Anlam

Hayır, idrak etmek ve anlamak aynı şey değildir. Anlamak, bir konuyu kavramak, nedenleriyle ve sonuçlarıyla idrak etmek anlamına gelir. İdrak etmek ise bir şeyi kavramak, farkına varmak, bilinen bir şeyi özümsemek demektir. Örneğin, bir kişi bir şeyi öğrenebilir ancak o şeyi idrak etmemiş olabilir.

Deklare ve beyan aynı anlama gelir, çünkü bu iki kelime eş veya yakın anlamlı sözcükler arasında yer alır. TDK'ya göre deklare etmek kullanıldığı yere göre iki farklı anlama gelir: Bildirmek, açıklama yapmak. Bir konuyla ilgili soru işaretlerini ortadan kaldırmak için basın açıklaması yapmak. Beyan ise, deklarasyonun diğer söylemlerden ve ifadelerden en büyük farkı, alanında uzman ve yetkili bir kişi tarafından yapılıyor olmasıdır. Deklarasyon kelimesiyle eş ve yakın anlamlı sözcükler şu şekilde sıralanabilir: ifade; açıklama; izahat; ikrar.

Aptal kelimesi, zekâsı pek gelişmemiş, zekâdan mahrum, alık, ahmak gibi anlamlara gelir. Ayrıca, küçümseme ve azarlama bildiren bir seslenme sözü olarak da kullanılır.

Naif tavır, "naif" kelimesinden türetilmiş olup, tecrübesiz, saf, deneyimsiz anlamlarına gelir. Ayrıca, kibar, nazik, ince gibi sıfatlarla da özdeşleştirilebilir. Naif kelimesi, genellikle bir kişiden bahsederken kullanılır ve kişinin doğal ve sade olduğunu ifade eder. Örnek cümle: "Ne kadar naif bir hanım".

Naif tavır, "naif" kelimesinden türetilmiş olup, tecrübesiz, saf, deneyimsiz anlamlarına gelir. Ayrıca, kibar, nazik, ince gibi sıfatlarla da özdeşleştirilebilir. Naif kelimesi, genellikle bir kişiden bahsederken kullanılır ve kişinin doğal ve sade olduğunu ifade eder. Örnek cümle: "Ne kadar naif bir hanım".

Akla karayı seçmek deyimi, bir işi başarıncaya değin çok sıkıntı çekmek, güçlüklerle karşılaşmak anlamına gelir. Örnek cümleler: "Ben kendi hesabıma bir parça Fransızca öğrenebilmek için akla karayı seçtim. "Seni buluncaya kadar akla karayı seçtim." "Yeni evimize yerleştik ama bitirene dek de akla karayı seçtik."

Hemfikir, "aynı düşüncede, aynı görüşte olan, oydaş" anlamına gelir. Doğru yazılışı "hemfikir" şeklindedir, "hem fikir" olarak yazılması yanlıştır.

Şevk ve iştiyak kavramları, "istemek, arzulamak, özlemek" anlamına gelen "şevk" kelimesinden türemiştir. Şevk, herhangi bir varlığın, kendi varlık kategorisi içinde en yüksek derecede yetkinliğe ulaşabilmesi için gerekli niteliklere sahip olmaya duyduğu derin arzu ve eğilimdir. İştiyak, bir sebeple kişide uyanan şevkin olgunlaşmış, amacını bulmuş, belirginleşmiş ve eyleme dönüşmüş hâlidir.

Haber, bir olay veya olgu üzerine edinilen bilgi, iletişim veya yayın organlarıyla verilen bilgi anlamına gelir. Ayrıca, haber kelimesi Arapça kökenli olup, "yüklem" olarak da kullanılır.

