AkciğerSağlığı

Piyade Onbaşı Recep Çetin, akciğer rahatsızlığı nedeniyle tedavi görmekteydi. Futbolcu Recep Çetin hakkında ise herhangi bir hastalık bilgisi bulunmamaktadır. Recep Çetin, eski bir millî futbolcu ve teknik direktör olup, "Takoz Recep" lakabıyla tanınmaktadır.

Akciğer dostu bazı yiyecekler: Elma: Flavonoid ve C vitamini açısından zengindir. Pancar: Nitrat ve karotenoid antioksidanlar içerir, oksijen alımını kolaylaştırır. Kırmızı tatlı biber: Yüksek C vitamini içerir, akciğer fonksiyonlarını destekler. Balkabağı: Beta karoten, lutein ve zeaksantin açısından zengindir. Zerdeçal: Kurkumin sayesinde antioksidan ve anti-inflamatuar etki gösterir. Domates: Likopen içerir, akciğer sağlığını iyileştirir. Yaban mersini: Antosiyaninler içerir, oksidatif strese karşı korur. Yeşil çay: Kateşin ile akciğer sertleşmesini önler. Kırmızı lahana: Antosiyanin ve lif içerir, akciğer fonksiyonlarını artırır. Sarımsak: Alisin maddesi ile akciğerleri temizler. Akciğer sağlığını korumak için işlenmiş etler, sigara, alkol, çamaşır suyu ve deterjanlardan uzak durulmalıdır.

Diffüz alveolar hasar (DAH), alveolokapiller membrandan alveol içine eritrosit geçişi olarak tanımlanan klinikopatolojik bir sendromdur. Diffüz alveolar hasarın bazı nedenleri: immün nedenler: ANCA ilişkili vaskülitler, bağ dokusu hastalıkları; non-immün nedenler: kalp hastalıkları, koagülasyon bozuklukları, enfeksiyonlar. Diffüz alveolar hasarın bazı semptomları: hemoptizi; nefes darlığı; anemi; akciğerde yaygın infiltrasyon. Diffüz alveolar hasar, genellikle yaygın tutulum ile seyreder ancak fokal da olabilir. Diffüz alveolar hasar, hayatı tehdit eden acil bir durum olarak kabul edilir ve yüksek mortalite oranına sahiptir.

Akciğerde retiküler opasite, kendi başına tehlikeli bir durum oluşturmayabilir. Retiküler opasite, akciğer parankiminde bulunması gereken havadan daha yoğun olan su, kan, pü, hücre gibi maddelerin radyografide görünümüdür. İnce (fine) retiküler opasite, hafif akciğer fibrozisi veya çeşitli nedenlerle ortaya çıkan akciğer infiltrasyonunda oluşabilir. Ancak, retiküler opasitelerin nedeni kesin olarak belirlenmeden bir yorum yapmak doğru olmayabilir. Bu nedenle, bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Grafi çekilmesinin bazı nedenleri: Akciğer ve solunum sistemi hastalıklarının teşhisi: Zatürre, bronşit, akciğer kanseri, tüberküloz gibi hastalıkların tespitinde kullanılır. Kalp ve damar hastalıklarının teşhisi: Kalp büyümesi, kalp çevresinde sıvı birikimi gibi durumların belirlenmesinde rol oynar. Kemik ve travma değerlendirmesi: Kaburga kırıkları, omurga ve göğüs travmaları gibi durumların değerlendirilmesinde kullanılır. Cerrahi müdahale sonrası takip: Ameliyat sonrası iyileşme sürecinin izlenmesi için çekilir. Tıbbi cihaz konumlandırması: Defibrilatör, kateter veya kalp pili gibi cihazların yerleştirilmesinin görüntülenmesi için kullanılır. Grafik çekimi genellikle düşük dozda radyasyon kullanılarak yapılır ve hızlı, kolay bir yöntem olarak kabul edilir.

