Sekülerleşme teorisi, 19. yüzyılda Auguste Comte, Max Weber, Emile Durkheim ve Karl Marx gibi kurucu sosyologlar tarafından ortaya atılmıştır. Auguste Comte, üç hal kanunu teorisi ile sekülerleşmeyi, toplumların önce teolojik, sonra metafizik ve son olarak pozitivist bir aşamaya geçmesi olarak açıklamıştır. Max Weber, sekülerleşmeyi, dinin toplumsal karşılığının azalması ve modern toplumda etkin bir güç olmaktan çıkması olarak tanımlamıştır. Emile Durkheim, sekülerleşmenin, dinin modern toplumda etkisini kaybetmesi ve gündelik yaşamı şekillendiren referansların dini olmaktan çıkması anlamına geldiğini belirtmiştir. Karl Marx, dinin sınıf temelli toplumsal değişimin gerçekleşmesi için terk edilmesi gerektiğini savunmuştur. Bu düşünürler, bilimsel gelişme, rasyonelleşme ve modernleşmenin dinin sosyal hayattaki etkisini azaltacağına inanmışlardır.