Sürgün

Dadaloğlu, Osmanlı Devleti'nin Anadolu Türkmenlerini yerleşik hayata geçirme politikasına karşı çıktığı ve bu durumu şiirlerine yansıttığı için sürgün edilmiştir. Dadaloğlu, özellikle Avşar, Karsantı, Sırkıntı, Bozdoğan gibi Türkmen aşiretlerinin iskâna direnmesine öncülük etmiştir.

Arif Nihat Asya, Demokrat Parti'yi eleştiren yazılar yazdığı için 1948 yılında Edirne'ye sürgün edilmiştir. Ayrıca, 1950 Türkiye genel seçimlerinde Demokrat Parti'nin listesinden Seyhan (Adana) adayı olmuş ve seçilmiştir.

Ahmed Şevkî, Hidiv Abbas Hilmi Paşa taraftarı olduğu için 1915 yılında İngilizler tarafından sürgün edilmiştir. I. Dünya Savaşı sırasında, İstanbul’da bulunan Hidiv Abbas Hilmi Paşa’nın İngilizler tarafından azledilerek İngiliz sömürgeciliğine karşı faaliyette bulunan milliyetçilerin sürgüne gönderilmesi sırasında Ahmed Şevkî de İspanya’ya sürülmüştür.

Nazım Hikmet ve Pablo Neruda'nın sürgün edilmelerinin bazı nedenleri: Nazım Hikmet: 1925 yılından itibaren şiirleri ve yazıları nedeniyle birçok kez yargılandı. 1938'de orduyu ayaklanmaya teşvik ettiği gerekçesiyle 28 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı ve çeşitli cezaevlerinde 12 yıldan fazla kaldı. 1950'de bir af yasasıyla serbest bırakıldıktan sonra sürekli izlendiği ve yeniden askerlik yapmaya çağrılması gibi nedenlerle yurtdışına kaçtı. 25 Temmuz 1951'de Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarıldı ve Bulgaristan, Rusya, Polonya gibi ülkelerde yaşadı. Pablo Neruda: Hayatı boyunca baskı ve yıldırma politikalarıyla karşılaştı. 1973'te Augusto Pinochet'in komutasındaki askeri darbe sonrası sosyalist Başkan Salvador Allende'nin katledilmesi ve CIA desteğiyle gerçekleşen darbede birçok aydın, yazar ve şair hapsedildi veya ülkeden kaçmak zorunda kaldı.

Kavalalı ailesinin sürgün edilmesi değil, Kavalalılar Hanedanı'nın 1953 yılında Mısır'da saltanata son verilerek cumhuriyet ilan edilmesi nedeniyle yönetimi sona ermiştir. Kavalalılar Hanedanı, 1805-1953 yılları arasında Mısır'ı yönetmiştir.

Napolyon III'ün sürgün edilmesinin nedeni, 1851'de gerçekleştirdiği darbe ile Fransa'da iktidarı ele geçirmesi ve 2 Aralık 1851'de kendisini imparator ilan etmesidir. Bu durum, Fransa'nın anayasal düzenine aykırı olduğu için, Napolyon III, 1860 yılında otoriter eğilimli bir başbakan atamasının ardından işçilerden destek kaybetmeye başladı. 1863 yılında, Napolyon III'ün, Latin Amerika'ya yönelik Meksika'ya Fransız müdahalesi gibi başarısız dış politikaları da halkın güvenini kaybetmesine yol açtı. Nihayetinde, 1870'te Fransa-Prusya Savaşı'ndaki yenilgi, Napolyon III'ün tahttan indirilmesine ve 4 Eylül 1870'te kansız bir devrimle Fransa'da cumhuriyetin ilan edilmesine neden oldu.