Kaviter tüberküloz röntgende şu şekilde görünür: Üst loblarda tutulum: Genellikle üst lobların apikal ve posterior bölgelerinde, ayrıca alt lobun superior segmentlerinde konsolidasyon ve kavite oluşumu. Kaviteler: Akciğer parankiminde, özellikle üst lobların apikal-posterior ve alt lobun süperior segmentlerinde konsolidasyon içinde kaviteler. Hava bronkogramları: Konsolidasyon içinde hava bronkogramlarının varlığı. Lenf nodları: Paratrakeal, subkarinal ve hilar kalsifiye lenf nodları, geçirilmiş primer tüberküloz ile uyumlu olabilir. Röntgen sonuçlarının doğru yorumlanması için bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Nefes darlığı için yapılan tahliller, altta yatan nedenin belirlenmesine yönelik olarak çeşitli testleri içerir. Bu testlerden bazıları şunlardır: Kan Tahlilleri: Kansızlık (anemi) olup olmadığını anlamak için tam kan sayımı yapılır. Röntgen: Göğüs röntgeni, kalbin boyutları ve akciğerlerin durumu hakkında genel bir fikir verir. Solunum Fonksiyon Testi (Spirometri): Nefes alıp verme kapasitesini ölçer ve özellikle KOAH ile astım gibi akciğer hastalıklarının tanısında kullanılır. EKG (Elektrokardiyogram): Kalbin elektriksel aktivitesini değerlendirerek ritim bozuklukları veya kalp krizi bulguları gibi durumları tespit eder. Ekokardiyografi: Kalbin ultrasonudur ve kalbin odacıklarının boyutları, kasılma gücü ile kapakçıkların ne kadar iyi çalıştığını gösterir. Efor Testi: Eforla gelen nefes darlığının koroner damar tıkanıklığından kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamak için yapılır. Bilgisayarlı Tomografi (BT) Anjiyografi: Akciğer embolisi şüphesinde veya koroner arterlerin detaylı görüntülenmesinde kullanılır. Nefes darlığı şikayeti olan kişilerin, doğru teşhis ve tedavi için bir sağlık profesyoneline başvurmaları önerilir.

Plörodez sonrası, fazla sıvı boşaltıldıktan sonra, göğüs boşluğuna hastanın kendi kanı veya bir ilaç enjekte edilerek plevra katmanlarının birbirine yapışması sağlanır. Plörodez sonrası olası durumlar: Ağrı ve rahatsızlık: İşlem sonrası göğüs bölgesinde ağrı veya baskı hissedilebilir. Nefes darlığı: Plörodez sonrası da nefes darlığı devam edebilir, çünkü akciğerlerin tam açılması zorlanabilir. İyileşme süreci: Plörodez sonrası iyileşme süreci, altta yatan hastalığa ve tedavinin etkinliğine bağlı olarak değişir. Plörodez veya herhangi bir tıbbi işlem sonrası, kesin durum ve iyileşme süreci için bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

Verem savaşı akciğer filminin çıkma süresi, genellikle 1-2 gün arasında değişmektedir. Ancak, dispanserin yoğunluğu ve randevu durumu gibi faktörlere bağlı olarak bu süre biraz daha uzayabilir. Sonuçların çıkması için kesin süreyi öğrenmek amacıyla ilgili sağlık kuruluşundan bilgi alınması önerilir.

Hepatopulmoner sendrom (HPS) tanısı için aşağıdaki yöntemler kullanılır: Arteriyel kan gazı analizi: Hipokseminin derecesini belirlemek için yapılır. Alveolo-arteriyel oksijen gradiyenti (P(A-a)O2) hesaplanması: Artan gradiyent, HPS'nin göstergesidir. Kontrast ekokardiyografi: İntrapulmoner şantların varlığını gösterir. Teknesyum 99 makroaggregat albümin (MAA) sintigrafisi: Ekstrapulmoner organlarda radyonüklid maddelerin görüntülenmesiyle şantların değerlendirilmesini sağlar. Pulmoner anjiografi: Dağınık ince veya yamalı vasküler konfigürasyonu gösterir, ancak genellikle gereksiz bir yöntemdir. HPS şüphesi olan tüm hastalarda bu yöntemler uygulanmaz; örneğin, %100 oksijen uygulamasına yetersiz yanıt veren şiddetli hipoksemisi olan hastalarda tercih edilir. HPS tanısı, karaciğer hastalığı, artmış alveolo-arteriyel oksijen gradiyenti ve intrapulmoner vasküler dilatasyon triadı ile konur.

Reid indeksi, tıpta akciğerlerdeki müköz bez tabakasının kalınlığının, bronş duvarının kalınlığına oranıdır. Normal değeri 0,4'ten küçüktür. Reid indeksi, in vivo teşhis amaçlı kullanılmaz çünkü hava yolu tüpünün diseksiyonunu gerektirir.

Bronşektazide amfizem olabilir, çünkü her iki hastalık da kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) kapsamında yer alır. Amfizem, akciğerlerdeki alveol adı verilen hava keseciklerinin hasar görüp tahrip olması sonucu gelişir. Bu iki hastalık birbirini takip eden bir sürecin parçalarıdır; kronik bronşitin ileriki aşamalarında akciğerin gaz değişiminin olduğu bölgelerin tahrip olmasıyla amfizem meydana gelir.

