Selçuklu

Divanı İstifa'nın başkanı, Anadolu Selçuklu Devleti'nde Müstevfi olarak adlandırılmıştır.

Konya Selçuklu'daki Yapıcı İş Merkezi C Blok 1. katta yer almaktadır.

Selçuklular, Horasan'dan Anadolu'ya göç etme nedenlerini birkaç ana başlık altında toplayabiliriz: 1. Moğol Baskısı: 1220-1221 yıllarında Horasan üzerinden Anadolu'ya giren Moğollar, birçok şehri yağmalamış ve buradaki Türkleri baskılamıştır. 2. Devlet Politikası: Selçukluların bir devlet politikası olarak göçleri teşvik etmesi. 3. Fetih Politikası: Sultan Alp Arslan ve sonra da Sultan Melikşah'ın şekillendirdiği Selçuklu Devleti'nin batı yönlü fetih politikası. 4. Ganimet Amaçlı Akınlar: Daha önce IV. yüzyılda Hunlar ve VII. yüzyılda Sabarlar ile Anadolu'ya yapılan akınlar, genellikle ganimet amaçlı olup Anadolu'yu yurt edinme düşünülmemiştir. 5. Yerleşik Hayat: Türkmen grupların yerleşik hayata geçme ihtiyacı.

Selçukluların Alanya'ya gelişi, 1221 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alâeddin Keykubad döneminde gerçekleşmiştir.

Erzurum'un eski adının Erzu olarak anılmasının nedeni, 11. yüzyıldan itibaren Selçuklu Türkleri tarafından şehre "Erzenü'r-Rûm" denilmesidir.

Melik Tekiş'in sonu, Sultan Melikşah'ın ölümünden sonra Selçuklu tahtına geçen yeğeni Sultan Berkyaruk tarafından öldürülmesiyle gelmiştir. Berkyaruk, Melikşah'ın emriyle gözlerine mil çektirilip hapse atılan Tekiş'i, Sultan olunca Bağdat'a getirmiş ve Türk töresi gereğince yaylarının kirişi ile boğdurarak öldürtmüştür.

Melikşah döneminde Büyük Selçuklu Devleti'nin yönetimi şu şekilde gerçekleştirildi: 1. Mutlak Otorite ve Danışma Kültürü: Melikşah, mutlak otoriteden çok "akıllı danışma" üzerine kurulu bir yönetim anlayışı benimsedi. 2. Devlet Dairelerinin Düzenlenmesi: Devlet daireleri yeniden düzenlendi ve bürokrasi güçlendirildi. 3. Vergi Sistemi: Vergi sistemi oturtuldu ve düzenli hale getirildi. 4. Güvenlik ve Adalet: Şehirlerde güvenlik ve adalet sağlandı. 5. Eğitim ve Medrese Sistemi: Nizamiye Medreseleri'nin sayısı artırıldı ve kalite olarak zirveye ulaştı. 6. Dış Politika: Devletin sınırları genişletildi; doğuda Tanrı Dağları ve Seyhun Irmağı'ndan batıda Akdeniz kıyılarına, kuzeyde Kafkas Dağları'ndan güneyde Basra Körfezi'ne kadar ulaştı. Melikşah'ın ani ölümü ve ardından yaşanan taht kavgaları, devletin zayıflamasına ve parçalanmasına yol açtı.

Büyük Selçuklu Devleti, geniş bir coğrafyayı fethederek sınırlarını önemli ölçüde genişletti: Batıda: Bizans topraklarına kadar ilerledi ve Anadolu'nun kapılarını Türklere açtı. Kuzeyde: Gürcistan'ı hakimiyeti altına aldı. Güneyde: Abbasiler ve Yemen'e kadar olan bölgeleri fethetti. Doğuda: Karahanlılar ve Gazneliler üzerine seferler düzenleyerek Maveraünnehir'i istila etti. Ayrıca, Selçukluların fethettiği diğer önemli şehirler arasında Rey, İsfahan, Nişabur, Ani, Kars ve Diyarbakır yer alır.

Alparslan: Büyük Selçuklu dizisinde Tuğrul Bey'in nasıl öldüğüne dair bilgi bulunamadı. Ancak, tarihte Tuğrul Bey'in ölümü şu şekilde gerçekleşmiştir: Tuğrul Bey, 4 Eylül 1063 tarihinde 73 yaşındayken İran'ın Rey kentinde yakalandığı bir hastalık sonucu çocuksuz olarak vefat etmiştir.

