Teori ve yaşam arasındaki ilişki, bilimsel teorilerin yaşama dair izler taşıması ve yaşama anlam katmasıyla kurulabilir. Bilimsel teoriler, gözlemlenebilir olguları açıklayan önermeler bütünüdür ve yaşamın bir parçası olan olayları sistematik olarak anlamayı sağlar. Teoriler, yaşamın koşullarından çıkar ve tarihsel bağlamda anlam kazanır; bu nedenle, yaşamla olan ilişkileri, teorinin gerçeğe ve kültüre olan bağıyla şekillenir. Bilimsel teoriler, pratik bir ilgi alanından bağımsız olamaz; yaşamın anlamını arayışında, bilim insanları teoriler geliştirir ve bu teoriler, yaşamın bir başarısı olarak kabul edilir. Evrim teorisi ve yer çekimi yasası örnekleri, teori ve olgu arasındaki ilişkiyi anlamak için kullanılabilir: Hem evrim hem de yer çekimi hem olgu hem de teori olarak kabul edilir; çünkü evrim, biyolojik organizma topluluklarındaki değişimleri ifade ederken, evrim teorisi bu değişimlerin nasıl meydana geldiğini açıklar; yer çekimi ise bir olguyu tanımlarken, yer çekimi yasası bu olgunun matematiksel tanımını yapar.