RuhsalBozukluklar

Amigdalanın büyümesi, çeşitli ruhsal bozukluklar ve stresli durumlar ile ilişkilendirilmiştir. Özellikle: Depresyon ve anksiyete gibi durumlarda amigdalanın sol tarafının aktivitesi artar ve bu da amigdalanın büyümesine yol açabilir. Şizofreni hastalarında sağ amigdalanın sola göre daha büyük olduğu saptanmıştır. Ayrıca, hormon dengesizlikleri ve genetik faktörler de amigdalanın büyüklüğünü etkileyebilir.

RİCUS, antipsikotikler olarak adlandırılan ve ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Kullanım alanları: - Halüsinasyon, kuruntu, zihin karışıklığı, saldırganlık gibi semptomların tedavisinde. - Bipolar bozuklukta taşkınlık nöbeti belirtilerinin kontrol altına alınması. - Yıkıcı davranış bozukluklarının tedavisi. - Çocuklarda ve ergenlerde otistik bozukluğa bağlı huzursuzlukların giderilmesi. Önemli not: İlacı kullanmadan önce mutlaka bir doktora danışılmalıdır, çünkü RİCUS bazı ciddi yan etkilere neden olabilir.

Amok hastalığı, bireyin aniden ve açıklanamaz bir şekilde öfkeye kapılıp kendine ya da çevresine zarar verme eğilimi gösterdiği, nadir fakat tehlikeli bir ruhsal çöküş biçimidir. Belirtileri arasında ani ve kontrolsüz öfke nöbetleri, saldırgan ve şiddet içerikli davranışlar, bilinç bulanıklığı ve hafıza kaybı yer alır. Nedenleri arasında bastırılmış duygular, kronik stres, geçmiş travmalar, nörolojik dengesizlikler ve hormonal bozukluklar bulunur. Teşhis psikiyatrik değerlendirme ve hasta öyküsüne dayanarak konur.

Ruhsal ve fiziksel bozukluklarda bakımın etkinliğini değerlendiren hemşire, konsültasyon liyezon psikiyatrisi (KLP) hemşiresi olabilir. KLP hemşireleri, hastaların fiziksel rahatsızlıklarından dolayı yaşadıkları psikolojik sorunları değerlendirir ve tedavi sürecine psikolojik açıdan uyum sağlamalarına yardımcı olur.

Abilift, engelli girişimcilerin iş dünyasına katılımını desteklemek amacıyla geliştirilmiş bir platformdur. Abilift'in bazı işlevleri: İş eğitimi: Engelli bireylere girişimcilik için gerekli bilgi ve becerileri kazandırır. Pazar erişimi: Ürün ve hizmetlerini tanıtabilecekleri bir pazar yeri sunar. Ağ oluşturma: Networking fırsatları sağlar. Destek hizmetleri: Girişimcilerin karşılaşabileceği engelleri aşmalarına yardımcı olacak destek hizmetleri sunar.

Alter kişilik bozukluğu, yaygın adıyla çoklu kişilik bozukluğu veya dissosiyatif kimlik bozukluğu, kişinin birden fazla farklı kimliğe sahip olduğu ve bu kimlikler arasında bilinç değişimleri yaşadığı psikolojik bir hastalıktır. Alter kimliklerin özellikleri: Her kimliğin kendine özgü adı ve kişisel özellikleri olabilir. Farklı hafızaları, anıları, düşünceleri ve davranışları olabilir. Farklı cinsiyetler, etnik kökenler, ilgi alanları ve etkileşim yolları olabilir. Bozukluğun nedenleri: Genellikle çocukluk döneminde yaşanan şiddetli travmalar, özellikle fiziksel, cinsel veya duygusal istismar. Aile içi şiddet, ağır kazalar, doğal afet veya savaş gibi olaylar. Belirtiler: Hafıza kaybı ve zaman kaybı. Beden dışı deneyimler. Depresyon, anksiyete ve halüsinasyonlar. Tedavi genellikle psikoterapi ile yapılır.

Ruh sağlığı tanıları, geniş bir yelpazeye yayılan ve genellikle şu ana kategorilere ayrılan çeşitli ruhsal bozuklukları içerir: 1. Anksiyete Bozuklukları. 2. Depresyon. 3. Bipolar Bozukluk. 4. Yeme Bozuklukları. 5. Psikotik Bozukluklar. 6. Obsesif-Kompulsif Bozukluk (OKB). 7. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB). 8. Kişilik Bozuklukları. 9. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB).