Tesadüfen karşılaşmak, birinin planlamadığı, beklemediği, ummadığı bir şeyle karşılaşması anlamına gelir. Bu ifade, İngilizce'de "chance on", "run into", "run across" gibi fiillerle karşılanır. Ayrıca, rüyada tesadüfen karşılaşmak, maddi imkânların artması, güzel ve sevinçli bir haber alınması, geçmişte yaşanan tartışmaların telafi edilmesi gibi olumlu durumlarla ilişkilendirilir. Ancak, "Bu âlem tesadüfen yaratılmış, dağlar, denizler tesadüfen olmuştur" gibi ifadeler kullanmak caiz değildir; çünkü her şeyi yaratan Allah'tır.

Hicran kelimesi Arapça kökenli olup "ayrılık", "ayrılık acısı", "üzüntü", "hasret" ve "kavuşamama" anlamlarını taşır. Türk Dil Kurumu'na göre hicran kelimesinin iki temel anlamı vardır: 1. Bir yerden veya bir kimseden ayrılma. 2. Ayrılığın neden olduğu onulmaz acı. Ayrıca, değer verilen bir kişiden ayrı kalmak da hicran olarak adlandırılır.

Gayri ihtiyari, "istemeksizin, düşünmeden, elinde olmayarak" anlamına gelir. Bu terim, kişinin iradesi dışında gerçekleşen veya kontrol edemediği olayları ifade eder. Doğru yazımı "gayriihtiyari" şeklindedir, "gayri ihtiyari" veya "gayrı ihtiyari" gibi yazımlar imla hatasıdır.

Mücahit bulmacada alperen olarak yanıtlanır. Mücahit, kutsal sayılan bir ülkü, özellikle de İslam adına savaşan kişi anlamına gelir.

Zahra ismi, Arapça kökenli olup "ziynet", "süs", "ay yüzlü", "ay kadar parlak" anlamlarına gelir. Ayrıca, İslam kültüründe önemli bir yere sahiptir çünkü Hz. Muhammed'in kızı Fatıma'ya lakap olarak verilmiştir.

İz kelimesi, Türk Dil Kurumu'na göre beş farklı anlama gelir: 1. Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare. 2. Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti. 3. Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare. 4. Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser. 5. Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit (matematik terimi).

Vecize ve özdeyiş aynı anlama gelir. Vecize, Arapça kökenli bir kelime olup "özdeyiş" olarak Türkçeye karşılık bulur. Özdeyiş, bir düşünceyi en kısa ve özlü biçimde anlatan, bir veya birkaç cümleden oluşan sözdür.

"Tanrılar Çıldırmış Olmalı" (The Gods Must Be Crazy), mülkiyet kavramına eleştiri yapan bir filmdir. Film, uygarlıktan uzak, ilkel bir yaşam süren Bushmanların, uçaktan atılan bir kola şişesini tanrılar tarafından gönderilmiş sanmalarıyla başlar. Ayrıca film, sahip olduklarını paylaşma ve göçebe yaşam gibi San halkının özelliklerini de yansıtır.

Exclusive kelimesi, "özel", "münhasır", "seçkin" gibi anlamlara gelir. Ayrıca, "exclusive" şu anlamlara da gelebilir: Özel haber: Bir tv kanalına veya gazeteye özel haber. Kişiye özel: Başkalarıyla paylaşılmayan. Tek bir ekolojik çevrede bulunan organizma. Amerikalıların dilinde ise "exclusive" ilişkisi, iki kişinin birbirleriyle başkaları ile görüşmeme kararı alması anlamına gelir.

Meral ismi, Türkçe ve Moğolca kökenli bir isim olup "geyik, ceylan veya karaca" anlamına gelir. Ayrıca, "ince nakış, küçük renkli çiçekler" ve "bir şeyi elde etmiş olan" gibi farklı anlamları da vardır.

"Annem okula gelecek, çabuk olalım" ifadesi, hızlı hareket etmek veya bir işi hızlı bir şekilde yapmak anlamına gelir. Bu deyim genellikle acil bir durumda veya bir işin zamanında yetiştirilmesi gereken durumlarda kullanılır.