izlenebilir. Efsanevi hikaye: Prenses Amisos'un hüzünlü aşk hikayesiyle ilişkilendirilir. Turistik değer: 2008 yılında turizme açılmış olup, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeker.

9. sınıf tarih ders kitabı sayfa 34 cevapları, kullanılan ders kitabı yayınevine göre değişiklik göstermektedir. MEB Yayınları için 9. sınıf tarih ders kitabı sayfa 34 cevapları şu sitelerde bulunabilir: egitim.net.tr; odevhane.com; evvelcevap.com. Ekoyay Yayınları için 9. sınıf tarih ders kitabı sayfa 34 cevapları şu sitede bulunabilir: tarihportali.net. Sayfa 34'te genellikle arkeolojik buluntuların tarihsel bilgilerdeki rolü, tetikleyici ve arka plan nedenler gibi konular ele alınmaktadır.

Çatalhöyük, Çayönü'nden daha eski bir yerleşim yeridir. Çatalhöyük, M.Ö. 7500-5700 yıllarına tarihlenirken, Çayönü M.Ö. 8200-2000 yılları arasında yerleşim izleri barındırmaktadır.

Akalar, Homeros'un İlyada ve Odysseia destanlarında bahsedilen, Eski Yunan halklarından biridir. Özellikleri: Köken: M.Ö. 2000 yıllarında Tuna Irmağı boylarından kalkıp Yunanistan'a gelmişlerdir. Yerleşim: Mora Yarımadası'nın kuzey merkezinde bulunan Akhea bölgesinde yerleşmişlerdir. Siyasi Yapı: M.Ö. 13. ve 12. yüzyıllarda Aka Birliği adında bir konfederasyon kurmuşlardır. Askeri Başarı: Truva Savaşı'nda 1000 gemilik bir donanma ile yer almışlardır. Kültürel Etkiler: Girit uygarlığının etkisinde kalmışlar, Ege ve Anadolu'da bazı yerleri ele geçirmişlerdir. Yıkılış: M.Ö. 1180'de başlayan Dorlar göçü ile güçleri sona ermiştir. Akalar, daha sonra tarımla uğraşan bir topluluk olarak Mora'nın kuzeyine göç etmişlerdir.

II. Ramses'in mumyası, firavunun ölüm yaşı olan 90 yaşında bulunmaktadır.

Ara Güler, Aphrodisias Antik Kenti'ni 1958 yılında bir baraj açılışı için gittiği Aydın'ın Geyre beldesinde tesadüfen keşfetti. Güler, açılıştan dönerken yolunu kaybetti ve geceyi bir köyde geçirdi. Güler'in gönderdiği fotoğraflar ilk başta ilgi çekmedi, ancak daha sonra Architectural Review ve Horizon dergilerinin dikkatini çekti.

Sahra Çölü'nün altında çeşitli yapılar ve oluşumlar bulunmaktadır: Fosiller ve insan eserleri: Yayın balığı, balina, deniz yılanı, dinozor fosilleri ve insan eserleri keşfedilmiştir. Eski yerleşim yerleri: Mağara duvarlarına çizilen resimler ve insanların su kaynakları yakınında yerleşim yerleri kurmuş olması, Sahra'nın geçmişte yeşil bir cennet ve büyük bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Su rezervleri: Çölün altında bol su rezervlerinin bulunduğu düşünülmektedir. Petrol ve yer altı rezervleri: Araştırmalar, Sahra Çölü'nün altında saklı petrol ve devasa yer altı rezervlerinin olabileceğini göstermektedir. Sahra Çölü'nün derinliği farklı bölgelerde değişiklik göstermekte olup, ortalama 100-150 metre, en derin noktası ise 300 metreye kadar ulaşabilmektedir. Sahra'nın altındaki sırların tamamı henüz çözülememiştir.

Karnak Tapınağı'nın inşasında birçok firavun görev almıştır. Tapınağa eklemeler yapan firavunlardan bazıları şunlardır: I. Sensuret. I. Amenhotep. I. Thutmose. Hatşepsut. II. Ramses. Karnak Tapınağı'nın inşası, her firavunun kendinden bir şeyler katmasıyla 2000 yıldan fazla sürmüştür.

2003 yapımı Timeline filmi, Fransa'da ortaçağa ait bir kaleyi inceleyen bir grup arkeoloji öğrencisinin çalışmaları sırasında, profesörlerinin 14. yüzyılın içinde ortadan kaybolmasını konu alır. Öğrenciler, feodal savaşın içine dalarak profesörü kurtarmak için büyük bir tehlike içine girerler. Profesörü kurtarmak için çok kısa zamanları olan öğrenciler, ellerinden geleni yapmaya çalışırlar ancak 21. yüzyıla geri dönebilecekler midir? Timeline, Michael Crichton'ın 1999 tarihli aynı adlı romanına dayanmaktadır.

Urfa'nın en eski heykeli, "Urfa Adamı" veya "Balıklıgöl Heykeli" olarak bilinen, M.Ö. 11.000 ila 9.500 yılları arasına tarihlenen heykeldir. 193 cm boyunda, 54 cm genişliğinde ve 63 cm kalınlığındaki kireç taşından yapılmış heykel, Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. Heykelin ne amaçla yapıldığı ve tam olarak nerede kullanıldığı konusunda kesin bir bilgiye sahip olunamamaktadır.

Kaybolan medeniyetlerin izleri şunlardır: Antik şehirler ve yapılar. Sanat eserleri. Yazılı belgeler. Teknolojik ve bilimsel miras. Kültürel miras. Bu izler, arkeologlar ve tarihçiler tarafından incelenerek kaybolan medeniyetler hakkında bilgi edinilmesini sağlar.

Yungang Mağaraları, Kuzey Wei Hanedanı döneminde inşa edilmiştir.

Timur'un Semerkant'taki mezarının açılma nedeni, Sovyetler Birliği'nin halkın rejimle olan bağını güçlendirmek amacıyla giriştiği bir girişimdir. 1941 yılında, Sovyet diktatörü Josef Stalin'in emriyle, antropolog Mihail Gerasimov başkanlığındaki bir ekip, Timur'un türbesini açarak naaşını Moskova'ya götürmüştür. Ancak bu girişim, yerel halk arasında "mezarın açılması halinde bela ve musibetlerin geleceği, uğursuzluklara sebep olacağı" şeklinde bir efsaneye yol açmıştır. Mezarın açılmasından bir gün sonra, 22 Haziran 1941'de, Nazi Almanyası'nın Sovyetler Birliği'ne savaş ilan etmesi, "Timur'un laneti" olarak yorumlanmıştır. Mezar açıldıktan sonra, 19-20 Kasım 1942'de Timur adına yeniden bir cenaze töreni düzenlenmiş ve naaşı Semerkant'taki türbesine geri defnedilmiştir.

Karnak Tapınağı'ndaki 134 sütun, Büyük Hipostil Salonu'nu desteklemek amacıyla kullanılmıştır. Ayrıca, bu sütunlardan 12 tanesi orta holde daha uzun olacak şekilde konumlandırılmıştır. Karnak Tapınağı'nın yapımı, her firavunun kendinden önceki eklemelere yenilerini eklemesi nedeniyle 2000 yıldan fazla sürmüştür.

Tarım ve Neolitik Devrim aynı şey değildir, ancak birbiriyle ilişkilidir. Neolitik Devrim, insan topluluklarının ilk kez tarım yapmasıyla gerçekleşen ve bu toplumların sosyo-ekonomik yapılarında devrimsel dönüşümler yaratan süreçtir. Tarım ise, Neolitik Devrim'in bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır.