Organlar

Kanser, en çok aşağıdaki organları etkiler: 1. Akciğer: Sigara kullanımı ve hava kirliliği ile ilişkilidir. 2. Meme: Kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. 3. Prostat: Erkeklerde en sık görülen kanser türüdür. 4. Kolon ve Rektum: Beslenme alışkanlıkları ve genetik yatkınlık riski artırır. 5. Karaciğer: Alkol tüketimi ve hepatit enfeksiyonları riski yükseltir. 6. Cilt: Güneş ışığına aşırı maruz kalma ile ilişkilidir, özellikle melanom türü. Diğer etkilenen organlar arasında mide, pankreas, rahim ağzı ve yemek borusu da bulunur.

Biyopsi sırasında parça alınabilecek organlar arasında akciğer, meme, tiroit, karaciğer, böbrek gibi çeşitli organlar bulunmaktadır. Ayrıca, cilt, kemik iliği ve prostat gibi bölgelerden de biyopsi yapılabilir.

Evet, "böbrek" ve "kidney" aynı organı ifade eder.

Vücutta ne işe yaradığını tam olarak bilmediğimiz bazı şeyler şunlardır: 1. Epifiz Bezi: Melatonin hormonu üretir ancak insan vücudundaki işlevi tam olarak anlaşılamamıştır. 2. Apandis: Otobur hayvanlarda selülozu sindiren bakterilere ev sahipliği yapar, ancak insanlarda işe yaramaz bir organ olarak kabul edilir. 3. Bademcikler: Vücudu bakterilerden ve virüslerden korumakla görevlidir, ancak bazen enfeksiyon kaynağı olabilirler. 4. Erkeklerdeki Meme Uçları: Evrimsel bir kalıntı olarak kabul edilir, biyolojik bir işlevleri yoktur. 5. Kuyruk Sokumu Kemiği: Bağırsakların ve genitoüriner sistemin kaslarının sabitlenmesini sağlar.

Dolaşım sistemi anatomisi, kalp, kan damarları ve kandan oluşan sistemin yapısını ve görevlerini kapsar. Dolaşım sisteminin ana organları ve görevleri şunlardır: 1. Kalp: Göğüs kafesinin ortasında yer alan kas yapılı bir organdır. 2. Damarlar: Kanın vücutta dolaşmasını sağlayan boru şeklindeki yapılardır. Üç temel gruba ayrılır: - Atardamarlar (Arterler): Oksijen açısından zengin kanı kalpten organlara taşır. - Toplardamarlar (Venler): Karbondioksit ve atık içeren kanı organlardan kalbe geri getirir. - Kılcal damarlar: Atardamar ve toplardamarlar arasında bağlantı kurarak, oksijen ve besinlerin hücrelere geçişini sağlar. 3. Kan: Hücrelere oksijen ve besin taşırken, bağışıklık hücrelerini de ileten sıvıdır. Dolaşım sistemi, vücudun tüm hücrelerine gerekli maddelerin taşınmasını ve atık maddelerin uzaklaştırılmasını sağlayarak hayati bir işlev görür.

İnsan vücudunun organları sırasıyla şunlardır: 1. Beyin. 2. Kalp. 3. Akciğerler. 4. Mide. 5. Karaciğer. 6. Böbrekler. 7. İnce Bağırsak. 8. Kalın Bağırsak. 9. Deri. 10. Gözler. 11. Kulaklar.

Hayır, dilde kemik yoktur.

Boşaltım, metabolik atıkların organizmadan atıldığı bir süreçtir. Omurgalılarda bu süreç, öncelikle akciğerler, böbrekler ve deri tarafından gerçekleştirilir. Boşaltım sayesinde: Vücudun iyon ve asit-baz dengesi düzenlenir. Vücut iç dengesi (homeostasi) korunmuş olur. Boşaltım yapılan atık maddeler: karbondioksit gazı; madensel tuzların ve suyun fazlası; üre; safra salgısı; amonyak; ürik asit.

Testosteron düşüklüğü, çeşitli organların işlev bozukluklarından kaynaklanabilir. Bu organlar arasında: 1. Testisler: Testislerin zarar görmesi, travma, enfeksiyonlar veya kanser tedavisi gibi nedenlerle testosteron üretimi azalabilir. 2. Hipofiz Bezi: Hipofiz bezinin bozuklukları, luteinleştirici hormon (LH) salgılanmasını etkileyerek testosteron üretimini düşürebilir. 3. Hipotalamus: Hipotalamusun etkilendiği durumlar, GnRH (gonadotropin salgılatıcı hormon) eksikliğine yol açarak testosteron eksikliğine neden olabilir. Ayrıca, obezite, böbrek ve karaciğer hastalıkları gibi durumlar da testosteron düşüklüğüne katkıda bulunabilir.

Mediastende bulunan organlar şunlardır: Kalp ve kalbin büyük damarları; Özofagus (yemek borusu); Trakea (soluk borusu); Timus bezi; Lenf düğümleri; Frenik sinir; Vagus siniri; Rekürren laringeal sinir.

Distal bölge, bir organın merkezden uzakta olan kısmını ifade eder.

