• Buradasın

    Hiperosmolar nonketotik koma nedir?

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Hiperosmolar nonketotik koma, diabetes mellitusun akut metabolik bir komplikasyonudur 2.
    Başlıca özellikleri:
    • belirgin bir ketoasidoz yokluğu 12;
    • şiddetli hiperglisemi (plazma glukozu ≥ 600 mg/dL) 12;
    • hiperosmolarite (serum osmolaritesi ≥ 320 mOsm/kg) 12;
    • ağır dehidratasyon 12;
    • kan pH'ı > 7.3 2;
    • serum bikarbonatı > 15 meq/L 2;
    • anyon açığı normal (≤ 12-14 meq/L) 2.
    Belirtiler arasında mental durum değişikliği, nöbetler, görme bozuklukları ve bacak krampları bulunabilir 2.
    Tedavi, sıvı ve elektrolit dengesini düzeltmeye odaklanır 13. İnsülin tedavisi genellikle erken dönemde tercih edilmez 13.
    Hiperosmolar nonketotik koma, genellikle tip 2 diyabet hastalarında görülür 5.
    5 kaynaktan alınan bilgiyle göre:

    Konuyla ilgili materyaller

    Ketoasidoz nedir?

    Ketoasidoz, vücuttaki hücrelerin enerji için şeker (glikoz) alamadığı durumlarda ortaya çıkan bir durumdur. Ketoasidozun başlıca belirtileri şunlardır: - Yangılı, sıcak ve kuru cilt; - Bulanık görüş; - Sık susama; - Hızlı veya derin soluma; - Keskin, meyvemsi nefes kokusu; - İştah kaybı, karın ağrısı ve kusma. Ketoasidoz, ciddi ve hayati tehlike oluşturan bir durumdur ve acil tıbbi müdahale gerektirir.

    Hipo ve hiperglisemi ne demek?

    Hipoglisemi, kandaki glikoz (şeker) seviyesinin normalin altına düşmesidir. Hiperglisemi ise kandaki şeker seviyesinin çok yüksek olmasıdır. Hipoglisemi ve hipergliseminin bazı nedenleri: Hipoglisemi: Diyabet tedavisinde kullanılan ilaçların fazla kullanımı, öğün atlama, aşırı fiziksel aktivite, alkol tüketimi, hormonal bozukluklar. Hiperglisemi: İnsülin direnci, tip 1 ve 2 diyabet, obezite, fiziksel hareketin az olması, pankreas sorunları, yüksek stres seviyesi. Hipoglisemi ve hipergliseminin bazı belirtileri: Hipoglisemi: Terleme, titreme, baş dönmesi, bilinç kaybı, açlık hissi, bulanık görme. Hiperglisemi: Artan susuzluk, sık idrara çıkma, baş ağrısı, bulanık görme, kilo kaybı, halsizlik. Her iki durum da tedavi edilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

    Koma ne anlama gelir?

    Koma, bazı hastalıklar, yaralanmalar veya zehirlenmeler sırasında görülen, anlama, duyma ve hareketin büsbütün veya az çok kaybolmasıyla beliren derin dalgınlık durumu anlamına gelir. Ayrıca, eski Yunanlılarda, eşit olmayan iki ses arasında kulakla seçilebilecek en küçük aralık olarak da tanımlanır.

    Hiperglisminin belirtileri nelerdir?

    Hipergliseminin (yüksek kan şekeri) yaygın belirtileri şunlardır: Sürekli açlık ve susuzluk hali. Çok su içme. Sık idrara çıkma. Bulanık görme. Baş ağrısı ve yorgunluk. Kilo kaybı. Tekrarlayan vajinal ve cilt enfeksiyonları. Kesik ve yaraların yavaş iyileşmesi. Ağız kuruluğu. İdrar kaçırma ve idrar renginde koyulaşma. Hiperglisemi tedavi edilmezse, ketoasidoz veya hiperosmolar hiperglisemi gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Hiperglisemi belirtileri fark edildiğinde bir sağlık uzmanına danışılması önerilir.

    Hiperosmolarite nedir?

    Hiperosmolarite, kan sıvısındaki sodyum ve su miktarında gerçekleşen artışlar sonucu oluşan bir durumdur. Hiperosmolariteye neden olan bazı durumlar şunlardır: çeşitli hastalıkların bir sonucu olarak vücut sıvı ve elektrolit dengesinin değişmesi; kötü beslenme veya düzensiz beslenme; çok fazla sodyum alımı; kaybedilen sıvının yetersiz değiştirilmesi; vücutta su kaybının artması. Hiperosmolarite, ciddi sağlık problemlerine yol açabilir. Hiperosmolarite, tedavi için sodyum seviyelerini normal seviyeye düşürmek amacıyla sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanmasıyla başlar.

    Hiper osmolarite hangi hastalıklarda görülür?

    Hiperosmolarite, genellikle aşağıdaki hastalıklarla ilişkilidir: Diyabetik ketoasidoz. Hiperosmolar hiperglisemik durum (HHD). Endokrin sistem bozuklukları. Böbrek hastalıkları. Şeker hastalığı (diyabet). Ayrıca, kötü beslenme veya düzensiz beslenme, ilaç kullanımı, enfeksiyonlar ve stres gibi faktörler de hiperosmolariteye yol açabilir. Hiperosmolarite, ciddi sağlık sorunlarına neden olabileceğinden, erken tanı ve tedavi önemlidir.