AileHukuku

"Üvey" kelimesi iki farklı anlamda kullanılabilir: 1. Hukuki Anlam: Yalnız yasaca akraba sayılan, aralarında kan bağı bulunmayan, öz olmayan. 2. Mecazi Anlam: Kendisine kötü davranılan. Dolayısıyla, "üvey mvk" ifadesinin tam olarak ne anlama geldiği belirsizdir.

Bir erkeğin eşini boşamış sayılabileceği durumlar şunlardır: Boşama sözleri: "Sen benden boş ol", "Ben seni boşadım" gibi açık sözlerle üç defa boşama ifadesi kullanıldığında, geri dönüşü olmayacak şekilde boşanma gerçekleşir. Şiddetli geçimsizlik ve kötü muamele: Sürekli tartışmalar, iletişimsizlik, fiziksel veya psikolojik şiddet gibi durumlar boşanma sebebi olabilir. Zina: Eşin sadakatsizliği, Türk Medeni Kanunu'na göre boşanma sebebi olarak kabul edilir. Ağır kusur: Fiziksel şiddet, aşırı alkol kullanımı, sürekli hakaret gibi davranışlar ağır kusur olarak değerlendirilir. Eşin suç işlemesi: Hırsızlık, dolandırıcılık, cinayet gibi suçlar evlilik birliğini zedeleyebilir. Eşin madde bağımlılığı: Alkol, uyuşturucu veya başka bir maddeye bağımlı hale gelmesi, evlilik birliğini sürdürülemez kılabilir. Boşanma sürecinde hukuki destek almak önemlidir.

Hakimin boşanma davasına baktığı kadın, boşanma davası açan eş olarak tanımlanır.

Mutlak butlan halinde evliliğin sonuçları şunlardır: Evliliğin iptali: Mutlak butlanla batıl olan evlilik, hakim kararı ile iptal edilir. Çocukların durumu: Batıl evlilikten doğan çocuklar, evlilik içinde doğmuş sayılır ve anne-babaları ile soybağı korunur. Eşler için hukuki sonuçlar: Mal rejiminin tasfiyesi: Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır ve mahkeme, mal paylaşımı yapar. Tazminat hakkı: İyi niyetli eş, kusurlu eşten maddi ve manevi tazminat talep edebilir. Nafaka: İyi niyetli eş, yoksulluğa düşecekse diğer eşten yoksulluk nafakası talep edebilir. Soyadı kullanımı: Kadın, evliliğin iptaliyle evlilik soyadı yerine bekarlık soyadını alır. Miras durumu: Eşler birbirine mirasçı olamazken, çocukların miras hakları korunur.

Derdestlik itirazı, boşanma davasının reddedilmesine neden olabilir. Ancak, bu durumun gerçekleşmesi için bazı koşulların sağlanması gereklidir. Derdestlik itirazının kabul edilebilmesi için: Tarafların aynı olması gerekir. Davaların konu ve dayanaklarının aynı olması gerekir. Örneğin, bir boşanma davası terk sebebine dayanırken, diğer dava şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılmışsa, derdestlik itirazı reddedilir. Boşanma davasının reddi ve temyiz süreci hakkında bir avukata danışılması önerilir.

Annelerin oğullarının kaç yaş üstü olduğuna dair bilgi bulunamadı. Ancak, çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğu çağ, genellikle 0-3 yaş arası olarak kabul edilir. Çocuğun kaç yaşında olduğuna dair daha spesifik bir bilgi sağlamak için ek bağlam veya detay gerekebilir.

Hamile bir kızın annesinin, damadına bakmak zorunda olduğuna dair bir dini veya hukuki yükümlülük bulunmamaktadır. İslam hukukuna göre, bir gelin kayınvalidesine veya kayınpederine bakmak zorunda değildir; bu konuda onları bağlayıcı bir emir yoktur. Genel olarak, bakım yükümlülüğü, kişinin kendi anne-babasına veya eşine aittir.

Evlilik dışında doğan çocuğun babası kabul etmezse şu durumlar ortaya çıkar: Velayet: Çocuk, otomatik olarak anneye verilir. Soyadı: Çocuk, annenin soyadını alır. Nafaka: Çocuk, babasından nafaka talep edebilir. Miras Hakkı: Babalık tespit edildikten sonra çocuk, baba üzerinden miras hakkı elde edebilir. Sosyal Güvenlik Hakları: Baba, çocuğun sağlık ve sigorta haklarını karşılayabilir. Babalık Davası: Anne veya çocuk, babalık davası açarak çocuğun babasının yasal olarak tanınmasını sağlayabilir. Babalık reddi durumunda ise çocuğun babasından miras hakkı, babasının soyadını taşıma durumu ve babasına ait sosyal güvenlik hakları gibi birçok önemli konu etkilenir.