Büyüklük hezeyanı, şizofreni, bipolar bozukluk (manik evre) ve narsistik kişilik bozukluğu gibi psikiyatrik rahatsızlıklarla ilişkilidir. Ayrıca, depresyon ve bazı organik beyin hastalıklarında da görülebilir.

Sistol tabletleri, genellikle kalp hastalıklarının teşhisinde ve tedavisinde kullanılır. Özel olarak hangi sistol tabletinden bahsedildiğine bağlı olarak, olası kullanım alanları şunlardır: CİTOL tabletleri: Selektif serotonin geri alım inhibitörü (SSRI) olarak, depresyon, panik atak, obsesif kompulsif bozukluk (OKB) gibi ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanılır. Diğer sistol tabletleri: Kalp kasının kasılması (sistol) ile ilgili durumlarda, kan basıncını düzenlemek ve kalp atışlarını kontrol etmek için kullanılabilir.

Çift karakterli insan hastalığı, psikiyatride "Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu" olarak adlandırılan bir durumdur. Belirtileri arasında: - Farklı kimliklerin varlığı ve bu kimlikler arasında geçiş; - Hafıza kayıpları; - Depresyon, kaygı ve diğer ruhsal bozuklukların eşlik etmesi; - Gündelik yaşamda işlevselliğin bozulması. Nedenleri genellikle çocukluk döneminde yaşanan ağır travmalar ve stresli yaşam olayları ile ilişkilidir. Tedavi süreci, bireysel psikoterapi, grup terapileri ve ilaç tedavisini içerebilir. Erken tanı ve destek, iyileşme için kritik öneme sahiptir.

MMPI (Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri) testi çeşitli nedenlerle yapılır: 1. Ruhsal Bozuklukları Tespit Etmek İçin: Depresyon, anksiyete, şizofreni, obsesif kompulsif bozukluk gibi hastalıkların teşhisinde kullanılır. 2. Kişilik Analizi İçin: Bireyin kişilik yapısını, içe dönük mü yoksa dışa dönük mü olduğunu, baskın kişilik özelliklerini ve çevresiyle olan uyumunu analiz eder. 3. Adli Psikoloji ve Hukuki Süreçlerde: Velayet davaları, ceza davaları ve tanık değerlendirmelerinde ruhsal durumu inceleyerek adli değerlendirmeler yapar. 4. İşe Alım Süreçlerinde: Özellikle stresli ve sorumluluk gerektiren mesleklerde, adayın iş ortamına uyumunu ve stresle başa çıkma becerisini değerlendirmek için kullanılır. 5. Terapi ve Danışmanlık Sürecinde: Psikologlar ve terapistler, bireylerin duygu durumlarını anlamak ve terapi sürecini daha verimli hale getirmek için bu testi kullanırlar.

Patolojik bozukluklar, zihinsel ve duygusal işlevlerde anormalliklere yol açan psikolojik rahatsızlıklardır. İşte bazı yaygın patolojik bozukluklar: 1. Obsesif Kompülsif Bozukluk (OKB): Takıntılı düşünceler ve bu düşüncelerle ilişkili zorlayıcı davranışlar. 2. Şizofreni: Gerçeklikle bağın kaybedilmesi, halüsinasyonlar ve sanrılar. 3. Anksiyete: Yoğun kaygı ve endişe hali. 4. Bipolar Bozukluk: Manik ve depresif ruh hali değişimleri. 5. Yeme Bozuklukları: Anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza gibi aşırı yeme veya yetersiz beslenme ile ilgili bozukluklar. 6. Sosyal Fobiler: Kalabalık ortamlarda konuşma, yemek yeme gibi durumlardan korkma. 7. Depresyon: Umutsuzluk, isteksizlik ve hayattan zevk alamama durumu. Bu bozuklukların teşhisi ve tedavisi için bir psikiyatri uzmanına başvurulması önerilir.

Organik olmayan ruhsal bozukluklar, genellikle psikolojik veya çevresel faktörlerden kaynaklanan ve fiziksel bir hastalık veya beyin hasarı ile ilişkilendirilmeyen ruhsal bozukluklardır. Başlıca organik olmayan ruhsal bozukluklar şunlardır: 1. Psikoz: Gerçeklik algısını bozan, halüsinasyonlar ve sanrılarla kendini gösteren bir bozukluktur. 2. Depresyon: Moral bozukluğu, ümitsizlik, çaresizlik gibi belirtilerle karakterize edilen bir duygudurum bozukluğudur. 3. Anksiyete Bozuklukları: Yaygın kaygı bozukluğu, panik bozukluk, sosyal kaygı bozukluğu gibi çeşitli türleri içerir. 4. Somatoform Bozukluklar: Organik bir neden olmaksızın ağrı, kasılma, güç kaybı gibi nörolojik hastalıkları taklit eden bozukluklardır. 5. Cinsel Bozukluklar: Transseksüellik, transvestizm, teşhircilik gibi cinsel kimlik ve sapmalar bu gruba girer. Bu bozuklukların tedavisi, psikoterapi, ilaç tedavisi ve destekleyici terapiler gibi yöntemlerle bireysel ihtiyaçlara göre özelleştirilir.