Aleksandr Soljenitsin, Gulag Takımadaları adlı kitabı nedeniyle 1974 yılında Sovyetler Birliği'nden sürgün edilmiştir. Soljenitsin, bu eserinde Stalin dönemi boyunca milyonlarca insanın yaşadığı zulmü, açlığı ve hapiste geçen yıllarını anlatmıştır. Soljenitsin, 1970 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülmüş, ancak bu ödül bile onu Sovyetler Birliği’nde güvenli kılmamıştır. Yazar, sürgün yıllarını önce İsviçre’de, ardından Amerika Birleşik Devletleri’nde geçirmiş ve burada da Sovyet rejimine karşı mücadelesine devam etmiştir.

2014 yapımı "Sürgün" (Outcast) filmi, Çin, Kanada, Fransa ve ABD'de çekilmiştir.

II. Abdülhamid Han, 3 yıl 6 ay boyunca Selanik'te sürgünde kalmıştır. Abdülhamid Han'ın Selanik'e sürgün edilmesinin nedeni, İttihat ve Terakki Partisi'nin yönetimi ele geçirmesi ve ona karşı alınan kararlardır.

Ahmet Kaya, 1999 yılında Magazin Gazetecileri Derneği Ödül Töreni'nde yaptığı konuşma ve hakkında açılan davalar nedeniyle 16 Haziran 1999'da Türkiye'den sürgün edilmiştir. Kaya, bu törende "Kürtçe bir şarkı yapıp yasaklasalardı, o zaman ben de onu yasaklardım. Ama bu ülkede Kürtçe şarkı söylemek yasak değil. Ben de bu ülkenin bir vatandaşı olarak Kürtçe şarkı söylemek istiyorum" ifadelerini kullanmıştır. Ayrıca, Berlin'de verdiği bir konserde sarf ettiği öne sürülen sözler ve kullandığı iddia edilen görseller nedeniyle de yargılanmıştır.

Mizancı Murad'ın sürgün edilmesinin birkaç nedeni vardır: II. Abdülhamit'e eleştiriler: Yönetimle arası, yönetime karşı eleştiriler yöneltmesi ve Mizan gazetesinde ağır hakaretlerde bulunması nedeniyle açıldı. Avrupa'ya kaçış: Düyun-u Umumiye'deki yabancıların teşvikiyle, düşüncelerini rahatça ifade edebilmek için Avrupa'ya kaçtı. 31 Mart İsyanı: 31 Mart Vakası'nın tahrikçileri arasında bulunduğu iddiasıyla yargılandı ve müebbet kalebentlik cezasına çarptırıldı. Mizancı Murad, sürgün yıllarını Rodos ve Midilli'de geçirdi.

Zonguldak'ta bulunan sürgünler hakkında iki farklı bilgi bulunmaktadır: 1. Dersim Olayları Sürgünleri: 1938'deki Dersim olayları sonrasında 6 Ağustos 1938 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Zonguldak'a 300 kişi sürgün edilmiştir. 2. Zonguldak Belediyesi Sürgünleri: 31 Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından, Zonguldak Belediye Başkanı Tahsin Erdem'in, makam katında bulunan bazı çalışanları farklı bölümlere sürgün ettiği belirtilmiştir. Bu bilgiler dışında, Zonguldak'ta başka sürgünlerin olup olmadığına dair spesifik bir bilgi bulunmamaktadır.

Köpek Adası olarak bilinen Sivriada'da köpeklerin bulunma sebebi, Osmanlı döneminde gerçekleşen bir köpek kıyımıdır. 1910 yılında, İttihat ve Terakki Fırkası'nın başa gelmesiyle, Fransız bir firmanın parfüm/kimya sanayi için "İstanbul’un sokak köpeklerini toplayıp bize satın" demesi üzerine, 80 bin köpek Hayırsız Ada şimdiki adıyla Sivriada’ya bırakılmıştır. Köpekler, açlık ve susuzluktan ölmüştür. Ayrıca, 2018 yapımı, yönetmenliğini ve senaristliğini Wes Anderson'ın üstlendiği Isle of Dogs adlı bir animasyon filmi de bulunmaktadır.

