TürkMedeniKanunu

Edinilmiş mal olarak kabul edilen mallar, Türk Medeni Kanunu'nun 219. maddesinde belirtilmiştir. Bu mallar şunlardır: 1. Çalışmanın karşılığı olan edinimler. 2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının yaptığı ödemeler. 3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar. 4. Kişisel malların gelirleri. 5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.

Babanın evi, eğer çocukları yaşıyorsa, genellikle eşit olarak üç çocuğa düşer. Türk Medeni Kanunu'na göre, mirasbırakan öldüğünde, miras çocukları, sağ ise eşi, anne ve babası arasında paylaştırılır.

Evet, aile konutu yurt dışında olabilir. Yurt dışında yaşayan bir ailenin, Türkiye’ye geldiklerinde düzenli olarak kullandıkları tek bir konut, diğer unsurların da bulunması koşuluyla, aile konutu olarak kabul edilebilir. Ancak, yazlık, yayla evi, dağ evi veya karavan gibi ikincil nitelikteki taşınmazlar, olağan koşullarda aile konutu sayılmaz.

Evlilikte eşitlik ilkesi, 1926 yılında kabul edilen Türk Medeni Kanunu ile gelmiştir.

Çocuk velayet altında iken anne ve babanın boşanması durumunda, çocuğun velayeti, Türk Medeni Kanunu'nun 336. maddesine göre mahkeme tarafından belirlenir. Hâkim, velayetin kime verileceğine karar verirken çocuğun üstün yararını gözetir ve aşağıdaki faktörleri değerlendirir: - Çocuğun yaşı ve gelişim düzeyi; - Ebeveynlerin çocuğa gösterdiği ilgi ve duygusal bağlılık; - Ebeveynlerin yaşam koşulları ve çocuğun sosyal çevresinin korunması; - Ebeveynlerin psikolojik ve fiziksel sağlığı; - Ebeveynlerin çocuğun eğitimine ve gelişimine katkı sağlama durumu; - Ebeveynlerden herhangi birinin çocuğa zarar vermesi veya ihmalde bulunması; - Çocuğun görüşü (12 yaş ve üzeri için). Boşanma sonrasında ortak velayet kararı verilmesi nadirdir ve genellikle anlaşmalı boşanma davalarında tarafların karşılıklı rızasıyla mümkün olabilir.

MK 193 maddesi, Türk Medeni Kanunu'nun bir parçasıdır ve "Eşlerin Hukuki İşlemleri" ile ilgilidir. Bu maddeye göre, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, eşlerden her biri diğeri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlemi yapabilir.

İslam hukukuna göre, erkeğin ev işlerini yapması zorunlu değildir, ancak sorumluluk bilinci ve yardımlaşma düşüncesiyle yapması önerilir. Türk Medeni Kanunu'na göre ise, evlilik birliğinde eşler birbirine yardımcı olmakla yükümlüdürler.

İmam nikâhlı evlilikte mal paylaşımı, Türk Medeni Kanunu'na göre resmi nikahlı evliliklerde olduğu gibi yasal olarak mümkün değildir. Ancak, miras bırakan (eş), ölüme bağlı tasarruflarla imam nikâhlı eşine mal bırakabilir.

Üvey babanın çocuğa bakması, Türk Medeni Kanunu'na göre zorunludur. Kanun'un 338. maddesine göre, eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle yükümlüdürler. Bu yükümlülük, üvey çocuğun bakımı ve ihtiyaçları için velayet sahibi eşe yardımcı olmayı ve gerekli durumlarda onu temsil etmeyi kapsar.

Ölen babanın emaneti, yasal mirasçıları arasında paylaştırılır. Türk Medeni Kanunu'na göre birinci derece yasal mirasçılar şunlardır: 1. Çocuklar: Eğer baba vefat ettiğinde hayatta olan çocukları varsa, miras çocuklar arasında eşit olarak bölünür. 2. Eş: Eğer çocuk yoksa, miras eş ile birlikte paylaşılır; eş mirasın 1/4'ünü alır, kalan 3/4 ise çocuklar arasında eşit şekilde dağıtılır. 3. Anne ve Baba: Eğer eş ve çocuk yoksa, miras anne ve babaya kalır; bunlar eşit olarak mirasçıdırlar. Miras paylaşımı için mirasçılık belgesi (veraset ilamı) alınması gereklidir.

STK'ların (Sivil Toplum Kuruluşlarının) hukuki statüsü, hem ulusal mevzuat hem de uluslararası standartlar çerçevesinde belirlenir. Türkiye'de STK'ların hukuki statüsünü düzenleyen temel çerçeve şu yasal düzenlemelerden oluşur: - Türk Medeni Kanunu (TMK). - Dernekler Kanunu. - Vakıflar Kanunu. STK'lar, kâr amacı gütmeyen, toplum yararına veya belirli grup üyelerinin ortak menfaatlerini koruma saikiyle hareket eden tüzel kişilikler olarak tanımlanır.

