Söylev

Mustafa Kemal Atatürk'ün "geldikleri gibi giderler" sözü, 13 Kasım 1918 tarihinde İstanbul'da, Haydarpaşa'dan Galata'ya intikalde kullandığı Kartal İstimbotu'nda söylenmiştir.

Mansur Yavaş, Anıtkabir Özel Defteri'ne şu yazıyı yazdı: "Aziz hatıranız önünde bir kez daha söz veriyorum; bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kimseyi ayırt etmeden, adil, şeffaf ve katılımcı bir anlayışla kentimizi yönetmeye devam edeceğim".

İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Karataş, bir televizyon programında izleyicinin sorusu üzerine doktorlar hakkında şu ifadeleri kullandı: "Onlar para için neler söylerler, para için keserler, para için adam bile öldürüyorlar. Hepsi öyle değil ama...". Bu sözler, sağlık çalışanları ve izleyiciler arasında tepkilere yol açtı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Arkamızdan dürüst, vicdanlı, merhametli denilmesi en büyük arzumuzdur" ifadesi, siyasi mirası ve halkın gözündeki yerini ifade etmektedir. Erdoğan, bu sözlerle, gelecekte halkın kendisini dürüst ve milletine sevdalı bir lider olarak hatırlamasını istediğini belirtmiştir.

Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Fatih Altaylı'ya "İnsanlar hipotermiden hayatını kaybedebilir, çok acil yardım lazım" dedi.

Levent Kırca, Fatih Altaylı'ya katıldığı bir canlı yayında "salak" dedi.

Jacques Lacan'ın en önemli sözlerinden biri "Kelimelere ancak istenilen bir şey yok olduğunda ihtiyaç duyulur ve eğer etrafımızdaki dünya gereken her şey ile donatılmış olsaydı kelimelere gerek duyulmayacaktı" şeklindedir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur" özdeyişi ile ilgili 5 cümle: 1. Sağlıklı düşünmek için sağlıklı bir organizmaya sahip olmak gerekir. 2. Spor yapan kişi daha dinç olur ve kendisini psikolojik olarak daha iyi hisseder. 3. Atatürk, sporun zihinsel sağlığa da katkıda bulunduğuna inanıyordu. 4. Güçlü beyinler ancak sağlam vücutlar üzerinde taşınabilir. 5. Beden sağlığı, ahlaki değerlerin gelişimi için de önemlidir.

İnsanlık gıdaya muhtaçtır ifadesi, Prof. Dr. Süleyman Soylu tarafından Growtech 20. Uluslararası Sera, Tarım Teknolojileri ve Hayvancılık Ekipmanları Fuarı'nda yapılan bir konuşmada kullanılmıştır.

Berna Laçin, Ferdi Tayfur'un serveti için şu ifadeleri kullandı: "Ferdi Tayfur’un elbette büyük bir serveti olacak, olmasa şaşırırdım. Koskoca bir devrin Ferdi Tayfur’u, hakkıdır. Keşke güzelce harcasaymış. Arkasından kopan kavga ve gürültüye bakınca insan üzülüyor".

Galileo'nun ölüm döşeğinde söylediği son söz, "E pur si muove" (Latince: "Ve yine de dönüyor") olmuştur.

Nejat İşler, OT TV röportajında şu ifadeleri kullandı: "Ben hiçbir şeyden kaçmam. Bunu yayınlayabilecek misiniz?". Ayrıca, dindarlık üzerine konuşurken şunları söyledi: "Bunlar değil dindar. Dindar benim. Allah'a da inanmıyorum bu arada. Mesela sensin Allah. Ben Allah'a inanıyorum. 'İkimizin arasında sır olsun' demiş. Allah diyor sana bunu. Ben olsam paylaşmam".

“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir fendir” sözü, 22 Eylül 1924 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından Samsun’da öğretmenlere yaptığı konuşmada söylenmiştir.

Eren Bülbül'ün annesi Ayşe Bülbül, yeni evin anahtarının teslim edildiği törende şu ifadeleri kullandı: "Eren'imin yatmaya yatağı yoktu. 'Eren'imin kanından annesi, hazır ev, hazır yatakta yatacak' dedirtmem. Eski evde oturmaya devam edeceğim".

