Anlam

Alevli kelimesi, TDK'ya göre iki farklı anlama gelir: 1. Alevi olan, alevlenmiş. 2. Şiddetli, hararetli.

Efil ismi, farklı anlamlara gelebilir: Rüzgar, dalgalanma. Cennetin 8 kapısından biri, cennete açılan kapı. Çok küçük, taze, körpe bitki yaprağı. Efil ismi, hem kız hem de erkek çocukları için kullanılır.

Göy kelimesi farklı anlamlara gelebilir: Gök bilimi ve meteorolojide: "sema, gökyüzü, gök, hava" anlamına gelir. Renklerde: "gök rengi, yeşil, mavi" gibi anlamları vardır. Yöresel kullanımda: Rize civarında "üvey" anlamında, ayrıca eski dilde "taze, genç" anlamında kullanılır. Yahudi dilinde: "Yahudi olmayan" anlamında, biraz aşağılayıcı bir sözcüktür.

Avuç kelimesi, Türk Dil Kurumu'na göre iki farklı anlama gelir: 1. Elin parmak uçlarıyla bilek arasındaki iç bölümü, apaz, hapaz, koşam. 2. Elin yarı yumulmuş durumu. Örnek cümle: "Behire, avucuna topladığı zeytin çekirdeklerini yukarı, havaya fırlatıyor".

İstikbali parlak ifadesi, "gelecek vaat eden" veya "ümit verici" anlamlarına gelir. Bu ifade, aynı zamanda "gelecekte önemli, büyük bir kişi olacak" anlamında da kullanılabilir. Örnek cümle: "İstikbali parlak bir öğrenci olarak, gelecekte başarılı bir kariyere sahip olması bekleniyor".

Yazgısı olmak, genellikle "kader" veya "alın yazısı" anlamında kullanılır. Yazgı, bir kişinin yaşamını belirleyen olayların önceden belirlendiği inancına dayanır. Yazgı kelimesinin bazı anlamları: Tanrı'nın uygun görmesi, Tanrı'nın isteği; Ezelî takdir, yazı, hayat, mukadderat; Değiştirilemez ve boyun eğilmesi gereken alın yazısı. Yazgı kavramı, farklı kültürlerde ve inanç sistemlerinde yer alır ve insanın kendi iradesiyle yazgısını şekillendirip şekillendiremeyeceği konusunda farklı görüşler bulunur.

Maysa ismi, farklı kültürlerde çeşitli anlamlara gelmektedir: Türkmen dilinde: Yazın açan çiçek. Arapça: Gururlu yürüyüş, zarif. Japonca: Dans eden çiçek, zarif çiçek. İbranice: Pınar, kaynak. Orta Asya Türk lehçelerinde: Çimenlerin yeşermesi, ilk bahar otu, yenilenme, canlılık, bahar. Kırgızca: Yumuşak huylu, uysal. Özbekçe: Şarap gibi tatlı. Tatarca: Sevecen. Altayca: Nehir kıyısında yaşayan. Maysa, genellikle kız çocuklarına verilen bir isimdir.

Pusat kelimesi, Türkçe'de çeşitli anlamlara sahiptir: Silah, zırh, savaş aracı. Giysi veya giysilik kumaş. Araç, alet, edevat. Korunulacak, saklanılacak yer. Asker. Halk kültüründe ve mitolojide kutlu nesne. Ortaoyunu'nda giysi. Ayrıca, pusat kelimesinin kullanıldığı bazı yer isimleri de vardır: Konya'da Kurthasanlı bucağına bağlı bir bölge, Sivas'ta Hafik ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim yeri.

"Nasıl yani" ifadesi, genellikle bir anlamama veya şaşırma tepkisini ifade eder. Bu ifade, İngilizce'de "how come", "why have", "how so" gibi ifadelerle eşdeğerdir. Ayrıca, "Nasıl Yani" adında, Füsun Önal'ın bir şarkısı ve İskender Paydaş ile Mirkelam'ın bir düeti de bulunmaktadır.

Saydam kelimesi, içinden ışığın geçmesine ve arkasındaki nesnelerin görülmesine engel olmayan, şeffaf ve ışığı geçiren maddeler için kullanılır. Ayrıca, üzerindeki resim ve şekillerin yansıtılması amacıyla kullanılan şeffaf kâğıt veya madde (slayt, diyapozitif) ve asetat anlamlarında da kullanılır. Mecazi olarak ise açık seçik ve belirgin anlamında kullanılabilir.