Akciğerdeki sekellerin iyileşme süresi, hastalığın türüne ve şiddetine bağlı olarak değişir. Örneğin, COVID-19 pnömonisi geçiren hastalarda radyolojik düzelme, hafif hastalarda yaklaşık 6 ay, orta ağırlıkta hastalarda 12 ay içinde beklenebilir. Akciğer enfeksiyonlarına bağlı sekeller ise, tedavi sonrası bazı hastalarda devam edebilir. İyileşme sürecini hızlandırmak için doktorun önerdiği tedavi planına uyulması ve düzenli kontroller yapılması önemlidir.

Periglandüler cuffing, "cambium" tabakası olarak da bilinir, adenosarkomda görülen bir bulgudur. Cuffing kelimesi ayrıca "kelepçeleme" anlamına da gelir. Peribronşiyal cuffing ise, bronş veya büyük bronşiyol duvarlarının etrafında, düz radyografilerde ve BT'de görülen bulanıklık veya artan yoğunluğu tanımlamak için kullanılan bir radyografik terimdir.

FEV1 düşüklüğünün bazı nedenleri: Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH). Astım. Kistik fibrozis. Akciğerlerde daralma veya tıkanma. Alfa-1 antitripsin eksikliği. Gastro-özofagial reflü. Trakeobronkomalazi veya trakeobronkomegali. FEV1 değeri, solunum yollarının ve akciğerlerin daralmasını veya tıkanmasını kontrol etmek için kullanılır. FEV1 düşüklüğü durumunda doğru teşhis ve tedavi için bir sağlık uzmanına başvurulması önerilir.

Doğru karar, uzman erbaş olma durumu için Sağlık Kurulu'nun (Heyet) kararıdır. A/46 F-3 kararına göre, "Solunum fonksiyon bozukluğu yapmamış ve yayma negatif iyileşmiş akciğer ve/veya mediasten tüberkülozu olguları" uzman erbaş olabilir. Hakem hastanesinin kararı ise, tedavi bitiminden sonra değerlendirme yapılmasını önermektedir. Ancak, bu karar Sağlık Kurulu'nun (Heyet) yetkisi dışındadır ve bağlayıcı değildir. Sonuç olarak, Sağlık Kurulu'nun kararı belirleyici olacaktır ve bu karar, hastalığın tedavi sonrası etkileri ve fonksiyonel bozukluklarına göre verilir.

Akciğerlerde lobların neden büyüdüğüne dair bilgi bulunamadı. Ancak, akciğerlerde nodüllerin büyümesine neden olan bazı durumlar şunlardır: Enfeksiyonlar. Sigara kullanımı. Enflamatuvar hastalıklar. Genetik faktörler. Akciğerlerde nodül veya lob büyümesi fark edildiğinde, doğru teşhis ve tedavi için bir sağlık uzmanına başvurulması önerilir.

Lob hastalığı ifadesi, genellikle beyin loblarındaki hasar veya işlev bozukluklarını ifade eder. İşte bazı örnekler: Frontal Lob Hasarı: Frontal lob, hareketlerin planlanması, problem çözme, karar verme ve duygusal düzenleme gibi işlevlerden sorumludur. Temporal Lob Epilepsi: Temporal loblardan kaynaklanan nöbetlerle karakterizedir. Lob hastalıklarının nedenleri arasında travma, nörodejeneratif hastalıklar, beyin tümörleri, inme ve epilepsi gibi durumlar yer alabilir. Tanı için tıbbi öykü, nörolojik muayene ve beyin BT veya MRG gibi tetkikler kullanılır. Tedavi, altta yatan hastalığa bağlı olarak değişir ve cerrahi müdahale, radyoterapi, kemoterapi veya ilaç tedavilerini içerebilir.

Pulmoner hipoplazinin bazı nedenleri: Konjenital diyafragmatik herni. Oligohidramnios. Büyük fetal kitleler. Konjenital kistik adenomatoid malformasyon. Fetal hidronefroz. Kaudal regresyon sendromu. Mediastinal tümör. Sakrokoksigeal teratom. Ayrıca, pulmoner hipoplazi, genetik faktörler veya hormon eksikliklerine bağlı olarak da gelişebilir. Pulmoner hipoplazi, birincil (idiyopatik) olarak da ortaya çıkabilir, ancak bu durum nadirdir ve genellikle diğer maternal veya fetal anormalliklerle ilişkili değildir.

Akciğer raporu için hastanede yatış süresi, ameliyatın türüne bağlı olarak değişir: - Kapalı ameliyatlardan sonra ortalama hastane kalış süresi 3-4 gündür. - Açık ameliyatlardan sonra ise bu süre 5 güne kadar uzayabilir. - Sol akciğerin tamamının alınması durumunda hastanede kalış süresi ortalama 6 gündür.