Geçici velayet, boşanma davası sürecinde anne veya baba tarafından talep edilebilir. Eşler, velayet konusunda anlaşmaya varabilirlerse, bu anlaşma mahkeme tarafından onaylanabilir. Geçici velayet talebi, dava dilekçesinde belirtilmeli veya davanın her aşamasında yazılı veya sözlü olarak ileri sürülmelidir.

"Üvey kardeş tuvale" ifadesinin ne anlama geldiğine dair bilgi bulunamadı. Ancak, üvey kardeş kavramı hakkında bilgi verilebilir. Üvey kardeş, anaları veya babaları ayrı olan kardeşlerden her biridir. Üvey kardeşlik ilişkisi, evlilik veya birlikte yaşama durumunda ortaya çıkar ve hukuki olarak, üvey kardeşler arasında miras veya nafaka gibi yasal haklar bulunmaz.

Nafaka genellikle her ay peşin olarak ödenir. Geriye dönük nafaka, ödenmemiş nafakaların toplu olarak tahsil edilmesidir ve son 10 yıllık birikmiş nafaka için icra takibi başlatılabilir. Nafaka ödeme şekli, mahkeme kararına ve tarafların anlaşmasına göre değişebilir.

Tedbir nafakası ve yoksulluk nafakası arasındaki temel farklar şunlardır: Amaç: Tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davası süresince, dava sonuçlanıncaya kadar ekonomik olarak zor durumda olan eşin ve çocukların geçimini sağlamak amacıyla verilir. Yoksulluk nafakası, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan ve kusuru daha ağır olmayan eşe, diğer eş tarafından süresiz olarak ödenir. Hükmedilme Zamanı: Tedbir nafakası, boşanma veya ayrılık davası açıldığı anda mahkemeden talep edilebilir ve dava sona erene kadar devam eder. Yoksulluk nafakası, boşanma davası kesinleştikten sonra hükmedilir. Süreklilik: Tedbir nafakası, boşanma kararı kesinleştiğinde sona erer veya yoksulluk nafakasına dönüşür. Yoksulluk nafakası, belirli koşullar altında sona erdirilebilir, ancak genellikle süresizdir. Kusur Durumu: Tedbir nafakası için tarafların kusur durumu dikkate alınmaz. Yoksulluk nafakası için nafaka talep eden eşin tam kusurlu olmaması gerekir. Sonlanma Koşulları: Tedbir nafakası, boşanma kararı ile sona erer. Yoksulluk nafakasının sona ermesi için nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi, ekonomik durumunun iyileşmesi veya haysiyetsiz bir hayat sürmesi gibi durumlar gerekir.

Çocuk koruma kararı, tedbirin uygulanması on sekiz yaşın doldurulmasıyla kendiliğinden sona erer. Ancak hâkim, eğitim ve öğrenimine devam edebilmesi için ve çocuğun rızası alınmak suretiyle tedbirin uygulanmasına belli bir süre daha devam edilmesine karar verebilir.

Çocuğun anne ve babasından ayrılabileceği durumlar şunlardır: Velayet hakkının değiştirilmesi: Çocuğun velayetinin anneye verilmediği durumlar şunlardır: Annenin sağlık durumunun elverişli olmaması; Annenin fiil ehliyeti veya akıl sağlığının yerinde olmaması; Annenin haysiyetsizce yaşam sürmesi; Annenin uyuşturucu ve alkol bağımlılığı; Annenin suçtan hüküm giymesi veya tutuklanması; Annenin velayet hakkını kötüye kullanması. Boşanma: Boşanmalarda, çocuğun üstün yararı gözetilerek velayet kararı verilir. Çocuğun 18 yaşına ulaşması: Türk Medeni Kanunu'na göre, 18 yaşına giren bireylerin kendi yararlarını gözetebileceği varsayılır ve velayet hakkı düşer.

