TürkMedeniKanunu

Tescille kazanma, taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesinde düzenlenmiştir.

Nişan bozulduğunda takılar, Türk Medeni Kanunu'nun 122. maddesine göre alışılmışın dışındaki hediyeler olarak kabul edilir ve geri istenebilir. Bu kapsamda, nişanda takılan altın, pırlanta gibi ziynet eşyaları gibi yüksek değerli hediyeler, iadesi talep edilebilecek eşyalar arasındadır. Takıların iadesi için dava açılması gerektiğinde, görevli mahkeme aile mahkemesidir ve dava, nişanın bozulmasından itibaren bir yıl içinde açılmalıdır.

Evet, üvey kardeş Türk hukukunda vardır. Üvey kardeşlik, anne veya babanın başka bir evlilikten olan çocukları arasında kurulan kardeşlik bağıdır.

Türk Medeni Kanunu'nun 642. maddesi şu şekildedir: "Paylaşmayı isteme hakkı": 1. Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. 2. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh mahkemesinden isteyebilir. 3. Mirasçılardan birinin istemi üzerine hakim, terekenin tamamını ve terekedeki malların her birini göz önünde tutarak, olanak varsa taşınmazlardan her birinin tamamının bir mirasçıya verilmesi suretiyle paylaştırmayı yapar. 4. Mirasçılara verilen taşınmazların değerleri arasındaki fark para ödenmesi yoluyla giderilerek miras payları arasında denkleştirme sağlanır. 5. Paylaşmanın derhal yapılması, paylaşım konusu malın veya terekenin değerini önemli ölçüde azaltacaksa; sulh hakimi, mirasçılardan birinin istemi üzerine bu malın veya terekenin paylaşılmasının ertelenmesine karar verebilir.

TMK 505 maddesi, Türk Medeni Kanunu'nun İkinci Ayırım: Tasarruf Özgürlüğü başlıklı bölümünde yer alır. Maddesinin içeriği şu şekildedir: Mirasçı olarak altsoyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka'nın bazı açıklamaları şunlardır: 1. Narin Güran Cinayeti Davası: Nazlıaka, Narin Güran cinayeti davasında verilen kararı "utanç davası" olarak değerlendirmiş ve adaletin tam olarak tecelli etmediğini belirtmiştir. 2. Medeni Kanun: Nazlıaka, Türk Medeni Kanunu'nun kabulünün 99. yılında yaptığı açıklamada, kanunun kadınların ikinci sınıf vatandaş olmaktan çıkmasını sağladığını ve kazanılmış haklardan ödün vermeyeceklerini ifade etmiştir. 3. 2025 Yılı: Nazlıaka, 2025 yılını "Aile Yılı" ilan eden AKP iktidarına tepki göstermiş ve bu kararın ailelerin başına daha fazla sorun getireceğini öne sürmüştür.

TMK 27 maddesi, Türk Medeni Kanunu'nun Ad Üzerindeki Hak başlıklı bölümünde yer alır ve adın değiştirilmesi ile ilgilidir. Bu maddeye göre: 1. Adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hâkimden istenebilir. 2. Adın değiştirildiği, nüfus siciline kayıt ve ilân olunur. 3. Ad değişmekle kişisel durum değişmez. 4. Adın değiştirilmesinden zarar gören kimse, bunu öğrendiği günden başlayarak bir yıl içinde değiştirme kararının kaldırılmasını dava edebilir.

İddet süresi, Türk Medeni Kanunu'na göre kanun koyucu tarafından belirlenir.

"Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıklarıyla katılırlar" ifadesi, Türk Medeni Kanunu'nun 186. maddesinde yer alan bir hükümdür. Bu hükümle, evlilik birliğinin devamı için eşlerin giderlere katılma yükümlülüğü düzenlenmiştir. Buna göre: Emek katılımı: Eşler, evlilik birliğine harcadıkları emekle katkıda bulunurlar. Malvarlığı katılımı: Eşler, sahip oldukları malvarlıklarını (örneğin, para, mülk) birliğin giderlerine orantılı olarak paylaşırlar.

Diğer adres, yerleşim yeri adresi olarak kullanılabilir, ancak geçici süreyle kalınan yerler için geçerlidir. Türk Medeni Kanunu'na göre yerleşim yeri, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir ve kişinin aynı anda birden çok yerleşim yeri adresi olamaz.

Boşanma davasındaki kusur, mal rejimine doğrudan etki etmez. Türk Medeni Kanunu'na göre, evlilik süresince edinilen malların paylaşımı, eşler arasında mal rejimi sözleşmesi yapılmamışsa, edinilmiş mallara katılma rejimi uyarınca gerçekleştirilir ve kusur dikkate alınmaz.

