• Buradasın

    Toplum

    Yazeka

    Arama sonuçlarına göre oluşturuldu

    Dayanışma ve solidarite aynı şey mi?

    Dayanışma ve solidarite kavramları aynı şeyi ifade eder. Dayanışma, bir topluluğu oluşturan gruplar veya sınıflar arasında psikolojik bir birlik duygusu yaratan duygu, düşünce ve ortak çıkarlarla birbirlerine karşılıklı olarak bağlanma anlamına gelir.

    Pastoral Amerika ne anlatıyor?

    "Pastoral Amerika" (American Pastoral), Philip Roth'un Pulitzer ödüllü romanından uyarlanan bir filmdir. Filmin konusu, 1960'ların toplumsal ve siyasal çalkantılarıyla dağılan "mükemmel" bir Amerikan ailesini anlatmaktadır. Başrollerini ve yönetmenliğini Ewan McGregor'un üstlendiği filmde, başarı merdivenini tırmanıp saygınlık kazanan Seymour Levov ve ailesinin hikayesi, Vietnam Savaşı'ndan 1968 olaylarına ve Watergate skandalına kadar uzanan bir süreçte ele alınmaktadır.

    Sennett'e göre modern toplumlarda kimlik nasıl inşa edilir?

    Richard Sennett'e göre modern toplumlarda kimlik, esneklik ve geçici ilişkiler nedeniyle aşınır. Bu süreçte kimlik inşası şu şekillerde gerçekleşir: 1. Zanaatkârlık Kültürü: Sennett, modern kapitalizmin yerine zanaatkârlık kültürünü önerir; bu, bir şeyi kendi içinde ve kendisi için yapmayı içerir. 2. Kamusal Alanın Zayıflaması: Modern şehir hayatı, kamusal alanın sessizleşmesine ve bireylerin daha çok izleyici haline gelmesine yol açar. Bu durum, toplumsal bağları ve kimlik oluşumunu zayıflatır. 3. Bireyselleşme ve Yabancılaşma: Esnek çalışma koşulları ve sürekli değişen koşullar, bireylerin daha az sağlam karakterlere sahip olmasına ve uzun vadeli bağlılıklar yerine geçici çözümlere yönelmesine neden olur. 4. Ahlaki ve Etik Değerler: Değişen toplumsal normlar, bireylerin moral ve etik değerlerini olumsuz etkileyebilir.

    El Medinetül Fazıla neden ütopya?

    El Medinetül Fazıla (Erdemli Şehir) adlı eser, otokratik yönetim biçimini eleştirmesi ve ideal bir toplumun nasıl olması gerektiğini betimlemesi nedeniyle bir ütopya olarak kabul edilir. Bu eserde, demokrasi, eşitlik, adalet, özgürlük gibi değerler vurgulanır ve yönetim şeklinin, toplumun ihtiyaçlarına göre adil kararlar alabilecek tek bir lider tarafından sağlanması gerektiği savunulur.

    Adalet ve eşitliğin sağlanması için neler yapılabilir?

    Adalet ve eşitliğin sağlanması için yapılabilecekler: Kurumların hesap verebilir ve şeffaf hale getirilmesi. Karar mekanizmalarının duyarlı, kapsayıcı ve temsil edici olması. Toplumun bilinçlendirilmesi. Sivil toplum kuruluşlarının güçlendirilmesi. Ayrımcı olmayan yasa ve politikaların geliştirilmesi ve uygulanması. Herkesin kanun önünde eşit muamele görmesi. Pozitif ayrımcılık uygulamaları. Ayrıca, Birleşmiş Milletler'in 17 sürdürülebilir kalkınma amacından 16.'sı "barış, adalet ve güçlü kurumlar"dır ve bu amaç, 2030 yılına kadar şiddetin azaltılması, çocukların korunması, hukukun üstünlüğünün geliştirilmesi gibi hedefleri içerir.

    Sanatın hayat damarlarından olması ne anlama gelir?

    “Sanatın hayat damarlarından biri olması” ifadesi, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü olup, sanatın toplumun kültürel ve duygusal yaşamında hayati bir rol oynadığını ifade eder. Bu sözden hareketle sanatın önemi şu şekilde açıklanabilir: Estetik deneyimler insanların hayatlarını zenginleştirir ve anlam katar. Sanat eserleri, toplumun kolektif hafızasını ve birliğini güçlendirir. Toplumsal sorunlara dikkat çeker ve dönüşüm için bir katalizör olabilir. Yaratıcılığı teşvik eder, sorun çözme becerilerini geliştirir ve yenilik ile ilerlemeye yol açar.

    Me too hareketi nedir?