Hayır, Yargıtay süresiz nafakayı kaldırmamıştır. Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesinde düzenlenen süresiz nafaka, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek taraf için, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla, diğer taraftan mali güç oranında süresiz olarak talep edilebilir. Ancak, belirli durumlarda nafaka yükümlülüğü kendiliğinden sona erebilir veya mahkeme kararıyla kaldırılabilir. 2025 yılı itibarıyla Adalet Bakanlığı ve AK Parti tarafından süresiz nafaka uygulamasının kaldırılması ve yerine daha adil ve sınırlı süreli bir model getirilmesi yönünde yasal hazırlıklar yapılmaktadır.

9 yaşındaki bir çocuğun velayeti, boşanma veya ayrılık durumlarında mahkeme tarafından belirlenir. Velayet kararını etkileyen bazı faktörler: Çocuğun yaşı ve olgunluğu. Ebeveynlerin çocuğa sunabileceği maddi ve manevi olanaklar. Çocuğun duygusal durumu, yaşadığı çevre ve ebeveynlerle olan ilişkileri. Ebeveynlerin psikolojik ve fiziksel sağlığı. Çocuğun güvenliği ve refahı. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek en uygun kararı verir.

Annesi kaybolan bir kız çocuğunun babasıyla kalıp kalamayacağı, Türk Medeni Kanunu'nun çocuğun üstün yararını esas alan düzenlemeleri çerçevesinde değerlendirilir. Eğer anne vefat etmişse, velayet hakkı hayatta kalan ebeveyne geçer. Çocuğun babayla kalması, mahkeme kararı gerektirir ve bu süreçte çocuğun psikolojik durumu, yaşadığı travmalar ve ebeveynle olan ilişkisi gibi faktörler göz önünde bulundurulur.

Kayınpeder, gelinin altınlarını ancak gelinin izni ile alabilir. Düğünde takılan ziynetler, kadına bağışlanmış sayılır ve kadının kişisel malı niteliğini kazanır. Ancak, altınların geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilirse, bunları alanın iade etmekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, kayınpederin borç için altın talep etmesi durumunda, bu tür bir güvenin riskli olabileceği ve altınların geri alınamama ihtimali olduğu düşünülmektedir. Bu konuda kesin bir karar vermek için bir avukata danışılması önerilir.

Da Vinci Hukuk Bürosu aşağıdaki dava türlerine bakmaktadır: 1. Aile Hukuku: Boşanma, velayet, nafaka gibi aile içi ilişkilerden doğan anlaşmazlıklar. 2. Şirketler Hukuku: Şirketler arası anlaşmazlıklar ve sözleşme ihlalleri. 3. Ticaret Hukuku: Ticari faaliyetler sırasında ortaya çıkan uyuşmazlıklar. 4. Miras Hukuku: Mirasın paylaşımı ve mirasçıların hakları. 5. İcra ve İflas Hukuku: Borçların tahsili ve iflas süreçleri. 6. İş Hukuku: İşçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklar. 7. Gayrimenkul Hukuku: Taşınmaz mülkiyetiyle ilgili konular.

657 sayılı kanuna tabi devlet memurlarının yarım zamanlı çalışma yapabilmesi için aşağıdaki şartlar sağlanmalıdır: Doğum yapan kadın memurlar için, doğum sonrası analık izninin veya 657 sayılı Kanunun 104. maddesinin (F) fıkrası gereğince kullanılan iznin bitiminden itibaren, çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar yarım zamanlı çalışma hakkı vardır. Eşi doğum yapan erkek memurlar için, babalık izninin bitiminden itibaren, çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar yarım zamanlı çalışma hakkı vardır. Evlat edinen memurlar için, evlat edinilen çocuğun fiilen teslim edildiği tarihten veya 657 sayılı Kanunun 104. maddesinin (A) fıkrası gereğince verilen sekiz haftalık iznin ya da aynı maddenin (F) fıkrası gereğince kullanılan iznin bitiminden itibaren, çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar yarım zamanlı çalışma hakkı vardır. Yarım zamanlı çalışma hakkından yararlanamayacak memurlar: Şube müdürü ve üstü yönetici unvanlı kadrolarda görev yapanlar. Yurt dışı teşkilatında görev yapanlar. Yarım zamanlı çalışma esasları: Haftalık çalışma günü 3 günden az olamaz. Günlük çalışma süresi 3 saatten az veya 8 saatten fazla olamaz. Yetkili amir, hizmet ihtiyacına veya memurun talebine göre, Ocak ve Temmuz aylarında çalışma saatlerinde değişiklik yapabilir.