TMK 229 — Türk Medeni Kanunu'nun 229. maddesi, edinilmiş mallara katılma rejiminde eklenecek değerleri düzenler. Bu maddeye göre, edinilmiş mallara değer olarak eklenecek olanlar şunlardır: 1. Eşlerden birinin, mal rejiminin sona ermesinden önceki bir yıl içinde diğer eşin rızası olmadan, olağan hediyeler dışında yaptığı karşılıksız kazandırmalar; 2. Bir eşin, mal rejiminin devamı süresince diğer eşin katılma alacağını azaltmak kastıyla yaptığı devirler. Bu tür kazandırma veya devirlere ilişkin uyuşmazlıklarda mahkeme kararı, davanın kendisine ihbar edilmiş olması koşuluyla, kazandırma veya devirden yararlanan üçüncü kişilere karşı da ileri sürülebilir.

Ehil olmayan mirasçı, Türk Medeni Kanunu'na göre, mirasbırakanın ölümünde sağ olmayan kişidir. Dolayısıyla, bir mirasçının ehil olup olmadığını belirlemek için, mirasbırakanın ölümü anındaki hukuki durumuna bakmak gerekir.

Kazai rüşt ve fiilî rüşt arasındaki temel fark, erginlik kazanma yöntemidir. Kazai rüşt, mahkeme kararıyla ergin sayılmayı ifade eder. Fiilî rüşt ise, kişinin 18 yaşını doldurmasıyla otomatik olarak ergin olması durumunu ifade eder.

Karının erkek arkadaşıyla görüşmesi, belirli koşullara bağlı olarak değerlendirilmelidir. Türk Medeni Kanunu'na göre, eşlerin birbirlerine karşı sadakat yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak, sağlıklı bir arkadaşlık ilişkisinin evlilik için sorun yaratmayacağı da unutulmamalıdır.

Velayetin kaldırılması sebepleri Türk Medeni Kanunu'nun 348. maddesinde belirtilmiştir: 1. Ebeveynlerin deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebepler. 2. Ebeveynlerin çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması. Ayrıca, çocuğun gelişimi açısından risk oluşturan diğer haller de mahkeme tarafından değerlendirilerek velayetin kaldırılması yönünde karar alınabilir.

Eşler boşanırken mallarını istedikleri kişiye doğrudan veremezler, çünkü boşanma sürecinde malların paylaşımı belirli yasal düzenlemelere tabidir. Türk Medeni Kanunu'na göre, evlilik süresince edinilen mallar (edinilmiş mallar) her iki eşin ortak malı kabul edilir ve boşanma halinde eşit olarak paylaşılır. Eğer çiftler evlenirken veya evlilik süresince bir mal ayrılığı sözleşmesi yapmışlarsa, bu durumda mallar kişisel mal olarak kalır ve boşanma halinde paylaşılmaz. Dolayısıyla, eşlerin mal paylaşımı konusunda anlaşma sağlayamamaları durumunda, mahkemeler devreye girer ve mal paylaşımı konusunda karar verir.

Türk Medeni Kanunu'nun 511. maddesi, mirasçılıktan çıkarma (ıskat) ile ilgili hükümleri içerir: Maddeye göre: 1. Mirasçılıktan çıkarılan kimse, mirastan pay alamaz ve tenkis davası açamaz. 2. Mirasbırakan başka türlü tasarrufta bulunmadıkça, mirasçılıktan çıkarılan kimsenin miras payı, o kimse mirasbırakandan önce ölmüş gibi, mirasçılıktan çıkarılanın varsa altsoyuna, yoksa mirasbırakanın yasal mirasçılarına kalır. 3. Mirasçılıktan çıkarılan kimsenin altsoyu, o kimse mirasbırakandan önce ölmüş gibi saklı payını isteyebilir.

Temlik bedelin depo edilmemesi durumunda, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında davanın reddi kararı verilebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 734. maddesine göre, önalım hakkı sahibi, payın kendi adına tesciline karar verilebilmesi için satış bedeli ile tapu giderlerini hakim tarafından belirlenen süre içinde mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.

Ana ve baba ile kişisel ilişki sınırları, Türk Medeni Kanunu'nun 324. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre: Ebeveynlerin yükümlülükleri: Ana ve baba, birbirlerinin çocuk ile kişisel ilişkisini engellememeli ve çocuğun eğitilmesi ile yetiştirilmesini engellemeyecek şekilde davranmalıdır. Çocuğun huzuru: Kişisel ilişki, çocuğun huzurunu tehlikeye atmamalıdır. Önemli sebepler: Ebeveynlerin bu yükümlülüklerine aykırı davranmaları veya çocukla yeterince ilgilenmemeleri durumunda kişisel ilişki kurma hakları sınırlandırılabilir veya tamamen kaldırılabilir. Velayetin değiştirilmesi: Sürekli ihlal halinde, velayet hakkı diğer ebeveyne devredilebilir. Kişisel ilişki hakkı, çocuğun üstün yararı ilkesine tabidir ve bu ilke doğrultusunda hakim tarafından değerlendirilir.