Sanrı ve halüsinasyon arasındaki temel fark, algı yanılsamaları ve düşünceler ile ilgilidir. Sanrı, kişinin gerçekte var olmayan bir düşünceye kesin şekilde inanması durumudur. Halüsinasyon ise, var olmayan bir şeyin duyular yoluyla algılanması olarak tanımlanır.

Yemek yerken ağlamak, yutma fobisi olarak adlandırılan bir tür özgül fobinin belirtisi olabilir. Bunun yanı sıra, psikolojik ve hormonal faktörler de sürekli ağlama isteğine yol açabilir. Bu faktörler arasında: depresyon ve anksiyete gibi ruhsal bozukluklar; travmatik olaylar ve geçmiş deneyimler; hormonal değişimler (adet öncesi sendromu, hamilelik vb.). Eğer bu tür bir durumla karşılaşılıyorsa, bir uzmana danışmak faydalı olabilir.

Derya Özkan adlı psikiyatrist, ruhsal bozuklukların ve hastalıkların tanılanması, tedavi planlaması ve tedavisi ile ilgilenir. Görevleri arasında depresyon, sosyal fobi, panik bozukluğu, yeme bozuklukları, madde bağımlılığı gibi hastalıkların tedavisi yer alır. Ayrıca, Derya Özkan'ın bütüncül bir yaklaşım sergilediği ve bilişsel davranışçı terapi ile duygusal odaklı terapi gibi yöntemler kullandığı belirtilmektedir.

Psikiyatri, zihinsel sağlık ve davranışsal bozuklukların tanı, tedavi ve önlenmesi ile ilgilenen tıp dalıdır. Psikiyatrinin baktığı bazı hastalıklar şunlardır: Depresyon. Anksiyete bozuklukları. Bipolar bozukluk. Şizofreni. Yeme bozuklukları. Obsesif-kompulsif bozukluk. Psikiyatristler, terapi seansları, ilaç tedavileri ve destek grupları gibi farklı tedavi yöntemlerini kullanarak hastaların sağlıklarını iyileştirmelerine yardımcı olurlar.

Acil psikiyatri, psikiyatrik müdahale gerektiren durumlarda devreye girer. Bu durumlar arasında şunlar sayılabilir: İntihar girişimi veya düşüncesi; Madde bağımlılığı veya yoksunluğu; Depresyon; Psikoz; Şiddet veya diğer hızlı davranış değişiklikleri; Saldırganlık; Deliryum; Yoğun endişe atakları. Acil psikiyatrik hizmetler, tıp, hemşirelik, psikoloji ve sosyal hizmet alanlarında profesyoneller tarafından verilir.

DSM-IV-TR, Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından yayımlanan ve ruhsal bozuklukların tanı ölçütlerini içeren Zihinsel Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'nın (DSM) 2000 yılında yayımlanan gözden geçirilmiş baskısıdır. DSM-IV-TR'nin bazı özellikleri: Eksen Sistemi: Bu baskıda "Eksen Sistemi" kaldırılmıştır. Değişiklikler: Şizofreni ve travma sonrası stres bozukluğu gibi alanlarda önemli değişiklikler yapılmıştır. DSM-IV-TR, 2000 yılından bu yana kullanılmakta olan DSM-IV'ün metin revizyonu yapılmış halidir.

Histiositer hastalıklar genellikle iki ana nedenden kaynaklanır: genetik yatkınlık ve çevresel faktörler. 1. Genetik Faktörler: Ailede benzer ruhsal bozuklukların varlığı, bireyin histiositer hastalıklara karşı savunmasızlığını artırabilir. 2. Çevresel Faktörler: Çocukluk döneminde yaşanan travmalar, istismar, duygusal ihmal, stresli aile ortamı ve toplumsal baskılar gibi çevresel etkiler, histiositer bozuklukların gelişiminde rol oynayabilir. Ayrıca, psikolojik travmalar ve geçmiş deneyimler de bu tür hastalıkların tetikleyicileri arasında yer alır.