    Me Too hareketi, cinsel taciz ve cinsel saldırıya karşı bir sosyal harekettir. Hareket, 2006 yılında aktivist Tarana Burke tarafından cinsel şiddet mağdurlarını desteklemek amacıyla kullanılmaya başlanan "#MeToo" etiketiyle 2017 yılında sosyal medyada popülerlik kazandı. Amaçları: - İş yerinde ve toplumda cinsel taciz ve saldırının yaygınlığı hakkında farkındalık yaratmak. - Hayatta kalanları konuşmaya ve adalet aramaya teşvik etmek. Me Too hareketi, birçok yüksek profilli cinsel suistimal vakasının ortaya çıkmasına, işyeri politikalarında değişikliklere ve kültürel bir dönüşüme yol açtı.

    El eli yıkar iki el yüzü yıkar atasözünün önemi nedir?

    “El eli yıkar, iki el yüzü yıkar” atasözü, karşılıklı yardımlaşmanın önemini vurgular. Bu atasözünün önemi şu noktalarda ortaya çıkar: Toplumsal kalkınmayı destekler. Sorunların üstesinden gelmeyi kolaylaştırır.

    Khatshala konusu nedir?

    "Khatshala" dizisi, uzak bir köyden gelen bir kızın evlilik sonrası yaşamla ilgili yanlış algıları ortadan kaldırma çabalarını konu almaktadır.

    Türk edebiyatında toplum ve siyaset nedir?

    Türk edebiyatında toplum ve siyaset ilişkisi, edebiyatın toplumsal gerçekleri yansıtması ve toplumu etkileme gücüyle ilgilidir. Toplum açısından, edebi eserler insanın ilişkilerine, toplumun duyuş ve düşünüşüne göre şekillenir ve yazıldığı dönemin toplumsal hayatını yansıtır. Siyaset bağlamında ise, bazı edebiyatçılar aynı zamanda siyasetçi olarak da aktif rol almış ve şiirlerinde hak, adalet, millet, eşitlik gibi kavramlara yer vermişlerdir.

    Astahama statün ne demek?

    "Astahama statü" ifadesi, Türkçe'de doğrudan bir anlam taşımamaktadır. Ancak "statü" kelimesi genel olarak şu anlamlara gelir: Statü, bir kişinin veya bir grubun toplumsal, ekonomik veya kültürel konumunu ifade eden bir terimdir. Statü, iki ana grupta incelenir: 1. Atfedilen statü: Bireyin doğuştan sahip olduğu veya toplumsal bir yapı tarafından kendisine atfedilen özelliklerdir. 2. Kazanılan statü: Bireyin kendi çabaları, başarıları ve seçimleri sonucu elde ettiği statüdür.

    Sosyal çürüme nedir?

    Sosyal çürüme, bir toplumun değerlerinin, kurumlarının ve ahlaki normlarının zayıflaması, aşınması veya bozulması sürecini ifade eder. Bu durum, genellikle şu faktörlerle ilişkilidir: Ekonomik eşitsizlikler. Siyasi istikrarsızlık ve yozlaşma. Kültürel değişimler. Sosyal çürümenin belirtileri arasında suç oranlarının artması, toplumsal hoşgörüsüzlük, ruhsal sağlık sorunları ve toplumsal bağların zayıflaması yer alır. Sosyal çürümeyi engellemek için ekonomik adaletin sağlanması, siyasi reformların gerçekleştirilmesi, ahlaki eğitimin güçlendirilmesi gibi adımlar atılması gerekmektedir.

    Boyalı eller ne anlatıyor?

    "Boyalı Eller" ifadesi iki farklı bağlamda kullanılabilir: 1. Denetimli Serbestlik Projesi: Iğdır Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında yürütülen bir proje. 2. Grafiti Ajansı: "Boyalı Eller", "Madman" lakaplı Ulaş Çelik tarafından kurulan ve sokakta yaşayan çocukları kötü alışkanlıklardan uzak tutmayı hedefleyen bir grafiti ajansıdır.

    Cemil Meriç'e göre sağcı ve solcu yoktur neden?

    Cemil Meriç'e göre sağcı ve solcu yoktur çünkü bu kavramlar Batı kaynaklı olup Türkiye'de gerçek karşılığını bulamamıştır. Bunun yerine Meriç, namuslu ve namussuzlar ayrımının daha doğru ve anlamlı olduğunu savunmuştur.

    Atatürk neden sporu çok severdi?

    Atatürk'ün sporu sevmesinin bazı nedenleri: Toplumsal gelişim: Atatürk, sporu toplumsal gelişimin bir unsuru olarak görüyordu. Sağlık ve disiplin: "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" sözü, onun sporun fiziksel sağlık kadar zihinsel sağlığa da katkıda bulunduğuna inandığını gösterir. Eğitim sistemine entegrasyon: Beden eğitimi derslerinin okullarda zorunlu hale getirilmesi, gençlerin fiziksel olarak aktif bir yaşam sürmelerini teşvik etmek amacıyla yapılan reformlardan biridir. Uluslararası tanıtım: Atatürk, sporun Türkiye'nin uluslararası alanda tanıtımına ve prestijine katkı sağlayabileceğine inanıyordu. Milli birlik: Sporun, milli birlik ve beraberliğin güçlendirilmesinde önemli bir rol oynadığını düşünüyordu.