Karın ve karın boşluğu arasındaki fark şu şekildedir: 1. Karın: Vücudun göğüs ve pelvis arasında yer alan, genel olarak sindirim organlarının bulunduğu bölgedir. 2. Karın Boşluğu: Diyaframın altında, pelvis boşluğuna kadar uzanan, karın kaslarıyla çevrili iç boşluk veya hacimdir.

Kanatlılarda histoloji, sindirim sisteminin çeşitli organlarında yapılır: 1. Barsak: İnce ve kalın barsaklar, duodenum, jejenum, ileum, sekum, kolon ve rektum. 2. Mide: Bezsel mide ve taşlık. 3. Ağız ve Yutak: Dudak, yanak, damak ve dil. 4. Lenfoid Organlar: Peyer plakları, bursa Fabricius ve farengeyal tonsil.

Castleman hastalığı çeşitli organları etkileyebilir, bunlar arasında: Lenf düğümleri: En sık mediastinal lenf düğümleri tutulur, ancak servikal, retroperitoneal, aksiller ve diğer bölgelerdeki lenf düğümleri de etkilenebilir. Ekstralenfatik bölgeler: Tükrük bezleri, akciğer, pankreas, larinks, parotis bezi, meninksler ve hatta ekstremite kasları gibi bölgeler de tutulabilir.

Cogan sendromu, gözler ve iç kulak başta olmak üzere çeşitli organları etkiler. Diğer etkilenen organlar arasında şunlar bulunur: - kalp ve büyük kan damarları; - sinir sistemi; - bağırsaklar.

Bağışıklık sisteminde yer alan başlıca organlar şunlardır: 1. Lenf Bezleri: Yutağın üst kısmında, burun boşluğunun arka tarafında bulunur ve bakteri ile virüsleri yakalar. 2. Bademcikler: Boğazda yer alır, lenfositlerin toplandığı ilk engeldir. 3. Timus: Göğsün üst bölümünde, tiroid bezinin altında bulunur, lenfositlerin olgunlaştığı organdır. 4. Lenf Düğümleri: Tüm vücuda yayılmış, B ve T hücrelerinin bulunduğu merkezlerdir. 5. Dalak: Karın boşluğunun sol üst tarafında yer alır, eski kırmızı kan hücrelerinin yıkımından sorumludur. 6. Peyer Plakları: İnce bağırsağın ileum bölgesinde bulunur, patojenlerin kontrol altında tutulmasını sağlar. 7. Kemik İliği: Bağışıklık sisteminin tüm hücrelerinin köken aldığı kök hücrelerin bulunduğu merkezdir. 8. Karaciğer: Fetüs döneminde immünolojik etkin hücreleri içerir.

Adventisya, damar ve organların dış tabakasını oluşturan bağ dokusudur ve çeşitli önemli işlevleri yerine getirir: Destek ve koruma: Damarların esnekliğini ve dayanıklılığını artırır, dış etkilerden korunmasını sağlar. Kan dolaşımı ve beslenme: Küçük kan damarları (vasa vasorum) aracılığıyla damarların beslenmesini ve oksijenlenmesini destekler. Bağ dokusu: Kollajen, elastin ve diğer bileşenleri içerir, bu da damarların mekanik strese karşı dirençli olmasını sağlar. Organların hareketi: Yemek borusu, bağırsaklar ve mesane gibi organlarda adventisya, güç ve esneklik sağlayarak hareketlerin düzenlenmesine katılır.

Gebeliğin 8. haftasında embriyoda oluşan bazı organlar: Kalp: Dört odacıklı yapısını tamamlamış olup, dakikada yaklaşık 140-170 atım hızında çalışır. Beyin: Üç ana bölüm halinde farklılaşır. Solunum ve sindirim sistemi: Boruları oluşmaya devam eder. Karaciğer, böbrek ve akciğer: Taslakları şekillenmeye devam eder. Gözler: Göz kapakları kısmen oluşur ve göz kapakları hareket kazanır. Kulaklar: Kulak taslakları dışarıdan fark edilebilir hale gelir. İskelet: Kemikler kıkırdak yapıdadır. Bu dönemde ayrıca el ve ayak parmakları oluşmaya başlar, ancak henüz tam olarak ayrılmaz.

Böbrek ve kalp, vücut sistemlerinin düzgün çalışması için birlikte çalışır, çünkü her iki organ da hayati öneme sahiptir ve birbirleriyle karmaşık bir etkileşim içindedirler. Bu etkileşimin bazı temel yönleri: - Kan basıncı yönetimi: Böbrekler, kan basıncını düzenleyen hormonları üretir. - Sıvı ve elektrolit dengesi: Böbrekler, vücuttaki sıvı dengesini sağlar ve elektrolitleri düzenler. - Kardiyovasküler komplikasyonlar: Böbrek hastalıkları, kalp sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir ve kalp hastalığı riskini artırır.

Alt solunum yolları, gırtlak, soluk borusu ve akciğerlerden oluşan kısımdır. Başlıca alt solunum yolları organları: Trakea (soluk borusu). Bronşlar. Bronşiyoller. Alveoller (akciğer kesecikleri). Ayrıca, akciğerler, bronşlar, bronşiyoller, alveoller ve bunları destekleyen bağ dokusu, kan damarları ve sinirlerden meydana gelir.