Atatürk'ün askerlere yaptığı önemli konuşmalardan biri, 29 Ekim 1938 tarihinde yaptığı orduya mesajdır: > "Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber medeniyet nurları taşıyan kahraman Türk ordusu! > Memleketini en buhranlı ve müşkül anlarda zulümden, felaket ve musibetlerden ve düşman istilasından nasıl korumuş ve kurtarmış isen, Cumhuriyet'in bugünkü feyizli devrinde de, askerlik tekniğinin bütün modern silah ve vasıtalarıyla mücehhez olduğun hâlde, vazifeni aynı bağlılıkla yapacağına hiç şüphem yoktur. > Bugün, Cumhuriyet'in on beşinci yılını mütemadiyen artan büyük bir refah ve kudret içinde idrak eden büyük Türk milletinin huzurunda kahraman ordu, sana kalbi şükranlarımı beyan ve ifade ederken büyük ulusumuzun iftihar hislerine de tercüman oluyorum".

"Bu yaşıma gelene kadar öğrendiğim en muazzam şey, tepkisiz kalabilmek. İnanılmaz kırılmış, şaşırmış ya da üzülmüş olsam bile her şeyin olabilirliğini, herkesin her şeyi yapabileceğini kabullenmek." — Frida Kahlo.

İstiklal Marşı'nın kabulünün 104. yıl dönümü ile ilgili bir konuşma örneği: "Türk milletinin bağımsızlık iradesinin, azminin ve kararlılığının destanı olan İstiklal Marşı'nın kabul edilişinin 104. yıl dönümünü kutluyoruz. 12 Mart 1921 tarihi, sadece bir marşın kabulü değil; aynı zamanda bir ulusun yeniden doğuşunun ve hürriyet mücadelesinin sembolüdür. İstiklal Marşı, sadece bir şiir değil, ruhları coşturan bir yiğitlik ve etkileyici söz abidesidir. Bugün o ruhu, o inancı, o mücadeleyi anlamak ve yaşatmak zorundayız. Bu düşüncelerle, İstiklal Marşı'mızın kabulünün 104. yıl dönümünde, başta Mehmet Akif Ersoy olmak üzere, vatanımızın hürriyeti için canını feda eden tüm kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum".

"Yurtta sulh, cihanda sulh" sözü ilk defa 20 Nisan 1931 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından seçim beyannamesinde dile getirilmiştir.

Atatürk'ün 5 Şubat 1934'te Niğde ziyaretinde yaptığı bazı faaliyetler şunlardır: 1. Karşılama ve Halkevi Ziyareti: Atatürk, Niğde'ye geldiğinde coşkuyla karşılandı ve Halkevi'ne geçti. 2. Konuşma: Halkevi'nde yaptığı konuşmada, milli kültürün önemi ve halkevlerinin bu kültüre katkıları üzerinde durdu. 3. Vilayet Ziyareti: Ertesi gün, Vali'den ilin sorunları hakkında bilgi aldı ve Niğde'nin göçmenlerin yerleştirilmesi konusundaki başarısını övdü. 4. Kaplıca İncelemesi: Çiftehan'daki kaplıcaları yerinde gördü ve Özel İdare'ye onartılması talimatını verdi. 5. Ulukışla'da Veda: Ulukışla İstasyonu'nda kısa bir mola verdikten sonra, Ereğli, Karaman, Konya ve Eskişehir üzerinden Ankara'ya döndü.

"Hepiniz Oradaydınız Be" ifadesi, 19 Kasım 2013 tarihinde Başbakan tarafından yapılan bir grup toplantısında söylenmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk, "Beni hatırlayınız" cümlesini, 10. Yıl Nutku'nun ilk halinde 1933 yılında söylemiştir.

"1000 kanıt ile cahili yenemedim" sözü, İmam Şafi'ye aittir. Tam hali şu şekildedir: "Bir delil ile kırk âlimi yendim, ama kırk delil ile bir cahili yenemedim".

Açık oturumda konuşmacıların amacı, belirlenen konu hakkında fikirlerini belirtmek ve dinleyicileri bilgilendirmektir. Ayrıca, açık oturumda bir sonuca varma amacı yoktur.