Osmanlı hanedanının sürgün süreci, 3 Mart 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kabul ettiği 431 sayılı kanun ile başlamıştır. Sürgün, hanedanın kadın mensupları için 28, erkekleri için 50 sene sürmüştür.

Malakanlar, 1876-1877 Osmanlı-Rus Savaşları'nın ardından, Ruslar tarafından Kars'a yerleştirilmek üzere Türkiye'ye geldiler. Çarlık Rusyası'ndaki Ortodoks Kilisesi, Malakanlar'a haftada iki gün süt içme zorunluluğu getirirken, onlar her gün süt içmeye devam ettiler ve bu nedenle kilise tarafından aforoz edildiler. Malakanlar, Kars'ta tarım ve hayvancılık yaparak geçimlerini sağladılar ve Müslüman halkla uyum içinde yaşadılar.

Grigori Petrov, görüşleri nedeniyle kilise yöneticilerini rahatsız ettiği için 1903 yılında kilisedeki görevinden ve 1908 yılında da din görevliliği mesleğinden ihraç edilmiştir. 1907 yılında "zararlı gazetecilik faaliyetleri" nedeniyle Petersburg yakınlarındaki bir manastıra sürgün edilmiştir.

Hizmet gereği sürgün, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 76. maddesi uyarınca, kamu yararı ve eşitlik prensibine riayet ederek, memurların görev ve görev yerlerinin değiştirilmesi anlamına gelir. Bu tür yer değiştirmeler, disiplin soruşturmaları kapsamında, kişinin işlediği suça karşılık ceza olarak da uygulanabilir. Hizmet gereği sürgün, bir disiplin cezası olarak kabul edilmez.

Göynücek halkının nereden geldiğine dair kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, ilçenin tarihçesi ve yerleşim süreci hakkında bazı bilgiler mevcuttur: İlk Yerleşimler: Göynücek'teki ilk yerleşimler Kalkolitik Çağa (M.Ö. 55000-3000) kadar uzanmaktadır. 1650 Yılı: Takriben 1650 yıllarında, Karaoğlan ve Gökoğlan Dede adlı aşiretlerin Göynücek mevkiinde yerleşmesiyle bölge bir yerleşim merkezi haline gelmiştir. Osmanlı Dönemi: 1800'lü yıllarda, Varay (Gediksaray) nahiyesi aracılığıyla Mecitözü ilçesine ve Amasya Sancağı'na bağlanmıştır. Göynücek, tarih boyunca çeşitli medeniyetlerin egemenliği altında kalmış ve farklı toplulukların yerleşimine ev sahipliği yapmıştır.

Mustafa Fazıl Paşa, ağabeyi İsmail Paşa'nın Mısır'da veraset usulünün değiştirilmesi ve hidivliğin ailenin en büyüğüne değil, babadan oğula geçmesi yönündeki isteği nedeniyle sürgün edilmiştir. 27 Mayıs 1866'da yayınlanan bir fermanla veraset usulü değiştirilmiş ve hidivliğin ailenin en büyüğüne geçmesi kabul edilmiştir. Sürgün edilmesinden sonra Mustafa Fazıl Paşa, Paris'te Jön Türkler'in hamiliğini ve başkanlığını yapmış, Namık Kemal, Ziya Paşa gibi aydınların Avrupa'ya gelip yayın yaparak düşüncelerini yaymasına öncülük etmiştir.

Bajar'ın "Ogit" şarkısı, Kürtçe'nin Zazaki lehçesinde "nasihat" anlamına gelir. Şarkının anlattığı bazı konular: Tarihsel olaylar: 1930'ların sonundaki Dersim olayları gibi tarihsel bir olayı, kişisel anılarla harmanlayarak anlatır. Sürgün ve vatan hasreti: Zorla göç ettirilen Kürtlerin yaşadığı yalnızlık, memleket özlemi ve kimlik mücadelesini işler. Direniş ve var olma mücadelesi: Yas ve kederi, bir direniş ve var olma mücadelesi olarak sunar.