Eşin üzerine şirket kurması, mal rejimi açısından edinilmiş mal kapsamına girebilir. Türk Medeni Kanunu'na göre, 01.01.2002 tarihinden sonra evlenen çiftler için yasal mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Ancak, şirket evlilikten önce kurulmuşsa ve bazı hisseleri evlilikten sonra edinilmişse, bu hisseler de mal paylaşımı davasına konu olabilir.

Eşler arasında eş durumu hesaplaması, Türk Medeni Kanunu'na göre belirlenen miras payları üzerinden yapılır. Bu hesaplamada dikkate alınan bazı temel durumlar şunlardır: 1. Alt soy (çocuklar ve torunlar) ile birlikte mirasçı olunması durumunda, eşin miras payı mirasın dörtte biridir (1/4). 2. Ana-baba zümresi (anne, baba ve kardeşler) ile birlikte mirasçı olunması durumunda, eşin miras payı mirasın yarısıdır (1/2). 3. Üçüncü zümre (dede, nine, amca, hala gibi akrabalar) ile birlikte mirasçı olunması durumunda, eşin miras payı mirasın dörtte üçünü (3/4) oluşturur. Eğer miras bırakanın başka yasal mirasçısı yoksa, eş tek başına mirasın tamamını alır.

Evlendikten sonra alınan ev, Türk Medeni Kanunu'na göre her iki eşin de ortak malı olarak kabul edilir. Dolayısıyla, bu evin sahibi hem koca hem de karıdır.

Yurt dışında ev alan eşin mal rejimi, Türk Medeni Kanunu'na göre belirlenen yasal mal rejimlerine tabi olabilir. Edinilmiş mallara katılma rejimi durumunda, eşlerin evlilik birliği içerisinde edindikleri mallar ortak malvarlığı sayılır ve boşanma halinde eşit olarak paylaşılır. Bu nedenle, yurt dışında edinilen ev de edinilmiş mal olarak kabul edilir ve paylaşım kapsamına girer. Eşler, noter onaylı bir evlilik sözleşmesi ile farklı bir mal rejimini de tercih edebilirler. Bu durumda, mal rejiminin nasıl işleyeceği sözleşmede belirtilen şartlara göre belirlenir.

Türk Medeni Kanunu'nun 8. maddesine göre, hak ehliyeti bütün gerçek ve tüzel kişilere tanınmıştır.

Kadının mirası, öncelikle çocuklarına ve eşine düşer. Türk Medeni Kanunu'na göre, eğer kişinin çocukları varsa, miras çocuklar ve eş arasında belirli oranlarla paylaştırılır; eş 1/4 oranında miras hakkı kazanır. Çocuğu olmayan bir kadının mirası ise, anne ve babasına veya kardeşlerine kalır.

300 gün dolmadan evlenilirse, evlilik hukuken geçerli kabul edilir ancak bazı hukuki sonuçlar doğurabilir. Soybağı karışıklığı: İddet süresi dolmadan yapılan evlilikten bir çocuk doğarsa, babalık ve soybağı karışıklığı yaşanabilir. İdari yaptırım: Kanuna aykırı sayılan bu durum, idari yaptırımlara yol açabilir. Boşanma davası: Boşanan eş, zina gerekçesiyle boşanma davası açabilir ve bu durumda tazminat veya nafaka yükümlülüğü doğabilir. İddet süresinin kaldırılması için, kadının hamile olmadığını gösteren resmi sağlık raporu ile mahkemeye başvurması gerekir.

Babalar, çocuklarına bakmak zorundadır çünkü bu, Türk Medeni Kanunu'nun 328. maddesine göre yasal bir yükümlülüktür. Bu yükümlülüğün sınırları şunlardır: - 18 yaşına kadar: Çocuklar erginlik çağına gelene kadar (18 yaş) anne ve baba bakım sorumluluğunu taşır. - Eğitim devam ederse: Kız veya erkek çocuk ergin olduğu halde eğitimine devam ediyorsa, bu durum sona erene kadar bakım yükümlülüğü devam eder. Ayrıca, İslam hukukuna göre de babaların çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü oldukları belirtilmektedir.

Evet, çalışmayan eş mal rejiminde hak talep edebilir. Türk Medeni Kanunu'nun 274. maddesine göre, katılma alacağı bakımından talepte bulunan eşin çalışıp çalışmamasının veya herhangi bir katkıda bulunmamasının bir önemi yoktur. Ayrıca, mal rejimi sözleşmesi yaparak eşler, yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejiminden farklı bir mal rejimini de seçebilirler.