    Akil İnsanlar Heyeti'nde kimler var?

    2013 yılında oluşturulan Akil İnsanlar Heyeti'nde yer alan bazı isimler şunlardır: Akdeniz Bölgesi: Rifat Hisarcıklıoğlu (başkan), Lale Mansur (başkan vekili), Tarık Çelenk (sekreter), Kadir İnanır, Nihal Bengisu Karaca, Şükrü Karatepe, Muhsin Kızılkaya, Öztürk Türkdoğan, Hüseyin Yayman. Doğu Anadolu Bölgesi: Can Paker (başkan), Sibel Eraslan (başkan vekili), Ayhan Ogan (sekreter), Mahmut Arslan, Abdurrahman Dilipak, İzzettin Doğan, Abdurrahman Kurt, Zübeyde Teker, Mehmet Uçum. Ege Bölgesi: Tarhan Erdem (başkan), Avni Özgürel (başkan vekili), Arzuhan Doğan Yalçındağ (sekreter), Erol Ekici, Hilal Kaplan, Fuat Keyman, Fehmi Koru, Baskın Oran, Hasan Karakaya. Güneydoğu Anadolu Bölgesi: Yılmaz Ensaroğlu (başkan), Kezban Hatemi (başkan vekili), Mehmet Emin Ekmen (sekreter), Murat Belge, Fazıl Hüsnü Erdem, Yılmaz Erdoğan, Etyen Mahçupyan, Lami Özgen, Ahmet Faruk Ünsal. Heyetin toplam 63 üyesi bulunmaktadır.

    Ahlak bekçiliği yapmak ne demek?

    Ahlak bekçiliği, toplumun ahlaki normlarına uygun davranışları koruma ve denetleme çabası anlamına gelir. Bu kavram, aynı zamanda bireylerin veya grupların belirli ahlaki değerleri korumak veya teşvik etmek amacıyla ortaya koyduğu çaba olarak da tanımlanabilir. Ancak, bu çaba genellikle olumsuz bir anlamda kullanılır ve kişinin kendi yaşam tarzını başkalarına dayatma, onların özel hayatlarına müdahale etme olarak algılanır.

    Anarşi ne anlama gelir?

    Anarşi, her türlü otoritenin reddedilmesi anlamına gelir. Anarşi kelimesinin diğer anlamları: siyasi düzensizlik ve karışıklık; ortak değer veya amaç gibi birleştirici ilkelerin olmaması; hiyerarşi, nüfuz ve otoritenin bulunmaması; herhangi bir siyasi otorite veya devlet yönetiminin bulunmaması; kuralsızlık, kanunsuzluk, toplumsal bunalım; yöneticisi olmayan devlet yönetimi.

    Eleştirel hukuk ne demek?

    Eleştirel hukuk, 1970'li ve 80'li yıllarda hukuki düşüncede ortaya çıkan bir harekettir. Eleştirel hukukun temel özellikleri şunlardır: - Hukuki söylemin, sadece iktidarın ve yaşamın gerçekliklerini maskelemekle kalmayıp, aynı zamanda bu gerçekliklerin inşa edilmesi sürecine de dahil olduğunu savunur. - Kapitalist sistemin yıkılmasını, genel bir kriz zorunluluğuna bağlamaz; yeni bir düzenin sistem içinde de mümkün olabileceğini düşünür. - Hukukun, politika, ekonomi, toplum ve kültürle olan ilişkisini ele alır. Bu hareket, hukukun fakültelerde öğretilenlerden farklı olarak yeniden sorgulanması ve eleştirel bir perspektiften değerlendirilmesi gerektiğini vurgular.

    Ursula Le Guin anlatış ne anlatıyor?

    Ursula K. Le Guin'in "Anlatış" romanı, baskıcı bir rejimin hüküm sürdüğü Aka gezegeninde geçen bir hikayeyi anlatır. Ana temalar: - Direniş: Romanda, Sutty adlı bir gencin, bu rejime karşı gelişen direnişi keşfetmesi işlenir. - Din ve Toplum: Dini ayaklanmalar, din kavramı ve toplumların değişimi üzerine yoğunlaşılır. - Hikaye Anlatıcılığı: Edebiyat ve tarihle ilgili olan Sutty, yasaklanmış hikayelerin izini sürerek bu geleneği keşfetmeye çalışır. Kurgu, felsefi ve siyasi unsurları bir araya getirerek, okuyucuyu toplumsal gerçeklikleri ve insani değerleri düşünmeye teşvik eder.