Bonkör kelimesi, TDK'ya göre "eli açık, cömert" anlamına gelir. Ayrıca, "iyi yürekli" ve "iyi kalpli" anlamları da vardır. Bonkör kişiler, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak için para harcamaktan kaçınmaz, ellerindeki her şeyi çevresindeki kişilerle paylaşmaktan çekinmezler.

Hiss-i kabl-el vuku, "önsezi" anlamına gelir. Arapça kökenli bir tamlama olup, "his" (duygu), "kable" (önce) ve "vuku" (meydana gelme, olma) kelimelerinden oluşur. Hissikablelvuku, henüz gerçekleşmemiş bir olayı önceden hissetme, içe doğma, altıncı duyu veya altıncı his olarak da tanımlanabilir.

"Keep in touch" ifadesi, Türkçede "iletişimi koparmamak", "görüşmeye devam etmek", "irtibatta olmak" gibi anlamlara gelir. Örnek cümleler: "Keep in touch with me" (Benimle iletişimi koparmayın). "We kept in touch" (Görüşmeye devam ettik). "You must not keep in touch with him" (Onunla irtibatta olmamalısın).

Arık kelimesi farklı anlamlara gelebilir: Ad. TDK'ye göre, "arık" kelimesi şu anlamlara gelir: su yolu, ark; çay, dere; fide veya fidan dikilen yer; yol ve tarla kenarlarına açılan hendek; voleybol sahasının sınırı. Sıfat. Ayrıca, "arık" kelimesi Ermenice bir erkek ismi olan "Ararat"ın kısa söylenişi veya bir türkünün adı olarak da kullanılabilir.

Snob kelimesi, züppe veya burnu havada kimse anlamına gelir. Ayrıca, seçkin görünmek ereğiyle bazı seçkin çevrelerdeki görüşleri ve yaşam biçimini benimseyen, onlara hayranlık duyan ve onlar gibi olmaya, davranmaya özenen kimse olarak da tanımlanabilir. "Snob" kelimesi ilk olarak 1820'lerde İngiltere'de, Oxford ve Cambridge üniversitelerinde aristokrat ve sıradan öğrencileri ayırmak için kullanılmıştır.

Sıkı sıkıya kelimesi, TDK'ye göre iki farklı anlama gelir: 1. Çok sıkı olarak, sımsıkı. 2. İyice.

Heybet kelimesi, Türk Dil Kurumu'na (TDK) göre şu anlamlara gelir: Etkili görünüş, söz ya da davranış. Ululuk, büyüklük, azamet. Allah'ın yüceliği karşısında kulun kalbine doğan huşu (tasavvufta). Heybet kelimesi genellikle büyük yapılar, dağlar veya kişilerin etkileyici görünümünü ifade etmek için kullanılır.

Dirayet kelimesi, Arapça kökenli olup şu anlamlara gelir: İnce şeyleri kavrayış. Beceriklilik, yetenek, ustalık. Zeka. Ayrıca, tefsir ilminde "dirayet" terimi, rivayet tefsirlerinin yanı sıra dil, edebiyat, dinin genel prensipleri ve diğer genel bilgilere dayanılarak yapılan tefsir çeşitlerini ifade eder.

Yalaşmak kelimesi, Türk Dil Kurumu'na göre birine yaranmak için aşırı derecede ilgi göstermek, dalkavukluk etmek anlamına gelir. Ayrıca, "yalaşma" kelimesi argo olarak şu anlamlara da gelebilir: tembel, ağır hareket eden, yavaş davranan veya hareketsiz; un ve su karıştırılarak pişirilip, üstüne yağ dökülerek yenilen bir bulamaç yemeği.

Zillet kelimesi, TDK'ya göre "hor görülme, aşağılanma" anlamına gelir. Ayrıca, kişinin kendini küçük görmesi, çevresindeki tüm insanları kendinden üstün görmesi hali olarak da tanımlanabilir. Zillet, "güç, üstünlük, saygınlık" anlamındaki izzetin karşıtıdır.