Çorum'u Danişment Ahmet Gazi 1075 yılında Türk hâkimiyetine alarak fethetmiştir.

Mehterhâne'nin kurucusu olarak kabul edilen kişi, Türkiye Selçukluları sultanı İkinci Gıyaseddin Mesud'dur.

Selçuklu Şehnamesi, Hoca Dehhani tarafından yazılmıştır.

Artukoğlu Belek Gazi'nin mezarı, Halep'te bulunmaktadır.

Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'da şu önemli olaylar gerçekleşti: 1. Türklerin Anadolu'ya Yerleşimi: Malazgirt Zaferi'nin ardından Türkler, Anadolu'ya akın akın gelmeye başladı ve bölgeyi yurt edinmeye başladılar. 2. İlk Türk Beyliklerinin Kurulması: Selçuklu komutanları ve beyleri, Anadolu'nun çeşitli bölgelerinde küçük beylikler kurarak fetih hareketlerini devam ettirdiler. 3. Anadolu Selçuklu Devleti'nin Kuruluşu: 1077 yılında, Süleyman Şah önderliğinde Anadolu Selçuklu Devleti kuruldu ve bu devlet, Anadolu'da Türk siyasi birliğini sağladı. 4. Haçlı Seferleri: Anadolu'nun Türkler tarafından fethedilmesi, Batı dünyasında endişe yarattı ve Haçlı Seferleri'nin başlamasına zemin hazırladı. 5. İslamiyet'in Yayılması: Anadolu'da inşa edilen camiler, medreseler ve türbeler sayesinde İslamiyet'in yayılması hızlandı ve bölge İslam medeniyetinin bir parçası haline geldi.

Büyük Selçuklu Devleti, Oğuzların Üç Ok kolunun Kınık boyundan gelmektedir.

Selçuklu'da resmi tarih yazıcılığına "vakanüvislik" denirdi.

1093 yılında yaşanan bazı önemli olaylar: Çaka Beyliği'nin yıkılması. Doğumlar. Ölümler.

Kerîmuddin Mahmûd b. Muhammed-i Aksarâyî'nin Müsâmeretü'l-Ahbâr adlı eseri, İlhanlı Hanı Ebû Sa'îd Bahadır Han'ın Anadolu valisi tayin ettiği Emir Çoban'ın oğlu Timurtaş Noyan adına Farsça olarak yazılmıştır. Eserin içeriği dört ana bölümden oluşmaktadır: 1. Birinci bölüm: Rumî, Arabî, Yezdicerd ve Celâlî takvimlerinden bahseder. 2. İkinci bölüm: Hz. Muhammed'den başlayarak Dört Halife, Emevî ve Abbâsî halifelerini özetler. 3. Üçüncü bölüm: Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluşu ve yıkılışına, Anadolu Selçuklu Devleti'nin kuruluşundan II. Gıyaseddin Keyhüsrev dönemine kadar olan olayları anlatır. 4. Dördüncü bölüm: Anadolu Selçuklu Devleti'nin son 75 yıllık tarihini anlatır ve eserin en hacimli kısmını oluşturur. Eser, özellikle siyasî ve idarî, iktisadî ve askerî terimler ile unvanlar açısından incelenerek, dönemin devlet ve saray teşkilatları hakkında bilgiler sunar.

Keyhüsrev, Türkiye Selçuklu Devleti'nde hüküm sürmüş bir Türk sultanıdır.

Selçuklu vezirliği, Büyük Selçuklu Devleti'nde hükümdardan sonra en yüksek makamdı. Başlıca görevleri şunlardı: Devlet işlerinin yönetimi: Vezir, devletin mali işlerini yürütür, ordunun ihtiyaçlarını karşılar ve idari işleri denetlerdi. Hukuki kararlar: Şeri ve örfi hukuk sistemlerinde davalara bakar, idam cezası verme yetkisine sahipti. Dış ilişkiler: Halifeler ve yabancı hükümdarlarla olan ilişkileri düzenlerdi. Eğitim ve vakıflar: Medreseler ve vakıfların kurulmasında rol alırdı. Vezirlik makamına tayin, sultan fermanı (menşûr-ı vezâret) ile yapılırdı ve vezire altın divit, tac veya külah ile kılıç verilirdi. Selçuklu vezirleri, genellikle İran asıllı olup, bu durum devletin İslam-İran geleneğini yansıtıyordu.